ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
atatürk'ün trablusgarp savaşı'ndaki fotoğrafı
-
mustafa kemal atatürk'ün 1911-1912 yılları arasında geçmiş olan trablusgarp savaşı'ındaki resmi.
http://galeri2.uludagsozluk.com/…tirmesi_394434.jpg
kendisinin 30 yaşındaki halini görmemizi sağlayan, benim ilk kez gördüğüm ve çok beğendiğim bir fotoğraf.
edit: fotoğrafın tam hali: http://i.milliyet.com.tr/…2/26/fft16_mf1170144.jpeg
bilgilendirme ve resim için neyapiyon bonapart'a, resmin bütünü için come get some'a teşekkür ediyorum.
kızım 23 gün acı çekti kedi eros kadar konuşulmadı
-
haklı bir babanın isyanıdır.
aşkı anlatan gelmiş geçmiş en iyi replik
-
robert ve cersei lyanna stark hakkında konuşurken;
"birisi onu benden aldı. 7 krallık onun oluşturduğu boşluğu dolduramadı" tarzında bir şey söylemişti gözü nemli robert reis.
edit: işte bu sahne...
edit: başlık sahibi de sıvışmış.
kurtuluş savaşı ile 15 temmuz aynı önemdedir
-
(bkz: evet evet)
(bkz: taam taam sen de başkomutansın)
(bkz: tamam sen de önemli bir lidersin)
(bkz: tamam lan valla)
3 ocak 2024 hamas liderinin öldürülmesi
-
türkiye tepki olarak hemen bir türk gencini zıttırık bir sebepten tutuklayıp silivri'ye gönderecektir.
hey yavrum hey, siz türkiye' nin gücünü anlamamışsınız daha!
sevgilisi türbanlı diye boğazda mekana alınmamak
-
evli olup olmadığı belirtilmeyen çiftin başına gelen olay. zevce dememişsin sevgili demişsin buradan bekar olduğunuz ortaya çıkıyor. türbanlı dediğin namuslu olur. belli ki sen onu öpüp uyandırdığına göre zanisiniz. adam da tavırlarınızdan anlamış olacak ve gerçek bir müslüman beyefendiymiş ki sizi almamış. allah razı olsun faniden.
her sabah 06.30'da uyanmak
-
bu nasıl bir lanettir ki şu genç yaşımızda boğazımıza yapışmış?
ilkokulda da bu saatte uyanıyorduk, şimdi de, yaşlanınca da böyle olacak, e ne anladım ki ben, bu mu hayat, 06.30 mu günün başlangıcı ya?
her sabah buz tutmuş ellerimdeki su şişesiyle araba camı ısıtmam, yolda köpekler ve benim gibi bir iki kadersizden başka hiç kimse olmaması, sinyal verince bile görecek kimsenin olmaması... çok doluyum!
7 buçuk saat sonra uyanacağımız gerçeği, adeta bir hayvanat bahçesi.
olan biten
-
hz. muhammed gibi kutsal kabul edilen sahislara edilen hakaretlerin tck'daki "toplum barisini bozmaya elverislilik" kriteriyle suc olarak kabul edildigini ve bu konuda mahkemelik olup ceza almaniz icin kendisinin ya da bir varisinin dava acma gerekliligi olmadigini,
ataturk'un ise bonus olarak onu koruyan kendine ait yasasi oldugunu, kendisinden "bu adam" diye bahsetmenin hakkinda dahi verilmis ceza karari oldugunu,
o yuzden bu kategorilere giren hakaretlerin basinizi kolaylikla belaya sokabilecegini
biliyor muydunuz?
