hesabın var mı? giriş yap

  • bugün başıma gelen olaydır.

    ben çocuk sevmem. bebek, çocuk hepsinden uzak dururum. ama otobüsteki çok şirindi. herkese sırıtıyordu. ben de ona doğru döndüm. maksadım agucuk gugucuk falan mı yapmaktı bilmiyorum.

    bana baktı. önce suratı asıldı. sonra da ağlamaya başladı.

    otobüste haliyle herkes bana baktı. "acaba ne yaptı çocuğa" der gibi. ne yapcam lan? manyak mısınız siz..

    ulan adi bebek, büyüyünce bu entryi okursan sana sözüm şu, seni hiç affetmeyeceğim.

    o değil de bi bebekten ayar yemediğim kalmıştı. o da oldu.

  • türkiye senin yaşadığın il veya ilçeden ibaret bir ülke değil . cehalet senin bildiğin boyutların fersah fersah üzerinde bir kavram. halı çok güzel bir ev eşyası.

  • "çocuk sahibi olanlar sistemin devamı için özveride bulunuyorsa..." demiş.
    devamı çok mühim(!) olan bu sisteme gerek sağlık (hamilelik, doğum, çocukluk süreci), gerekse eğitim konusunda daha fazla yük olan çocuk sahipleri yerine, sisteme yükü olmayıp, bilakis sistemi besleyen insanlardan daha fazla vergi alınması önerisi...

    ulan sırf alkol kullanan tayfa organize olabilip 1 sene içmiyoruz dese, 1 sene o vergi gelirleri gelmese diyanet "akşam iş çıkışı 2 bira yuvarlamayan bizden değildir" diye fetva verir siz ne anlatıyorsunuz?

  • çocuklar bizim malımız değil onların özelini paylaşamayız.anneler evlatlarının koruyucusu olur sahibi değil.tamam modern olun da kendinize olun.isteyen her yerini açar koyar ama 18 yaş altı bir bireyin özelini paylaşamaz.kim olursa olsun.yetti yani ilgi görmek için çocuk kullanma modası.

  • uzun zamandır ekşide karşılaşılan en güzel ve seviyeli fikir beyan edilen konudur.

