hesabın var mı? giriş yap

  • selo'nun sazına, sırrı'nın sırıtışına inanıp yaşadığı ülkeyi küçük gören zavallılar; aralarında hala "hdp barış istiyor, akp tahrik ediyor, tsk gerillaya saldırıyor, devrim geliyor" diye sayıklayan mallar var. kendilerinden tiksiniyorum...

    edit: yoğun tepkilerden sonra kendilerine bir mektup yazmak zorunda kaldım.

    (bkz: hdp'ye oy verenlere açık mektup)

  • ivana sert usulü bir modacı olmaktan çok daha öte bir şekilde, kadınların hayatlarını değiştirmiş modacı..

    bu kadın 1920'lere kadar gelen, dar korse, 5m çapındaki aşırı ağır tüylü şapkalar, kat kat etekler, kumaşlar anlayışını kırmış ve kadınların giyiminin kolaylığı üzerine tasarımlarını yapmış.. kendi deyimine göre, 'kolay eskiyecek bir moda değil, asla eskimeyecek bir stil ' yaratmıştır..

    yetimhanede büyümüş ve sadece tatillerde teyzesinin yanına gelen bu kadın, çıktığı cazz kluplerinde , bir sahne ismi olarak almıştır ''coco chanel'' ismini..

    birçok kişiyle birlikte olmuş, paylaşılamamış bir kadından bahsediyoruz.. ilk butiğini buna, iki sevgilisi ortaklaşa açıyor.. yetimhaneden çıkalı 1 yılını doldurmadan, fransa'nın en yüksek sosyetesiyle masalarda oturup, onlara tasarımlarını sattı..

    birinci dünya savaşında, erkeklerin savaşa gidip, şehirdeki kadınların * işlerle ilgilenmesi üzerine, kadınlara özel iş elbiseleri yarattı, kadınlara pantolon giydirdi ve erkekler dünyasına girdi..

    ikinci dünya savaşında bu sefer gemisini kurtaramadı, butiği'ni kapattı ve bir otel odasında, işgal altındaki fransada bulunun , alman subayların eşlerine tasarımcılık yaptı.. alman bir subayla ilişki yaşadı ve ülkesine ihanet etti...

    almanlarla yemeği sırasında, churchill 'i çok yakından tanıdığını ve bir yemek buluşması ayarlayabileceğini söyleyip, churchil'e tuzak kurma girişiminde bulundu.. ama churchill yemek teklifini kabul etmeyince, plan gerçekleşmedi ama nazi casusu etiketi coco'ya yapıştı..

    savaş sonrası fransada ihaneti ispatlandı ve orada barınamayacağını anlayıp isviçre'ye taşındı.. dior 'un 'kullanışsız moda' yı geri getirmeye çalıştığını görünce , yine dayanamadı ve tasarım yapmaya tekrar başladı... tasarımları fransa'da önceki durumlardan dolayı, hoş karşılanmadı, ama amerika'da patlama yarattı..

    ''fransada doğdu, amerikalı oldu , helal olsun sana , channell anaa, chaneell anaaa oooooooooooooo''

  • tarihte gerçekleşen ilk online alışveriş olarak anılabilecek birkaç alışveriş vardır. bunlardan hangisinin ilk online alışveriş olduğuna karar vermek online alışverişi nasıl tanımladığınıza bağlıdır.

    shopify'ın iddiasına göre ilk internet alışverişi 1971-1972 yıllarında stanford university ve mit öğrencileri arasında arpanet üzerinden gerçekleşen hint keneviri satışıdır.

    ancak bu işlem e-ticaretin tüm gereklilerini karşılamamaktadır. her şeyden önce illegaldir ve para çevrimiçi olarak aktarılmamıştır. internetten yapılan ilk alışveriş olmak yerine ilk alım anlaşması olarak adlandırmak daha uygundur.

    şirket ayrıca 72 yaşındaki jane snowball'un 1984 yılında, mahalle bakkalından margarin, yumurta ve mısır gevreği sipariş etmek için televizyonu üzerinden sipariş vermesini sağlayan videotex adlı cihaz ile yaptığı alışverişi ilk online alışveriş örneği olarak vermektedir.

    snowball, ürünlerin ödemesini yine nakit olarak yaptığı için maalesef bu satış da tam anlamıyla ilk online alışveriş olma koşullarını sağlayamamıştır.

    benzer nedenlerle 1974 yılında donald sherman'ın sipariş vermek için bir pizzacıyı aramasına yardımcı olan konuşan bilgisayar aracılığı ile gerçekleştirdiği alışveriş de bu koşulları sağlamamaktadır. bilgisayar aracılığı ile verilmiş ilk sipariş olabilir mi? belki.

    bugünkü anlamı ile online alışverişin ilk örneğini gerçekleştirme şerefi 1994 yılında netmarket adlı web sitesini oluşturan dan kohn'a gitmiştir. new york times'daki habere göre, dan kohn, 11 ağustos 1994'de philadelphia'daki bir arkadaşına sting'in "ten summoner's tales" cd'sini satışını gerçekleştirmiştir. arkadaşı 12.48 dolarlık ücrete ek olarak nakliye ücreti ödemesini gerçekleştirmek için kredi kartı numarasını veri şifreleme yazılımı kullanarak kendisine iletmiştir. cd'yi ise abd posta servisi* aracılığı ile göndermiştir.
    görsel

    the new york times'daki rapora rağmen, cnet'deki haberde "the internet shopping network" adlı başka bir web sitesinin bu cd'nin satışından yaklaşık bir ay önce online olarak bilgisayar parçaları satmaya başladığı iddia edilmiştir.

