hesabın var mı? giriş yap

  • habertürk'ün haberine göre eve gelecek kadınlarda iyi bir izlenim bırakmaları için şunlara dikkat etmesi lazımmış bu erkeğin;

    ben de kendimce realiteye bağlı kalarak yorumladım buyrun,

    büyük ikiz yatak (ulan adam kanepede yatıyor)
    kaliteli bir kahve makinesi (sallama çayı bulsa şükreder)
    buzdolabında sağlıklı yiyecekler (öldürmeyecek kadar bayat yiyecekleri yer)
    banyoda temiz ve toplu havlular (beyaz aldığı havlular artık gridir)
    kaliteli tuvalet kağıdı (bim'den aldığı zımparadan farksız kağıdı kullanır)
    canlı bir çiçek (hazır çiçek bile solar o evde)
    büyük camlar (normal pencere camı vardır)
    banyoda temiz lavabo (lavabonun sarılığını domestos bile sökemez)
    ev arkadaşınızın olmaması (minimum 2 tane vardır)
    evinizin bir köşesinde gitar olması (belki ama genelde flüt bile yoktur)
    güzel ve çok sayıda filmden oluşan dvd koleksiyonu (varsa bilgisayarda vardır)
    yatağınızın yanındaki komidinde duran kitap (koltuğun kolunda duran market broşürü)
    yatağınızın temiz ve mis gibi kokan çarşaflarla örtünmesi(ağız suyu kokan nevresimler)
    etkileyici bir spor ayakkabı koleksiyonu (etkileyici 1 tane halı saha ayakkabısı)
    kaliteli mutfak araç gereçleri (kaliteli bir meyve bıçağı takımı)
    sezen aksu cd'si ( bu nerden çıktı lan?)
    duvarlarda ünlü ressamlara ait veya yağlı boya ile yapılmış resimler(eiffel kulesi posteri olur mu? hani behlül'ün duvarında vardı ya)
    aile ile birlikte olan fotoğraflar (belki)

  • başıma birsey gelmeyecekse kars /selim ilçesinde öğrencilere yaptırdik bu robotları biz. meslek lisesi öğrencisi bunlar sadece. ki sen zamanında iş başvurusu yaptığımda bana aselsan'a mühendis alıyormuş gibi mülakat ayini duzenleyen bir şirketsin. fakir ama gururlu bilişim öğretmeni kız serzenişi değil bu. liselerarasi bilim fuari minvalinde robot yapmışsın. bari step motor kullanmasaydın da hızlı hareket edeydi.

  • ayşe arman: "bu hükümetin en beğendiğiniz yönü nedir?"

    aydin boysan: "bir gün gidecek olması!!!"

  • kendi evlerinde nedense hiçbir sıkıntı yaşamayan arkadaşlar, yurda gidince ayilip bayılmaya başlıyorlar.

    sebebi ne? sevgilisiyle kavga etmiş, "bak ben ne kadar üzüldüm de hastaneye kaldırıldım" diye story paylaşacak.. babasının evinde yapamaz bu hareketleri...

  • boşanmak isteyen bir ablanın bahane araması gibi geldi bana daha çok. sürekli boşayacağım diye tekrar ediyor. bakın, bu bir yardım çığlığıdır. *

  • bilgisayarda, tablette ya da diğer dijital platformlarda yabancı bir film izlerken elinizdeki teknolojiye bağlı olarak size dil ve altyazı tercihiniz sorulabilir. siz de zevkinize göre filmi orijinal diliyle ya da türkçe seslendirmesiyle, altyazılı ya da altyazısız izlemeyi seçebilirsiniz. şakacı kişiliğinizin devreye girdiği zamanlarda, türkçe seslendirme ve türkçe altyazıyı aynı anda açtığınızda duyduklarınız ve gördüklerinizin birbirini tutmadığına şahit olmuşsunuzdur. filmdeki kadın yemekten bir lokma alıp “muhteşem olmuş” derken altyazıda “bayıldım” yazıyor olabilir ya da atarlı ergen babasına “lanet olsun” diye bağırırken altyazı bunu “kahretsin” diye vermiş olabilir.