    hepinize laflar hazırladım ve geliyorum* hem herkesin haklı olduğu hem de herkesin haksız olduğu geyikdir. türkiye'de sw seviliyor sevilmesine de insanlar son yıllarda eskiden olduğundan daha fazla gösterişe düştü. şimdi nasıl ticarilere iyi gözle bakılmıyorsa eskiden de stationlar için tesisatçı arabası elektrikçi arabası yakıştırması yapılırdı. ne var ki aslında vatandaşlarımıza çok uygun bir karoseri yapısı olan sw fiyat avantajı ile hafif ticarilerin yaygınlaşması sonucu satış adetleri azaldı. türkiye'de araç alımında en önemli etmenlerden biri de aracın ikinci el satış değeri ve hızıdır. bunu da satış adetleri çok etkiler. aslında sw ülkemizdeki kullanıcıların alışkanlıklarına çok uygundur. çoluk çocuk pikniğe gider, memleketinden birşeyler taşır, yeri gelir iş için kullanır yeri gelir eşya taşır sw tam ihtiyacını görür fakat fiyat dezavantajı ile ticariler karşısında yenilmiştir. bunda da en büyük etmen vergi sisteminin saçmalığıdır.
    işin görsellik boyutu tamamen subjektif bir olgudur. aerodinami olarak sw çoğu modelde sedandan iyidir. aslında swlar sedanın uzatılıp kapanmışı değildir. a,b,c sınıfı araçlar hb, sw olarak tasarlanır, sedan formu ise sonradan kesilip biçilir. sıfırdan sedan tasarım genelde full size araçlarda olur.
    sw tercihini kökenden ziyade ihtiyaç belirler yani birisi köylü olduğu için sw tercih etmez ama köyde büyük yükler yükleyeceği bir araca ihtiyacı olduğu için sw tercih eder. tıpkı bir kent soylu isviçreli varsılın kayağa gitmek için sw tercih etmesi gibi ihtiyaçtan doğar. türkiye'de de bu ihtiyaç kişi başına düşen gsyih düşük ve gelir adaletsizliğinin yüksek olması sebebiyle daha ucuz, erişilebilir, çok satmasından dolayı ikinci el değeri yüksek, yedek parça fiyatları ve işletme maliyetleri düşük olan ticari araçlara kaymıştır. emin olun bu ekonomik parametreler insanımız lehine biraz gelişse kimse ne ticariye ne sedana bakar. günümüzde dahi bu zor ekonomide insanlar prestij davasına aslında sw ve hb karoseriden doğan suvlara yönelirken ekonominin biraz daha iyi olduğu yerde ticari sadece ticaride kullanılır.
    boyut olarak ise swlar genelde sedanlar ile aynıdır yani park için bir dezavantaj oluşturmaz. bazı sportwagon olarak adlandırılan c sütunu ile d sütunu arasındaki eğimin fazla mesafanin kısa olduğu modellerde ise klasik swlere oranla bagaj hacmi dezavantajı oluşabilir. özellikle 2000 sonrası dönemde artan kasa çeşitlemeleri ile beraber pek çok melez karoseri görüyoruz. burada da yine dünyada artan bir eğilim olan bireyselciliğin, pazarlamacıların bir enstrüman olarak kullandığı popüler bir kavram olan kişiselleştirme sonucunda farklı beğenilere hitap etmek için kökeni sw ve coupe araçlar olan suv coupe gibi ara formlar ivme kazandı. tabi ülke olarak olmayan paramızla biz de bundan nemalandık. hatchback olamayacak araçları sw formu olan suv niyetine almaya başladık. zaten bu suv meselesi başlı başına ayrı bir konu.

    bagaj konusunda ise sedanların bagajları hayli büyümesine rağmen yükleme eşiği sorunları nedeniyle kullanışlı değildir. suvların bagajları ise büyük lastik çapından kaynaklanan büyük davlumbaz ve süspansiyon sistemi sebebi ile aracın boyutuna göre küçük kalır. otomobile bakarsınız kocaman görünür ama bagajı açarsınız 350 litre gibi mütevazi bir hacimle karşılaşırsınız. yine bu lanet olası popülerlik kavramlarının sonucu olarak sosyal medyadan tutun araç seçimlerimize kadar. spor keskin hatlı araç talebi dolayısıyla bazı sw modelleri gerçekten bahsedildiği gibi sedanıyla neredeyse aynı bagaj hacmine sahip olabiliyor. bunda da sebep az önce belirttiğim c ve d sütunu arasını coupe formlu tasarım ile birleştirilmeye çalışıp beğeniye hitap etme. bu da bizim sw araçta beklediğimiz fonksiyonelliği öldürüyor ve insanlar yine başka kasa seçeneklerine yöneliyor.

    sw'den bahsedip volvo'dan bahsetmemek olmaz. her ne kadar 2. nesli ile hatchback'e daha yakın olsa da düşük hacimli motorlar ile ülkemizde sunulan v40 dönemine göre gerçekten çok iyi satmıştı. ilk nesli de harika bir sw olan v40 pek çok piyasa handikapına sahip olsa da iyi bir satış grafiği sergilemiş, dünya piyasalarında yaşanan dolar bolluğundan nemalanan ülkemizde de halkımızın takdirine mashar olmuştur.

    suv çılgınlığını bir kenara koyarsak, gerekli koşullar oluşursa ve markalar bunu iyi süzerse; türkiye gibi zayıf ekonomideki bir ülkede bile station volvo en çok satan sw arabalar arasına girmesi işten bile değildir.

    edittos: muzmin rocker'ın haklı katkısı ile: "2. nesil v40 'ın sw olanı v50'ydi. v40 hatchback olarak tasarlandı". ben ise entrymde volvo ürün gamındaki araçların isimlendirmesinde; her şeye uygun, çok yönlü manasına gelen versatility'den hareketle v harfini kullanmasından dolayı 2. nesil v40'ı hatchbacke yakın sw olarak değerlendirdim.

