hesabın var mı? giriş yap

  • kucuk bir cocukken kendi muzik setim olsun die biriktirdigim kuponlar sonrasi bana yapilmis en kotu sey. seneler sonra bu basliga raslamam gercekten beni duygulandirdi. kucuk bir cocukken icimde kalan herseyi haykirmak istiyorum. bu nasil bir insanliktir arkadas! kucuk bir cocugun hayalleriyle boylemi oynanir? ben o kadar kupon biriktirdim sonra birkac defa da yaysat bayisine gidip urunu almak bi ton bekledim ama nafile. baktim olacak gibi degil babama soyledim alsin diye. ayni gun babam yuzunde bir tebehsum ile "aldim oglum" die eve geldi. "ee baba nerede peki koca muzik setim?" diye herecanla sordum ve babamin ise gidip gelirken icine gazete evrak koyupdugu i$ cantasinin icinde olgunu ogrendim. ve yikildim. hayatimda gordugum en kucuk muzik setiydi. birden reklamlarini anmsadim, yanip sonen isiklar icinde 20 30 kisnin bir arada dans ettigi reklam. olmazdi yapilmazdi boyle birsey ! allahsiz dolandiricilar !! daha fazla yazmak istemiyorum su an gozlerimden resmen yas geldi.

  • imla ne işe yarar?

    odamı yeşile boyamış.
    o damı yeşile boyamış.
    o, damı yeşile boyamış.
    o da mı yeşile boyamış?

    dilimizi bilmek hepimizin görevi.

    (alıntı)

  • not: debe olmus herkese teşekkür ederim.
    o kadar güzel yorumlar geldi ki anlatamam.
    uydudan yerini abiyi buldum. telefon da var. sizler de o insanları görmek isterseniz buyurun link

    çanakkale'deyiz.
    geçici işlerle falan para kazanıyoruz ev arkadaşımla. paramız bitmiş dolap bomboş ve günlerden cumartesi. aileler haftasonu nedeniyle para gönderemez kaldi ki hafta arası olsa da çok gönderebilecek durumda değiller . evde sise de az su kalmış ekmek olsa da yesek modundayiz. tüm çantalar cepler karıştırılıyor 1 ekmek parası olan 45 kurusu bulmak için. 15 kuruş çıktı...
    116 nin oradaki malazgirtli abinin simge ekmek fırınına gidip borçla ekmek isteyelim dedim yapacak bisi yok.
    utana sıkıla fırıncıya "abi 15 kuruşu simdi versek pazartesi kalani tamamlasak olur mu dedik"
    yüzümüze baktı "ne diyorsunuz kızlar siz" dedi.
    dediğimize diyecegimize pişman olduk ama laf ağızdan çıkmıştı bi kere.
    firinca abimiz güzel yüreğiyle bir poşete 2 ekmek, 2 simit birkaç pohca koydu. yarın pazar kahvaltısı için de erkenden gelin dedi. oyle paranız yokken utanmak sıkılmak yok gelin birlikte soframızda yer içeriz. paranız olunca ödersiniz demişti.
    simdi o abiyi düşünerek yazıyorum ve ağlıyorum.
    keşke gidebilsem yine içimde kaldı.
    ha bir de biz okuldayken komşumuz seyhan abla kaynanasindan gizlice evden cay , peynir falan koyar bir poşete, kapımıza asardi.
    her birine minnetimi iletiyorum, unutmadım yaptıklarınızı her daim sizleri anıyorum ve yolumuzdan devam etmeye çalışıyorum.

  • ekşi sözlük'e hakaret etmekte kendince haklıdır. çünkü burada her yerden insanlar var ve kimsenin pislikleri gizli kalmıyor. dolayısıyla ekşi sözlük kendilerine zarar veren bir ortam. mesela şu an gibi.

    gelin size bu adam hakkında bilmediğiniz bir şey anlatayım.

    bu adam 2018 yıllarında ıstanbul aydın üniversitesi'nde medya işlerine bakıyordu. okulu asker gibi yöneten mütevelli heyeti başkanı mustafa aydın'ın da has adamıydı. kendisini akademik kadroya almaya çalıştılar fakat yök'ün gereksinimlerini karşılamadığı için almayı başaramadılar.

