hesabın var mı? giriş yap

  • acemiyken mersoya binilir mi yorumları tam oksimoron.
    asıl acemiyken mersoya binilir. şahin denen tekerli tabuta mı binsin adam?
    canının kıymeti olan kibar bir kardeşimizmiş. helal olsun.

  • üzerinde kaba! kir varsa dikkatlice sudan geçin eyvallah ama genel şartlarda yıkanmaz et.
    yıkadığın anda özellikle tazyik de varsa onun üzerindeki mikroorganizmaların etrafa saçılma ihtimali var. ve işin ilginci o mikroorganizma nereye saçıldı fikrin olmayabilir.
    salmonella, e.coli, listeria dan bahsediyorum bu arada bu arkadaşlar zehirlenmelere yol açabilecek riski oluşturan mikroorganizmalar. mikroorganizmalar farklı taşıyıcı veya etkilerle ortama saçılabilir ve temiz yüzeyler, gıdalar vs. bu şekilde kontamine olabilir. buna cross contamination denir. dolayısıyla eti yıkarken etteki mikroorganizmalar suyu etkisiyle etrafa saçılabilir, senin görmediğin bir şekilde elini sürdüğün, yediğin, içtiğin bir şeye bulaşabilir ve zehirleyebilir.
    benzer şekilde et kesilen bıçakla yıkanmadan başka bir şey kesilmez, et tahtası benzer şekilde.
    umarım sorunuza yanıt olmuştur.

  • uçak irtifa kaybediyormuş. pilot, hostesi çağırıp "uçaktan 4 kişiyi at, ağırlığı azalt" demiş.
    hostes hemen alman'ın yanına gidip "çabuk aşağı atla!" demiş ve alman atlamış.
    hostes fransız'ın yanına gidip "rica etsem uçaktan atlar mısınız?" demiş ve fransız atlamış.
    hostes türk'ün yanına gitmiş ve "sen bu uçaktan atlayamazsın!" demiş ve türk durur mu, atlamış.
    hostes son olarak kürt'ün yanına gelmiş ve "bu uçaktan atlamak yasak!" diye fısıldayıvermiş...

  • çok eski halleri. ne güzel, cadde doğal granit kesme taş kaplı.
    osmanlı dönemlerinde de taş parke.
    cumhuriyetin ilk yılları da aynı asalete sahip bu cadde.
    1950'lerden sonra asfalt ve yoğun trafik ile buluşur cadde.
    1970'lerden bir kare, ara güler imzalı.
    1990'lı yılların sonunda tekrar parke taşa dönüş ve tramvay.
    2005'e kadar ağaçlar bile vardı.
    2014 başlarında tramvay yolu eksenine paralel destek ve araçlar için yaklaşık 1 metre kalınlığında sağlı sollu asfalt yapıldı.
    ve tarihinin en kötü dönemi, bu ne arkadaş? ne estetik, ne doğru dürüst işçilik.

    oynamayın artık caddemizle !!!

    edit: çalışmayan linkler düzeltildi. uyarı için halitkin'e, argentinosaurus'a, eksi was here'a , mabeynihumayun'a ve gabe h coud'a teşekkürler. tamamını ekşi sözlük görsel galerisine attım.

  • hala kilometrede kaç kuruş yaktığını yazan insanları göstermiş basliktır

    ya belki ben 6 ay sonra bakıcam nerden bileyim kardeşim benzinin litre fiyatını o tarihte? yazsanıza adam gibi 100 kilometrede kaç litre yakıyor. bunun evrensel gösterim şeklidir bu, kilometrede kuruş hesabı ne

    debe edit:

    debeye giren ilk entrym mutluyum*

  • pastanelerden aldığınız pastaların pandispanyasında ovaleks kullanılır, amaç kekin bayatlamasını geciktirmek, daha güzel kıvamda kek elde etmektir. ayrıca pandispanya yapımında fazlaca iş gücü de gerektirmez. pandispanyalar piştikten sonra kesilirken içinde yeşil plastik katman şeklinde bir kitle oluşabilir, bazısında çıkarken bazısında çıkmayabiliyor, sebebini bilmiyorum, bizzat gözlerimle şahit olmuştum. o kekler kullanılmaz, atılır.

    zaten o içindeki çilekler de yıkanmıyor, pastaneden pasta almayın.

