hesabın var mı? giriş yap

  • "bizi hiç öyle görmediler" ve "biz müslümanız ondan almazlardı" gibi lafları görüyoruz hep, hepsi bahane onların. bir ara bizi hakikaten avrupa'ya daha yakın görüyorlardı. türkiye'yi sıradan arap ülkesi sanıp da gelenlerin sonradan modern şehirleri görünce şaşırıp hayran olduğu bir ülkeydik. 20 sene akp'nin iç ve dış politika faciları sonrası herkes bizim artık bir orta doğu ülkesi olduğumuzu kabul etti.

    kısa süre önce abd askeri güçlerini yunanistan'a çekerek düşündükleri avrupa sınırını belli etmişti.

  • ilay (5) ile günün değerlendirilmesi` :reported speech`

    romica: saçlarını görenler ne dedi?
    ilay: ayyy ne güzel saçlar bunlar, kim ördü tek tek?
    romica: sen ne dedin?
    ilay: teşekkür ederim, annem yaptı...
    romica: onlar ne dedi?
    ilay: annen çok güzel yapmış, aferin ona!
    romica: sen ne dedin?
    ilay: teşekkür ederim...
    romica: onlar ne dedi?
    ilay: ben teşekkür ederim...
    romica: ooo sallıyorsun sen valla, oyalıyorsun beni, muhabbet etmeye çalışıyorum kızım...
    ilay: neden?
    romica: çünkü sen benim en yakın arkadaşımsın...
    ilay: puha, amma saçmaladın! ben senin arkadaşın değilim, çocuğunum...
    romica: hem çocuğumsun hem de arkadaşımsın...
    ilay: nasıl?
    romica: birlikte konuşuyoruz, şaka yapıyoruz, gülüyoruz, oyun oynuyoruz, şarkı söylüyoruz... bir sürü şey paylaşıyoruz, arkadaşız işte...
    ilay: çok komiksin...
    romica: allah allah komik değilim ya, doğru söylüyorum, arkadaşız işte, en yakın arkadaşım sensin hatta!
    ilay: valla mı?
    romica: valla! dizine yatayım mı? saçımı okşa biraz...
    ilay: yat bakalım küçük anne! biliyorsun bazen beni kızdırıyorsun ama yine de severim seni...
    romica: benden duyduklarını tekrar ediyorsuuunn...
    ilay: arkadaşlar her şeyi paylaşır... türkçeyi de!

  • yanında osurun, sesli sesli böyle pisa kulesi gibi tatlı bir şekilde yana yatarak bırakın içinizdeki kötülüğü.
    eski sevgilililerinizden bahsedin bol bol.
    gece yanına yatarken soğanı sarımsağı basın kendinize. suratına suratına konuşun.
    koltuk altı tüylerinizi almayın ve görebileceği bir durumdayken kollarınızı kaldırın.
    tuvalete giderken "dur lafını unutma bir sıçıp geliyorum" deyin.

    kısacası biraz erkek olun. erkekler erkekleri sevmez...

    ulan yazarken tiksindim şerefsizim...

  • hayata çoook önde başlayandır. sen otuz üçünde karakter oturtmaya, kendinde bir şeyleri düzelltmeye, içinde 1001 türlü savaş verirken o on sekizinde ayakları yere basan, sosyal, dinamik, özgüvenli, ne istediğini bilendir.

  • (bkz: bir ihtimal daha var o da akpsiz hükümet mi dersin)

    eğer gerçekten hdp 10,4 le barajı aşarsa :

    tablo şu oluyor :
    chp 26+mhp 18 : %44 > akp %41

    selahattin demirtaş ne demişti? türkiye'yi hukumetsiz bırakmayız, akpsiz bir hukumeti akpsiz bir koalisyonu destekleriz, bunu daha net nasıl söyleyebilirim?

    hdp'nin dışarıdan desteklediği chp-mhp azınlık hukumeti, ekmeleddin ihsanoğlu'nun başbakanlığı milletimize hayırlı olsun. hırsızlar da tez zamanda yargılanır inşalllah!

    --------------------

    hdp barajı aşamazsa, akp 270 + hdp'nin doğudan çıkaramadığı 50 vekil : 320 akp
    akp hukumetimiz muhtemelen çok hayırsız olacak. hırsızlara hırsız katillere katil dediğimiz için yargılanmak istemiyoruz. biz yargılanmayayım, onlar yargılansınlar.

    allah aşkına şu hdp'yi baraj altında bırakmayın, durum çok kritik, bu şans 40 senede bir gelir ancak.

