hesabın var mı? giriş yap

  • ardından bi sonunu dinle sonunu, adam gibi dinlemiyosun ki diye serzenişte bulunursanız çocuğun da hak vereceği çıkışma. vermezse tekme de atın, belki o zaman hak verir.

  • istanbul’un işgal yıllarında, polis müdüriyeti’ne mektuplar göndererek, “hepinizin kanını içeceğim” diye korku salan hrisantos,13’ü polis olmak üzere, toplamda 21 cana kıymış ilk seri katilimiz.öldürüldüğünde 23 yaşındadır.

    hrisantos’un, 26 eylül 1914 tarihli ve 4741 sayılı sabıka fişinde şunlar yazılıdır:

    hristo veled-i ahilya,

    doğum yeri: istanbul

    doğum tarihi: 1314 (1898)

    tabiyeti: osmanlı

    mezhebi :rum

    sanatı: terzi çıraklığı

    gerçek adı hiristo anastadiyadis ahilya olan hrisantos, osmanlı emniyeti’nin sabıka kayıtlarına geçtiğinde, daha 16 yaşındadır.
    belgelere göre,atina’da ölen babasının adı ahilya’dır. annesi andernohin, beyoğlu peremeci sokağı’nda bir umumhanenin (randevuevi) patroniçesidir.
    ilk vukuatları,hırsızlık,kapkaççılık ve söğüşçülüktür.
    daha sonraları, galata,tatavla’yı (kurtuluş),dolapdere ve beyoğlu’nu haraca kesmiştir.meşhur, “boğazkesen cinayeti”’nin katillerinden biridir.
    istanbul emniyetinin başına bela olan bu katili öldüren ise, 1955 senesinde 59 yaşındayken vefat eden, emniyet amiri muharrem alkor‘dur.
    muharrem alkor,ünlü sinema ve dizi oyuncusu selda alkor‘un da babasıdır.
    bu olay, yeşilçam yapımcılarının da iştahını kabartmış ve 1952’de istanbul kan ağlarken ve 1969 senesinde 3 namus bekçisi isimli filmlerle beyaz perdeye taşınır.
    muharrem alkor, vefatından 3 sene evvel yayınladığı,hrisantos’u ben öldürdüm isimli kitabında,hrisantos olayını bütün detaylarıyla anlatmıştır.
    foto

  • aylardır kendisine hakkını veren bir entry girmek istediğim ama bir türlü düzgün olarak toparlayamadığım için girmeye cesaret edemediğim şahıs. kendisi anlatmakla bitmeyecek bir kişiliktir. metallica'ya geldiğinde cliff burton gibi dev bir ismin yerini aldığı için yıllarca ezilmiş, cliff burton öldüğünde küçük bebe olan, kendisi gruba girdikten sonra doğmuş kişiler için bile newkid diye anılmıştır. ben kendisi gruba girdiği sırada bebe olan kişiler sınıfında olduğum için metallica'yı jason'la bildim, jason'la tanıdım. bugün hala metal müzik dinliyorsam bunda en büyük etkisi olan şeylerden biri jason'lı metallica'dır. daha doğru düzgün müzikten anlamadığım dönemlerde etrafımda bir sürü insan cliff şöyle iyi basçıydı, böyle iyi basçıydı derken, internet henüz piyasaya pek yayılmamıştı, şimdiki gibi cliff'li videoları netten bir tıkla indirmek mümkün olmuyordu, ben anca gidip akmar'dan cunning stunts, live shit bulup jason'ın performansıyla gaza geldim, o performansa hayran oldum saygı duydum.

    kendisinin cliff'le karşılaştırılması her zaman bir haksızlıktı, ki kendisi bile çoğu zaman cliff'in en büyük hayranlarından biri olduğunu belirterek onunla yarışma derdinde olmadığını söyleyip durdu. cliff'le karşılaştıralacağına onun kendi özelliklerine bakacak olursak metallica'da bulunduğu sürece grubun sahne performansına inanılmaz katkıda bulundu. her ne kadar brutal vokalleri cunning stunts dışındaki official release'lerde genelde söğüşlenmiş olsa da gerek cunning stunts'ta gerekse jason dönemine ait bilimum bootleg'de yaptığı back vokallerle bir çok şarkıya yeni bir kimlik kazandırdığını görmek mümkün. bugün metallica konserlerinde creeping death çalarken insanlar hala die motherfucker die diye bağırıp bir eksiklik hissediyorlarsa o eksiklik jason'ın eksikliği işte.

    kendisi grupta sahnedeki en enerjik isimdi. grup elemanları yaşlandıklarını hissedip headbang yapmaya vazgeçtikten yıllar sonra bile grupta headbang yapan oradan oraya koşturan %100 performansından vazgeçmeyen eleman oydu.

    kendisini ancak 1999 istanbul konserine canlı izleyebildim ve karşımda duran mavi gözlerinden ateş çıkan heykel gibi asaletli gülümseyen adam imajını unutmam mümkün değil. koskoca stadyum konserinde seyirciyle bu kadar iyi iletişim kurabilmesini ancak takdir etmek gerekir.

    sonunda kendisini o kadar soğuttular ki gruptan ayrıldı gitti. geriye kalan metallica'nın konserlerinde die'lar arasında bir boşluk...

    edit: olmadı yine hakkını veremedim ama bir daha ki sefere....

