hesabın var mı? giriş yap

  • parayı vuran kişi "bunun muhattabi apple" demiş demet hanima. demet hanimda apple'a başvurduk ama geri dönüş yapmadılar, cevap yok diyor.

    kendisi tiktokcuyu, apple'ı, bankayı, çocuğu vs sucluyor ve hala gerçek suçluyu goremiyor. o çocuğun elinde 7 binlik kartın, o tablette tiktok'un, çocuğun elinde tabletin ne işi var diye kendine de sormayı akıl etse keşke.

    bir ihtimal daha var. o da şu: tiktokcu demet hanimla anlaşmış ve viral reklam çalışması yaptırmış.

  • sıkışık trafikte kendi seridinde bekleyen araclarin kusurlu oldugu kazadir. onlar seritleri tikamasa motorcu kardeslerimiz emniyete girmek zorunda kalmaz.

    asla motorcu suclu olamaz gerekirse videoyu izleyen de bile kusur bulunabilir ama motorcu kardeslerimizde asla.

  • bold pilot gibi efsane bir atın vefatına rağmen işini icra etmek üzere sahaya çıkan profesyonel teknik direktör.

  • paralel evrenler çözümünde de sorun olan paradoks.

    nedir çözüm? "zaman yolcusu geçmişi değiştirdiğinde bir alternatif paralel evren oluşur. bu evrende kendisi hiç doğmamıştır. kendisi de bu ondan bağımsız evrende bir misafir olarak yaşar. zaman yolculuğuna başladığı evren, geldiği evrenden farklıdır."

    peki ne diyor termodinamiğin 1. yasası; "çevresi ile ilişkisi olmayan bir sistemde (kapalı sistem, bu örnekte yola çıktığı veya vardığı tekil evrenler), toplam enerji hep aynıdır. enerji miktarı azalmaz, artmaz." katilimiz, geldiği evrendeki madde ve enerji miktarını varlığıyla, karşılıksız bir şekilde arttırmış oldu. gitti "enerjinin korunumu yasası".

    kendisiyle karşılaşmayacaktır, doğru. yeni evrende artık kendisi (ya da şöyle söyleyeyim, kendi varlık bilincini taşıyan klonu) yok, dolayısıyla bir klon sorunu da yok ama kendisini oluşturan bütün madde ve enerji (bir insan oluşturmamış haliyle) yeni evrende de mevcut.

  • meraktan richard mille marka saatleri hakkında ufak bir araştırma yaptığım tenis oyuncusudur. benim gibi merak edenler için buraya da bırakmak istedim:

    richard mille ve nadal ilk olarak 2010 sezonunda işbirliği yapmıştır. nadal french open'a ultra hafif rm 027 ile çıkmıştır. karbon kompozit kasaya ve esnek polikarbonat kayışa sahiptir. saatin makinesi ise titanium ve lital adı verilen (aluminyum/lityum) alaşımdan oluşur. tüm bu malzemeler saatin hafifliğine katkıda bulunmıştur ve saat sadece 19 gramdır. görsel

    firma bu saati rafael nadal'a göre özel olarak üretmiş ve 50 adedini de satışa çıkarmıştır. satış fiyatı ise 525.000 usd'dir.

    resmi sayfa

    _
    2011 sezonunda ikili richard mille'in simgesi haline gelen tonneau şeklindeki rm 035 modeli ile kortlara çıkmıştır. bu model başka bir ultra hafif alaşım olan magnezyum ve aluminyum alaşımı ile üretilmiştir. görsel

    manuel kurmalı mekanizması chronofiable sertifikasına sahiptir. satış fiyatı 85.000 usd'dir.

    resmi sayfası

    _
    2013 yılında rm 027'nin ikinci nesili ile çıtayı biraz daha yükselttiler. rm 27-01 modeli ilk nesil rm 027'den daha hafif ve 5000 g kuvvete kadar dayanıklı olarak üretildi. ayrıca renk seçeneklerine de mevcuttur. görsel

    yine 50 adet limitli olarak üretilen saatin satış fiyatı 690.000 usd'dir.