    bugün bu ürünlerin tamamına internet üzerinden erişebildiğiniz gibi kapıda ödeme, online ödeme, mağazada teslimat gibi opsiyonlar da online alışveriş olarak kabul edilmektedir. hangisinin ilk alışveriş olduğuna karar vermek tamamen size kalmış.

    kaynak: smithsonian maggazine - history daily

  • koskoca adamım, öylesine başlığa girdim, zaten bildiğimiz fotoğraflardır ama bir bakayım dedim evet bildiğimiz fotoğraflardı ama gözlerim doldu arkadaş, biz ne şanslı bir milletiz, biz dünyanın en şanslı milletiyiz. şimdi itibarımız veya saygınlığımız kalmamış olabilir ancak toparlayacağız buna inanıyorum, dünyanın en iyi rehberine sahibiz. sen rahat uyu atam, bu ülke ilelebet payidar kalacaktır.

  • polis video çekiyorsa sende sakin bir biçimde konuştuğun bölümleri kayda alsaydın. o şekilde çığlık atan biri delidir. açıklamaya inanmadım. haksız olduğu polislere ben hocayım, akademisyenim diye atarlanmasından belli. polise meslek belirtmek ne demek onu bir açıklasın. kanunlar ve kurallar önünde herkes eşit. haksızlığa uğradığını düşünüyorsan kırık ehliyetinle beraber avukata gideceksin dava açılacak cezan iptal olacak. (haklıysan)

    dana gibi böğür sonra böyle oldu da ondan şöyle yaptım. ben oradan geçiyor olsam polisin kadına bir şey yaptığını düşünürdüm. polis görüntü alarak doğrusunu yapmış. polislere body cam takılması gerekir. böylece kim haklı kim haksız ortaya çıkar.

    emniyet video alan kişi hakkında soruşturma başlatmışsa bu bir skandaldır. kadın çirkefin teki. yarın polis beni elle taciz etti diyebilecek kadar dengesiz hareketleri var. polis videoya alıp kendini ve ekip arkadaşlarını güvence altına almıştır. yine görüntülerden anlaşıldığı üzere 2 ekip arabası olay yerine gelmek zorunda kalmış. kadın neler yaptı daha belli değil.

  • cehaleti övmek için fırsat kollanan başlık.
    aşıyı vurulanlar olarak "öldük" diyelim de çiftetellisini oynayıp rahatlasın soytarılar. yoksa bitmez bu geyik.

  • şu anki ev sahibimin içinde bulunduğu keyif verici durum.

    bizim sülale hep artist, okumuş insanlar. kanundan korkarlar, nizama uygun harekette bulunurlar hep. böyle ahlaki, (namuslu) davranarak vatan için, millet için toplum için faydalı bireyler olduklarını düşünürler. beni de maalesef böyle yetiştirdiler. bunların hepsini "medeniyet" çatısı altında yaptılar.

    ama ben şu an kimin evine kira veriyorum?

    60-70 li yıllarda istanbula gelip, hazine arazisine gecekondu dikip ilk seçimde tapu alan ve şu an bu arsa yüzünden 26 dairesi olan malatyalı ilkokulu bitirmemiş birine. 3000 lira da kiram var. ev sahibimi görseniz gider bir lokantada karnını doyurursunuz.

    ben kimim? yüksek lisansını yapmış biri maaşımın yarısı direkt bu insana gidiyor yani. evet bazılarınızın o meşhur vergileriyle aldığım maaş.

    peki bu insanın vatana millete ne gibi bir katma dağeri var, ben görmedim. belki gizliden gizliye bir şeyler yapıyordur ama şahit olmadım.

    şimdi aileme dönelim, medeniyet çatısı altında vatana millete hayırlı olsun diye yetiştirdikleri çocuk, kirasıdır marketidir yoludur yemeğidir bir tiyatroya bir sinemaya bile ayıracak bütçeye sahip değil. hayatı metroda, metrobüste, tramvayda ayakta yolculuk yaparak geçiyor. çok meraklı olduğu tarih için türkiye dışına dişinden tırnağından arttırarak nadiren çıkabilmiş, vatana millete bir entelektüel olarak dahi katkıda bulunamıyor. fikirleri hiç olmuş öyle solup gidiyor.

    bunu kendim için söylemiyorum, burada bu yazıyı okuyan binlerce insan benim gibi. benden çok daha kaliteli insanlar ulan akşam ne yiyeceğim diye düşünüyor. ticari, ekonomik fikirleriyle istihdam yaratacak, ülke ekonomisine katkı sağlayacak pırıl pırıl binlerce genç, beylikdüzünden levent'e metrobüsle geliyor.

    her neyse başlığa dönelim.
    harika bir olaydır evet.
    istanbul'da 26 evim olsa ne olurdu? aylık 80 bin lira kazanç demek. hadi 10bini düşelim aylık 70 bin. kendi açımdan söylüyorum, ben dünyayı gezerdim. sağlığım oldukça da harika bir hayat sürerdim.
    bunları neden yapamıyorum. ailem medeni, kanuna saygılı bir aile olduğu için.

    hayat mı merhametsiz, biz mi, bilemedim.

    herkese, başar sabuncu'nun namuslu filmini önererek entrymi sonlandırıyorum.