  • beyninizin yüzde kaçını kullanıyorsunuz ?
    bazı söylentilere göre beynimizin sadece %10 unu kullanıyormuşuz. toplumun nerdeyse 3/4 ü bu söylentiye inanır.
    amerikan psikolojisinin babası william james çoğumuz zihinsel potansiyelimizi kullanmıyoruz demişti. james'in amacı beyni kullanmaya dair zorlama yapmak olsa da bu yanlış anlaşılmış ve ' beynimizin %10 unu kullanmıyoruz' oldu. bilim adamları ise uzun bir süre, ön ve yan lobların ne işe yaradığını anlayamadı. hasar gördüklerinde motor duyuların hala işe yaradığı gördüklerinde onların bir işe yaramadığını düşündüler. onlarsız insan bile sayılmadığımız bu loblar; soyut akıl yürütme, tasarlama, kıyaslama ve durumlara uyum sağlama için çok önemlidir.
    beynin %90 ını kullanmama fikri beynin nasıl enerji harcadığını düşününce saçma kalacaktır. günlük alınan glikozun %20 si beyne harcanır. bu oran çocuklarda %50, bebeklerde ise %60 a tekabül eder.

    eğer beynimizin %90 ı gereksiz olsaydı evrimin onu çoktan atması gerekirdi. hücreler sürekli çalışır olmazsa bu onların gereksiz olduğunu kanıtlar. fakat asıl sorun beynimizin enerjiyi nasıl kullandığında. hepsi aynı anda çalışırsa bu yaklaşık %20 lik glikoz oranından daha fazlasını gerektirir. çözüm, beynin aynı anda sahip olabileceği en uygun miktardaki hücre sayısını bulmaktır. en yüksek enerji verimliliği için; herhangi bir zaman aralığında %1 ile %16 arasında hücre etkin olmalıdır. bu enerji sınırı bilincimizin hep açık olması için gereken sınırdır.
    kaynakları koruma gereksinimi, beynin birçok işlemi bilinç dışında gerçekleştirmesinin sebebidir.

    bu yüzden bu deli saçmalarına inanmak yerine harekete geçin. enerjiye aç milyonlarca nöronumuz var.

  • akp adına bir mahçubiyet ve başarısızlık, çekenleri/çevirenleri/oynayanları için ise daha da vahim, bir kara cv halini alacak gibi duran film.

    bu proje büyük fiyasko oldu. akp, tabanını çok iyi tanıyan parti diye bilinir. burada bu hatayı nasıl yaptı anlamak zor.

    öncelikle kaba 3 grupta kitleyi kümeleyelim. yazarken anlatmak ve anlaşılmak için lazım olacak.
    akp cenahı, cemaat ve ulusalcılar diyelim. siz anlarsınız.

    cemaat bunu önceden yaptı. allah'ın sadık kulu barla ile denediler. öncesinde de bir animasyon çalışma vardı, unuttum arattırmayın bana, neyse, kısmen başarılı oldu, ya da bilemiyorum belki çok başarılı oldu. en azından asla başarısız olmadı. çünkü çok önemli bir olay var.

    tabanların eğitim düzeyi...

    kumpas da kursan, montaj da yapsan, delil de yerleştirsen, devlete de sızsan, hizmet de etsen, türkü ve türklüğü de yüceltsen, islamı da yorumlasan, türkçeyi de ihya etsen, müspet/menfi hangisine inanırsanız inanın, "eğitim şart" beyler. cemaat tabanı okur, ilahi dinler, sanat müziği/pop dinler, yerine durumuna göre rock dinler, beğendiği sanatçı vardır, şarkıcı vardır, köşe yazarı vardı, beğen beğenme taraflı de ama gazete okur vesaire. cebinden kitaba, dergiye para çıkar, çıkmasa da evinin ihtiyacıdır entelektüel bir nesne. yani adam az çok eğitimli, mürekkep yalamış, kendini yetiştirmiş.

    ulusalcı gezici tayfayı çok yazmaya gerek yok. çok büyük oranda sanat camiasının üreticisi, tüketicisi, kafa yoranı, yaratanı, doktrini yazanı onlar. 3 kesimin açık ara en eğitimlisi.

