hesabın var mı? giriş yap

  • aklıma umut sarıkaya, zenci, yağlanmış zenci dansçı vs. gibi bir çok itlik getiren haber. ama düşünmeyeceğim bunları. nişanlımı aradım. kına gecesi dahil herşeyi iptal ettirdim. mevlütlü düğün yapıcam.

  • muharrem'e, oğan'a verecek gençler bunları izleyip daha kötüsünün olamayacağını anlaması lazım. tek alternatif kılıçdaroğlu şuan. mesele ideoloji meselesi değil. memleket meselesi.

  • yıllarca harry potter filmleriyle çocuk filmleri diye dalga geçip küçümseyen, filmlerin uydurukluğunu serinin kitaplarına genellemekten bir dakika olsun çekinmeyenler işte bugün ibret alsınlar *

    belli ki rus televiziyasında çocuklar için masal saatinde masalsı bir tiyatro oyunu şeklinde resmedilmiş eser. hep dedik, peter jackson'ın bu seriye olan epik yaklaşımı olmasa, özellikle the two towers filminde göze sokularak işlenen ancak söz konusu kitapta yer almayan politik göndermeler, baba-oğul dramları, oldukça dramatize edilip büyülerinden arındırılan, 40 dakikaya yayılan miğfer dibi savaşı olmasa, kitaplar olması gerektiği gibi bol bol şarkılı türkülü, daha bir büyülü içerikle sinemaya aktarılsa yıllardır süregelen bu büyüklenme fırsatı kolay kolay ele geçmezdi diye. yüzüklerin efendisi filmleri bugün diğer bütün fantastik kurgu eserlerinden daha ciddi ve "yetişkin işi" bir noktada duruyor ve kitapları da yerine hiçbir şeyler konulamayacak bir noktaya çıkarıyorsa bu durumdaki aslan payı j. r. r. tolkien'in kendisinden daha çok peter jackson'a aittir. tolkien'in kitapları o filmlere göre daha masalsıdır. sırf yüzüklerin efendisi üçlemesinden sonra onun altında kalmamak için the hobbit gibi çocuk kitabını bile mümkün mertebe çocuk filmi gibi çekmemeye çalıştı adam da yine bile yaranamadı, çocuk filmi gibi olmuş diye ağlaştı herkes. ya ne filmi olacaktı?

    bu arada tom bombadil ve altın yemiş karakterlerinin peter jackson'ın üçlemesinden çıkartılmasının ne kadar doğru bir karar olduğu da bir kere daha görülmüş bu rus uyarlaması sayesinde. yıllardır bitmek bilmeyen "tom bombadil nasıl olmaz bu filmlerde arkadaş, akıl alır gibi değil" serzenişleri hepimizin malumu. bu iki karakter yüzük kardeşliği filminde olsaydı hem filmin senaryosu hikayeyi ilerletme anlamında hali hazırdaki versiyonundan bir adım öteye gitmez hem de ulular ulusu epik film ambiyansı bir anda disney filmlerine dönerdi. işte o yüzden peter jackson'ın filmlerinde yoklar. iyi ki de yoklar. bir sahne önce korku filmlerindeki gibi gece yarısı dörtnala hobbit kovalayan nazgûl görüntüleri, bir sahne sonra ormanın içinde hoppidi hoppidi dans ederek, şarkılar söyleyerek gezen, güleç yüzlü tonton bir amca ve onun masal kulübesi gibi kulübesinde bekleyen peri gibi hanımı...

    yatın kalkın peter jackson'a şükredin köftehorlar sizi. adamın filmleri sayesinde herkese bir ömür boyu basacak havanız oldu * the hobbit üçlemesi örneğinde stüdyolar haddinden fazla müdahale edip baskı yapınca taş gibi eserlerin bile ne hale gelebildiğini ibretle gördük ama işin orasını kabullenmek işimize gelmez tabii. şüphesiz ki diğer bütün fantastik kurgu eserleri çocuk kitabı/filmi, yüzüklerin efendisi ise das kapital'dir (!) *

