hesabın var mı? giriş yap

  • bir karı-koca tanıyorum. 12 yıl falan evli kaldılar. ilk 6-7 sene herkes kendi evinde yaşadı ama sonrasında adam "yaşlandılar" gerekçesiyle anasını babasını aldı, evine getirdi. bir 5-6 sene de adamın anne babasıyla yaşadılar. kadın çalışıyordu, gıkını çıkarmadan o kadar sene hizmetlerini etti.

    12 yıl sonra kadınla adam (adamın aldatması nedeniyle) boşandı. ve ne oldu biliyor musunuz? adam boşandıktan 3 ay sonra, koşa koşa gidip annesinden, babasından ayrı eve çıktı. şu anda anne baba ayrı yaşıyor, oğulları tek başına yaşıyor...

    şimdi bu adam 5-6 yıl boyunca "annesine babasına bakan hayırlı evlat"tı; öyle mi?

    kendi bakmayacağınız, tahammül edemediğiniz ana babanıza karınızı baktırmayın. mecbur değil. yok efendim "40 yaşından sonra anne babayla mı yaşanır"mış... eee, karın varken yanında, değişen neydi? beyefendi anasının babasının hizmetini karısına yaptıracak, boşanıp yalnız kaldığı gün "haydi eyvallah, ben kırkımdan sonra size katlanamam..." alt metni şu: "ben hiçbir sorumluluk taşımayan bir asalağım, hayatım boyunca öyleydim, karım toparlıyordu beni... şimdi artık o yok ve ben eski halime dönüyorum." yani aslında kendisi hayırlı evlat falan değil amk, karısının insanlığı (ya da belki mecburiyeti) üzerinden rol kesiyor.

    kendiniz bakacak, hizmetlerini kendiniz edecekseniz o ayrı mesele. ama siz yemekten sonra koşa koşa gittiğiniz yatak odanızda bilgisayardan film seyrederken, işten gelen karınız sofrayı kurup topladıktan sonra kayınpederine, kaynanasına çay servis ediyorsa, "anasına babasına bakan hayırlı evlat" olmuyorsunuz. yüz kere şahit oldum; adam sofradan kalktığı gibi koşa koşa yatak odasına gidip, uyuyana kadar bira içip film seyrediyodu. karısı işten gelip yemek yapıyor, sofrayı kuruyor, kaldırıyor; alınmasınlar, gücenmesinler diye mecburen yaşlı insanların yanında zaman geçiriyor, bacaklarını bile uzatamadan uyuklaya uyuklaya koltukta oturuyor... on dakika dinlenemeden sabah kalkıp işe gidiyor... karınızı buna mecbur bırakmayın. yazıktır.

    ps: kadın ne yapsa yaranamaz da üstelik ha, o da ayrı mesele...

  • başlık: a4 kağıdını araplar bulmuştur kanıtlıyorum

    1. beyler arabistan ingilizcede ne demektir? arabia...

    peki bir şey dikkatinizi çekti mi? a-rabia

    rabia arapçada 4 demektir, rabianın yerine 4 koy a4 olur

    bu da şüphesiz ki a4 kağıdını arapların bulduğuna işaret eder...

    genel kültür olsun size

    13. ismini bulmuşlar kağıdı değil oç

  • bunlar varlık kavgası. paraları olmasa birbirinden önce harcamak için kavga edebilirler miydi?

  • manevi bir zorunluluktur. kafa yukarı kaldırılır aynı zamanda kaşlar da yukarı doğru gerdirilir. binmeyecek olmanın sizi üzdüğünü anlatan bir ifade takınılır ve şoförün gözlerinin içine bakılır.

  • bu tankın çok büyük bir eksiği var bu bu yüzden üretilemeyecek. alman mtu ve renk firmaları motor ve şanzıman vermiyor. biz bunu entrylerimizde yazdık.