    gerisi kim? akp seçmeni. hani anketlerde çıkıyor ya, istanbul boğazını hiç gömemiş, şu kadar yıldır tatile hiç gitmemiş, sinemaya gitmemiş, tiyatro'dan haberi yok... müzik desen seçim şarkısı neyse o, dombıra. geriye bunlar kalıyor. şimdi sen bu adamı ilçe teşkilatı otobüs kaldırmadan sanat ürünü için bireysel olarak mobilize edemezsin. mitinge bile gider adam da sinemaya gitmez. gitmiyor, gitmedi... adamın fıtratında yok! çalışkan, olabilir, pragmatist, olabilir, lidere sadık, olabilir, örgütçü, olabilir ama entelektüel değil kardeşim. şimdi ulan ben doktora yaptım akp'liyim deyip çıkmayın karşıma ama genel ve ortalama olarak böyle görünüyor.

    o yüzden film ile propaganda akp'de tutmadı, tutmaz gibi...

    yeri gelmişken filmden uzaklaşıp ifade edeyim.

    toplumlar ve toplum kesimleri temelde 3 şeyden güç alırlar. ve bir parametre de bunlar arasındaki ilişkinin sıkılığı da ayrı bir değişken olur. bu gizli madde, toplamları ile ifade olunan toplumsal kesimin gücünde çarpan etkisi yaratır. buna network diyelim.

    1) siyasal güç: oy oranı, iktidar ile devletin kullanımı
    2) ekonomik güç: toplum kesiminin servet, para, sermaye toplamı
    3) entelektüel güç: kesimin ortalama ve toplam eğitim düzeyi, çeşitliliği vs.

    cemaatte 1-2-3 vardı. network parametresi açıkara en kuvvetlisi. 1 elinden alındı.

    ulusalcılarda 2-3 var. 1 için kasıyor. network gücü gün geçtikçe artıyor ama bir cemaat değil.

    akp'de 1-2 var, cemaat yapıdan sökülünce 3'te büyük sıkıntısı yaşadı. network de ağır yara aldı.

    3. madde beyindir. bileşenlerin en önemlisidir. akp ileriki dönemde her konuda çok zorlanacak. o şekilde okuyorum ben genel durumları.

    şöyle teşbih edelim. cemaat-akp ittifakı devam etse, yani 17-25 aralık süreci yaşanmasaydı ve bu ittifak yine propaganda niyeti ile anti-ergenekon filmi çekseydi. o film dolardı adım gibi eminim.

    bu arada son bir şey de ifade ederek bitireyim. yahu "- propaganda filmi bu, sanatsal değeri yok, senaryo yok, oyunculuk yok..." vs. gibi tiplere de bozuluyorum. yahu holywood neden var? sinema ne? tamam, sanat sanat içindir bence de ama sinema endüstrisi 50 yıldır propagandanın dibidir, çekirdeğidir.

    yapmayın allasen.

  • geçen kış; edirne'de yaşayan ve alzheimer benzeri bir hastalığı olan ihtiyar teyzemin "tepesinde kamera olan araç" gördüğünü iddia etmesi üzerine ailece, "tabi canım, gugıl da edirne'ye bayılıyordu" demiştik.
    el birliği ile bizi g.t ettiniz; teşekkürler google, teşekkürler teyzeciğim!

    edit: hatırladıkça utanıyorum, ortamda "uzaylı" göndermesi yapan amcalar bile olmuştu. :(

  • "uçabildiğini kimseye söyleme. öyle bir inanmazlar ki, düşersin..."

    kim söylemiş unuttum ama çok doğru demiş. bir iş sonuçlanmadan, bitmeden anlatma kimseye ki senin yapacağına inanmayıp seni de inandırmasınlar ya da kem gözleri değmesin de işin rast gitsin. çok kıskanç ve basiretsiz insan var!

  • milletin kafası güzelken oraya bir baskın olsa direnecek kimsenin kalmayacağını, cemaatçi tayfaya malzeme çıkacağını, direnişin isminin lekeleneceğini düşünemeyen insanların aksine bunun ihtimalini düşünerek böyle bir şey yapmıştır çarşı. adamlar her yerde tek başına mı savunma yapacak amk. az biraz mantık başka bir şey değil.