hesabın var mı? giriş yap

  • dizi bugun itibari ile dorduncu sezonuna girdi. 4 senede dunyada bircok degisti. turkiye'de bircok degisti. dizide cok fazla degisti. benim hayatimda bircok sey degisti. her sey degisti. ancak bazi seyler hic degismiyor.

    1- dizi 4 senedir cogunlukla diyalog uzerinden ilerlemis/ilerliyorken, istisnasiz her bolumden sonra ''bu bolumde de hicbir sey olmadi.'' diyenler.

    2- yine her bolumden sonra solugu bu baslikta alip ''ben kitabi okudum, bu bolum kitapta yoktu. ben kitabi okudum. kitabi okudum ama ben. ben kitabi okudum arkadaslar. kesin okudum. normal oyle boyle okumadim.'' diyenler.

    artik umudu da kestim ben. su iki izleyici tipinden kurtulmamiz mumkun degil.

  • 3 ayda 10 yıl yaşlandı adam.
    herkesin her istediğini yapabileceğini düşündüğü bir ülke yaratılmasında katkıları, dönüp dolaşıp kendisini vurmuştur.
    al sana daha güçlü bir türkiye.

  • instagram başıma açtı türlü belayı. ben bu terörle instagram denen platformda yüzleştim a dostlar. feysbuk hesabımı uzun zamandır etkin kullanmadığım için twitter ve instagram denen platformlarda boy gösteriyordum. "babaanne hobisi" diye nitelendirilen kanaviçe, örgü, nakış gibi bilimum hobilerle ilgilendiğimden bir şekilde bu çevreden epeyce takipçi yaptım.

    yeni takipçi geldiğinde bazen kimmiş diye profilini şöyle bir görüntülüyorum, bio'da şunlar yazıyor:

    "kokoş gelin (burada gelin smaylileri var bolca),
    11 eylül 2013 gelini (umarım kap'a da bildirmişsinizdir bu tarihi),
    evinin hanımı (kocam beni çalıştırmıyor, ayrıca çok da zenginiz nihohoha),
    kocasının ilkgöz ağrısı (ilkgöz birleşik yazılmış, ayrıca en yüce aşk bizimkisi ve namusluluğa vurgu),
    mutfağında rengarenk bi bayan (çok da marifetliyimdir, sucuklu yumurta yapıp altına keçeden amerikan servisi koymayı aşçılık sanırım),
    (burada bolca kalp smaylisi) azra & tuğberk (burada bolca kalp smaylisi) + (bir kere de adınızın ayşe, mehmet olduğunu göreyim yaa.)"

    abartıyorsam allah belamı versin. şurada fotoğraf paylaşımı mümkün olsa da göstersem keşke.

    bazen de iyice gaza gelip paylaşımlarının altlarındaki yorumları okuyorum. aşık atışması yapıyorlar karı koca.

    bir yemek fotoğrafı var, borcam böyle. altında şu diyaloglar gelişmiş:

    -fırında kaşarlı makarnam pişmek üzere an itibariyle fırına girmiştirrrr
    +aşkım ellerine sağlık, senin elinden zehir olsa yerim (smayliler smayliler)
    -hadi soğutmayalım yemeğimizi (içinden kanlı ok geçen ah o smayliler)

    bir tanesinde de kadın kolye resmi paylaşmış nazar boncuklu.

    -aman nazar değmesin (kadın kendi kendine bunu söylüyor)
    +kim almış? (kocası bunu yazıyor.)
    -kocamın hediyesi :) (sevim koş, mal beyanı var)

    dostum siz aynı evde değil misiniz? niye birbirinizle buradan yazışıyorsunuz? çünkü siz çok mutlusunuz, çünkü en güzel aşk sizinkisi. çünkü onu pezevenklerin elinden siz aldınız. geçen vıcık vıcık aşktan bunalan bir arkadaşım feysbuka şey yazmış:

    “hepinizin karısı-kocası o kadar romantik, sürprizli ve şekilli; birbirinizi o kadar çıngıraklı seviyor ve gürül gürül beğeniyorsunuz ki bazen bizim beşik kertmesi olduğumuzu ve tarlalarla koyunlar yabancıya gitmesin diye zorla evlendirildiğimizi sanıyorum.”

    yoruldum, vallahi yoruldum. sizin o muhteşem hayatlarınız bende kalp çarpıntısı ve kıskançlık krizleri yarattı. evlenir evlenmez 89 parça porselenlerimi ve kıyısı pikolu dantellerimi instagram'da sergilemezsem daha gün yüzü görmeyeyim..