--eksi sozluk genel kultur bakanligi, "turkiye gercekleri" serisi cilt 1
yaran facebook durum güncellemeleri
-
bir ogretim uyesinden:
"bugün swarmda gördüğüm, devamsızlıktan kalan öğrencim okulda benden fazla check-in yapmış"
yusuf yerkel'in oğlunun yoğun bakımda olması
-
üzülmedim. üzülmediğim için de üzgün değilim.
edit: çocuk ölmüş, binlercesi gibi ve artık acı çekmiyor. ama onun tekmelediği babanın çocukları acı çekiyor. o yüzden babasına üzülmem için bir neden göremiyorum.
false nine
-
sanilanin aksine hayli eski bir uygulamadir... uygulama diyorum zira kast ettigimiz sey en ileride yer alan santrforun biraz daha geriye cekilerek yari oyuncu kurucu yari santrfor olarak kullanilmaya baslanmasi ve bu esnada sagindaki ve solundaki hucumculari da rakip ceza sahasina daha cok sokmasi uzerine kurulu bir plan...
futbol tarihinde bu plani ilk olarak wunderteam'in yaraticisi olan hugo meisl'in, o takimin beyni konumundaki matthias sindelar'i kullanarak uyguladigi rivayet edilir... 1930'lu yillardan bahsediyoruz farkindaysaniz, 90 sene oncesinden...
daha sonra marton bukovi, 1940'larin sonunda mtk'yi calistirdigi donemde bu plandan yararlanma yoluna gitmistir... yonetmen bukovi'nin basrolde gorev verdigi aktorun adiysa cok onemlidir: nandor hidegkuti...
hidegkuti oylesine onemlidir ki kendisi belki de dunya futbol literaturunde santrfor sozcugunun anlamina ilk ve en cok derinlik katan isim olmustur... zira ozellikle efsanevi macar milli takımı'nda ustlendigi rol ve o takimin yaptiklari, futbol tarihinin gidisatini bastan asagi etkilemistir...
macaristan'in o donemki milli takim teknik direktoru gusztav sebes'in elinde, gol yollarinda muazzam etkili iki isim vardi: sag icte oynayan ferenc puskas ve sol icte gorev yapan sandor kocsis...
o donemin en moda futbol dizilisiyse wm'di... yani geriden ileriye dogru 3-2-2-3 seklinde ifade edilebilecek bir dizilis... bu sablona gore de puskas ile kocsis, ondeki uclunun gerisinde ikili bir hat olusturmaktaydi... ancak sebes bu ikiliyi kaleye daha yakin kullanmak istiyordu...
ote yandan takimin santrforu hidegkuti, 9 numarayi olusturacak bircok ozelligin yani sira, bir orta saha oyuncusunun oyun gorusune ve pas becerisine de sahipti ve bu bakimdan biraz daha geride oynayabilecek donanima da sahipti... dolayisiyla sebes, klasik wm dizilisi uzerinde biraz oynayacak ve hidegkuti'yi geri cekerken, puskas ile kocsis'i daha ileri surecek, ortaya 3-2-3-2 gibi bir sablon cikacakti...
o donemde cogu savunmanin adam markajina dayandigi da dusunuldugunde hidegkuti'nin geriye cekilmesi, rakibin santrhafini da pesinden suruklemesi anlamina geliyordu ve bu, rakip savunmada cok daha fazla bosluk da yaratiyordu... o bosluklara puskas ile kocsis girince de ortaya 25 kasım 1953 ingiltere macaristan maçı gibi futbol tarihinin en büyük kırılma noktalarından biri olarak kabul edilen bir mac bile cikmisti...
hidegkuti'nin o macta ingilizlerin santrhafi ve kaptani olan billy wright'a kariyerinin belki de o kotu performansini sergiletmesi ve ingilizlerin kendi sahalarinda kita avrupasi'ndan bir takima ilk kez, ustelik de yarim duzine gol yiyerek maglup olmalari, futbolun taktiksel yonune ilgi duyanlarin hidegkuti ve macarlar uzerine bu mac ozelinde cok daha fazla egilmelerine yol acacakti... "deep-lying centre-forward" tabirinin populerlesmesi de bu mac sonrasina denk gelir... false 9 tabiri de zaten bu deep-lying centre-forward tabirinden esinlenilerek ortaya cikmistir...
türklere sorulan salak sorular
-
-sizin ülkede tuz yokmuş doğru mu?
-tuz ne?