hesabın var mı? giriş yap

  • - hede: iyi günler efendim ben hede, hödö beyle görüşecektim.
    - sekreter: hı hı, bi saaniyeeeaa bekletceeem... (müzik çalmaya başlar)

    (30 saniye sonra müzik kesilir)

    - s: hede bey, hödö beyin telefonu meşgul. 10 dakika sonra tekrar arar mısınız?
    - h: benim telefonum kendisinde var, beni arattırabilirseniz memnun olurum.
    - s: siz ararsanız daha iyi olur efendim.
    - h: neden?
    - s: ben söylemeyi unutuyorum çünkü...
    - h: tıssss...*

  • eşim için yapmış olduğumuz durum.
    kazası boyası yok diyen adamların araçlarında pert kayıtları, km düşürmeler olunca mecburen bunu yaptık.
    daha henüz 70. km'de arabayı otoparka sokarken evin duvarına çarptı.
    tüm mal varlığımız olan arabamızla evimize vurdu, bunu başardı, evet.

    (bkz: canı sağolsun)

  • 30 aralık 2004 , tutulan 4-6 nöbeti dönüşü yorgun argın bölüğe dönmüş traş oluyorum. 4-6 nöbeti tutanlar mıntıka temizliği sonrası traş oluyor , bölüğün kuralı bu. yanıma yazıcı çocuk geliyor , ihsan başçavuş beni arıyormuş. kantin muhasebede buluyorum onu , bana kargo var , ama sadece yazısı gelmiş , gidip almam gerek. en erken haftasonu alabilirim ama kargo sevgiliden , almam gerek. ihsan atla diyor arabanın arkasına montu üstüne çek , gider geliriz yarım saate. ihsan çok kral çocuk , bir kısa dönemle astsubayın dostluğu. kargo ofisine varıyoruz , iki tane askeri üniformalı adam kargolarının peşinde. kargocu bana paketimi uzatıyor , paketi açıyorum , paketten dans eden noel baba çıkıyor , elimde noel baba dans ediyor , ihsan gülerek kargoculara bakıyor , hadi olm gidelim diyor. yüzümde kocaman bir gülümseme , hediyede bir de not , ben yıllar önce noel babadan seni diledim ve oldu artık başka dileğim yok. hayat güzel , şafak 20 , sevgiliden alınmış en güzel hediye elimde alaya dönüyoruz. ihsan soruyor , olm nasıl sokcaz lan onu alaya , yakalanırsak noel baba yaparlar bizi...

  • görsel

    link

    edit: ilan sahibi şaşırtmadı ve ilanı silip topukladı. iyi ki ss almışım.

    edit2: bir kaç sözlük yazarı telefon açıp makara yapmış, bir ekşi sözlük yazarı avukat da kendilerini arayıp anayasanın konut dokunulmazlığına ihlal suçundan kendisine uyarıda bulunmuş ondan da ilan silinmiş olabilir.

    edit3: firma tekrar ilanı yayına almış ancak bu sefer alkolle eve girenleri arayacağız kısmını çıkartmış. yahu madem mantıksız niye koyuyorsunuz ilana.

    edit 4: firma tekrar ilanı kaldırmış. tutamıyoruz efendim ısrarla değişiyor ilan. en son herhalde "evi tutacak kişiyle karşılıklı rakı içilip sözleşme öyle imzalanacak" diyecekler sanıyorum.

    sahibinden adlı çılgın ev sahipleri sitesinde sevr anlaşmasına denk karşıma çıkan ilan içeriğidir.

    ayrıca 1 yıllık kira peşin, 2 depozito ve kalabalık olmayan çocuksuz aile seçimi ve tahliye sözleşmesi şartı ile beni benden almıştır.

    ne yani evin içini izleyen kamera mı koyacaksınız? ya da giriş çıkışlarda x ray cihazı mı koyacaksınız alkol var mı diye? ya da sizde beraber mi yaşayacaksınız karı kocayla?

    peki birisi şimdi şöyle bir ilan içeriği yazsaydı başına ne gelirdi?