  • sanatın müzik, dinen haram. 1400 yıldır böyle. sen naptın, sırtını seküler laik kitlelere yasladın, dinen yasak olan sanatını gönlünce icra ettin, ününe ün şanına şan kattın, hatta cumhuriyet kazanımlarının gölgesinde aklın erdiğince siyaset yaptın. bu kazanımların steril koruyuculuğu altında istediğin gibi borunu öttürdün. kimse seni tehdit etmedi, mahkemeye vermedi.
    sen naptın peki aptal oğlu aptal sezen, gittin sana bu şartları sağlayan sekülerizme savaş açmış, varoluşundaki tüm değerlere düşman akp takımına yanladın. yok iki cihan dedin yok lekeli dedin. kimdi bunlar? senin konser üstüne konser verdiğin rumelihisarı sahnesinin ortasına mescid dikelten tiplerdi.
    yahu hiç mi utanmadın hiç mi sıkılmadın bu heriflere payandalık etmeye?
    al şimdi sana kapak oldu. harcamak için şeytanla işbirliği yaptığın rejim zamanında bir kez olsun dilini koparmaya kalkan olmamıştı, tepemize çıkardığın kişiler bugün en tepe makamdan tehdit ediyor seni.
    ve bokum diyemiyorsun. gık diyemiyorsun. sıfır ses. sıfır tepki. cesaret tartısında aynen bir sümüklüböcek kadarsın. kim koruyacak seni şimdi. referandumda canına ot tıkattırdığın mahkemeler mi, tarikatçılarla doldurulan polis kadroları mı asker mi. lekeli ilan ettiğin bizler mi.
    zavallıcık. üç kuruşluk aklınla geldiğin nokta bu işte. yaa sezencik. işte durumlar böyle.

  • deney ihalesini cengiz inşaat-albayraklar ortak girişimi alırdı.

    deneyin yapılacağı bina ormanın ortasına yapılırdı. çevresi imara açılır villalarla dolardı.

    çapulcu oldukları gerekçesi ile odtülüler çalıştırılmazdı.

    ve en önemlisi; deney sonucuna halk sandıkta karar verirdi.

  • -sabah koşuya çıkan insanlar varsa
    -avm dışında açılmış bi starbucks varsa
    -kadınlar tayt giyip yürüyüş yapabiliyorsa
    -kaliteli bir burgerci varsa
    -lüks markalardan alışveriş yapabileceğiniz mağazalar varsa
    -gurme market bulabiliyorsanız

    yüksek gelir düzeyine sahip, elit bir muhittesiniz demektir

    -insanlar kaldırım yerine yoldan yürüyorsa
    -restoranlar genelde çiğ köfteci, kebapçı, şerbetli tatlıcı ise
    -discount marketler normal marketlerden fazlaysa
    -sokağa çıktınızda 10 tane erkek görürken 1 tane kadın görüyorsanız

    düşük gelirli, gerici bir semtte olmanız olasıdır

  • yıllar önce, evde yiyecek hiç bir şey olmadığından ve dolayısıyla acıkan küçük kızın komşuya giderek;
    ''ekmeğiniz yoksa ekmek alayım ayşe teyze'' demesi.
    bu olay her anlatıldığında beni gözyaşlarına boğan çocukluğum.

  • bilim sorgulamaların sonucunda var oldu. sorgulanamaz otorite diye bir şey yoktur. sorgulanamayan ve sorgulamanın yasak olduğu alanlardan kaynaklı enformasyonu zaten bilimsel alan içerisine dahil edemeyiz. bu nedenle bilimsel bilgi doğrulanabilir/yanlışlanabilir ve en güvenilir başvuru kaynağıdır. "bilimi sorgulanamaz otorite kabul etmek" gibi bir saptamayı ise ancak bilimsel yöntemin ne olduğunu bilmeyen biri yapabilir.

    edit: yatmadan önce fikrimi yazayım dedim ve ertesi gün bir sürü mesaj geldiğini fark ettim. herkese cevap yazmaya üşendim. bilimsel alanı kendi çıkarları için manipüle eden kişiler varsa bu durum bilimsel yöntemin dogmatik olmasından kaynaklı değildir. tam tersine bu tarz manipülasyonlar ancak bilimsel yöntemle ortadan kaldırılabilir.

    bir yazarımızın önerisi ile "yanlışlanabilir" kelimesi eklendi.