hesabın var mı? giriş yap

  • 2000 tl maaşla 1356 ay vadeli araba alıp her deliğe onunla girmeye çalışan zırtapoz çomar beyaz yakalılar yüzündendir.

  • bir gun anneyle uvey baba yine kavga etmis, evde kan govdeyi goturmus, anne kafaya koymus evi terk edicez. lakin uvey baba azicik psikopat oldugundan, bunu kacarak yapmamiz lazim... anne, ise gitmeden once ikimiz icin birer ufak bavul hazirliyor, kapinin arkasina gizliyor. bana da tembih ediyor ki, evde kimsenin olmadigi bir ani kolla, bavullari da al suraya gel diye... o zaman da antalya-kemer adliye lojmanlarinda oturuyoruz. uvey babanin arkasi her turlu saglam, karakola gidiyoruz, ''vay bilmem kim beycigim ne oldunuz yahu?'', ''aile arasinda olur boyle seyler'' diyerek geri gonderiyorlar falan... o yuzden kacacagiz. adam da sessizlikten suphelenmis, yarim saatte bir eve damliyor o gun. neyse bir ara dedim tamam bi on-on bes dakika gelmez herhalde... gecirdim ayagima terlikleri, ayakkabiyla zaman kaybetmek bile istemiyorum, o kadar hedefe kitlendim.

    tam binadan ciktim, arkamda kundura sesi ''sstt'' sesiyle beraber. manyak adam gitmemis, binada pusuya yatmis meger... lojmanin icinde onde terliklerle sap sap sap iki elde bavullarla ben, arkada bana gore kundurayla avantajda olan adam kosuyoruz, millet de bakiyo... efendim ben sonuc olarak yakalandim. kolumdan sundurule sundurule eve tikildim. o zamanlar da dokuz yasinda miyim on mu oyle cirpi gibi bi kiz cocuguyum, gucum yetmiyodu ite...beni saatlerce bulusma noktamizda bekleyen ve bir terslik oldugunu anlayan anne, ayaklari geri geri giderek eve geliyor. ben zaten enselenmenin verdigi eziklikle mahvolmus durumdayim, bir de annem bakmadi mi gozumun icine ''ne bok yicez simdi'' der gibi... of of of. baska diyecek bir sey yok... araya bikac tekme yemeyi goze alarak girince, annem kendini banyoya kitleyebilmisti. de iste... banyonun kapisi daha saglam olsa, kirilmasa iyiydi... neyse daha detaylandirmaya gerek yok. insanlik hali, herkes cinnet geciriyor... hangimiz esimizi bogmaya calismadik ki?

    sonra gel zaman git zaman, bunlarin arasi duzelir gibi oldu. o arada adamin tayini cikti eskisehir'e. biz de kalktik gittik, annem orda yeni bir is kurdu falan, fena degildi durumlar. adam da onca seye ragmen kalkip gelmemize sevinmis, iyi davraniyo o aralar... en azindan annem gozlerindeki morluklari fondotenle falan kapatabiliyo, cok ciddi yaralanmalar olmuyo kisa donem... ama iste adamin ici pis, napsin, onun da yapisi oyleydi, bi zaman sonra basladi yine. annem yine kafaya koydu, kacicaz. iyi, peki, kacalim... ama bu kez daha planli hareket edelim dedik. ben de o zaman orta sondayim. bu kacis davasina kazandigim anadolu lisesine kaydimi da yaptiramadim ya, belki simdi daha iyi bi universitede okurdum diye icimde ukte kaldi, neyse... dedeme haber verdik. cunku o kez, isler cok ciddiydi ve adam silahini masanin uzerine gozumuzun icine bakarak koymustu. hata payimiz yoktu, basarmamiz lazimdi.

    hamamyolu'ndan yeditepeler'e ilerlerken, arada pino vardi o zamanlar. o pino'nun karsisinda, kosede, altinda cicekci olan bi bina vardi, bu dehset orda yasandi... hatta devam ediyorsun, suleyman cakir lisesi, sag tarafa gidersen dersaneler sokagi falan... neyse dedeme haber verdik, adamcagiz kalkti geldi antalya'dan. iki sokak ilerde bekliyor arabada. biz bu kez iki kisiyiz. kesin basaricaz. elimizde bavullar, cikiyoruz evden. tam o sirada asansor cagiriliyor asagidan. biz dorduncu kattayiz. uc ve dorduncu katin arasina inip, nefesimizi tutuyoruz. asansor cikiyor 2...3... devam ediyor... 4'e gelecek... asansor durmadan kosturup 3'e iniyoruz. yine benim salakligim, evin kapisini acik unutmusum... kaciyoruz ya... adam durumu cakip, merdivenlere yoneliyor. ama annem ondan once davranip asansoru coktan cagirmis, biz zemin kata ulasmisiz... patir patir ayak sesleri geliyor merdivenlerden, durur muyuz artik, onumuzde sadece bina kapisi var. onu da asinca, sokak... kurtulus... atliyoruz dedemin arabasina, arkamiza bile bakmiyoruz artik.

    daha ufak captaki girisimlerimizi saymazsak, son kacisimiz oluyor o adamdan... psikopatliklarindan... bu olaydan sonra annem bosanma davasi acti kocasina, cok sukur cikti hayatimizdan. ya da biz ciktik onunkinden sag salim... olan bizim anadolu lisesine oldu iyi mi... cop oldu onca emek... ah be...

