hesabın var mı? giriş yap

  • asker polisi terörist şehit ediyor, doktoru elinden şifa bulan ya da bulamayan vatandaş öldürüyor. ayrıca belinde silah yok, tamamen savunmasız ve bunun eğitimini almamış bir kişi ölüyor.

  • üç arkadas tren istasyonuna gitmisler. içlerinden biri giseye
    yaklasip bilet almis ve trenin kalkmasina ne kadar zaman oldugunu
    sormus.

    - bir saat on bes dakika... arkadaslarına dönmüs:
    - daha çok var, hadi gidip su karsıkı kafede çay içelim... oradan
    buradan derken laf lafı açmis... birden
    tren düdügüyle kendilerine gelmisler.
    kosarak disari firlamislar ama, nafile... tren kaçmis..
    sormuslar:
    - sonraki tren ne zaman?
    - bir buçuk saat sonra... yine dönmüsler kafeye. yine çay, yine laf
    ve derken yine düdük sesi...
    kosmuslar ama bu defa da treni kaçirmislar.
    bir saat sonra bir tren daha varmis. dönmüsler kafeye...
    ama bu kez uyanik duruyorlar.
    trenin sesini duyar duymaz kalkmislar ve kosmaya baslamislar.
    içlerinden ikisi; biri bir vagona, digeri baska vagona zar zor
    yetismis...
    üçüncü ise geride kalmis ve yetisememis...
    bir süre dövündükten sonra baslamis katila katila gülmeye.
    durumu gören istasyon memuru dayanamayip sormus:
    - hem treni kaçirdin hem gülüyorsun!
    - nasil gülmeyeyim!... onlar beni ugurlamaya gelmisti...

  • babamın vefatından 10 gün sonra annemle evlilik yıldönümleri olmasından mütevellit anneme sanki babam almış gibi bir hediye alıp, onun ağzından bir şeyler yazıp, parasını ödemiştim. anneme verdikten birkaç dakika sonra gardırobu açık olan babamın takımlarına göz gezdirirken ilk elimi attığım cepte tam olarak küsuratıyla beraber hediye için verdiğim para çıkmıştı. böyle şeyler bana çok saçma gelse de hiçbir zaman anlam veremediğim bir olay olarak kayda geçmiştir benim için.

  • “haksızlığa uğrayan adalet ister. adaletin olmadığı yerde orman kanunları geçer. ve insan, ormanın en vahşi yaratığıdır.”
    adaletin sağlamadığı düzeni babası sağlamıştır. helal olsun ne de yürekli bir babaymış. ailesi bile çocuğuyla başa çıkamadığını söylemiş. bakamıyorsanız düzgün yetiştiremeyecekseniz doğurmayın lan çocuk falan.
    bu toplum nasıl bu hale geldi bilmiyorum. akıl hastanesindeki insanların daha zararsız olduğuna yemin edebilirim.

  • şu hayatta cevabını en çok merak ettiğim şeylerden biri de bu. diğeri de kitapların önsözünün birileri tarafından okunup okunmadığı. ben, kitabın sahibinin de, editörün de, yayıncının da okumadığını düşünüyorum.

    peki neden övgü bekliyor çayı şekersiz içenler. ne yapmamızı istiyorlar. madalya mı takalım, ayağa kalkıp alkışlayalım mı, torpil mi patlatalım, kızkaçıran mı yakalım, çatapat mı gömelim ne yapalım istiyorlar. böyle bir vakur duruşlar, poz kesmeler, takdir beklemeler falan. gerçekten çok sinir bozucu. hayır 2 tane küp şeker harcamadık diye memleket mi kalkındı. peki benim şeker pancarı üreten köylüm ne yapacak, nasıl geçimini sağlayacak. üç beş tane entel mutlu olacak diye köylümüzü yedirmeyiz arkadaş. şekerli çay içmiyorsanız gidin dağda yaşayın.

  • edit: olum entry girmeyin diyoruz, ısrarla entry giriyorsunuz. bu trollere destek veren sizsiniz amk. sazan gibi atlıyorsunuz başlığa.

    cübbeli ahmet müridi birinin açmış olduğu başlıktır. entry girmeye gerek yok. eksi verip engelleyin.

  • diyanetten allah razı olsun, bütçeden çok büyük pay alıyorlar ama hakkını veriyorlar. hatta bu paraya bu bilgiyi elde etmek gerçekten mucize. başka ülkeler salak gibi teknolojiye falan yatırım yapıyor. onların hepsi kuran'da yazıyor. inanmayanlar android debug suresine bakabilir.

  • daha 6 yaşındayken, koskoca berber tarafından "yakışıklı abim gelmiş" şeklinde karşılanıyordum. "yakışıklı abime yastık getirin" deyip altıma yastık bile konuluyordu. buradan yola çıkarak; tanım: dahil olduğum gruptur.

  • seçmen temelini anlayamayan siyaset yapmasın bence.

    çevremdeki 8-9 kişi ile birlikte ilk tur sinan ikinci tur kemal diyoruz.

    koyun olmadığımızı görsünler.

  • abim ve 4 yaşındaki yeğenimle birlikte arabadayız. yollar çok kötü, çukur dolu. abim ve ben başladık "ya kardeşim şu yolların haline bak, delik deşik, şu çukurlara bak rezalet ya" gibi laflar ettik derken arabadan indik ve yeğen arda da katıldı muhabbete:
    "şu yola bak amca ya lezalet ya, ölümcek vağ, kağınca vağ, böyle yol mu oluğ.."