ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kuyumcuların iflas etmesi
-
adamların elindeki mallar müthiş değer kazandı. onlar iflas etmekten değil, olsa olsa daha da zengin olamamaktan şikayetçilerdir.
ekmek arasına konulabilecek muhteşem şeyler
-
karnıyarık harcı.
metrodan inenleri beklemeden binmeye çalışmak
-
bu hareketin içinde barındırdığı hayvanlığı, bencilliği ve kabin kalabalıklaşacağı için daha çok sıkışacaklarını öngöremeyecek kadar düşünme tembeli olunmasını geçtim; işin en ilginç tarafı dünyaya 2 gram katkı yapmamış ve yapmayan bir halkın bu kadar aceleyle nereye gittiği.
her gün;
herhangi bir icat, buluş? yok.
dünya insanlarına katkı? yok.
doğaya katkı? sırf zarar.
çevresine katkı? mümkünse zarar.
işinde iyileştirme? o da yok.
öğretim? ne öğrenmişler ki öğretsinler.
peki bu aceleyle allah'ın her günü nereye yetişiyorsun sen hacı dayı?
apple'ın beyaz eşya işine girmesi
-
klozet kapağı satsa kapısında kuyruk olacak mallar olduğu için akıllı bir yatırım.
edit: başlık başa.
lionel messi
-
bir sporcunun kaç tane imza hareketi olabilir? bakalım messi'nin kaç taneymiş.
vücut çalımı - youtube linki
dönüş - youtube linki
bacak arası çalımı - youtube linki
ölümcül pasları - youtube linki
aşırtma golleri - youtube linki
(dünyada aşırtma gollerinden 10 dakikalık video yapılabilen tek kişi)
frikikleri - youtube linki
ceza sahası dışı golleri - youtube linki
bir de messi'nin ceza yayı civarında kaleye paralel bir şekilde 4 5 adamı geçtiği 30 tane maçı vardır herhalde. o da çok net imza hareketi. videosunu bulamadım.
spor salonlarında erkekler arasındaki gerginlik
-
benim gittiğim spor salonlarında hiç de olmayan gerginliktir. macfit gibi daha çok ılıkların gittiği spor salonun giderseniz boş gerginlik olur tabi.
yaklasik 4 sene once gittiğim mahalle arası spor salonunda her gün gelenlerden biri hapse düşüyordu. genellikle de silahla adam alikoyma, harac kesme gibi suçlardan. salona gelen semt abisi vardı o geldiği zaman, tum salon ayağa kalkıyorduk.*. salona gelenler silahlarını hocaya teslim ediyordu. dediğim yer istanbul'un göbeği ama sanki bana federal hapishane spor salonu.
ama salonda herkes birbirine nazikdi. mahalle abisi bile istanbul beyfendisi gibi davranıyordu yeminle. herkes birbirine yardimci oluyordu. yani herkes birbirini tanıyordu ona göre davranıyordu. boş kasılma yapmıyordu kimse.
he bir de spor salonunda kız olmaması gerekiyor tabi gerginlik olmaması için. karışık spor salonu kadar saçma birşey yok, spor yaparken konsantrenin bozulmaması gerekiyor. spor dedigini konsantre olup kısa sürede yapacaksın oyalanmayacaksın.
oruçlunun karşısında tereyağlı iskender yemek
-
oruçlunun açlıktan akli melekeleri kaybetmesi sonucunda iskender satılan bir mekana gitmesi sonrası karşısındaki müşterilerin yaptığı eylem.
oruçluyken ne işin var kardeşim iskender satılan,yenen yerde.
halk dikkat etmedi tekrar işi sıkmak durumundayız
-
(bkz: tabi lan manyak mısın)
o halktan yıllardır biz neler çekiyoruz bir bilseniz sayın başkanım. hiç laftan anlamıyorlar 18 yıldır kendilerini fakirleştiren, aşağılayan, yok sayan bir partiyi iktidar yapıp o da yetmezmiş gibi delicesine iktidarın yaptığı her hatayı ölümüne savunuyorlar. ne deseniz az bu millete, ne deseniz haklısınız sayın başkanım, sırtından sopayı malından vergiyi eksik etmeyeceksiniz bu kendini bilmezlerin.
debit : her millet layık olduğu şekilde yönetilir.
youtube'dan izlenerek halledilen en son iş
-
ben, kalorifer tesisatını değiştirdim!
yorgun argın geldim asansör beklerken apartmanın giriş katındaki teyze seslendi bana. kimi kimsesi yok biliyorum. adamakıllı parası da yok "kombi çalışmıyor bi bakar mısın?" dedi. geçiştirecektim ama hava eksi sekiz derece! kombisi yanmazsa teyzeye ne olur?
içeri girdim bi baktım kombinin basıncı düşmüş su bastım kombiye. iki üç dakika lafladık. bu arada bi baktım ki mutfaktaki kalorifer borusu arkadan çatlamış. yerlere şıp şıp su damlıyor.
"teyze boru çatlamış çalışmaz bu kombi" dedim. teyzenin anlamaz bakışlarıyla birlikte sucumu aradım. durumu anlattım.
"abi şunları, bunları satın al ben yarın gelirim." dedi. not aldım. "borcumuz ne olur?" dedim.
"5.000 olurda sana 4'e yaparız" dedi. o an kafamda 5.000 lira kazanmak için kaç saat çalışıyorum diye düşündüm. düşündüm. düşündüm.
adamı iptal ettim. bi anlam veremedi.
gittim sucunun dediği malzemeleri almaya. dört - beş dükkan gezdim. en sonunda açık bi nalbur buldum aldım dediklerini fazla fazla.
450 lira tuttu! (o da çok ya neyse)
geri geldim evime çıktım. yemeğimi yedim üstümü başımı değiştirdim. pcyi açıp youtube a girdim. beş on video izledim. pc ile birlikte teyzeye geri indim.
teyzeye dedim ki "çayın var mı?" kafasını onaylar anlamda salladı.
önce suyu kes peteği sök...
adamın istediği şeyleri aldıkta bende boru kesme makası yokki!
geri çıktım komşuları gezdim bulamadım. bir bıçağı ocakta ısıtıp boruyu kestim. ama bu sefer de peteği bağlayacak kadar pay kalmadı. boruları birbirine bağladım. kombiyi yaktım çalışıyor.
teyzeye dedim ki "bugünlük bu petek iptal, gece yatarken mutfağın kapısını kapalı tut. yarın hallederiz."
çünkü malzemelerim eksik, ertesi gün temin etmem lazım.
teyzeyle çay içtik, lafladık.
teyzenin evi ısınınca çıktım yukarı.
ertesi gün iş yaparken bir yandan yeni videolar izledim. bu sefer eksik parçaları nasıl yapacağımın planını yaptım. almam gereken ekstra parçalar vardı.
teyzeye geri gittim.
yeniden yapmaya başladım. bi sonraki çay molasına kadar tamamladım. tekrar denedim çalışıyor!
bu arada şunu söylemem gerekir ki, kombi - petek - ısınma gibi alanlarda herhangi bir bilgi birikimimde yoktu. youtube sayesinde 4000 lira masraftan kurtuldum.
murat bardakçı'nın ezber bozan deprem yazısı
-
akp'nin 20 senedir yapamadigina ismet inonu'yu ortak etme cabasi ancak senin aklina gelirdi zaten. tatli su kurnazi seni.
koysana oraya 1999'dan bir fotograf gotun yiyorsa, ya da 1509 depremi var onu koy bir bok yapilmamis bunca yuzyil de.