hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye özel okullar derneğinin ınstagram sayfasından "meb bürokratları ile yaptığımız, özel okul sorunlarını dile getirdiğimiz" diye yaptığı paylaşımda arkada bulunan slaytta görüleceği üzere özel okullar derneğinin nelere çalıştığını göstermektedir.

    görünen maddelerden bir kaç tanesi:

    - öğretmenin tek taraflı feshinin engellenmesi!

    - kayıt ücreti zamlarının liste fiyatı üzerinden yapılması gerekliliği

    - özel okulları itibarsızlaştıranlara yasaya eklenecek maddeyle yaptırım uygulanması.

    o maddelerden daha göremediğimiz neler var acaba?

    edit2: halihazırda zaten sözleşmeye ek madde ekleyerek tek taraflı fesihi cezaya maruz bırakabiliyorlar. burada böyle bir talepte bulunmak neden?

    bakın şunun da altını tekrar çiziyorum öğretmen zaten haksız yere kafasına göre sözleşmeyi fesih edip giderse, kurum sene başı imzalattığı sözleşmede karşılıklı tazminat maddesi koyabilir ve öğretmeni dava edebilir bunda değişen hiçbir şey yok hep böyleydi. aynı şekilde kurum da öğretmeni sebepsiz çıkarırsa öğretmen dava edebilir. buna rağmen böyle bir maddenin oraya yazılma amacı nedir?
    başlığa yazan özel kurum sahiplerinden anladığım kadarıyla onlar istiyor ki ben sözleşmeye böyle karşılıklı tazminat maddesi eklemeyeyim buna gerek kalmasın ki bana bir yaptırımı olmasın , devlet öğretmene 1 sene çalışmama cezası versin.

    koca koca adamlar oturdunuz özel okulun sorunları nedir diye düşündünüz bunları mı buldunuz? öğretmenin maaşını ödemeyen özel okullar, öğretmenin sigortasını yatırmayan özel okullar , eğitim ödeneğini yatırıp öğretmenden geri isteyen özel okullar? gibi bin tane şey sıralarım burada, bunlar özel okulların sorunu değil değil mi?

    iyi öğretmeni memnun edip nasıl uzun süreler birlikte çalışabiliriz bizimle kalmasını sağlayabiliriz diye konu başlığı açmakta var değil mi?

    kaynak:

    https://www.instagram.com/…vb/?utm_medium=copy_link

    https://imgyukle.com/i/ehhn0a

    https://imgyukle.com/i/ehhj51

  • izmir seferihisarda yaptım askerliğimi. asteğmen olarak yapıyorum, öğretmen kökenli olduğum için nöbet tutmayan askere ceza vermek yerine, tutana ödül vereyim dedim. boyoz alıyorum sabaha karşı 4-6 nöbetinin ilk saatinde nöbet kulübelerine uğruyor bırakıyorum. bir süre sonra iki kişilik nöbet yerinde beni bekleyen 6-7 asker olmaya başladı. hoşuma gitti tabi bu böyle devam etti, çaylar demleniyor falan. bir gün askerin biri boyozdan bir lokma ısırdı çaydan bir yudum aldı, döndü bana dedi ki, komutanım top oynarken anamın verdiği domates peynir ekmekle, sabahın köründe senin verdiğin boyoz yarışır, ikisini de ömür billah unutmam dedi. o zaman fark ettim, anlatacaklar bunu yıllarca. boyozu askere dağıtıyorum diye ucuz veren fırıncı sen de sağol.

  • isim saymak.

    recep tayyip erdoğan, melih gökçek, bülent arınç, hüseyin çelik, abdullah gül, bekir bozdağ, muammer güler, mehmet şimşek, beşir atalay, egemen bağış, erdoğan bayraktar, taner yıldız, suat kılıç, mehmet müezzinoğlu, joffrey baratheon...

    (bkz: arya stark)
    (bkz: valar morghulis)

  • gerçeği tam olarak yansıtmayan beyan.

    öncelikle bu verinin içinde tüm federasyonlardaki lisans sayıları vardır. okul sporları federasyonu'nun ve üniversiteler spor federasyonu'nun da. örneğin eskrim sporcususunuz hem eskrim federasyonu lisansınız hem de üniversite maçına girecekseniz üniversite lisansınız olur. bu sebepten tekil kişi değildir. sonraki aşama faal sporcu veya düzenli spor yapan müsabakalara katılan sporcu sayısı değildir. örneğin çocuğunuzu bir kulüpte yüzmeye gönderirsiniz ilk yıl lisanslı yarışır sonra sporu bıraksa bile sonraki yıllarda da lisans sayısının içerisinde yer alır. son olarak şişirme lisanslar. sporcu değildir düzenli antrenman bile yapmaz ama spor lisansı çıkartılır. gerçek rakamın 1.500.000 civarı bile olmadığına inanıyorum. antrenörlerin, spor kulüplerinin açlıktan nefesi kokuyor 6 milyon sporcumuz varmış. olmaz mümkün değil.

  • sizin gibi gerizekali cahillere bu isin psikolojik arkaplanini vererek zaman harcayamayacagim, zira eksi sozlukteki her 100 kisiden 99unun ekrana mal mal bakacagina bahse girerim. isiniz gucunuz yok mu be, hcibir seyi bilmediginiz gibi iki kelimeyi bir araya bile getiremiyorsunuz. ozellikle sen, seni izliyorum ne zamandir, resmen hiyar gibi yaziyorsun ya. hayvanogluhayvan. ote yandan hayatima da renk katmiyor degilsin ha, boyle sagin solun belli olmuyor, beklemedigim bir bkz veriyosun ya iste o guzel birsey aslinda. keratalar sizi, hepinizi cok seviyorum.

    [gorundugu gibi ovgu duzmecesini sona saklamak daha etkili, insani pozitif bir ruh haliyle birakiyor]

  • ilkokul 3. sınıfta okuyan yeğenimin bugün bana yönelttiği soru.

    diyalog aynen şöyle;
    - dayı, öğretmen ödev verdi. sana soru sorabilir miyim?
    + tamam sor bakalım.
    - 15 temmuz gecesi neredeydin?
    + bu nasıl soru lan? bunu mu merak ettin?
    - hayır. öğretmen istedi.
    + öğretmen sizden 15 temmuz gecesi nerede olduğumuzu mu öğrenmenizi istedi?
    - evet ama zaten kitapta yazıyor. o soruları cevaplamamızı istedi.

    görsel
    görsel

    bence milli eğitim bakanlığı, tarih dersini müfredattan kaldırsın. "15 temmuz" adında bir ders koysun. ya da türkiye tarihini 15 temmuz'dan başlatıp anlatsınlar.

    edit: lazor'un dikkati sayesinde kitap kapağındaki okulun adının da 15 temmuz şehitleri ilkokulu olduğunu öğrendim.

  • - cengiz kargo..ama yorgunum aşağı iner misiniz?
    - elbette..hemen geliyorum..
    ..
    - merhaba..
    - merhaba..önce şu paketi vereyim..
    - aa şey..iyi de bu bana gelmemiş ki..
    - evet..en üst kattaki eve geldi ama onlar inmek istemediler..siz çıkarın bi' zahmet..
    - yuha!
    - yorgunum..