hesabın var mı? giriş yap

  • bugün kariyerinde ilk kez ballon d’or kazanacak futbolcu.

    cristiano veya leo’nun şampiyonlar ligi’nde çok özel şampiyonluklarını izledik, ama inanın hiçbiri geçen seneki benzema kadar ortalama bir takımla bunu başarmadı.
    cristiano’nun yanında; prime ramos, marcelo, modric, kroos vardı.
    messi’nin yanında: prime suarez, neymar, xavi, iniesta vardı.

    oysa geçtiğimiz sezon karim inanılmaz bir iş başardı. kendisi 34 yaşındayken, 36’lık modric ve yetenekli ama oyun zekası yönünden noksan vinicius’la bu adam ucl kazandı. evet neredeyse tek başına ucl kazandı.
    paris’e 3 gol, chelsea’ye 4 gol ve manchester city’e 3 gol attı elemelerde… ve bu gollerin çoğunu gol olma istatistiği %5’lik pozisyonlardan çıkardı.

    tarihin en hak edilmiş ballon d’or’udur fikrimce..

    not: sene 2017 fatih’te oturan kız arkadaşımdan kadıköy’e dönüyorum. aylardan ramazan. çadırların orada büyük bir kalabalık gördüm. olayı anlamadım. heralde sütlü nuriye falan dağıtıyorlar ekstradan dedim. malum bizim halk çeşit görünce dayanamaz. meğerse benzema oradaymış. fatih belediyesine gelmiş. daha bir iki gün önce şampiyonlar ligi finalinde izlediğimiz adamın 50 metre yakınından geçmişiz. hala aşamıyorum bu saçmalığı. hatırladıkça gülerim. ulan senin ne işin var fatih belediyesinin iftar çadırında. bari ibb falan olsaydı. ilçe belediyesine gitmiş bir de…

    edit: aldı. hak etti. tebrikler benzi..

  • adıma açılmış bu başlığı görünce koştum geldim.

    öncelikle annemin istediği: kendilerine yakin bir muhitte, kocamla birlikte yaşayıp iki çocuk sahibi olmam. geçmişte de doktor olmamı istemişti ve ben dinlemeyip yazılımcı olmayı seçtim, mesleğimden memnunum.

    benim istediğim: avrupa'da sevdiğim bir işte euro kurunda para kazanıp bağımsız şekilde insan gibi yaşayarak kendi evimi çekip çevirmek.

    gerçekte olan: benim istediğim.

    annem her akşam beni arayıp beni ne kadar özlediklerini, geceleri nasıl uyuyamadıklarını, çocuk sahibi olmazsam ileride ne kadar pişman olacağımı anlatıyor. ve bütün bunları gözümdeki ışığı görmesine rağmen yapıyor.

    tek istediğim sen nasıl mutlu olacaksan öyle yap demeleriydi. işsiz aylak dolaşmadım, onları utandırmadım, tek istediğim yurtdışında işimde gücümde yaşayıp paramı kazanıp mutlu olmaktı.

  • yunan mitolojisini merak ediyorsan dinlersin, kızılderili soykırımını merak ediyorsan dinlersin, ingiliz edebiyatına meraklıysan dinlersin, büyük iskender'in hayatını öğrenmek istiyorsan dinlersin, kırım savaşı'nın atmosferini yaşamak istiyorsan dinlersin, ikinci dünya savaşı'ndaki the blitz ataklarını merak ediyorsan dinlersin, idamına dakikalar kalmış bir mahkumun gözünden dünyaya bakmak istiyorsan yine dinlersin. iron maiden'da her numara mevcut.

    bu grubun en sevdiğim özelliklerinden birisi de tarihi süreçlerin işlendiği şarkılar üretmiş olması. müziğe yaptıkları katkıyı dile getirmeye gerek yok zaten; benden önce sayfalarca yazılmış. ben bu entaride alışılmışın dışında kalan bir yönünden bahsedeceğim.

    iron maiden boş bir grup değildir. aşk ve acı çekme gibi basmakalıp temalar haricinde birçok tarihi konuyu şarkılarında yer edindirmiş bir gruptur. tarih, sanat ve din hakkında birçok şarkı yapmış iron maiden. kimi zaman eleştiri yaptığı, kimi zaman çeyrek asırlık tarihi 7 dakikaya sığdırdığı, kimi zaman da upuzun şiirlerin temasını dinleyiciye aktardığı örnekler mevcut. bu örneklerin hepsine teker teker bakalım:

    rime of the ancient mariner: 1797 yılında yazılan 626 mısralık bir şiiri 13 dakikalık şarkıda harika bir biçimde anlatmışlar. şarkının içindeki yükselme ve alçalmaları şiirin temasına uygun bir biçimde yerleştirmişler. neredeyse şiirin gidişiatını engelleyen en ufak bir detayı bile eksik bırakmamışlar. yaşlı denizcinin hikayesini düğün davetlisine anlatmasını, geminin antartika'da mahsur kalmasını, yaşlı denizcinin albatros'u öldürmesini, bu gereksiz cinayetten sonra tayfanın yaşlı denizciyi suçlaması gibi detayların hepsi tek tek işlenmiş. herhangi bir ingiliz edebiyatı hocasının anlatabileceğinden daha iyi bir şekilde anlatılmış şiirin konusu. 10 dakikadan uzun olup da sıkmayan sayılı şarkılardan birisidir bu.