    resmi sayfa

    _
    2014 yılında rm 035'in ikinci versiyonu rm 35-01 ile işbirlikleri devam etti. saat ilk sürümünde olan tourbillion mekanizma olmadan, manuel kurmalı bir mekanizma ile üretildi. görsel

    saatin satış fiyatı ise 130.000 usd'dir.

    resmi sayfa

    _
    2015 rm 027'nin ikinci versiyonu kortlara çıktı. rm 27-02 "king of clay", toprak ağası nadal'ı onurlandırmak üzere kil rengi kayış kullanıldı. bu version unibody (monocoque) olarak bilinen teknik ile üretildi.kasa bandı ve taban plakasının tek parça halinde üretildiği bu model tasarımı sayesinde kortta daha büyük darbelere dayanabilecek hale geldi. görsel

    yine 50 adet olarak üretilen saatin satış fiyatı 775.000 usd'dir.

    resmi sayfa

    ikili aynı yıl sadece amerika pazarı için sınırlı sayıda varyasyon içeren rm 035 koleksiyonunu da tanıtmıştır.

    _
    2016'da richard mille, nadal koleksiyonunu rm 35-02'yi piyasaya sürerek genişletmiştir.
    görsel

    modele yapılan en büyük güncelleme otomatik kuvars bir kalibre kullanılmış olmasıdır. parlak kırmızı bir kasa ve kontrast oluşturan sarı kayış ile dizayn edilen saatin fiyatı 145.000 usd'dir.

    resmi sayfa

    _
    2017'de teknik olarak daha da ileriye taşıdıkları rm 27-03'ü piyasaya sürdüler. saat 10.000 g kuvvete dayanabilecek şekilde üretildi ve rm 35-02'de olduğu gibi ispanya bayrağını anımsatan sarı ve kırmızı renkleri ile üretildi. görsel

    bu saat de sadece 50 adet üretildi ve 725.000 usd'ye satıldı.

    resmi sayfa

    _
    2020 yılına geldiğimizde rm 27-04 tourbillon rafael nadal modeli sahneye çıkmıştır. saat 12.000 g kuvvete dayanıklı şekilde üretilmiştir. ikilinin ilk işbirliği yaptığı rm 027'den daha ağır olsa da 30 gramlık ağırlığı ile mekanik saatlerin genelinden çok daha hafiftir.
    görsel

    saat titacarb adı verilen karbon fiber ve poliamid alaşımından üretilmiştir. saatin kasasının altında "rafael nadal", kasasının yanında ise "rafa" yazmaktadır. 50 adet limitli sayıda üretilen saatin satış fiyatı ise 1.050.000 usd'dir.

    resmi sayfa

    modellerin resmi sayfalarından detaylı görsellerine ulaşabilirsiniz.

  • (bkz: volume pump)
    (bkz: pressure pump)
    hoh derken cigerdeki sicak havayi disari atiyoruz puf derken de daha cigere gitmemis solunum bosluklarindoa kalan + cigerdeki havayi yuksek basincla cikariyoruz. yuksek basinc ve hiz deriye temas edince sogukluk hissi yaratiyor.
    bakin dikkat edin hohlarken agzimiz olabildigince acik cunku hacmi pompaliyor cigerler yani icerideki isinmis havayi. puflarken durum farkli agzimizi olabildigince kucultup yanaklari sisirip basinc yaratiyoruz haliyle kucuk delikten siddetli ve hizli hava cikiyor. hizla hareket eden molekuller degdigi yerde sogumaya neden oluyor. aynen ruzgarli havada camasirin daha cabuk kurumasi gibi.

  • araba kaçakçılığından hapis yatmış, hülya avşar'la tüm türkiye'nin gözü önünde karısını aldatmış, kumarhanelerde basılmış, hiçbir işte dikiş tutturamayıp sürekli kirli işlerle adı anılan, belki paçayı kurtarırım diye önce mhp'den, olmayınca akp' den aday olmuş, o da olmayınca akp'deki kazanç kapısını görüp şansını zorlamaya devam eden örnek karakter tanju çolak'tan müthiş bir jest. tam bir vatan sevdalısı gerçekten.

