hesabın var mı? giriş yap

  • çok keyifli bir film. özellikle sevgililere sesleniyorum. sinemada ya da evde farketmez, zevkle izleyebileceğiniz hoş bir film bu. aptal romantik komedilerden gına gelen bünyeme ilaç gibi geldi. ayrıca ne bill murray ne edward norton ne de harvey keitel, kanımca bu filmi film yapan bruce willis. bir adama polis rolü bu kadar mı yakışır arkadaş.. kaçıncı film bu polisi oynadığı bilmiyorum ama sene 1965 bile olsa, üniforma tuhaf bile dursa üzerinde, bruce yine o bildiğimiz karizmatik polis. bayıldım.

  • başlık: beyler fitness da hocaya
    entry: steroid hapları erkeklik hormonunu bozar mı dedim.. adam ''yok aşkım öyle şeylere inanma'' dedi nasıl rahatladım nasıl sevindim bilemezsiniz.

  • elinin mürekkebiyle kadın işine soyunan, kısaca yalnız yaşamaya başlayan erkeklerin beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için yemek yapmayı öğreten bir kitap arayıp durdum yıllarca. anladım ki yokmuş. tüm kaynaklar sanki hepimiz boluluymuşuz da sabah şekerlerindeki gibi koca kıçlarımızı sallaya sallaya şıp diye yemek yapabiliyormuşuz gibi yazılmış. neyse efendim sonuçta bir şekilde hasbelkader yemek yapmayı kendi başıma öğrendim. şimdi sizlere bu yılların birikimiyle oluşan engin tecrübelerimi anlatacağım ki yeni nesillere ışık tutsun

    öncelikle mutfak malzemelerini tanıyalım

    ocak-fırın
    ilk fark ettiğimde ben de şaşırmıştım ama mutfakta duran o kocaman şeyin çakmak bulamadığımızda sigara yakmak dışında da bir kullanım alanı varmış. yemeklerimizi onun üzerinde pişireceğiz.

    tencere-tava
    bunlar piyasada içleri boş olarak satılıyormuş. yani default halleri boş. biz bi şeyler yapıp içine koyacağız. kısaca yiyecekleri pişirmeye yarıyorlar. uzun saplı olanları tava, kenarında kulak gibi şeyleri olanlar tencere (tencerelerin kapakları da oluyor)

    buzdolabı
    yazık ki bunlar da içleri boş olarak satılıyor. reklamlarda tıka basa dolu gösterildiğine bakmayın. bunun da içini biz dolduracağız. biraların soğuk olmasına yarıyorlar. yemekler de bunun içine konuyor ama onun sebebini anlayamadım henüz. ne zaman bi yemeği buzdolabına koysanız sonra çıkarıp yine ısıtmak zorunda kalıyorsunuz. ocakla ortakyaşar gibiler. birbirlerini tamamlıyorlar. her ikisinin de aynı marka olduğuna şaşmamalı.

    lavabo
    en önemli mutfak gereçlerinden. kirlettiğimiz tabak çanağı bunun içine dolduruyoruz. bir çeşit depo görevi görüyor.

    ketçap
    yaptığımız yemeklerin içine sıkıyoruz. kırmızı ve tadı domatese benziyo

    yemeklerin yapılması gereken saatler var. genelde öğleden sonra yapmak en ideali. o saatlerde televizyonda izlenecek pek bi şey olmadığından yakma riski çok az.

  • saldırganı, sınırdışı edilip türkiye'ye gelir burada hırsızlarla ve hırsızlardan rahatsız olmayanlarla koyun koyuna yaşar gider sorun yok. o tekmeleri de burada sallarlar belki ona. yakışır bu ülkeye.

  • "hayatımda en çok da, inekden süt sağmayı bulan adamın,bulmadan önce inekle ne yapmaya çalıştığını merak etmişimdir."

  • olmamış olayları olmuş gibi göstererek nasıl bir haz alıyorsunuz amk ergenleri sizi. sözlüğün iq puanı düştü sizin yüzünüzden.

    başlık başa kalmış.

  • çocukları british accent ile tanıştıran bir seriydi.
    90'lı yılların sonuydu sanırım. her sabah babam gasteciden -o zamanlar gasteci vardı tabi!- dergisini alır, bana getirir, sonra işe giderdi. ben de her sabah kendi özgür, hür iradem ile kalkıp ozmo'yu seyrederdim. parlak kağıtlara basılmış kitapları vardı. çıkartmalar vs. adeta "ingilizce çok güzel, gelsene" diye bağırırdı. hey gidi günler. 90'lar güzeldi lan. şimdi bir kez daha yad ettim. bir kere dergilerinden birini okula getirmiştim. sınıftakilerle okuruz, bakarız filan diye. hiçbiri bir halt anlamamıştı. ayılar! ben türkçe'ye tercüme etmiştim. lasjfla.
    bir de ozmo'yu hep muza benzetirdim çocukken. belki de muzdu hakkaten.

    son olarak, i can you can what can you do? demek isterim! hı? ne yapabildiniz lan bugüne kadar? 15 senedir naaptınız! geldiğimiz nokta caillou, pepe! hadi kayu uyarlama, bir nebze diyeceğim fakat, hangi çocuk spell edicek de yazıcak onu? bbc'nin 90'larda yaptığını 2015'te yapamamak da bize özgü bir şahanelik olsa gerek. işte o yüzden o bbc, sen terete'sin. kahrol.*

  • yaygın kanının aksine vardır böyle bir durum..

    şu şekilde gelişir:

    dekoltesi görünen bir bayan görüldüğünde, "hanfendi ayakkabınızın bağı çözülmüş", veya, "hanfendi yere para düşürmüşsünüz" şeklinde uyarılır.

    dekoltesi görünen kız ister istemez öne eğilecektir.

    siz ne sanmıştınızki?