  • defalarca söyledik. bu insanlar medeni değil, bunlar vahşilikten çıkamamış cahil insan sürüleri. bunlar iflah olmaz, bunlar eğitilmez. bunların derhal ülkeden gönderilmeleri gerekiyor. bunların inandığı ve yaşadığı islam ile bu topraklarda yaşanan islam çok farklı. bunlar için kendilerinden olmayanı öldürmek çok sıradan bir şey.

    ülkeyi yönetenler yedikleri haltlar yüzünden türk milletinden yeterli onayı ve oyu alamayacaklarını bildikleri için bu vahşi katil sürülerini önce ülkeye alıyor, sonra da onları seçmen yapıyor. bu vatana ihanettir.
    (bkz: mülteci ittifakı)

  • sayıştay raporlarına göre iski'ye ait cliolar 100 km'de 63 litre yakıt yakarak adeta akaryakıtı içmiş.

    iski'nin diğer araçlarının yakıt tüketim ortalamaları;

    1-renault clio: 100 km’de 63,19 litre
    2- fiat doblo: 100 km’de 34 litre,
    3- fiat doblo: 100 km’de 33 litre
    4- fiat doblo: 100 km’de 27 litre
    5- fiat doblo: 100 km’de 24 litre
    6- ford tourneo: 100 km’de 42 litre
    7- ford tourneo: 100 km’de 37, 45 litre
    8- renault fluence: 100 km’de 22,32 km

    link

  • ford tourneo'dur.

    koç holding, ford türkiye acenteliğinin vehbi koç tarafından 1928 yılında alınmasıyla birlikte kurulmuştur. 95 yıl sonra, yani bugün hala türkiye'deki her 10 ford marka araçtan 3'ünü otokoç satmaktadır. ali koç'un bindiği araç ise, ford otosan fabrikasında üretilmiştir. ford otosan'ın %41'i koç holding'e ait olup, şirketin yönetim kurulu başkanı ali koç'tur.

    hal böyleyken ne yapsın adam, kırmızı dikişli deri döşemelerine hayran olup chery tiggo 7'ye mi binsin?

  • random gulme efektine yeni bir anlam getirir.

    -ahahasdflkshfjksadfsadkfashjsfkdhjfsdkfsadhfsadkjfsfdklfjfkhsjalhjfa shfsadhfasaklhjdjfda;jfdsaklhsafjhwesdbjedg
    +neye guluyosun olm?
    -laptopun sarji azaldi ya

  • ilk gece en eğlencelisidir. tüm gün tuhaf bir şaşkinlik içindesinizdir, onlarca kişi ile tanişmişsinizdir. komutaniniz koğuşa gelir, babacan bir ses tonu ile gençler bir süre beraber olacağiz, burada herşey sizlerin rahati, güveni ve konforu için tasarlandi. sizlerin memnuniyetinizden bizzat ben sorumluyum lütfen en ufak şikayetinizi bize bildirin diye bir konuşma yapacak aralara da sıcak bir iki espri katacaktir.

    daha ilk akşamdan koğuşta en az iki üç kafa adam bulacak, artik hayattaki ilgi alanlariniz neyse onun üzerine konuşmaya başlayacaksinizdir. memleketin dört bin yanindan toplanmiş bir mozaik size eşsiz bir kültür sütlaci sunacak. ilk geceniz büyük ihtimalle farkliliklarin çatişmasindan kayanaklanacak, ateşli bir entellektüel etkileşime sahne olacaktir.

    o sirada koğuşunuza dalacak olan yardimsever ve sizin duygularinizi en iyi anlayacak olan üst tertipler size inanilmaz dostane şekilde yaklaşacak, askerlikle ilgili tüm tüyolari verecekler, hatta kendi aralarinda popüler şarkilarin yaylalar versiyonu şekline getirdikleri küçük rondu sahneleyecek sizi sıcak ve güvenli bir ortamin içinde bulunduğunuza ikna edeceklerdir.

    bu uzun sohbetlerin ve tatli kaynaşmalarin olduğu ilk akşamda, yastik kavgalari, ebelemeç, bazen sobelemeç gibi çocukluğunuzu andiran oyunlar yer alacak sabahin ilk işiklarina kadar koğuştan kahkahalar yükselecektir.

    uyumadan önce isterseniz 24 saat sicak suyun hazir olduğu süper steril duşlarda yikanabilir kendinize gelebilirsiniz. ertesi sabah ordunun sizin için hazirladiği egzersiz programi, içtima eğlencesi ve özel görevlere hazirlik için bir kaç saat deliksiz uyumaniz gerekecek.

    merak etmeyin arkadaşlarinizi taniyacak ve iyice kafa olanlarla toplanip ayri bir koğuşa geçmek için komutana dilekçe vermeniz için önünüzde daha uzun zaman olacak. askerliğinizin tadini çikarin.

    henüz askere gitmedim, ama sanirim buna benzer bir sistem uygulaniyordur.

  • roma'da yemek yediğimiz minik bir restaurantta arkadaşıma "burda herkes türke benziyor. şu arkandaki adama bak, bildiğin allaaan konyalısı" dememle birlikte adamın masaya gelip "aaa siz de mi konyalısınız yoksa?" demesi. kibarlığıyla ezmesi, kemkümlerime ve bize her yer konya gibi salak bir espiriyle sıvamama bile gülmesi.

    italya denince aklıma yerin dibine girdiğim bu sahnenin gelmesi çok acı.

  • ayar değil, düpedüz kabalıktır.
    bu arada lamborghini'yi kullanan şahsa neden piç dendiği anlaşılamamıştır. lamborghini sahibi olmak insanı piç yapar mı, o da ayrı bir konu.