    alexander the great: büyük iskender'in küçük asya seferi sekiz dakikada anlatılmış. iskender'in doğumu, iskender'in babasının iskender'deki potansiyeli keşfetmesi, tahta geçişi, pers ordularını darmaduman edişi, sefer sırasındaki önemli savaşların sonuçlarını, helenistik dönemin yükselişe geçişi ve büyük iskender'in gordion düğümünü nasıl kestiği detaylarına yer verilmiş. (dipnot olarak geçelim, büyük iskender'in minor asia seferi esnasında fethedemediği bir şehrin hikayesini şurada anlatmıştım: (bkz: #101953721)

    şarkının en sevdiğim bölümü ise helenizmin yükselişe geçtiğini anlatan şu bölüm:

    hellenism he spread far and wide
    the macedonian learned mind
    their culture was a western way of life
    he paved the way for christianity

    flight of icarus: girit'teki esaret hayatından kurtulmak isteyen icarus'un hikayesi. babasının tavsiyelerine kulak asmayan icarus'un balmumu ve kuş tüylerinden imal edilmiş kanatlarla kaçmaya çalışmaları; icarus'un güneşe çok yakın uçtuğu için balmumunun erimesi ve kaçış hikayesinin fiyasko ile souçlanması. bu hikaye şarkının nakaratında daha da anlam kazanıyor:

    fly, on your way, like an eagle
    fly as high as the sun
    on your way, like an eagle
    fly as high as the sun

    the trooper: bu seferki konumuz ise kırım savaşı. heyecanlananlar için belirtelim; şarkının herhangi bi yerinde osmanlı devleti geçmiyor. şarkı 1854 yılındaki balaklava şavaşı'nı anlatıyor. (bkz: charge of the light brigade). şarkının içindeki rusya vurgusu ise oldukça belirgin:

    the horse he sweats with fear, we break to run
    the mighty roar of the russian guns
    and as we race towards the human wall
    the screams of pain as my comrades fall

    run to the hills: belki de iron maiden'ın en cesur hareketlerinden birisi bu şarkı. kızılderili soykırımı konusunu işlemek şarkılarının belki de yayılacağı en büyük pazar için hoş bir durum olmasa gerek. bu şarkı, beyaz adamın amerika işgalini hem kızılderili hem de işgalci atlı birlikler perspektifinden anlatıyor. kızılderiler: "deniz aşırı ülkelerden beyaz adam geldi, bize acı ve ızdırap getirdi, kabilemizi öldürdü" diyor. işgalci birliklerin perspektifi ise kızılderilileri inlerine kadar kovalamaları. şarkının sonu ise daha da felaket; viski ve altın takası ile gençleri köleleştirme, yaşlıları ise yok etme üzerine.

    aces high: ikinci dünya savaşında ingiliz halkının moralini kırmak için nazi uçakları hitler'in emriyle her gece ingiltere'yi bombalamaya başlamıştı. nazi uçakları ufukta görülür görülmez sirenler çalıyor. halk sığınaklara koşuyor. uçaksavalar, nazi uçaklarının geçeceği bölgeye konumlandırılıyor. ingiliz pilotlar motorları çalıştırıp uçakları uçuracak ve ülkelerini nazi uçaklarından koruyacak. koş, uçmak içi yaşa, yaşamak için uç. blitz'in tüm aksiyonu bu şarkı içinde mevcut. hatta şarkının konser versiyonları, winston churchill'in "we shall never surrender" konuşmasından alınan kısa bir kesitle başlıyor.

  • o kadar şey oldu sokağa çıkmadılar bunun için mi çıkacaklar züktürüp otursunlar evde covid var yüzyüze eğitim yok size nah peyker!

  • dexter'ın kurbanları naylonlarla kaplanmış steril ortamlarda, kanın tamamını akıtarak kesmesi ve güzelce parçalayıp poşetlere koyması sebebiyle son derece mantıklı bir hareket olurdu. ama nasıl ikna edeceksin işte, ortak danaya falan girmek lazım.

  • ahiretin resmi dilinin arapça olduğunu öğrendiğimiz başlık. ortamlarda dinim evrensel dersin kim bilecek.

  • toplu tasıma ile çözülemeyecek olan trafiktir. ülkemizde toplu taşıma kar etmek için yapılan bir eylemdir. bu yüzden otobus sayısı azdır sefer sayıları da azdır. metro vb de de yine sefer sayısı azdır. haliyle kucak kucağa gidilen pahalı bir toplu taşıma ile çözülemez. oradan gelen parayı lalelere yatırıp eşini dostunu sevindirmeye alışmış yönetim de bunu yapmaz.

    denizin kullanımı ise iç anadolu çomarının deniz taşıtı kullanamaması dolayısı ile rant sağlanaması nedeni ile neredeyse ihmal edilmiştir.

    ümraniyeden cnr a iki kişi toplu taşıma ile gitmek arabadan pahalıya geliyorsa kimseyi indiremezsiniz o arabalardan.

    özetle doğrudan toplu taşımayı kar edilecek bir hizmet olarak gören ibbnin suçudur. oy aldıkları kitle de istanbulda yaşayıp deniz görmemiş tayfa olduğu için toplu taşıma kimsenin bir tarafında olmaz.

  • 3 haziran 2013 rte'nin havaalanı konuşmasında erdoğan'a mükemmel yanıt veren kadın gazeteci. reuters'te görev yapmaktadır.

    --- spoiler ---

    gencecik insanlar var sokakta, üniversite öğrencileri var. ev kadınları var. onlar neden ayaklandı?
    --- spoiler ---