    (bkz: barajı geçen hdp mhp'yi hükümet ortağı yapar)
    (bkz: hdp'ye oy vererek akp'ye zarar veren şeytani grup)
    (bkz: hdp barajı aşarsa kılıçdaroğlu'nun başbakan olması)

    edit : bir sürü mesaj geliyor, mhp akp ile koalisyon yapacak diye. yok öyle bir şey. bahçeli şurada açıkladı, oktay vural şurada açıkladı. devlet bahçeli'nin ideolojinisi beğenmezsiniz, söylemlerini politikalarını beğenmezsinin anlarım fakat devlet bahçeli reyiztir, ağzından çıkan söz senettir. bunu beş yaşındaki çocuk dahi bilir. akp ile koalisyonu net olarak reddetmeyen bir tek kılıçdaroğlu kaldı, o da öyle bir manyaklık yapmaz heralde diye düşünüyorum.

  • fanatizmden uzak çerçevede değerlendirilmesi gereken sorun. zaten sadece fenerbahçe değil ülkemizin çoğu basketbol takımı neredeyse türk oynatmıyor. fenerbahçeli arkadaşların bu kadar saldırmasına gerek yok. hatta takımın başardığı şey genç dimağları basketbola kazandıracak, oyunu sevdirecek hatta belki yeni jenerasyonların çıkmasına yol açacak kadar büyük. şimdi sadece fenerbahçe değil tek tek bütün tepeye oynayan takımlarımıza bakalım. biraz uzun olabilir ama akıcı olacağıma söz veriyorum sayın okurlar.

    fenerbahçe : en önde gelen türk oyuncusu euroleague'de çok fazla zaman bulamayan, final four'da dakika bile almamış olan melih mahmutoğlu. ardından
    barış hersek, berk uğurlu ve egehan arna gelmekte. bu 3 oyuncu fiilen bitmiş maçların son dakikaları ve kolay lig maçları dışında pek süre almıyorlar.

    anadolu efes : cedi osman rotasyonun ana parçalarından. bir go-to-guy olmasa da euroleague'de çoğu maça ilk 5 başlayıp 20-25 dk süre alıyor. ek olarak doğuş balbay da pek fazla olmasa da euroleague'de sezon sonuna doğru çift haneli dakikalar gördü.

    galatasaray odeabank : sinan güler takımın en önemli oyuncusu. onun dışında da maç başı 8-12 dk süre alan göksenin köksal rotasyonda yer buluyor. genç oyuncu ege arar euroleague'de takımın işi fiilen bittikten sonra süre buldu ancak düzenli forma giyen bir oyuncu değil. emir preldzic de sezon ortası sakatlık geçirdi ve pek düzenli forma giyemedi.

    darüşşafaka doğuş : neredeyse bütün veteranların toplandığı takım. oğuz savaş'tan tut ender arslan'a kadar uzanan bir türk listesi var. ancak düzenli süre alan oyuncu sayısı sadece iki. ikisi de maç başı 10-20 dk arası tamamlayıcı rolde süre alıyorlar. biri birkan batuk diğeri de furkan aldemir. genç oyuncu okben ulubay ligde ve avrupa'da pek süre alamadı.

    banvit : iki ümit veren genç oyuncumuz furkan korkmaz ve tolga geçim dışında rotasyonda türk yok. bu oyuncular da ikinci 5'ten gelip 15-20 dk arası buluyorlar. özellikle furkan'dan büyük bir patlama bekleniyor.

    beşiktaş sompo japan : yine yabancı ağırlıklı bir takım. en çok süre alan türk oyuncular yaklaşık 10-15 dk ile erkan veyseloğlu ve sertaç şanlı. bunun dışında bazı maçlarda birkaç dakikalığına veteran muratcan güler ve bir türlü üst seviyeye çıkamayan kenan sipahi kullanılıyor.

    pınar karşıyaka : maç başı 20 dk'ları gören tek isim muhammed baygül. bazen benchten soner şentürk de katkı vermekte.

    şimdi gördüğümüz üzere durum bu. bu kadar uzun uzun yazdım çünkü bu yazının sığ bir şekilde fenerbahçe düşmanlığı olarak algılanmasını istemiyorum. benim takımımda da (beşiktaş) doğru düzgün türk oynamıyor. hatta buraya yazmadığım ted ankara, istanbul belediye, uşak sportif gibi daha ligin alt seviyesinde bulunan takımlar bile ana rotasyonlarını kimsenin tanımadığı amerikalılarla doldurmuş durumdalar. bu yukarıda yazılan türk oyuncuların da sinan ve cedi dışında neredeyse hepsi üst seviye için yetersiz adamlar. yani sen göksenin ile birkan ile avrupa şampiyonasında iyi bir derece zaten yapamazsın. işte bir para verip aldığımız bobby dixon var. o belki 1-2 maç alırsa alır.

    hadi ligimizde oynamıyor bari dönüp bakalım dışarıya ihraç ettiğimiz kaç oyuncu var. nba'de ömer aşık,ersan ilyasova ve enes kanter oynuyor. 1.isim hastalık kaptı 20 kilo verdi şu an hayalet gibi, 3.sü istanbul'a gelse taşlanarak linç edilir, 2.si de allahtan var yoksa dört numarada oynatacak adamın yok. avrupa'ya ihracımız var mı ? bir tane var. alba berlin'e giden engin atsür. takımın neredeyse her maçında 15-20 dk arası süre almış. onun dışında yok.

