hesabın var mı? giriş yap

  • yıllarca değişmeyen diyalogtur, hiç bitmesin istenen:

    ortaokul-lise:

    z- ya baba uyuyamıorum sesini kısar mısın tv'nin!
    b-tamam tamam kısıyorum..

    üniversite:

    z- offf baba yaa şu maçın sesini kısar mısın, ya sınavım var sabah!
    b- tamam uyu kızım sen kısıyorum.

    uzamış akademik kariyer:

    z- ya baba şu adamların sesini keser misin artık
    b- ya zel ama saat daha 22.00!
    z- valla baba onu ilkokuldayken uykudan önceden hemen sonra uyumak zorunda bırakıp, alıştırmadan önce düşüncektiniz, uyuyamıyorum ya bu evde, uyuma özgürlüğüm yok!

    kendi eviniz olduğunda:

    z- baba... (sırıtır)
    b- (gülümser) tamam kısıom evladım, uyu sen sabah erken gidicen!

    dünyada çocuklarına hizmet etmekten keyif alan ender insanlarından biriyse, kalbinize sokmak istediğiniz bir baba ile gerçekleştirilen diyaloglardır...

    edit: o kadar oylandı ki buradan sesleniyorum kendisine “ seni seviyorum baba”....

  • türk sinemasının bir türlü hakkını vermediği başına birşey gelmesi halinde uğruna gözyaşı dökeceğim nadir aktörlerden biridir. hiç unutmam 2002 yılında küçük bir kaza yapmıştı , ona birşey olacak diye o kadar üzülmüştüm ki.. değeri gün gelecek daha iyi anlaşılacak.

    1936 istanbul doğumludur, asıl tam adı süleyman başturan'dır. çok yönlü sanatçılarmızdan biridir. çoğu kişi onu sadece beyaz perde'den bilir ancak turan, ayrıca şair,ressam, roman ve senaryo yazarıdır. çok küçük yaşlarda sinema ve resime duyduğu tutku nedeniyle kadıköyde halk evlerinden çıkmaz. ilk ve orta öğretimini kadıköyde yapar. haydarpaşa lisesinde ise gelecekte çok yakın arkadaşları olacak olanizzet günay vegöksel arsoy ile tanışır çok sıkı birer dost olurlar. liseyi bitirdikten sonra sinema ve resime tutkusu olması rağmen istanbul üniversitesi ingiliz filolojisinde eğitim almaya başlar ki 3. yılında da ayrılır askerlik zamanı gelmiştir ve yedek subay olarak vatani görevini yapmaya başlarken kore savaşı patlak verir. hani bir insanın yüzüne bakınca aşağı yukarı nasıl biri olduğunu anlarsınız ya işte ben süleyman turanın gözlerinden çok yardımsever ve her daim gönüllü biri olduğunu görmüşümdür ki geçmiş zaman beni yanıltmamıştır çünkü askerde gönüllü olarak türk birliğine katılarak japonya görevine gider.

    görev devam ederken askerler arasında yetenek yarışması düzenlenir, ordumuz askerleri yarışmaya ingilizce bir piyes ile katılır ve birinci olurlar, bu oyunla ilk sahne deneyimini yaşar. görev bittikten sonra memlekete dönmez ve uzun bir süre uzakdoğu ve amerikada yaşar. memlekte geri döndükten sonra para kazanmadan hayatın yaşanmayacağının bilincinde dergilere karikatürler çizer hatta veliefendi hipodromunda bilet bile satmışlığı vardır.

    bir gün tiyatro'da çok iyi bildiği oyunun oyuncularından olan selim naşit gelmemiştir ve rol saim alpago tarafından ona verilir. yetenek allah vergisidir ama eski dönemlerde bazı yarışmalarda (ki hala devam ediyor) fena bir şekilde torpil dönerdi. torpilin olmadığı yerlerde kişide yakışıklılık ve güzellik gerekliydi, süleyman turan kazanamayacağını bile bile yarışmaya katılır (yıllar sonra hürriyet gazatesinde ki röportajında okumuştum, juri ye not verir: "bu yol sinemaya girmek için seçtiğim en dürüst yol") ve hiç beklemediği bir şekilde finale kalır diğer finalistler ise ediz hunile ajda pekkan'dır.sayın bayan adlı filmle sinema hayatına bağladığında produktörlerden biri soyadındaki "baş" 'ın fazla olduğun söyleyerek turan olarak değiştirir.

