hesabın var mı? giriş yap

  • öğrenmek için kafayı yemeden önce umarım buraya bakarlar. zira kafe sahipleri sundukları oyunu asla anlatamaz.

    nasıl oynanır
    öncelikle malzemeleri anlatayım, 6 kişi oynadığınızı varsayalım, herkeste 6 tane kart ve 1'den 6'ya kadar numaraların yazılı olduğu şeylerden* olur. kartlar görüldüğü üzere her yoruma uyabilecek kadar absürt görsellerdir. oyunda bu noktada döner zaten. oyuna başlayan kişi elindeki kartlardan birini seçer ve diğer oyunculara göstermeden kartı tasvir eder (tasvir konusuna ve puanlamaya geleceğim) diğer oyuncular da elindeki kartlardan bu tasvire en uyumlu kartı yine kimseye göstermeden tasvir eden oyuncuya verir. tasvir eden oyuncu da tüm kartları topladıktan sonra yere açar ve herkes kartları görür. fakat herkes kendi kartı dışında hiçbir kartın sahibini bilmez. amaç da budur, tasvir edenin kartını bulmak. peki bunu nasıl yapıyoruz? en üstte söylediğim, üzerinde numaraların yazılı olduğu şeyleri kullanacağız. şimdi kartlar ortaya açıldı ve biz tasvir edenin kartının 3. sıradaki kart olduğunu düşünüyorsak 3 numaralı şeyi tasvir edene kimseye göstermeden vereceğiz. kimse kimsenin tahminini görmemeli, bunu açıklamaya gerek yok. tasvir eden tüm numaraları topladıktan sonra numaraları açar ve puanlamaya geçilir. puanlama aşağıda.

    şimdi örnek oyun kurgulayalım.
    ben tasvir edenim. elimdeki kart örneğin kuş görseli olsun. ben çıkıp "kanat çırpmak" "özgürlük" falan dersem kartlar ortaya açıldığında herkes benim kartımı rahatlıkla tahmin eder. haliyle bariz tasvirler, herkes doğru bildiği için tasvir edene puan kazandırmaz. aşırı kapalı ya da alakasız anlatımlar da diğer oyuncuların kartına tahminleri kaydırabilir bu sefer kimse bilemez yine puan kazanamam.

    ben tahmin edenim. tasvir eden bir şeyler söyledi. elimdeki kartlara bakıp diğer oyuncuların aklını çelebilecek, benim kartıma tahmin oynayabilecekleri şekilde bir kart koyup puan almam lazım. en alakalı kartımı seçip tasvir edene veriyorum.

    puanlama
    tasvir eden: herkes doğru bilirse veya kimse bilemezse 0 puan. aksi halde 3 puan.
    doğru tahmin etmek : 2 puan
    ortaya koyduğunuz karta tahmin koyulursa: her tahmin +2 puan

    *numaratörlere "şeyler" diyip durdum, çünkü her kafede numaratörler kaybolur. artık sizin oynadığınız yerde ne varsa onlarla oynarsınız.

  • türkiye ile kardeş ülke azerbaycan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla kültür bakanlıkları arasında imzalanan ikili antlaşmalar çercevesinde kurulan azerbaycan ekşi dikşinaryası'nda belirmiş başlıklardır.

    günün mövzuları
    · türqiye ile ciziktirilen qültür yeminlaşması (24)
    · ekşi dikşinarya (298)
    · ekşi dikşinarya teklidi sitalar (12)
    · ssg yovarlaqsın balam (45)

  • sebebi siyasi girişimlerde bulunmamak olmayan başarısızlıktır. daha düz bir ifadeyle, cem yılmaz başarısız olmuştur çünkü doğanın kanunu bu. siyasetle ilgisi yok. 2000’de güldüğün adama 2019’daki yeni gösterilerinde gülmen zor. hem o yaşlandı hem nesiller değişiyor. yenilik yapmaya çalışıyor gerçi ama artık tutmuyor. 20 senede bütün türkiye cem yılmaz oldu. hepimiz onun gibi espri yapıyoruz. o kafadan çıkabilecek bütün esprileri tükettik. artık yenilerinin gelmesi gerekiyor.

  • bomba patlayınca seçim dönemi başlıyor düşüncesi bu kadar insana hasıl oluyorsa, insanları hainlikle suçlamadan önce bu siyasal islamcı hükümet şapkasını çıkarıp biz nerede yanlış yaptık diye bi düşünsünler, pardon şapkaya karşılardı sarıklarını çıkarıp düşünsünler

  • akp'nin asıl niyetini 15 senedir hala anlayamamış bir %50 olduğu sürece daha çok duyacağımız zırvalardan biri daha.

  • halen evrimi aynı canlının doğumu ve ölümü arasında gerçekleşen bir süreç sanan sığırların ataları nasıl hayatta kalabilmiş?

  • hayır benim anlamadığım dayımı nerden tanıyorsunuz?
    bu şeref yoksunu kişinin en büyüğü annem olmak üzere toplamda üç ablası var. kendisi de tek erkek çocuk. istanbul'un orta yerinde olan rahmetli dededen kalma koskoca arsayı ve bu arsa içinde bulunan iki katlı müstakil evi, ayrıca hatlı minibüsü satıp ablalarına da bir kısmını şimdi bir kısmını daha sonra vereceğim deyip ikinci kısmı hiç vermedi. vekalet onda olduğu için istediğini yaptı. hatta oğluna çok güvenen anneannem de o zamanlar, hissesine düşen tüm parayı bu dayı olacak adama verdi. sonra ne mi oldu, karısı ile geçinemiyor diye anneannemi sokağa attı. kadıncağız yetmişinden sonra yaşadığı şehri değiştirip kızlarına sığındı. annemle teyzemler miras meselesi yüzünden zaten kendisi ile ne konuşuyor ne de görüşüyorlar.
    o kadar malı mülkü satıp, ablalarını mağdur eden, annesini sokağa atan adam şu an, gecekondudan bozma bir evde yaşayıp inşaatlarda gece bekçiliği yapıyor.
    allah belasını versin.