    pekii şimdi diğer ülkelerin takımlarına gelelim. mesela dünkü rakip olympiakos. spanoulis, printezis, papanikolau, papapetrou, agravanis, mantzaris yunan oyuncular ve bunların agravanis-papapetrou dışındaki diğer dört isim takımın en önemli adamları... cska'ya bakalım.. khyrapa, kurbanov, kulagin, antonov, fridzon, vorontsevich var. panathinaikos'a bakıyoruz calathes, bourosis, fotsis, pappas ana rotasyon oyuncuları. hatta koçları xavi pascual bir maç ilk 5'te yunan oynatmadı diye kendi taraftarı tarafından ıslıklandı. real ve barça bu sene geçen senelere nazaran daha az ispanyol barındırdılar. ama şöyle bir nba'e bakacak olursak gasol kardeşler, ricky rubio, sergio rodriguez, nikola mirotic, hernangomez, abrines gibi bir sürü adam var. ayrıca real madrid yine de normal sezon mvp'si sergio llull, rudy fernandez ve felipe reyes barındırmakta. barcelona ise lokalde artık yaşlanmış navarro, claver ve bu sezonun çoğunu sakat geçiren pau ribas'tan ibaret.

    daha sırp takımları var. kızılyıldız mesela... lazic, mitrovic, kuzmic, jovic, bjelica, dangubic, simonovic, guduric... hadi bunları geçtim ihraçlarına bakalım.. nikola kalinic ve bogdan bogdanovic... dün maçı kazandıran iki adam. biri kızılyıldız diğeri partizan'dan çıkmış. bunların dışında beşiktaş'ı normal sezonda ikinci yapan adam vladimir stimac . nba'ye bakıyosun nemanja bjelica ve nikola jokic duruyor karşında. hatta cska'ya baktığında milos teodosic var. var oğlu var adamlarda.

    peki bu durumun sebebi sadece kötü niyetli koçlar mı ? hayır efendim kesinlikle değil. sen koça hem bütçe içinde kal, hem takımı başarıya ulaştır diyorsun. bu hedeflere bir de yerli oyuncu oynatmasını eklersen diğer iki hedefle çelişki oluşturuyorsun. peki yerlilerimiz niye bu hedefleri zora sokacak derecede kötü ? işte burasını profesyonel basketbol camiasının içinde olmadığımdan tam bilemiyorum. oyuncu disiplinsizliği, maaş beğenmemeler, kendini geliştirmeye çalışmamalar vesaire hepsi mümkün ama hiçbiri hakkında bilgim olmadığından kesin konuşamam.
    diyebileceğim şey şu ki en azından alt yaş kategorilerinde bu kadar parlayan gençlerimizin a seviye maçlara da bir şekilde entegre edilebilmesi lazım. artık federasyon bir kota mı koyar, gençlere zamanında 78 jenerasyonuna yapıldığı gibi özel ilgi mi uygulanır orası yönetimin takdiri. ama hazır fenerbahçe böyle büyük bir başarı yakalamışken basketbolun insanımıza ve gençlerimize sevdirilip gelecek nesillere aktarılacak bir yapı içerisinde bulunmasının tam sırası, özellikle de basketbolda ülke olarak yüksek profilli ve rekabetçi bir yapı benimseyeceksek.

  • bir erkek için ideal sevgilinin sözlükteki karşılığıdır şüphesiz.

    kendisini dürttüğünüzde alacağınız tepkiler müthiş yumuşak bir ses tonuyla "efendim?", "evet?", "hazır!" cevapları olur. ilişmezseniz gıkı çıkmaz, ölene kadar bir "ah"ını duyamazsınız. yok efendim "k.çımın şurası ağrıyor", "ben burda ölüyorum sen community shield izliyorsun!" ne bileyim "yine ne var ne istiyorsun senin yüzünden bıdıbıdıbıkbık ....(12-13 dk sonra) hep böyle oluyor!" yok.

    bir işiniz mi düştü? "yaparım", "oduncu, madenci, seyis(oha!)". karnınız mı acıktı? "hemen geyik vurup getiriyorum hayatım". bak "yapmam" asla yok. "sevgilimin karnı aç, gerekirse yaban domuzuna dalarım" mantığı var hatunda. ölüme gidiyor gıkı çıkmıyor yahu. dışarı mı çıkacaksınız? hazırlanma süresi yaklaşık 20 saniye. anlattıkça elim ayağım titriyor abi ya. hatuna "gel" diyorsun, taaa surların öbür tarafından dolaşıyor geliyor. gözyaşlarım sel oldu yemin ederim.

  • kate moss'un rezil ettiği fırsatçılardır. bizim sonradan görme zenginlerin pek umrunda olmayabilir ama yabancı insanlar paranın ne kadar zor kazanıldığının farkındalar. o yüzden kişi kate moss bile olsa böyle uçuk bir rakam görünce itiraz eder tabi. çok iyi yapmış tebrik ediyorum.