ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
unutulmayan garip arkadaşlar
-
üniversite yurdundaki yan odadaki elemandır. cumartesi sabahı o uyurken gizlice oda kapısının üstündeki anahtarını alıp kapıyı üstüne kilitlemiştik. içerde kilitli kalınca kapıyı yumruklayağını, "açın lan .rospu çocukları" diye bağaracağını, yurt görevlisini cepten arayacağını filan düşünüyorduk. heyecanla, uyanıp kapıyı zorlamasını bekliyorduk. saat 10 civarı uyandı ve odasının kapı kolu bir kere inip kalktı. biz dışarıda kıs kıs gülerken devamını bekliyorduk. fakat hiçbir şey olmadı. bekle allah bekle. 1 saat, 2 saat, 3 saat... sıkılmıştık. dışarıyı çıkıp biraz dolaştık, internet kafeye oturduk vs. halen arayan yok. akşam üstü yurda döndük, halen montu kapı askısına asılı, kapı kilitliydi. fakat pes etmedik. akşam yemeği için bir esnaf lokantasına gittik. çıkışta birkaç el batak attık. döndüğümüzde durum aynıydı. şaka maka artık hiç komik bir tarafı kalmadığından kapıyı açıp içeri daldık.
görünen manzara; çocuk yatakta yatıyor, 5 litrelik su bidonu çeyreğine kadar sidik ile dolu, annesinin 3 hafta önce gönderdiği küflenmiş böreklerin hepsi açılıp masanın üzerinde yenmiş. kırmızı ve uyuz gözlerle kafayı çevirip bize baktı ve "siz mi kilitlediniz lan kapıyı" dedi.
bulunduğu durumu bu kadar kabullenmiş, kilitli kapıyı bir kere açmayı denedikten sonra "tüh, artık ömrümün sonuna kadar böyle yaşamak zorundayım" diye içinden geçirdiğinden emin olduğum elemanı hiç unutmam.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
ege (4,5 yaş) öğle uykusu zamanını geciktirmek için her şeyi yapmaya hazır.
ege: anne çişim var.
romica: tamam git yap.
ege: anne süt verir misin?
romica: tamam.
ege: anne madagaskar'ı açar mısın?
romica: açtım.
ege: yok ben nemo izleyecektim.
romica: peki.
(istekler karşılandıkça taleplerin ardı arkası kesilmez...)
ege: anne kalkıp oynayabilir miyim?
romica: olmaz.
ege: lütfen anne, azıcık, minicik oynayacağım.
romica: ı-ıh!
ege: karınca kadar oynayacağım.
romica: hayır.
ege: karınca yavrusu kadar?
romica: olmaz dedim.
ege: karınca yarusunun ayağının izi kadar?
romica: ege!!!
ege: ya! karınca yavrusunun ayağının izinden daha küçük nasıl oynayabilirim!
romica: yat çabuk!
ege: karınca yavrusunun ayak izinin gölgesi kadar?
romica: la havle!
türk tipi beslenme
-
yüzde 90'ı tahıl ürünlerine dayalı, protein fakiri, vücudun ihtiyaçlarının karşılanmasına değil, doymaya odaklı beslenme tipi. sonuç ince kemikler, dayanıksız iç organlar, kronik yorgunluk hali.
sevmek
-
tam karşımda oturuyor şu an.
aramızda bir haftadır evin orta sahasını parselleyen bilmem kaç bin parçalık bir yapboz var. "la palette bistro" diye küçük bir lokanta manzaralı. bitiremedik. her gün usul usul ekledi parçaları, sabırla. küçük karton parçalarını sanki sever gibi birbirine ekledi. ama bitiremedik. yapbozun kalan son parçası eksik çıktı. üzüntüden öyle bıraktı olduğu yerde, toplamadı. "sevmek", salonun orta yerinde terk edilmiş boş bir "dükkan"ın arkasında duruyor şu an.
elinde bir kitap var, "marifetler". onu okuyor. kitap okumasına o kadar alışığım ki. insanlar sevdiğine çiçek alır, ben yeni kitap kokusu hediye ediyorum ona. öyle bir gülüyor seviniyor ki. şu an elindeki kitabı okurken mesela, hayata dair bütün soru işaretleri siliniyor aklımdan. ona bakıyorum: huzurlu. sadece, geçen trenlerin sesine dönüp bakıyor arada bir, çocuklar gibi.