  • sayesinde yılların 'kıro'sunun etnik bir aşağılama olarak algılanmaya başlandığını öğrendik. 'kıroyum ama para bende' mottosu herkesin dilindeyken nerdeydiniz ulan ? kimseye uygulanan bir ötekilestirme falan yok, kıçınızdan ırkçılık naraları atıp adamın canını sıkmayın.

  • 10 senelik bir süre içerisinde imf'ye olan 20-25 milyar dolarlık borcunu bitirirken, toplam dış borcunu 120-130 milyar dolardan, 380-390 milyar dolara taşıyan bir ülkede yaşanmış son derece güzide bir hadise.

  • hakkında çok pratik ve bir o kadar da gizli pişirme tarifine sahip olduğum et türü. gizli bir tarikat gibi sakladım bu sırrı şimdiye kadar ancak artık sizlere de aktarmaya hazırım, malum bu sır benimle yok olup gitmemeli.*

    eminim bu yöntemi yani sırrımı pek çok ünlü ünsüz şef bile bilmiyordur, bu tarihten sonra sağda solda çeşitli lokantalarda bu tarifle pişirilmiş bonfile yerseniz işte o an beni hatırlayın sevgili müritlerim.

    öncelikle uyarmalıyım bu tarifle pişirilen bonfilenin iki tehlikesi var birisi ortalık yağ olacak ve evin hanımları sizi ilk etapta çok pis azarlayacaklar ama o eti yedikten sonra hepsi unutulacak, söz. ikinci olarak eti yerken parmakları da yeme tehlikesi var bu da ekstra kalori demek aman dikkat.*

    tamam çok uzatmıyorum tarife geçiyorum:

    öncelikle ve kesinlikle bonfile alın. bonfile diye size başka et kakalamasınlar. bonfilenin nasıl bir et olduğuna internetten bakın iyice ezberleyin, öyle markete vs. gidip güvenmeyin. adam gibi kasaptan alın hatta samimiyetiniz varsa danadan bizzat o anda çıkarttırın eti. sonuçta ciddi para vereceksiniz adam seve seve çıkartır eti size. tabi iki dilim alayım derseniz dövüp sövebilir o eti çıkarttırdığınıza göre maalesef hepsini alacaksınız iki üç kilo gelebilir uyarmadı demeyin. bu da 200 tl den az olmaz günümüz şartlarına göre düşünürsek.

    etin rengi çok önemli canlı parlak kırmızımsı pembemsi tertemiz löp bir et olacak ve kalından inceye doğru kuyruk gibi bütün bir parça olacak. gereksiz yerleri itina ile temizlenecek ve 1,5 ila 2 cm kalınlığında dilimlenecek. dilimlendiğinde o pembemsi etin içerisinde beyaz yağ izleri olacak bunlar ete lezzet veren kısımlar ne çok ne az olmalı. eti çok fazla ve şiddetle dövemyip hatta mümkünse sadece elle biraz ezerek düzeltebilir kasap, aman canını çıkarır gibi girişmesin canım ete.

    zaten bu aşamada daha o lokum kıvamındaki eti çiğ çiğ yemek isteyeceksiniz. evet etimizi aldık bir servet ödedik ve şimdi bu altın değerinde eti güzelce pişirip yaptığımız tüm bu masrafın zevkini çıkarma kısmına yaklaştık. en riskli bölüm burası. eti güzel pişiremezsek para, dolayısıyla o caanım et çöp demektir. önceki entry'lere baktım başka tarifler de var ve hepsi de gerçekten güzel tarifler ama pratik değil zahmetli ve uzun süren işler. bizim o kadar bekleyecek sabrımız yok unutmayın az önce o eti çiğ çiğ bile yemeyi düşündük.