    9. antalya altın portakal film festivalinde en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü güllü adlı filmle almıştır. bir diğer ödülü ise altın koza film festivalindendir: yarın son gündür.

    senaryosunu yazdığı filmler: 1997 tarihli sevgili dayım ve 1982 tarihli baş belası'dır. oynadığı film ve tv dizilerinin sayısı yaklaşık 160'dır. en önemlileri ise: dikkat kan aranıyor (temel gürsu), güllü geliyor güllü (atıf yılmaz), yarın son gündür(yılmaz güney) ama onu tüm türkiye'nin tanıdığı karekter ise ne yazık ki yılan hikayesinde canlandırdığı komise kemal karekteridir.

  • ne uzatılan bir konudur. ateistler vegan veya vejetaryen olmadan da bu bayram hakkında olumsuz fikirlere sahip olabilirler.

    -bunun bir "kutlama şekli" oluşundan rahatsız olabilirler.

    -tanrının neden hayvan yerine bir fidan gönderip ibrahime ek demediğini sorgulayabilirler.

    -neden hayvanların uyuşturulmadan, illa canlı şekilde dakikalarca çırpınarak ölmesi gerektiğini, illa foşur foşur kan akması gerektiğini sorgulayabilirler.

    -bir toplum dayanışması yani fakirleri doyurma kampanyası şeklinde görülüyorsa toplumdaki açlar yalnızca üç beş gün mü aç kalıyorlar diye sorabilirler, bu kadar aç sefil dilenen çocuklar neden var, öğütle güzellik olmuş mu, din buna mutlak bir çözüm getirmiş mi diye sorgulayabilirler.

    ve daha yüzlerce şekilde eleştirebilirler. bunlar zaten subjektif değerlendirmelerdir. kutsal görmediği bir şeyi eleştirip sorgulayabilir herkes, nitekim de böyle yapıyorlar.

    "ateistlerin kudurması" diye açılan başlık yeterince hedef gösteren ve ayrımcı bir dil kullanmıştır zaten, "islamofobiyi benimseyenler için benim lafım" çok sağlıklı bir yaklaşım olmuyor başlığa bakınca yani. ben de din düşmanı değilim, herkes istediği şeye tapabilir, istediğinden medet umabilir, toplumu bu eksende hizaya getirmeye çalışmadığı sürece buyursun inançlarını istediği gibi yaşasın. ancak bu şekilde olmuyor hiçbir coğrafyada görüldüğü üzere.

    dahası, "ateistlik nedir bilmeyen" denmiş. ateizmin tarihi falan dense anlarım da ateizmin kendi başına bir öğretisi, ödevi, geleneği yoktur. ateizm tanrıyı reddetme biçimidir. üzerine çok bir şey bilmeyi gerektirmez. zaten yapılan her ankette ateistlerin dini ve din tarihini ortalama bir dindardan daha iyi bildikleri ortaya çıkıyor. inandığı tanrının buyruklarını başkasının yaşam anlayışına da empoze etmeye çalışmaları, baskı ve zulüm göstermeleri hiç azımsanacak örnekler de değil, dolayısıyla dindarları bilinçlendirme girişimleri daha yerinde bir hareket olur.

  • -alooo
    -sey,meraba.
    -kimi aramıstınız?
    -ya sizi aramıstım aslen,
    -kimsiniz siz?
    -ben sizinle tanısmak istiyorum numaramın tam tersine sahipsiniz de.
    -elimin tersiyle de tanısmak ister misin?

  • 35+ bir kadına, “beni kabul etmeyip de ne yapacak, düşürürüm ben bu yaşa gelmiş kadını,” diye yaklaşan ama reddedilen birinin hezeyanı. aksi takdirde, sizinle alakası olmayan insanların size dokunmayan tercihlerini neden kendinize dert edesiniz, değil mi?

    edizhun; arkadaşlar, ciddi soruyorum; geri zekalı mısınız? bi' insanı savunmak için onunla aynı özelliklerde olmak mı gerekiyor? afganistanlı/suriyeli de değilim; onlarla ilgili yazdım. tacize, tecavüze, kadın cinayeti girişimine de maruz kalmadım; aleyna çakır'ı savundum...

    yaşımdan size ne? 35+ değilsem bu densiz giriye cevap veremez miyim? gerçekten hastasınız, yahu, lami cimi yok; hastalıklısınız.

  • paşanın elinde bir baston var ya hani fotografta, hah iste o baston... dedigim fotograf. anladin sen onu.

    başlık başa editi: ulan ne var da yazıp sonra siliyorsunuz afedersin. başlık başıma kalmış. hırtın biri gaziye laf ediyordu işte. caps veren yazarlar olmuş fotoğrafla ilgili, merak edenler baksın.

  • aç civcivdir. evet, kendisinden büyük olan civcivleri annesi zannedip gagalarına saldırmaktadır. zira kuş yavruları genelde annelerinin kursaklarında öğüttükleri besinleri geri kusarak beslenirler.