hesabın var mı? giriş yap

  • bu kadar insanın hiçbir çıkarı olmadan böyle bir işe kalkışması şüphesiz ki bir gönül bağıdır.milletin malı belediye otobüsleriyle kendi miting alanına yandaş taşıyanlara batması doğal.

  • polisin sizden kimlik isteme yetkisi vardır. sizden kimlik isteyen polise kimliğinizi göstermezseniz bunun sonuçları vardır. bir kadın gidip de polise zorla kimlik veriyorsa başka tabii. yani polis sizden kimlik isteyip kimliğinizdeki bilgileri kullanarak size sosyal medyadan arkadaşlık isteği göndermişse, ileti yollamışsa en basit ifadeyle devletin kendisine verdiği yetkiyi kişisel amaçları için kullanmıştır. bu da kanunlara aykırıdır. meslek etiği açısından da asla doğru değildir zaten. kısacası bir kadın polise kimlik göstermediğinde nasıl ki bir sonuçla karşılaşacaksa benzer bir sonuçla da o kimlik bilgilerini kullanarak sosyal medyadan arkadaşlık isteği vs. gönderen polis de karşılaşmalıdır.

  • en rahat izlediğim uzak doğu dizisiydi..

    yarışmacıların numaraları vardı, şirketin çalışanları ise hep maskeliydi.

    kimseyi ayırt etmek gibi zorluğa düşmedim.

  • futbolla memleket sebebiyle trabzonspor eşiğindedir ilişkim. malum bizim takım hem futbol, hem zihin olarak pek iyi olmadığı için iyice soğudum genel olarak futboldan.

    o yüzden benim cahilliğimse affola, yoksa bu beşiktaş her geçen gün bir "futbol" kulübü olmanın ötesinde kültüre mi evriliyor dostlar? bu adamlar futbolu bırakmış, aşmış, başka bir şey icra ediyorlar resmen. böyle beşiktaş şampiyon olmasa nolur, adam bu takımın her türlü müptelası olur.

  • dün deprem anında müşterilerini koltukta bırakıp kaçan berberleri, altınlarını bırakıp sokağa fırlayan kuyumcuları, müşterilerini içerde unutan işletme sahiplerini, çocuğu markette bırakıp kaçan kasiyerleri gördük. bir tane öğretmenin öğrencilerini bırakıp kaçtığını görmedik. marifet diye yazmıyorum. olması gereken olmuştur. bir çok öğretmen arkadaş önce öğrencilerinin telaşına düşüp, kendi çocuğu daha sonra aklına gelmiştir. sözlükte ve sosyal medyada her fırsatta öğretmenin tatili, maaşı konuşanlar bunu da konuşsun.
    tanım : sözlükte gündem olması gereken örnek davranıştır.

  • cep telefonu almak. eskiden asgari ücret alanın iphone alması cart curt başlıkları açılırdı, şimdi 1 doktor maaşı yetmiyor.

  • ciroya bakarak yatırım yapılıyor, adamlar da bug'ını bulmuş işin, bakkal dükkanını dijitale uyarlayalım, 1 liraya alırım, 1 liraya satarım, maksat ciro artsın. geri kalan masrafı da yatırımcıdan çıkartırız zaten, harika business plan, pandemi olmasa çoktan ufalmıştı, şansları yaver gitti, hype oldular. yatırımcılar da ayrı çakal, kusura bakmayın, hype olan bir şeye giriyor, hype bitmeden hissesini başkasına satıp/çakıp çıkıyor.

    pandemi öncesinde de aynısını savunuyordum, yine aynısını savunuyorum. hem insan eforu açısından, hem global ısınma açısından, nereden bakarsanız bakın inanılmaz gereksiz bir iş bu. gece vakti ilaç ihtiyacın olsa tırım tırım eczane arıyorsun ama dondurma istediğinde birisi kapına kadar geliyor.

    amerika'da şehir merkezi dışında yaşayan insanların çoğu markete/bakkala onlarca km uzaklıkta yaşıyorlar ve haftalık/aylık planlamalar ile alışverişlerini yapıyorlar. bizim nasıl bir satın alım gücümüz var ki böyle bir ayağa hizmet peşindeyiz.
    (bkz: ayranı yok içmeye taht-ı revanla gider sıçmaya)

    ekleme :
    ben de bir girişimciyim, sektörde tanışmadığım mentor, görüşmediğim vc kalmadı.

    kripto para kovalayanlardan farkları yok. yatırım alan firmaları ölümüne zorluyorlar kendi paralarını katlamak için. unicorn çıkartır mıyız? decacorn çıkartır mıyız? derdindeler tamamen.

    sürdürülebilirlik umurlarında bile değil. hangi yaraya derman oluyoruz, doğaya nasıl bir etki yapıyoruz umurlarında bile değil.

    konuşunca da unorthodox oluyorum işte. hepiniz çok iyi biliyorsanız bu işi, açın etohum sitesini, 10 sene önceden başlayıp yatırım alan firmalara bakın kardeşim, at gibi koşturmasanız çoğu işletme ayakta kalırdı, yatırım alanların hemen hemen hepsi uçuk hedeflerinizi tutturamayıp kapattılar.

    mütevazi ve sürdürülebilir bir büyüme amaçlayan hedefler koyunca da küçümseniyorsunuz sektörde maalesef.

    neyse daha çok şey yazarım da, şimdilik yeterli.

  • ikinci tura kalan 16 takimdan sadece besinin henuz maglubiyet gormedigi turnuva... bunlar hollanda, ingiltere, abd, fas ve hirvatistan...

    bunun neden onemli bir bilgi olduguna gelince: gecmisteki 21 dunya kupasi'ndan sadece dordunde ilk turda maglubiyet goren bir takim sampiyon olabildi de ondan...

    1954'te bati almanya (ilk tur gruplarinda macaristan'a 8-3 yenilmislerdi)
    1974'te bati almanya (ilk tur gruplarinda dogu almanya'ya 1-0 yenilmislerdi)
    1978'de arjantin (ilk tur gruplarinda italya'ya 1-0 yenilmislerdi)
    2010'da ispanya (ilk tur gruplarinda isvicre'ye 1-0 yenilmislerdi)

    yani ya alisilmadik bir sampiyonla karsi karsiya kalacagiz (bes namaglup takimdan sadece ingiltere'nin bir sampiyonlugu var, o da 1966'da) ya da besinci kez bir takim turnuva basinda bir maglubiyet aldiktan sonra kupaya uzanmis olacak...

  • yazıcısı olduğum inşaat takım odasındaki bilgisayarın mouseunun bozuk olması, değiştirilmesi için bölük komutanına defalarca hatırlatmam, kaynak yok diye sürekli ertelenmesi, sonunda cinnet geçirip kendi cebimden mouse almaya karar vermem ( bilgisayar kullanırken cidden kafa bozuyor o bozuk mouse) takım komutanının " uygun olmaz " diyerek teklifimi reddetmesi.
    inşallah bu yazıyı yazarken sorun çıkm