hesabın var mı? giriş yap

  • ilk defa geçtiğimiz pazartesi gecesi bir sosyal mecra paylaşımı sayesinde tanıdım bu köyü. sonra hakkında yazılanları okudum, çekilenleri izledim. rüyama falan girmeye başladı artık. ben köy hayatından falan hazeden insan değilim. ama içten içe çekti beni kendine. pazar günü arkadaşlarımı gaza getirdim ve gittik.

    öncelikle köy cinli hayaletli vs. falan değil. bunu bu şekilde yansıtan herkesin aq.

    konumu sebebiyle oksijene doyacağınız bir yerde, mis gibi temiz hava.

    çok tatlı bir çiftin işlettiği bir kahvaltı evi var, ismi "ninemin kahvaltı evi". öncelikle orda kahvaltımızı yaptık, hatta tabiri caizse ne varsa önümüze yığdılar, neyi yiyeceğimizi şaşırdık. ve hepsi organik, çok lezzetli.

    ordan çıkıp köyü dolaştık, zaten 10 15 dk sürüyor. sonra kahveci mehmet abinin kahvesini içtik. kendisi çok tatlı bir insan, çok sevdim.

    saydığım kişiler dahil köy nüfusu 10 kişiymiş. ben yaşlıların nasıl geçindiğini, nasıl yaşadığını çok kafama takmıştım. düşündüğüm gibi değilmiş, yaylaya gidip geliyorlarmış.

    evler yıkık dökük, bu manzara çok üzücü. kendi içimin dışa vurumu gibiydi sanki, belkide buydu beni oraya çeken. ama devlet oraya elini atmış, her türlü çalışması yapılmış, ilerleyen zamanlarda planlandığı gibi olursa bu yer ıssız olmaktan çıkar, şirince gibi ziyaretçi akınına uğrar.

    ulaşımın biraz zor olması dışında hiç bir sıkıntısı yok. en yakın zamanda tek başıma kafamı dinlemek için yeniden gideceğim.

    çok gezen, gezdiği yerleri ballandıra ballandıra anlatabilen biri değilim, o yüzden anlatımım için affınıza sığınırım.

  • trafikteki sürpriz noktalara mayın konulmasıdır. böylece hem nüfus azalacak, hem de trafik çözüme kavuşacaktır. insanlar korkudan arabalara binemeyecek. trafik rahatlar böylece. başka bir çözüm yok.

  • ilaçla tatmin edici sonuç vermeyendir. anladığım kadarıyla yani. kremler falan da etki etmiyormuş suna dumankaya nın kitabında bir formül ve öneriler buldum kutsal bilgi kaynağında kendi yorumlarımla birlikte paylaşmak isterim.

    öncelikle suna ablamız diyor ki;

    selülit kremlerini alım gücü yüksek olanlar alabilir. (bkz: zengin). ama evde ucuza da formüller hazırlayabilirsiniz.

    malzemeler: (üşenmeyin gidin alın aktardan. bacaklar gamzeli gamzeli gezmekten iyidir.)

    1 kase deniz tuzu (selülitle ilgili her soru sorulduğunda bunu illa söylüyor o konuya da geleceğim.)
    1 kase susam yağı
    10 damla biberiye yağı
    10 damla okaliptüs yağı
    10 damla funda yağı

    yağları karıştırıyorsunuz. elinizi önce yağ karışımına sonra tuza batırıp peeling yapıyorsunuz. 15 dakika sıcak havluya sarıp bekledikten sonra duş alıyorsunuz bu kadar.

    bunu her gün her gün yapmaya gerek yok. haftada bir - iki kez yapsanız yeterli.

    ancak tuz tüketimine dikkat. günde 2-3 litre su için. aklınıza ne zaman gelse için. sigarayı bırakın. sağlığınız için bırakamıyorsanız selülit için bırakın, sararan dişler için bırakın, pis kokusu için bırakın ama bırakın yani. hayvansal yağı azaltın.

    yok aga ben bunlarla uğraşamam kebap yer, tuzu döker üstüne sigara içerim diyorsanız siz bilirsiniz

    ama bu işin yaz'ı da var. siz selülitlerinizi saklamaya çalışırken sevgiliniz havuz kenarında taş gibi kızlara bakarsa bozulmayın. ben diyim de.

    neyse soru cevap kısmına geliyim bir arkadaş suna dumankaya'ya sormuş:

    + deniz tuzunun selülite iyi geldiğini duydum peki nasıl kullanılır?
    - elin önce susam yağına batırıyorsun sonra tuza. masaj yapıyorsun. verdiği cevabın özeti bu. bence haftada 2 iyidir.