  • yıl 1971 .mevsimlerden kış.erzurumdan ığdıra burunlu otobüsle (kamyondan bozma otobüs) seyahat edilmekte..hava çok soğuk,camlar içerden bütünüyle buz tutmuş,dışarı görünmüyor.ön ve arka kapıların arasına ilave fitilimsi bir bir madde yerleştirilmiş,herkes palto,kaput ne bulduysa giymiş.otobüste kalorifer filan yok..yol açık , gidiyoruz ama donuyoruz.bir saat kadar sonra yolculardan biri "hele şu kaloferi yah" dedi.ben yeniden arandım kalorifer nerde diye..öyle bir şey yok...(allah allah ne kaloriferi) diyorum içimden.birden muavin büyük bir tepsi çıkardı.içi odun külü dolu...çapı bir metre.mor ispirtoyu döktü yaktı.bir sıcaklık bastı yüzümüzü.ısınır gibi olduk.böylece aralıklarla dört-beş defa " kalofer"i yaktılar.mola yok.her ısınmanın
    sonunda oksijen yokluğundan nefes alamıyoruz..dokuz saat sonra ığdır'a vardık,yarı baygın...

  • bu vaka sayıları ile yüz yüze eğitime geçmek akademisyenleri ve öğrencileri riske atmaktır. sırf esnaflar istiyor diye böyle bir karar alınmamalı

  • öncelikle bizi bir arada tutan şey göğsümüzdeki iman falan değil, laikliktir. göğüsteki iman insanları bir arada tutsaydı ırak, suriye, afganistan gibi ülkeler paramparça olmazdı. milyonlarca insan can havliyle türkiye'ye sığınmazdı.

    böyle bir yemin icat ederken türkiye cumhuriyeti vatandaşı olup müslüman olmayan insanların rencide olacağı hiç mi düşünülmedi? müslüman olmayan insanlar bu ülkede askerlik yapmıyor mu? vergi vermiyor mu? bu yeminle devletin kolluk güçlerinin bütün inançlara eşit mesafede olacağının garantisini nasıl vereceksiniz? diğer inanç grupları ve inanmayanlar için de ayrı yemin törenleri düzenlemeyi düşünüyor musunuz? o zaman yılın 365 günü yemin töreni düzenlemeniz gerekmez mi? laiklik ilkesinin amacı bütün bu sakıncaları gidermek değil mi?

    tabii 16 yıldır laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmaktan ceza almış bir parti tarafından yönetilince, yukardaki soruların da fazla bir anlamı kalmıyor.

  • apple ürünleri delisi bir insan değilim. uzaktan uzağa takip edip bir de nasıl steve jobs olunur diye boktan bir kitap okumuşluğum var.

    yurtdışında yaşayan bir arkadaşım vasıtasıyla ilk defa iphone serisinden bu modele sahip oldum.

    iyi telefondur, kötü telefondur, antendir bilmemnedir 1000 lerce kez aynı şeyler yazıldı çizildi.

    benim söylemek istediğim şey dün gözlerimin önünde 91 yaşındaki okuması yazması olmayan babaannemin bu telefonu kullanabilmesi oldu. sadece 1 kez gösterdikten sonra, telefonu aldı tuş kilitini açtı fotoğraflara girdi ve sırasıyla fotoğrafları çevirerek baktı.

    yani onu bunu bilmem de apple bu ürünle human computer interaction olayının dibine vurmuş arkadaş.

    ayrıca fotoğrafları çevirirken her fotoğrafta sayfa çevirir gibi parmağını yalaması çok tatlıydı =)

  • clinton kürtleri daha fazla destekleyip ortadoğunun altını daha da ateşleyeceğini beyan ederken, seçilmesi halinde ortadoğu'daki savaşın sonlanacağını düşünen safdilleri göstermiştir.