  • teknolojinin tam adi fast motion deblurring yani hizli hareket bulaniksizlastirma. ilgili paper fazlasiyla teknik olarak ele aldigindan, basit orneklerle anlatmaya calisalim.

    oncelikle hizli hareket eden cisim degil, cismi fotograflayan kamera. yani bulanikligin genel olarak fotografa yayilmis olmasi lazim. eger kamera sabit dururken cisim hareket ederse, sadece belirli bolgelerde bulaniklik olur (motion blur) ki bu durumun algoritma tarafindan duzeltilemeyecegi ozellikle belirtilmis. en iyi ornek, gece elle cekilen uzun pozlamali fotograflar.

    simdi diyelim ki gece odanin fotografini cekiyorum, elimde slr kamera var. odada tek bir lamba var ve fazla isik veremiyor. pozlama 2 sn gibi degerlere cikmis ama aldirmiyorum, basiyorum dugmeye perde aciliyor. tabii bu arada ellerim titriyor, psikopat oldugum icin (ve entry'nin gelecegine hizmet ettiginden) ellerim "w" seklinde titriyor. fotograf onizlemesine baktigimda, bulanik bir oda ve koca bir "m" harfi goruyorum.

    titreme odadaki butun esyalarin hatlarini birbirine sokuyor, ama bu titremenin tam olarak nasil gerceklestigini gosteren bir referansim var; odanin ortasindaki lambanin olusturdugu "m" sekli. tabii bu gereken bilgilerden ilki ve kolay olani, esas sorun odadaki cisimlerin sekillerinde. buna gecmeden algoritmanin nasil calistigini gorsel olarak temsil edebilecek guzel bir ornegi inceleyelim.

    vizkozitesi yuksek sivilarin laminer akis ozelligini gosteren deneyde, misir surubunun icine kirmizi, yesil ve mavi renkler enjekte ediliyor ve sonra bir duzenek yardimiyla daireseler hareketlerle karistiriliyor. 3 renk, hareket yonunde uzayarak birbirlerine karisiyorlar.

    deney kabindaki uc renkli sivi yerine, sabit uc renkli isik olsa ve dairesel hareket eden kamera ile uzun pozlamali fotografi cekilse, bahsedilen deneyle cok benzeyen sonuclar elde edilir.

    deneyin devaminda sivilarin bulundugu duzenek dairesel hareketle tam tersi yone cevriliyor ve birbine karismis renkler ayrisarak kirmizi yesil ve mavi kitlelere geri donusuyorlar. peki uc ayri isigin kamera hareketinden dolayi birbirine girdigi uzun pozlama fotografi, ters isleme ile 3 ayri isiga dondurmek mumkun mu? kameranin hareket yonununun dairesel oldugunu biliyoruz. bilmedigimiz ise birbirine giren sekillerin ilk halde neye benzedikleri. kirmizi yesil ve mavi isiklardan birer tane mi yoksa birden fazla mi var, bu isiklarin sekilleri kare mi yoksa ucgen mi?

    gece los isikta cekilen oda fotografina geri donelim. kameranin "w" seklinde sallandigini gosteren "m" seklinde referansimiz var, yani resimdeki diger butun cisimler "m" seklinde hayalet uzantilara sahipler. bu referansi algoritmaya tanittigimizda gerekli olan diger veriyi toplamaya basliyor. renklerdeki keskinlik ve farkliliklardan, cisimlerin genel hatlarini tahmin ederek, ters "m" sureciyle eslestirmeye calisiyor. sonucta en keskin hatlari veren ve hayaletleri en iyi sekilde yok eden goruntuyu seciyor.

    tabii her fotografta parlak isik referansi olamasi beklenmiyor. bunun yerine keskinligi yuksek bir cismin veya fotografin genel akisina bakarak kameranin nasil titredigi hesap etmeye calisiliyor. sitedeki ornek sonuclara bakilirsa oldukca basarili.

    algoritma ilk olarak siggraph asia 2009'da sunulmus, yani aralik 2009'da. adobe'nin surece dahil olmasindan sonra gizmodo'da yayinlanmasi ekim 2011'i bulmus, neredeyse iki yil. su anda photoshop cs6'ya yetistirilmeye calisiliyor fakat bu kesin degil, 6.5'e de kalabilir.

