ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
her lafa hayır ile başlayan insan
-
hayir baska neyle baslayacak anlamadigim insandir.
erkek pantolon giyer senin neren erkek
-
yakında sevgilimle yaşadığım ufak bir tartışma neticesinde çıkıp demeç verip azarlamasından korktuğum birinin sözleri. kadına karşı şiddeti kınayanı, kınayan biri...
solipsizm
-
solipsizmi savunmak, solipsizmi anlatmak için kitap yazmak absürddür, kitlelerin önüne çıkıp siz varsınız çünkü ben sizi algılıyorum demek, bunu diyebilmek için kitap yazma zahmetine girmek garip bir çelişki olsa gerek.
solipsizm kendi bedenine sıkışmış insanın hastalığıdır bana kalırsa ve saçma oldugundan değil fazladan bilgi sağlamadığından genel kültür havuzuna atılır, geçilir.
mary wollstonecraft
-
1759 - 1797 yılları arasında yaşamış olan ingiliz sosyal teorist ve feminist. rousseaunun demokratik radikalizminden derinden etkilenmiştir. ilk sistematik feminist eleştirileri üretmiştir. en önemli eseri olan "a vindication of the rights of women"(1792) locke liberalizminden etkilenilerek yazılmıştır ve öncelikle eğitim hakkı olmak üzere kadınların eşit haklara sahip olmasını vurgulamıştır. bir anarşist olan william godwin ile evlenmiştir ve "frankenstein"ın yazarı olan mary shelleynin annesidir.
29 aralık 2017 iran olayları
-
şaşırmamak lazım. evrenin kuralıdır:
bi şeyi çok sıkarsan eninde sonunda patlar
iran'da özgürlüğe aç milyonlarca güzel insan var. bizim değerini bilmiyor olmamız özgürlük ve insan hakları dediğiniz şeyin çok değerli olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
ve evet tarih gösteriyor ki * özgürlük ve hak dediğiniz şeyler verilmez alınır.
nihat hatipoğlu'nun rektör olması
diyarbakır çok güzel hep gitmek istemişimdir
-
ulan bundan bile mağduriyet yaratıyorsunuz ya. klasik kürt mağduriyeti
evinin balkonunda uçak yapan 15 temmuz gazisi
-
sanirim kafasina sert bir cisimle vurulmak suretiyle gazi olmus.
türkiye'de doğuya gittikçe değişmeyen tek şey
bilim adamlarının %93'ünün ateist olması
-
tanrı bir dini bulup benimsemezi isteseydi, bunu bulabilecek ilk insanlar muhtemelen onlardı. hastane koridorlarına sıçan insanlar değil. bu yüzden bence ibret alınacak vaka budur, 1 milyonluk mercedesi iade etmek değil.
motosiklet sürücülerine duyulan antipatinin sebebi
-
kaldirimdan yayalarin ustune surerek gitmeleri. isine gelince ben motorlu tasitim bana saygi gosterin, isine gelince kaldirima cik insanlarin uzerine surup korna calarak dat dat dat diye git.
motorlu tasitsan kaldirimda isin ne arkadaşim?
öğretmene yapılan satisfaction şakası
-
buna gülünmesini bekleyenler sayesinde şahanlar şafaklar ferrari kullanıyor.
aziz nesin'in yetiştiği bir ülkede mizah nasıl bu hale geldiyse kim getirdiyse allah bin belasını versin.
yıllar sonra 2021 yazı yangınlarından sonra gelen edit: şahan kusura bakma.
yaran fıkralar
-
ikisinin de karnı aç olan, bir aslan’la bir tilki birlikte ava çıkmışlar.
çayırlıkta sakin sakin otlayan bir eşek görmüşler,
tam dişlerine göre...
aslan eşeğin baş tarafına geçmiş, tilki arka tarafına…
bunun üzerine otlamaya biraz ara veren eşek:
- "anladım beyler", demiş, "beni yiyeceksiniz. ama beni yerseniz padişah’la başınız derde girer."
- "niyeymiş o?" diye sormuş aslan...
- ben “padişah’tan fermanlı eşek”im de ondan.
- hadi canım, demiş aslan. hani fermanın nerde?
- "arka sağ ayağımın altındaki nala kazılı vaziyette", demiş eşek.
aslan uzaktan tilki’ye işaret ederek:
- "okuyuver lan şunu, demiş, bakalım doğru muymuş?"
tilki uyanık...
- "valla benim okumam yazmam yok", demiş.
- "iyi lan, iyi" demiş aslan öfkeyle, çekil kenara, ben kendim okurum.
tabii aslan, eşeğin arka ayağındaki fermanı okumaya çalışırken, eşek öyle bir çifte patlatmış ki...
aslan 10 metre geriye savrulmuş, bütün kemikleri kırılmış.
bunun üzerine, eşekle tek başına baş edemeyeceğini bilen
tilki hızla uzaklaşırken kendi kendine söyleniyormuş:
*ulan bu devirde okumak da başa belâ...*
edit: debe için teşekkür ederim...
canistan
-
her ne kadar aylak adam ve anayurt oteli kurgularından uzak olsa da, romanın birçok yerinde tutunamayan, aylak olan ve yalnızlaşan insan temasını barışıyla işleyen tam bir yusuf atılgan romanıdır. bir nefeste tükenebilecek akıcılıktadır.