    "evde namaz vb arap gelenekleri yapılmayacaktır bu bir tahliye sebebidir" ortalık ayağa kalkmaz mıydı?

    kalkardı yanlış çünkü.
    insanlara ev kiralıyor diye insanların sahibi değilsiniz.

    hammurabi kanunları daha insancıldır ulan.

    (bkz: altın emlak medikule)

  • yaklaşık iki saat kavrulan malttan mamûl olması nedeniyle ekstra koyu ve ciddi şekilde ağır bir bira türü. keza maltlanmamiş fakat hafif kavrulmuş buğday ve eser miktarda mercimekle sağlanan dantel biçimli koyu kahverengi köpüğü de bu biranın nişanesidir.

    olması gereken alkol oranı %4-6 olmakla birlikte imperial denilen ve meşhur 1.petro dayının favorisi olan %10-12 lik versiyonu da vardır. ki genelde kışlık addedilir.

    evde yapanlara naçizane tavsiyem, yoğun kahve aromalı cıncık şekerle şişeleme yapmalaridir. derinden gelen kahve aroması, blackout kıvamlı bu birayı herkes tarafından içerebilir kılıyor.

    ha bana kalırsa ben her türlü içerim, ki öyle de. fakat işte konu komşuyu da düşünmek lazım. ha birde şeker kamışı maleasindan mamul esmer şekerle şişelenecekse, az atın.

  • 'elit' sözlük anlamıyla seçkin, kullanım anlamıyla ayrıcalıklı demektir. kabaca iki temel kaynağı vardır; kişisel çaba veya içine doğulan konum. kişisel olarak, seçkin (elit) insanların çoğunun derdi 'elit' olmak bile değil, ilgi duyduğu alanda veya konuda iyi olmaktır; bu alan sanat olur, spor olur, bilim, sanayi, vs. herhangi bir alanda bir çabası, hırsı, hedefi vardır, koşullar da yardım etmiştir ve kişi kendisini seçkinler arasında bulur. bu tanım moderndir; kişisel çaba ile edinilen bir mevkiden bahseder ve anglosakson bir icattır "elite athlete" falan derler. bir de doğuştan, aileden, sınıftan gelen bir seçkinlik vardır ki bunun kişinin başarıları ile ilgisi yoktur, dünyaya gelir ve kendisini bir sınıfın, bir ailenin içinde buluverir, otomatik olarak 'seçkin' oluverir. burada seçkinlik payesi kişiye değil, sınıfının konumuna verilmiştir. elbette kişi bunun faydasını görür; en iyi okullara gider, en iyi özel dersleri alır, en güzide yerlerde tatil yapar, vs. seçkin mi seçkin. ingiltere'de kraliyet ve soyluluk mertebesinin hala etkin sayıldığı 19. yüzyılda para bulan yeni burjuvanın bu tür rütbeleri satın alarak bu seçkinler arasına katılma derdi vardı; çok para sahibi olarak en iyi ortamlara ve olanaklara sahiptiler, ama elit değillerdi.

    iki dünya savaşı sonrası medeniyetin yeniden tanımlanması ile birlikte bu iki temel elitlik kaynağının yanına bir üçüncüsü eklemlenmiştir; bu yöntem belki de hep varolmuş, ancak son zamanlarda daha bir ön plana çıkmıştır: diyelim hiçbir alanda çok iyi denecek bir başarınız yok, ayrıcalıklı bir aileden de gelmiyorsunuz, gelgelelim işgal ettiğiniz bürokratik makamdan, tanıdık kontenjanından, parayı bulmaktan ya da popüler bir medya karakteri olduğunuz için ortamlarda sıra atladınız, öne geçtiniz, size indirim yapıldı vs. yani bir şekilde size 'ayrıcalıklı' davranıldı. şimdi elit oldunuz mu? sözlük anlamı olarak değil, ama keliminin kullanım anlamı olarak artık siz bir elitsiniz. "ama olmaz, sayılmaz, sözlük..." neden? elitlik doğal ya da ilahi değil, ama sosyal veya kültürel bir rütbe ise, elitliğin ne anlama geldiği de geçmişten değil, o an varolan toplumun tavrı ile belirlenir. eğer bir toplum size olumlu anlamda bir ayrıcalık yapıyorsa pratik olarak seçkinsiniz, yani elitsiniz.