"koltuğun altında yapbozun o son parçasını bulamayınca dönüp bana baktığın yüz ifadeni özlüyorum."
tam bu cümleyi yazmayı bitirirken kalktı geldi yanıma: "ne yapıyorsun?". iş maillerimi açıp, gereksiz bir şeyler gösterdim. yaptığım işin belki de en güzel yanı bu; meraklısı olmayanın ilgisini dağıtacak sayısız malzemem var. hafif geri çekildi, defansta derinliğin kaybolduğu bu andan faydalanıp "belim ağrıyor" bahanesiyle yönümü değiştirdim, rahat yazabilmek için. sırf sana çaktırmadan, gönül rahatlığı ile şu yazıyı bitirebilmek için:
aramızda sadece bitmemiş bir yapboz kadar mesafe varken bile yine anladım.
seni her an özlüyorum ve seviyorum.
kara sevda şarkısındaki dev mantık hatası
-
uygun basınç koşullarında '-40 derece soğuk suda bile yüzülebilir inan ki'
-40 derece su olabilir ama 200 mpa daha yüksek basınçlarda.
(bkz: mühendis kafası)
dostum mühendis olmuşsun ama termodinamik öğrenememişsin.
barış abiye laf ettirmem
bitaksi çalışanı taksicinin dehşetli rezaleti
-
hayir efendim bitaksi ile %100 alakasi olan olaydir. burada anlatilanlara gore bu adam katil ruhlu, sapik bir herif. boyle tipleri uygulamadan ayiklamak bitaksinin gorevi.polisin vurdumduymazligi da sasirtmadi. illa birinin olmesi mi gerek?
metrobüs
-
insanda, indikten sonra sigara yakıp duşa girme isteği uyandırıyor.
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
durakta bekliyorum. durakta 3-5 kişi var. karşıdan belli vücut geliştirmeyle uğraşmış biri sırıta sırıta geliyor. durakta oturan birinin yanına gidiyor. eski tanıdık olduklarını tahmin ediyorum. diyalog şöyle gelişiyor:
kaslı genç: selim naber ya tanıdın mı beni ?
duraktaki genç: ilyas sen misin olm? nolmuş böyle sana ya? kasilyas olmuşsun resmen ehe ehe. *
ne adamlar var ya. allah belanı vermesin selim. düşündün mü bunu daha önce ne yaptın. ben tutamadım kendimi güldüm orada şahsen. herkes güldü gerçi.
8 mart 2015 fenerbahçe galatasaray maçı
-
kayıp malezya uçağı bulunur, biz yine kadıköy galibiyeti göremeyiz.. ömrüm çürüdü ulan..
tebrikler dostlar..
debe editi:
(bkz: als hastası dr.nadir akıncı için yardım kampanyası)
tüm zamanların en iyi frikik atan futbolcusu
-
"juninho"
bakınız bile vermiyorum çünkü o.
ekmek almaya gittiğine dair belgen var mı
-
ekmek almaya gitmenin belgesi yok doğru; hırsızlığın, yolsuzluğun, vatan hainliğinin belgeleri vardı da ne oldu?
yemen otu
-
(catha edulis) bir bitki turu. fas cezayir tarafinda uyarici etkileri nedeniyle cignenerek tüketilen bir bitki. etken maddesi katinon, amphetaminle cok benzer etkide bir kimyasaldir cignendiinde merkezi sinir sistemi uyarilir, uyaniklik dikkat odaklanma artar ,ofori yapar, insanın cenesi acilir, konusma istegi artar, keyif ve enerji verir. 1 gun icinde tuketilemezse icindeki katinon katine donusup etkisiz hale gelir bu yuzden sabah erken saatlerde toplanip satilir. fastaki en zengin insanlar genellikle khat ureticiler yada tuccarlaridir.khat her gun uretildigi yerden londra-new york gibi kentlere dogru uzuun bir yolculuk yapar.cok tuketimi bagimlilik ve psikoza neden olur ayrıca surekli cignemek agızda ulserlere neden olabilir.ortadoguda geleneksel ve yaygindir,kusey afrikada tıpkı turklerin nargilesi gibi geleneksel bir keyif verici tuketim bitkisidir.