    + gazetede susam yağı ve deniz tuzu ile çözümü okudum. bebe yağı ve limon suyu olan reçete de gördüm. hangisini uygulayacağımı şaşırdım.yardımcı olursanız sevinirim.
    - beslenmenize dikkat etmelisiniz. bol bol limonlu su için. mümkün olduğunca açık havada yürüyüş yapın . masajın faydaları da büyüktür. keselenmek dekan dolaşımını hızlandırdığından selülitle savaşta etkili bir yöntemdir.( bunu bir kaç yerde daha okumuştum. keselenin.iyi fikir.) tariflerin de hangisini yaparsanız yapın faydasını görürsünüz.

    + deniz tuzunu sürdüm. düzenli yürüyüş yapıyorum faydasını göremedim. ne yapmalıyım?
    - bol bol sebze meyve tüketin, bitki çayları için, yürüyüşlere devam edin, kese yapın, imkanınız varsa masaj yaptırın, bir de formül önereceğim: 1 su bardağı susam yağına yarım su bardağı limon suyu, 30 gr. kafur, 10 adet dövülmüş asprin, 10 damla öküzgözü esansı (?!), 10 damla biberiye, 5 damla servi ağacı yağı ekleyip karıştırın. bu karışımı masajla selülitli bölgeye yedirin. sıkmadan streç filme sarın. 2 saat bekleyin.

    bunu yaparsanız çabanıza hayran kalırım. ben üşenirim, denemek isteyen deneyebilir. bu extreme artık yani. ilk denilenler işe yaramazsa yapabilirsiniz.

    ben bugün mağazanın kabininde kendi durumumu farkettim. zayıf bir insanım nerden de çıkmışlar anlamadım. çok kötü değil ama çözülmesi lazım. 1 aya kalmaz sorunu çözerim. ben bisiklet sürmeyi seviyorum. spor olarak bunu yapacağım. hem bisiklet sürdüğüm dönemlerde hiç selülitim olmamıştı. su içme taktiği güzel. bir sürü yerde bunu okudum. çay-kahve kola tüketimini azaltıyorum. tek sıkıntım tuz. onu kesinlikle kesmeliyim. bitkisel yağ olayı da bana uyar. sigara alkol hiç tüketmedim. o açıdan rahatım yani. masaj konusunda da en basit masaj tekniği herhangi nemlendirici kremle masaj yapmak gibi geldi bana (bunu da birkaç yerde okudum.) baktım geçmiyor. ağır ağır deniz tuzu, masaj yağı deneyeceğim.

    siz de spor konusunda kararsızsanız ebru şallı ne güne duruyor? 1 2

    yok ebru şallı izlemem diyorsanız bu da sizin için bir seçenek olabilir.

    bu spor videolarına her gün yarım saat ayırsanız yarım saat de yürüseniz var yaa fıssstık gibi olursunuz kanımca.

  • "matkap var mı hüseyin abi sende" diye sordum bundan 5-6 ay önce bizim apatman görevlisine, herif "yoo neden olsun ki" diye cevap verdi. kalakaldım öylece. haklı tabii adam.

  • kayserili ve tokatlı sohbet etmektedirler.söz dolaşır tokatlıya gelir;

    -bizim bir tarlamız var, o kadar buyuk ki, arabayla gezelim dedik gundoğumundan gunbatımına kadar tarlayı bir uçtan bir uca bitiremedik.

    kayserilinin cevabı gecikmez tabi;

    -bizimde öyle eski, kötü bir arabamız vardı da sattık.