    böyle bir durumda seslendirmedeki metinle altyazı metninin birbirinden farklı kaynaklardan geldiğini düşünebilirsiniz. yani duyduklarınızı ve gördüklerinizi farklı çevirmenler yapmış olabilir diye düşünüyorsunuz ve bir film için neden iki farklı çeviriye ihtiyaç duyulduğunu merak ediyor olabilirsiniz.

    aslında ortada iki ayrı çeviri yok. altyazıdaki metin esas metin. seslendirme yapılırken seslendirme sanatçısı aynı zamanda filmi de izler. ihtiyaç duyulan durumlarda, elindeki yazıları filmdeki karakterin ağzından çıkanlara benzer başka ifadelerle değiştirir. örneğin bir amerikan filminde bir sahnede aktör “ı’ll try” diyor ve seslendirme sanatçısının elindeki metinde en uygun çeviriyle “deneyeceğim” yazıyor olabilir. ingilizcede bir çırpıda ağızdan çıkan bu söze karşılık “deneyeceğim” diye bir seslendirme yapılırsa bu söz hem aktörün ağız hareketlerine uymaz, hem de aktör “ı’ll try” deyip ağzını kapattığında bile seslendirme hala tamamlanmamış olur. bu nedenle seslendirme yapılırken “deneyeceğim” ifadesi içinde daha açık harfler bulunan, daha kısa bir sözcükle değiştirilir, bu “bakarız” olabilir, “yaparım” olabilir, “tamam” olabilir. işte bu nedenle altyazı ve dublaj birbirini her zaman tutmaz.

  • bakın çok net söylüyorum. joseph goebbels mezarından kalksa ve şunları görse, "vay arkadaş sizin yaptığınız propagandayı ben yapsam bütün dünya bugün nazi ydi" filan der. vallahi bunların yanında goebbels çok masummuş. 1 birim parası daha 3 gün önce bizim ülkede 20 birim eden, bütçe fazlası veren, gençlerine karşılıksız para veren, 1-2 aylık maaşlarıyla bizim bugün en iyi ihtimalle 100-150k birim para ödediğimiz arabaları alan, dünyanın her yerine vizesiz seyahat eden, gençleri yaşlıları dünyayı gezen, asgari ücretli çalışan sayısı %2 civarı olan ülke batmış öyle mi?

  • başlık : eski sevgilime laf soktum faaaak

    3. işte bu yüzden eski sevgilin

    10. sen anca laf sok millet neler sokuyordur şimdi ona

  • kuyumcuda bekleyen güvenlik görevlisi kadar kıymetli bir sorumluluğu vardır maddi olarak normal. çoğunda alarm var ama pipet sokup gizli gizli bir kaç fırt çekip kaçan bile olabilir. öyle kıymetli. öyle pahalı.

  • karayolu projelerinde 10 km'den daha fazla düz yol yapılması; dikkat dağılması sebebi ile uygun bulunmaz. yani dümdüz yolda da sürücüler dikkat dağılması, uyuklama vb. nedenlerle kaza yapmaya oldukça yatkındır. işte bundan haberi olmayan yazar hezeyanıdır bu istek.

    kaldı ki bu mantıkla konya ovasında hiç trafik kazası olmaması gerekir.

    edit: itü yayınlarından yol inşaatı adlı kitabın 120. sayfasından:

    "gerçekte arazi durumu elverişli olsa da bir yolun uzun bir mesafe boyunca düz yani alinyiman olarak devamı istenmez. çok uzun, örneğin, 8-10 km'den daha uzun alinyimanlarda monoton bir ortam ve taşıt kullanma sonucu sürücünün dikkati dağılır. ayrıca, yolda yolda orta refüj yoksa geceleyin karşılıklı far etkisi yani göz kamaşması artacağı gibi yol doğu-batı yönünde ise uzun süreli güneş etkisi de söz konusu olur. her üç durum sürücü yönünden kazaya karışma olasılığını arttırır. bu gibi durumlarda, uzun alinyiman (düz yol) yerine daha kısa alinyimanlar teşkil edip bunları büyük yarıçaplı kurbalarla (viraj) birbirine bağlamak uygun olur. "

    demek ki neymiş, kendi kendine giden araçlar yapılmadıkça dümdüz yol ağı bir hayalmiş.