    iletişim fakültesi dekanına ve öğretim üyelerine baskı yaptılar. öğretim üyeleri bu kişiyi istemedi. çünkü lisans diploması yoktu. kendilerine verilen diploma da şaibeliydi. böyle bir kişi öğretim üyesi olamazdı. daha sonra kendilerine yakın olan sosyal bilimler müdüründen işi çözmeye çalıştılar. lisans öğrencilerine ders veremeyecek adam yüksek lisans öğrencilerine ders verecekti. sosyal bilimler müdürü ne kadar uğraşsa da hocaların duruşu sayesinde yine işi görülmedi. hocalar bu yüzden çok büyük baskıyla karşılaştı. bu da olmayınca basit idari görev verdiler meslek yüksek okullarında takıldı bir süre. sonra ne oldu bilmiyorum

    elinden gelen her hukuksuzluğu yaptı öğretim üyesi olup, bu sıfatı televizyonlarda kullanabilmek için. isteyen araştırabilir bu konuyu.

    şimdi ben bu olayın içinden bir şahit olarak bunu buraya yazabiliyor, kendisinin bilinmeyen pisliklerini ortaya dökebiliyorum. biri ismini arattığında google'da bu yazıyı okuyabiliyor. işte bu yüzden ekşi sözlük bu adama göre lağım çukuru. işte bu yüzden bu zihniyet sosyal medyayı tehlike olarak görüyor.

    fuatçığım bunu okursan burdan sana selam olsun nasıl da almadık seni aramıza ama.

  • burda 120 liraya masa donatacağını sanan bir genç ile karşı karşıyayız. o paraya bir porsiyon pattes tava yersin delikanlı

  • the fifth elementgibi tekrar tekrar basa konup izlenesi, arada ozlenip tekrar izlenesi film. insani yormadan, cok aglatmadan, bol guldurerek, guldurmese bile tebessum ettirerek kanina girer. cok carpici diyaloglar vardir hatta zaman zaman oyle ayarlar vardir ki "bunu mutlaka kullanmaliyim!!" ya da "ben niye dusunmedim!" gibi serzenislere suruklenir insan.. ms. perky ise filmin az anlasilmis super karakterlerinden biridir, patrick verona karakteriyle izledigimiz heath ledger ise bir johnny depp tatliligiyla gonlumuzu calmistir.. filme damgasini vuran "can't take my eyes off of you" serenadinda patrick'in dedigi gibi "too good to be true"!
    ms. perky: people perceive you as somewhat...
    kat stratford: tempestuous?
    ms. perky: "heinous bitch" is the term used most often.

    ve filmin en super sozlerinden biri, olayi tamamıyla ozetler:
    michael: the shit hath hitith the fan... ith.

  • akp grup başkanvekili bülent turan ekonomik kriz olduğunu kabul ediyor ve ekliyor:

    "şu an krizimiz var kabul ediyorum. bir problemimiz var kabul ediyorum. bu bedeli beraber taşıyacağız milletimizle"

    video

    ben neden bedel çekiyorum kardeşim? ben mi yedim paraları?

    lahanayı yerken kıtır kıtır sapına gelince mee. yok öyle.

  • --- spoiler ---

    temperli cam oyununda camcı abinin misketi bolmuş gibi atması çok saçmaydı. güç bela bir tane cisim bulmuşsun, o da önceki oyundan kalan bir misket. belli ki adam onu cebellezi etmiş. camcı abi anında fırlatıp "daha yok mu, diğerine de atacam" diyor.

    altındaki cam temperli işte. önce ona atsana misketi. vücut ağırlığı sesi keser diye düşünüyorsan da misketi fırlat, düşmeden önce zıpla işte. en azından temperlinin çıkardığı sesi bilirdin.

    --- spoiler ---

  • bu nasıl bir terbiyesizliktir. böyle şeyin mizahı dahi olmaz. bu habere seyircinin önünde özür dileyerek ceketini çıkartartan neşet ertaş'ı dinlerken denk gelmem de ayrı bir ironi. buyrun sayın cumhur başkanımız biz millete hizmetkar olmaya geldik diyordunuz, partinizin vekilleri ortaçağın arap emirleri gibi saltanat sürüyor.