    (bkz: küba'nın türkiye'den 212 altay tankı alması/#110283009)

    şimdi biraz detaya inelim. tank dediğimiz saldırı aracı, içten dışa tasarlanır. öncelikle motor ve şanzıman belirlenir, bunun üzerine diğer elemanlar yerleşir ve üstü çeşitli kalınlık ve tiplerde zırhla kaplanır. her bir bileşen ve hatta personel için dahi minimum alan verilir. çünkü tankın boyutunun ufak olması ve ağırlığının az olması hayatidir.

    (bkz: yürüyen palet zafere gider)

    otokar, tıpkı fırtına obüsü gibi güney kore alt yükleniciliğinde bu tankı tasarlarken alman mtu motoru ve alman renk şanzımanı üzerinden tasarladı. zaten şu anda dünyada 60 tonluk bir tankı yürütecek iki seçenek var.

    1- ingiliz challanger tankındaki perkins motoru. bu motor 1200hp gücünde, bizim istediğimiz motor 1500 beygir gücünde. zaten ingilizler de challanger tankını başka ülkelere sunarken 1500 beygirlik mtu motoruyla yeniden tasarlanmış olarak sunuyor. çünkü kimse 60 tonluk bir tankı 1200hp motorla kullanmak istemez. hareket kabiliyeti bir tank için ölüm kalım meselesi.

    2- sürekli bahsettiğimiz mtu motor. mtu firması gemilerden tutun hemen her şeye, özellikle ağır araçlara motor yapan, bu konuda lider bir firma. israil'den tutun ingiltere'ye, herkes bu motorları kullanıyor. amerika bile başka ülkelere kendi m1 serisi tankları önerirken kendi türbin motoruyla değil, mtu motorla beraber öneriyor.

    kısaca mtu motor ve renk şanzımana alternatif şu anda yok. kendimiz yapmak istersek belki 15-20 yıla yaparız, ama birebir aynı olması lazım. en ufak bir şekil ve boyut değişikliğinde tankı yeniden tasarlamamız lazım ki bunu bmc ya-pa-maz. otokar yapar ama akp bu işi otokar'a vermez. yani almanlarla arayı düzeltip alım yapmadan, bu tankı unutun.

    ama esas önemli konu şu. almanların 1979 yılında seri üretime başladıkları leopard 2 serisine alternatif bir tank tasarladık. eğer ihale süreci bmc ve katar'a verilmeseydi yıllar yıllar önce seri üretime başlamış, eski tanklarımızı emekliye ayırıp mümkün olan her yerde kullanıyorduk. çoktan combat proven yani kendini kanıtlamış bir tankımız olacaktı ve dış ülkelere yüzlerce sipariş almıştık.

    ancak şu anda almanlar, fransızlarla birlikte yeni nesil tankını tasarlıyor. bu tank insansız savaşkonseptine hazır, yeni nesil ağ temelli harp gereksinimlerini karşılayan, çok güçlü ve hızlı bir tank olacak. göklerdeki f-35 'in yaptığı game changer yani oyun değiştirici etkisini yapacak. biz ise hala elalemin 41 yıl önce üretmeye başladığı eski nesil tanklara alternatif üretemiyoruz.

    baştan şunu da söyleyeyim. biz bu tankı güney kore k2 tankı üzerinden geliştirdik. k2 tankında bazı yerlerde yerli motor kullanılıyor diyor ama o aldatma. o motor ve şanzıman alman mtu ve renk'in motor ve şanzımanının lisans altında üretimi. yani tofaş'ın fiat lisansıyla ürettiği kuş serisi gibi.

    her taşın altından mtu çıkıyor çünkü dünyada bunun alteratifi yok.

  • bu karikatür daha önce burada vardı ancak yazarı uçmuş sanırım.. bize kısmetmiş..
    penguen no :151

    genç : bütün sülale akraba evliliği yapmış bana niye izin vermiyosunuz?!!!
    anne : çünkü dersimizi aldık!!! yıllarca sakat ya da hastalıklı çocuklarımız oldu!!... sen şanslıydın!!!... ay samet sen de bişeyler söylesene!!!
    baba : oğlum manyak mısın dayınla evlenip napıcan...

    o babanın sakin ve umursamaz tavrı yok mu..