    tum baglantilar:
    paper: http://rosaec.snu.ac.kr/…/id/chle-siggraph-2009.pdf
    universite ozet: http://cg.postech.ac.kr/…ch/fast_motion_deblurring/
    tarihi ve ilginc resimler uzerinde denemeler: http://juew.org/deblurfamousphoto.html
    kaynak algoritma is basinda: http://www.youtube.com/watch?v=uqmw3olelm4

  • üst edit : alın nebahat çehre'nin ağzından dinleyin inanmayan barzo severlere gelsin.

    https://youtu.be/ny3du2hkhji?t=1430

    daha önceden nebahat çehre'yi sürekli dövdüğü, kafasına bardak koyup ateş ettiği bilinen kadın düşmanı yılmaz güney'in nebahat çehre'yi ayrıldıklarında araba ile ezmesi olayıdır.

    olayı bizzat yakın arkadaşı abdurrahman keskiner şöyle anlatıyor.

    "çok az kişi bilir bunu. rahmetli yılmaz, nebahat ve ben... bir gün yine gece kulübünde kavga ettiler. nebahat kulübü sinirle terk etti. yılmaz'ın 'dur' demesine hiç aldırmadı. nebahat, elmadağ'da kaldıkları otele doğru koşarken yılmaz otomobiline bindi. sinirle direksiyona geçti. sonra gözümün önünde sevdiği kadını arabayla ezdi. nebahat havada uçtu, arabaya çarptı sonra da kaldırıma... 4 gün hastanede yattı."

    kadın düşmanı keko.

    edit : yukarıdaki olayın doğruluğunu sorgulayanlar olmuş . olayı anlatan abdurrahman keskiner . kendisi yılmaz güney'in o dönemki yapımcısı ve yediği içtiği bir olan arkadaşıdır.

    yılmaz için barzo demiş miydim. dur diyeyim barzo.

  • hava soğuktur...
    sen de küçük olmalısın.
    baban,annen yanında.
    ne derdin var ne kederin.
    belki de içerde yer yatağında yatıyorsundur he?
    akşam fındık falan konmuştur sobanın üstüne.
    o soba seni ısıtsın diye çalışan baban,oturmuş çay içiyordur.o kadar da keyif yapsın değil mi?
    sonra ışıklar söner,
    tavanda kırmızı bir gölge...
    sobadan gelen çıtpıt sesler...
    annen yatmamıştır daha.sobanın içindeki odunun,kömürün tamamen yanmasını bekler.
    belki de yanına uzanır.
    mutlusundur işte.
    huzurlusundur.
    büyüyünce,o günleri bu kadar çok özleyeceğini hiç düşünmemişindir.
    sobadan yansıyan ateşin kırmızısı,yerini kömürün rengine bırakır büyüdükçe.
    üzülürsün.

  • b. dort yasinda bir cocuktur.
    babasini henuz kaybetmis ancak olum hadisesini tam kavrayamamis ve babasini cok ozlemektedir.
    babasini gorme arzusuna ve aglamalarina dayanamayan amca, onu babasinin mezarina goturur.

    - burada mi babam?
    + evet canim.
    - topragin altinda mi?
    + evet.
    - (aglar b.)
    +...

    - karanliktir topragin alti. neden buraya pencere yapmamislar?
    +...
    - (b. yine aglar uzun uzun)

    sonraki gunlerde b. surekli ortadan kaybolmaya baslar. her seferinde onu 2 km otedeki mezarlikta yatan babasinin mezarina uzanmis ve uyumus olarak bulurlar.

    b. su an yetiskin bir kadindir.

    edit: "b" ben degilim.

  • refika’nın tarifleri yapınca güzel olmuyor. ben bunu 12. denememden sonra eşim ellerimi tutup gözlerime bakarak “refika ile olmuyor” demesinden anladım. bir süre ona konduramadım ama sonra düşününce kavradım ki cidden güzel olmuyor tarifleri. özel bir aurası var. o etki alanından sıyrıldığınızda bunu fark ediyorsunuz. ülkemiz için kıymetli bir renk ama izlemelik.

    arda ise çok başarılı. ne diyorsa koyuyorum; içime sinen bir lezzete ulaşıyorum.

  • afrikada insanlar aç,şükürsüz olma,ya savaşta olsaydık insanlar ölüyor gibi skten skten konuşmak.
    bunu tek geçerim zaten.
    hayır doğrudur ama bana ne ? ıyi o zaman her dakka ağlayalım o da bir depresyon sebebi.
    derdimiz var kendi çapımizda ha sana dert olmayabilir ama örnekte verme emenike.