ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
simit yerken şakaklarda oluşan ağrı
-
bazen olur bu. özellikle simit gevrek değilse, ısırınca kolayca parçalanmıyorsa olur. insanoğlu sadece simitle beslenmek zorunda kalsa, evrim sürecinde şakaklarda mini üçgen boynuzlar çıkmasına neden olurdu heralde.
kerimcan durmaz'ın erkek olmaya karar vermesi
-
şimdi de biz kabul etmiyoruz amk.
türklere sorulan salak sorular
-
ingiliz bir arkadas:
- turkiyenin baskenti galatasaray city degil mi?
-?!
iyi taninmamis olmamiza uzulmekle birlikte takimimla gurur duymadim da degil hani.
1996 tabutta rövaşata film galası
-
sonlara doğru ahmet uğurlu'nun düğünlerde fantaya votka eklemek gibi bir işler karıştırması gözlerden kaçmamıştır.
adım hıdır elimden gelen budur'un ingilizcesi
-
my name is hıdır, i can't do any better.
anlamsa anlam, kafiyeyse kafiye.
neşet ertaş'ın şener şen sevgisi
-
iki kıymetli, tarihe geçmiş sanat adamının zamanı sorgulatan güzel videosu. bak herkes birbirini bu kadar sevseydi, türküler filmler konuşsaydı dünya şu kısacık video kadar güzel olurdu.
edit : sözlükteki en güzel başlıklardan birinin adıdır.
bahçeli'nin teklifine çalışmalar başladı
-
(bkz: ülkücü hareket olarak yola çıkıp ülkünün köküne kibrit suyu dökmek)
bugatti veyron'un tipsiz bir araba olması
-
(bkz: verse binmez misin)
logoyu bizim yeğen yapar ya
-
- sene 90. ventolin, güzel sanatlarda okurken bir denizcilik şirketiyle görüşür. kendisinden gemilere uygulanmak üzere logo tasarımı istenmektedir. öğrenci ventolin, ortalama bir ajansın çekeceğinin 5'te biri kadar bir rakam söyler, fiyatta hemen anlaşırlar. iki hafta sonra logoların sunumu yapılır, müşteri bayılır, teşekkürler eder. artık son aşama işin uygulanmasıdır. ancak müşteri bir daha aramaz, telefonlara da çıkmaz. sınavlardı, kızlardı derken aylar geçer. olayı çoktan unutan ventolin, msü'den karaköy iskelesine doğru yürürken bir nakliye gemisi görür. sunduğu logolardan biri, sanki beş yaşındaki bir çocuk bakarak tekrar çizmiş gibi, daha önce görüştüğü şirketin gemilerinden birinin bacasındadır. delirir, adamları allem eder kallem eder bulur, yakalarına yapışır, "ne iş bu?" der.
konuya geliyorum:
şirketin patronu, "ne kızıyorsun ya ventolin kardeşim?" der. "senin on liraya yaparım dediğin logoyu matbaacı yeğenime tarif ettim, bilgisayarda bir liraya çizdi. senin işini kullanmadık ki, ayıp oluyor ama."
bu, mesleğimi ilgilendiren acı bir türkiye gerçeğiyle ilk tanışmamdır.
entry girmek için göz altlarına siyah boya sürmek
-
tema ekleme vs. bilgisayarla ilgili pek bilgim olmadığı için yeni temaya getirdiğim mükemmel çözüm.