  • yolun kenarinda karsiya gecmek istedigini dusundugum bir gorme engelli vatandasa yardim etmek istemem. yanina gidip "beyefendi, yardim etmemi ister misiniz?" diye sormam. adamin da bana "kolumu birakir misiniz, karsiya falan gecmek istemiyorum." demesi. tabii sonrasinda "e niye ama!" diye sormasaydim daha iyi olabilirdi.

  • "bazı şeyleri silersen,onunla silinir bazı şeyler.
    bırak saatler oyalansınlar.
    sırtına duvar arar insanlar ki yaslansınlar.
    çoğumuz aslen deli ve dünya deliler hastanesi.
    hastaların doktorları hastaların kendisi."

    (bkz: serbest)

    "aklım koca bi mezarlık,
    gömülen gömülene, unutulan unutulana, kayıplara karışan karışana.
    hatırladıklarım, unuttuklarımdan az,
    geçmiş zaman karanlık, yarınlar beyaz. "

    (bkz: meftun)

    "bilgilerimiz sis, kaybolur batan güneş gibi
    akıl inzivaya çekilir, bir gün terk edip gider bizi
    sevgi tutuklu bir kral, esaretten bezmiş meğer
    aşk bir mülteci, göçüp gider, bilmez değer..."

    (bkz: kürdan kollar)

    "ölümün sessizliğine eşsiz bir seda ile girdim,
    boğulmaktan korktuğun denizin tahmininden derinim."

    (bkz: iki tanık)

    "güçlü rüzgar nefesi, selvi dağ tepesini viran etti,
    kalp hayat endişesiyle akan zamanı tavaf etti.
    gözler sözlerin sertliğiyle yaşa bulanıp ah çekti
    sensiz geçen günlerin kazası yok be sevgilim.. "

    (bkz: soğuk küvet)

    "dişlerimden gardiyanlar hislerimden çağlayanlar
    kirlerimden bataklıklar kemiklerimden korkuluklar
    parmaklarımdan sivri bıçaklar yaratıp savundum kalemi
    sırra açmak cinayetti bir kilo altın sükunetti"

    (bkz: kötü insanları tanıma senesi)

    "bu güçsüzlüzlüğe güç yetirmek inan beni aşan bir şey
    yaptıklarını bilip hala senden caymamak garip bir şey
    bana dokunma, yanımı senle doldurma
    isteksizce bir teklikle kalmalıyım yalnızca "

    (bkz: mevsimler gibisin)

    "aklım koca bir mezarlık, gömülen gömülene, unutulan unutulana, kayıplara karışan karışana. hatırladıklarım unuttuklarımdan az, geçmiş zaman karanlık, yarınlar beyaz."

    (bkz: meftun)

    "saklı kaldı her düşende kırılan onca göçebe his
    biz dünden olma yarına varma garibeyiz"

    (bkz: 24)

    "hayat en yakın dostumdur, hep yanımda yürür
    bir gün beni terk etse kemiklerim üzüntüden çürür"

    (bkz: kürdan kollar)

    "dünya kızına aşık olmak seni delirtir,
    bu kız izdivaç için ne kötü bir cariyedir.
    ecel aramaz enseler,
    yerine gelmez sarsılan güvenler,
    içine düştüğüm masalsı serüvenlerdir;
    gamzelerime ab-ı hayattan can verenler.
    yüzmekten yorulduğum bu en derin denizdir boğulduğum,
    dörtlüklerim kulacı atar, benim, benim
    dipte vurgunum, moralsizim solgunum,
    yine de kendimi teskin edebilecek bir seviye olgunum,
    pişmanlık asla kaçamayacağın bir canavar,
    elleri bazen öldürür, bazen sertçe yakalar.
    bil ki sagopa cesaretinin bir kısmını zulada saklar,
    yanan ışıklarımı kaplayacak kadar karanlığım var. "

    (bkz: bir kulaç daha atsam karadayım)

  • "umarim bir tanidikla karsilasmam" dediginiz anda birden fazla tanidikla karsilasacaginiz garantidir