    işte şimdi sırrımı paylaşacağım esas ana geldik, yani olay pişirme kısmında gizli. (tabi etin iyi olduğunu varsayarak)

    sevgili bonfile tarikatı müritlerim yanmaz yapışmaz tava, çelik tava vs fark etmez iyi kalite bir pişirici buluyoruz, geniş olsun yapacağınız et dilimi sayısının rahatça sığacağı kadar geniş olsun tıkış tıkış olmasın etler içerisinde.

    tavayı ocağa koyduk ve içerisine et dilimlerinin yüksekliğinin (dilimleri 1,5-2 cm kalınlığında kestirmiştik yani yağ da tavanın içinde max 1 cm derinliğinde olabilir) yarısına yakınına kadar yağ koyacağız, etler yağın içinde kaybolmamalı az yağda pişecekler. ek olarak kullanacağımız yağ ayçiçeği ya da mısır özü yağı gibi yüksek ateşe dayanan bir yağ olmalı.

    ateşi en üst seviyeye getirip yağı iyice kızdırıyoruz etleri atmadan önce. bu önemli yağ çok kızgın olmalı. yağın yeterince kızdığını anlamak için ufak parça (serçe parmağın tırnağı kadar ufak bir parça) eti tavaya attığınızda etin etrafında baloncuklar çıkarak fokurduyor ve yüzüyorsa yağ yeterince kızmıştır demek.

    evet yağ kızdı sırada başka bir çok önemli an var etlerin pişme süresi. dilimlerin kalınlığına göre biraz fark etse de bonfile bence yani benim damak zevkime göre dışı nar gibi kızarmış kahverengimsi içi ise az pişmiş pembemsi olmalıdır. bonfileyi benim sevdiğim gibi yemek isterseniz yani dışı pişmiş içi pembemsi olsanız derseniz, deneyerek ve zaman tutarak yaptığım çalışmalara göre ortalama olarak size bir zaman dilimi vereceğim pişme süresi ile ilgili olarak. zamanı telefon vs. gibi bir alet ile kronometre tutarak ölçebilirsiniz. her saniye çok önemli süre uzarsa içi de dışı gibi pişiyor zira.

    benim bulduğum zamanlar ortalama olarak şöyle : 1,5 cm kalınlığında dilimler için etin bir tarafını 75-80 saniye diğer tarafını da aynı şekilde 75-80 saniye pişirip alıyorum ve hazır oluyor. 2 cm kalınlığında dilimlerde ise 90-95 saniye pişiriyorum her iki tarafını da. ne kadar pratik ve kısa sürede olduğunu görüyorsunuz değil mi, eti kasaptan aldınız ve hop 2-3 dakika içerisinde yemek hazır.

    yağda pişmesine rağmen etlerin çok hafif olduğunu ve hiç yağlı olmadığını görüp şaşıracaksınız.

    süre tutarken etrafa yağ sıçrıyor telefonu ve ellerinizi uzak tutun, uzun bir maşa elinizde olsun bir taraf piştiğinde (güzel parlak kahverengimsi bir renk olacak pişince) hemen diğer taraflarını çevirip pişirin ve işlem bitince tavada bırakmayın. etleri aynı anda koyun aynı anda alın ki yağ soğumasın ya da biri az diğeri çok pişmesin bonfilelerin.

    bitirmeden önce pratik bir bilgi de etraf çok batmasın yağ sıçramasın diye sağa sola gazete kağıdı serebilirsiniz (tavanın etrafına koyup da yangın çıkartmayın sakın yerlere koyun sadece).

    son olarak afiyet olsun beğeneceğinizi umuyorum diyerek huzurunuzdan ayrılıyorum.

  • ''neden hayatında biri yok diye soranlara:
    hani bazen durakta belli bir otobüsü beklersiniz ya;
    on dakika, on beş dakika, yirmi dakika beklersiniz gelmez.
    bu arada başka alternatifler de geçer ama binmezsiniz.
    ne de olsa “beklemişsinizdir o kadar”, boşa gitsin istemezsiniz.
    sormayın artık bana!
    herhangi biriyle değil, beklediğime “değecek” olanla devam etmeliyim bu yola!..
    durakta yaşlanmak olsa da işin ucunda..'' *

    siz yine de beklemeyin.