  • itlaf edilmesi gereken hastalikli sigir bile daha sagliklidir.

    bunlarla ayni zaman diliminde yasamamiza neden olacak hatamizi cok merak ediyorum.

  • futbolu zerre takip etmeyen şahsım tarafından daha iki gün önce öğrendiğim gerçektir.

    slaven bilic'in gelişini de ligin 3. maçında öğrenmiştim.

    her neyse, lan adam roberto carlos, sivas'ta oturuyor şu anda. brezilya'nın kumsallarından sivas'ın soğuğuna bir hayat hikayesi. kangallarla dans.

    her şeyi geçtim, bu adam nereye sıçacak lan!

    not: insanın aklına ilk "ağzına sıçsın amua goduum" demek geliyor, biliyorum.

  • 1.5 yıl baykuş besledim. yuvasından düşmüş, annesi terk etmiş bir yavruydu. uzun süre ben besledim, büyüdüğünde gözü hep dışarıdaydı. açıkcası pek dışarıya salmak istemiyordum çünkü ev kuşu olmuştu.
    iyi dedim madem çok istiyorsun, ne olur ne olmaz diye ayağına bilezik ve hafif zincir bağladım, omzuma oturttum. 1 ay kadar hiç hareket etmeden omzumda dolaştı, sürekli etrafı izledi. mahalleli ekşisözlük halkı gibi çok korkuyordu. cesaret edenlerin sevmesine eğer o izin veriyorsa ben de izin veriyordum. seçiciydi. sonra yavaş yavaş hareketlendi, bisiklet sürerken ön sepete tüneyip kanatlarını açıyordu. yakında evden ayrılacağını ikimiz de biliyorduk, orman bölgesinin nerede olduğunu bile gösterdim ona.
    bölgesini benimle gezerek tanıdıktan sonra rahatlamaya başladı. ayağındaki zinciri çıkarttım. öğle vakti ben okuldayken evde uyuyor, akşam geldiğimde biraz oyun oynadıktan sonra dışarı çıkmak istiyordu. iyii dedim, açtım pencereyi, oturdu pencerenin dışına. ilk defa kendi başına dışarı adım atmış oldu. bunu bir hafta kadar yaptıktan sonra da ilk defa yalnız başına mahallede uçtu.
    her akşam beraber yemek yerdik ama uçuşları başladıktan sonra yemek yemez oldu. karnına baktım, paşam yemiş “bir şeyler” karnı tok, güzeelll.
    1 ay kadar süre de oğlanı her gece dışarı saldım, sabah ışıklarında da eve geri uyumaya aldım. bazen eve erken geliyordu, cama tık tık yapmazsa imkanı yok gelişini duyamam. çook sessiz uçuyordu. baykuşla yaşadığımı bilen misafirlerim pencereden dışarı baktığında içeriyi gözetleyen bir çift gözü görünce korkarlardı.
    sonrasında da ikimizin de beklediği o gün geldi. nasıl anladık bilmiyorum ama ikimiz de birbirimizle vedalaştık. pencereyi açtım, bana uçarken hünerlerini sergiledi ve gitti.
    3 ay gibi uzuuun bir sürede hiç denk gelmedik. belki de geldi ama uzaktan izledi, ben görmedim. bir gece odamda takılırken bir baykuş sesi, cama tık tık, yatağımdan zıplarken ağlayacaktım neredeyse. evett paşam gelmiş hem de misafiriyle. yanında tanımadığım daha küçük boyutlarda bir baykuş daha vardı ama o bana hiç yaklaşmadı, 5 metre ileride ağaç dalında benim oğlanı bekliyordu. oğlan sevgilisini tanıştırmaya getirdi galiba. eve çağırdım, gelmedi.
    sonrasında bazen hanımla, bazen yalnız, ayda bir ziyaretime geldi. o herkesin korktuğu sesi, cama iki tık tık sedini duymak ve kocaman gözlerini görmek için sabırsızlanıyordum.
    arada bir pencereme hediyeler geliyordu, sahibini biliyorum ama görüşemiyorduk.
    gelelim kalıcı ayrılışımıza, okulum bitti. evi alttan dersi olan arkadaşıma devrettim. sırf onu son kez görmek için mezun olduğum halde gelmesini günlerce bekledim ama gelmedi, denk gelemedik. veda edememiş olmak beni gerçekten üzüyor. onu çok özlüyorum. ben gittikten sonra arkadaşıma 2 sefer hediye bırakmış, sonra bırakmış bir daha da gelmemiş.

    çok hayvan baktım, çok hayvanla beraber yaşadım ama baykuş tanıdığım en ilginç en özel hayvandı. saniyesinde vahşi bir yırtıcı olabilirken bir saniyede bebek moduna geçebiliyordu. eğer yaşıyorsa bu sene 7 yaşına girmiş oldu. batıl inançlara inanmayın aslında inanılmaz tatlı hayvanlar.
    o baykuş sesini çok özlüyorum çoookkk.