    bugünün toplumunda bir konuda ya da alanda en iyiler arasında olmak ya da aile bağlantılarınız tek başına kesmez; bugün artık bunun havasının atılması, göze sokulması ve farkedilebilir bir getirisi olması önemlidir. diyelim seçkin (elit) bir bilim adamı oldunuz, alanınızda ses getirecek araştırmalar yaptınız, literatüre katkılarınız üst düzeyde, disiplininizi bir noktadan bir noktaya taşıdınız. yeter mi? yetmez. bir açılışta, bir köfteci kuyruğunda vs. sıranın önüne geçebiliyor musunuz, size kıyak yapılıyor mu? evet diyorsanız işte o zaman elitsiniz. eğer bu yoksa, eğer elit (seçkin) sayıldığınız o kendi bilim alanınız dışında bir avanta veya bir ayrıcalık edinemiyorsanız sizin elitliğinizin bir kıymeti yoktur, yani sözlük anlamından bağımsız olarak, siz bir elit sayılmazsınız. "ne olduğun değil nasıl kabul edildiğin" prensibine göre işleyen bir mekanizmada klasik anlamda bir elit sayılabilmek için gerekenleri yapsanız bile eğer ayrıcalıklı konumunuzu gösteremiyorsanız hayal kırıklığı ve tatminsizlik yaşayabilirsiniz.

    hadise dönüp dolaşıp şuna dayanır: bu hayatta gerçekten önemli olan nedir? her ne pahasına elit mertebesine erişmek mi? o zaman milletin gözüne sokup ayrıcalıklı sayılacağınız aksiyonlara girmek gerek, altının nasıl doldurulduğunun bir önemi, daha doğrusu bir 'getirisi' yok. bir zamanlar lordluk satın alan ingiliz burjuvazisinin derdi tasası bu rütbeleri edinip daha çok para ve güç edinmekti; yani elitlik bir araçtı, amaç değil. amaç gerçekten soylu bir aileden gelmek olamaz, çünkü bu kişinin isteğinden bağımsız birşey, bir şans. peki amaç kişinin kendisini bir alanda, ya da genel olarak hayatta, bulunduğundan daha iyi bir mertebeye getirmesi mi? o zaman elit olmaya çalışmak, artık her ne demekse, boş ve gereksiz bir hedeftir; sen bir şekilde hayatını zenginleştirir, renklendirirsin, yepyeni çabalara girişir, kısaca hayatını doldurur ve bir çeşit keyif alırsın, ama derin ve 'seçkin' bir tatmindir bu, ondan sonra eğer ortam uygunsa bu keyfinin toplumsal getirileri de olabilir.

    8 milyar nüfusun olması yanıltmasın; hakkıyla farkına varılır ve değerlendirilirse insan olarak varolmak tek başına çok seçkin bir mertebe, bütün rütbelerden öte bir varoluş hali, gerçek bir ayrıcalık. dünya işte bu ayrıcalığın anlamını kavramaktansa yeni statüler yaratıp bunların etrafında birbirlerine secde etmeye çabalayan insanlarla dolu. bob marley'in dediği gibi:

    "oh, it's a disgrace
    to see the human-race
    in a rat race, rat race!"

  • sırf bu dizi ve jimmy hatrına 32 yaşımda iş güç sahibiyken sınava girip hukuk okumaya karar verip, gece-gündüz-yaz-kış demeden alttan-üstten-yandan ders alıp 2 sene 10 ayda 4 yıllık fakülteyi bitirerek avukatlık stajını yapabilmek için 657 sayılı devlet memurları kanunun 24 aylık babalık iznini kullanabilmek adına 3 yıldır çocuk yapmayı erteleyip mezuniyete 2 ay kala corona virüsü salgını nedeniyle siki tutmuş eğitim öğretim sistemi yüzünden mezun olamama ihtimalim eşliğinde az önce 5. sezon 6. bölümü izledim.

    emeği geçen herkesin amk.