ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kadıköy'de kilisenin ateşe verilmesi
konya'da akıllara zarar olaylar silsilesi
-
suçluyu adalete teslim ederek 4 yıl yediğin ülke. merak ediyorum, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmadan kolluk kuvvetlerine nasıl teslim edebilirsin?
barbie bebek
-
bir kız çocuğunun hayatında ne kadar önemli olabileceğini gözümle gördüm. görmesem hadi len oradan derdim.
ilayda'ya(7) ufak tefek çok hediye aldım bugüne kadar. sebepsiz yere. sadece canım istiyor diye aldım çoğunlukla.
geçenlerde ablası ile oyun oynarken ablasından barbie bebeğini istedi. ablası da vermedi. tabii bu paylaşmama durumu beni rahatsız etti ve ablasına minik bir örnek ile sadece oyuncağını değil her şeyini herkesle paylaşması gerektiğini açıkladık falan neyse...
sonra ilayda'nın barbie bebeğinin olmaması takıldı kafama.
evet aç değil açıkta değil. ondan zor durumda olan binlerce çocuk var ama bir kız çocuğu için barbie bebek bi şeydir yahu yani bi şey işte, önemlidir.
benim yoktu mesela. ha dert ettim mi? annemin dediğine göre hiç etmemişim.
ama barbie'si olan arkadaşlarıma gıpta ettiğimi çok net hatırlıyorum. bunu net hatırlıyor olmam bana yetti zaten ertesi akşam ilayda'ya barbi bebek almak için...
ufacık çocuk, babasının öldüğü gün 5 yaşında olan çocuk, o güne dair hemen hemen her detayı hatırlıyor...
istiyorum ki çocukluğuna dair tek kötü anısı bu olsun...
istiyorum ki gülerek hatırladığı şeyler daha çok, çok çok olsun.
aldım hediyeyi. geldim eve. nasıl heyecanlıyım ama anlatamam. sanki daha önce onca hediye alan ben değilim gibi heyecanlıyım.
sürpriz var dedim, verdim hediyeyi.
ve işte o an...
bugüne kadar aldığım hediyeleri ona verdiğimde bana hiç teşekkür etmeyen çocuk, barbie'yi görünce nasıl kocaman gülümsedi ve nasıl kocaman teşekkür etti, size anlatamam sevgili okur.
annesi de ben de şok olduk.
ilayda teşekkür etmişti.
"oha çocuğa daha teşekkür etmeyi bile öğretmemişsiniz" diyenleriniz olacaktır.
açıklayayım.
ilayda babasını kaybettikten sonra içine kapandı.
iletişimi çok zayıf.
korkuyor. utanıyor. vs...
daha önceki hediye verişlerimde yüzündeki müteşekkir ve mutlu ifadeyi görüyor olmam yetiyordu bana.
en azından ahlakı, maneviyatı yerinde çocuğun diyordum.
sadece bunu kelimelere dökemiyor diyordum.
ama barbie bebek ile o zinciri de kırmış olduk.
teşekkürler barbie...
dipnot: bilen bilir... en büyük hayallerimden birisi, çok param olsun ve edebildiğim kadar çok çocuğu mutlu edeyim istiyorum. imkanım el verdikçe yapıyorum ilayda'dan başka çocuklara da. ama yetmiyor işte... o kadar çok muhtaç çocuk var ki
yapma be hayrettin daha kadroları saymadım
-
bir milli maçın ilk dakikalarında hayrettin*'in yediği gol üzerine söylenmiş unutulmaz ilker yasin repliği.
oya aydoğan
-
bütün eski yeşilçam oyuncuları gibi ışık takıntısı olan bir isimdi. televizyon stüdyolarında ısrarla tam karşısından yüzüne özel ışık yapılmasını isterdi. ışık ekibi de reji grubu da kırmaz idare ederdi. çünkü sempatisini ve saflığını bütün çalışanlarla paylaşmasını bilirdi. oğlu gurur eğer ki stüdyoda kendisini izliyorsa "ay oğlum, ayakta kalma, otur bir yere, çek bir sandalye evladım..." diye üzerine titrerdi. basına yansıyan ana-oğul sevgisi sonuna kadar gerçektir. her yeni gün, sanki oğlu o gün askerden gelmiş de hasret gideriyorlarmış gibi birbirlerine muhabbet duyarlardı. efendiliğine bizzat tanık olduğum oğlu gurur'un başta olmak üzere hepimizin başı sağolsun. iyi bilirdik...
araştırma görevlisi olunca dağcı ayakkabısı giymek
-
vay anasını, aynısı bizim araştırma görevlilerinde vardı, ben bizimkiler trekking bilmemne falan yapıyolar beraber diye düşünmüştüm.
sözlükte (bkz: iç savaş toyotası)'ndan sonraki en iyi tespit.
edit: imla (teşekkürler sportexhaust)
ailenin komik kısa mesajları
-
anne mesajın sonuna ilk kez smiley koymuştur. (bkz: smileyi soydum basucuma koydum)
ben - vayy anne ilerletmişsin olayı
anne - bi haftadır bunu bulmaya çalışıyorum, sen hep koyuyodun özeniyodum ben de
ekşi itiraf
-
9 yıllık aşçılık eğitimi, 7 yılık aşçılık tecrübesi. makaleler, bildiriler..
gelen misafirlerime dr oetker'in hazır tatlılarını yapıyorum. "-hayatımızda böyle tatlı yemedik" diyorlar
ben böyle ibnelik görmedim.
anaokulu anıları
-
yatağa yapıstırılan nınja turteles cıkartmaları ,uyurken tutulan oğretmen kulakları ,yapa el işi kitapları , yılbaşı partılerı , yoğurt kabına yerlestırılen fasulyeler , dört mevsim tabloları , binlerce hikaye kitabı , tapılan öğretmenler , tapılan kurabiyeler , aslında herşeyin en sorunsuz en mutlu ve en çocukca yaşandığı zamanlar...
insanı nedensizce sinir eden kelimeler
-
(bkz: candır)
giethoorn
-
hollanda'da amsterdam disinda gezilecek pek yer olmadigini dusunen sahsima; "emin misin, bir daha dusun" dedirtmistir. henuz gormedim ama onumuzdeki bir ay icinde gorme karari aldim. bu kucuk koy/kasabada gezmek icin en ideal yontem bot kiralamak, zira daha once de belirtildigi gibi bu koye arabalar giremiyor. bu koye, "hollanda'nin venedik'i" de deniyor duydugum kadariyla. gidip gezdikten sonra daha ayrintili seyler de yazarim.
gezdikten sonra gelen edit: cok guzel, sakin, romantik bir yer burasi. bot kiralayip iki saat boyunca kucuk kanallar icinde kaybolmak oldukca zevkli.