hesabın var mı? giriş yap

  • mp3'ün müzik piyasasını öldürmediğini, aksine canlandırdığını düşünen zihniyettir.

    aslında sanatçıların ticaretten pek anlamadığının ilk göstergesi 1990'lı yılların başlarında yaşanmıştı. başta orhan gencebay üzere birçok müzisyen, kravat takıp, takım elbise giyip koltukaltlarında klasörlerle özel radyolara savaş açtılar. oysa özel radyo televizyonlar sayesinde pazar büyüdü ve beylerin (çok özür dilerim ama) biti kanlandı. talk show'lar, özel programlar, diziler falan. özel radyo ve televizyonlara açılan aptalca savaşın bir benzeridir mp3'e açılan savaş. mp3 müzik pazarını büyütür ve sanatçıların doğrudan albüm gelirlerini azaltsa bile medya endüstrisinden aldıkları parayı artırır.

    aslında gelişen teknolojinin kişilerin ekmeğini böleceği fikri yeni değildir. kökeni matbaa'ya karşı çıkan hattatlara, hezarfen ahmet çelebi'yi öldürmeye çalışan kayıkçılara, bir de metro yapılmasına karşı çıkan taksici dolmuşçulara kadar dayanır. "mevcut teknoloji ile nasıl para kazanırım" ın değil, "eskisi gibi nasıl para kazanırım" ın dışavurumudur.

    ben 1 günde 10 cd'de alsam 10 yılda 1 cd'de alsam aynı fiyat tarifesini uygulayan ve bana herhangi bir sadakat veya saygı göstermeyen satıcıya ben neden karşılıksız sadakat göstereyim? hem pazarlama adına hiçbir girişimin olmasın, 50 sene önceki plak satış yöntemlerine aynen devam et, rafa cd'leri dizip manav gibi müşteri bekle, ondan sonra teknolojiye savaş aç. değirmenle kavga etmenin 2000 yılı versiyonu. (bkz: don quijote) daha önce radyoyla, televizyonla yapılan kavga şimdi de bilgisayarla yapılıyor.

    bugün dünyanın en çok kopyalanan ürünleri microsoft ürünleridir ve ne ilginçtir ki dünyanın en zengin adamlarından biri bill gates'dir. biz kopyaladıkça adam zengin oluyor. çünkü dünyayı kendi ürününün bağımlısı yapıyor. o zengin olduğu için intikam duygusuyla kopyalamıyoruz. tam tersi biz kopyaladıkça adam zengin oluyor. yani beatles'ın mp3'ünü indirmeyen adam ertesi gün gidip beatles cd'simi alacaktır? tabii ki hayır. tam tersi mp3'ünü dinledikten sonra birçok albümün orijinal cd'sini aldığımı bilirim.

    son bir soru : futbolcular ile hentbolcuların kazandıkları paralar arasındaki uçurumun nedeni nedir? eğer cevabınız "stadların büyük, kapalı spor salonların küçük" olması ise zaten anlaşamayız. ancak cevabınız "ürün bağımlılığı" ise ortak bir zemine yaklaşıyoruz demektir. bu ürün bağımlılığını yaratmanın en kolay yolu ise bedava kullanımdır. insanlar futbola para vererek değil mahallede bedavaya oynarak, televizyonda bedavaya seyrederek alıştı çünkü. tıpkı kopya microsoft ürünlerine bedavaya alıştığı gibi.

    sözün kısası: birkaç sözlük yazarının fikriyle bu iş değişmez. daha geniş vizyonlu, global ve teknolojiyi kabullenen çözümler üretilmeli.

    hal böyleyken böyle..

    not : "filanca suser şarkı söylüyor, nefis de saz çalıyor. ondan iyi mi bileceksin" tarzı eleştiriler var. söylemek istediğim şey tam da budur. para kavgası sanatçıyı küçültür ve toplumdan uzaklaştırır. metallica mp3 ile mücadeleyi abarttığında bir toplantı çıkışında eski bir metallica hayranı "hey james, here is a dollar, sing me a song" diyerek suratına para fırlatmıştır. ne oldu şimdi? metallica mı kazandı?

  • görsel

    yeni başlayan lise mezunu bekar bekçi maaşı: 10293,82 tl.

    çok iyi valla. okuyup öğretmen, doktor, mühendis filan olmaya gerek yok. 4 sene üniversiteye para akıtmaya da. yani amacınız sadece iş bulup para kazanmaksa bekçilik çok iyi.

    kaynak

  • ben bir kere küçükken bu konuyu dedeme açtım. "işte ona renk körü denir" dedi. konu kapandı.

  • fazla kesin konuşmamak lazım aslında; belki ufak bir karşılaşma olmuştur ve bir kaç kelime etmiştir yazarla sporcular. ancak yazıda bulls'lu oyuncularla "röportaj" devam ederken karl malone'nun da -alakasız bir şekilde ve birden- itirafıyla araya girmesi "olayı" tam anlamıyla bitirmiş!

  • bu gece istanbul tozkoparan'da gerçekleşmiş olay. acil olarak bu suriyeli ve afganlar ülkemizden gönderilmezse türkiye'yi ve türk milletini gelecekte maalesef iyi şeyler beklemiyor.
    kaynak

    olayla ilgili bir yazarın bilgilendirmesi:

    tozkoparanda kentsel dönüşüm durumu mevcut halk ile bakanlık anlaşamıyor. bazı ev sahipleri imza vererek evlerini terk etti. 20 dairelik binalarda 3,5 daire boş ve afganlar bu dairelerde barınmak için bu boş evlere dadanmış, hali ile binalarda oturan hane sakinleri ile tartışma yaşayan afganlılar bıçak çekerek bizim türk vatandaşımızı yaralıyor.

    daha önceki günlerde otobüsler ile afganlar mahalleye bırakılmış ve insanlara pis gözlerle bakmaya devam ederek tartışma ortamları yaratmışlar emniyete şikayet edilmiş ama çözümsüz kalmış.

    ülkeye bu mültecileri sokuyorsan onların barınma beslenme ihtiyaçlarını devlet olarak karşılanmalısınız.mülteci kanuna göre mültecilere özel kamp kurulmalı ve onların bu bölgeden kaçarak yayılması durumunda sürgün edilmeli maddesi mevcut ama gel görelim mülteciler ülkenin her mahallesinde mevcut.

  • 3 gündür kulanmaktayız kendisini.

    120m2 evi 1,5 saatte tamamen süpürüyor. telefona yüklediğiniz yazılımdan doğru tüm kontrolü yapabiliyor, temizlik sırasında anlık olarak evin neresinde olduğunu takip edebiliyorsunuz. geçmiş temizliklere de girip detayları inceleyebiliyorsunuz. mi home uygulamasını genel itibariyle kullanışlı bulduğumu söyleyebilirim. evin haritasını bir kere çıkardıktan sonra hafızaya atıyor. evi henüz tanımadığı ilk kullanımımızda salondan oturma odasındaki şarj istasyonuna (en kısa yoldan gitmeye çalıştığında duvarla karşılaşıyor) gidememişti. şimdi evi tanıdı kendileri, salondan şarj istasyonuna git dediğimde geriye dönüp kapıdan gidiyor :) yani bir anlamda cihazda 'machine learning' var.

    2 cm'ye kadar engelleri aşabiliyor. banyonun girişindeki mermerden geçebiliyor. içerdeki derinlik daha fazla olduğu için geri çıkamıyor. app'ten doğru banyo girişini kapattık. evin istediğiniz bölgesini kapatabilir veya özellikle temizlemesini istediğiniz bölge için temizle komutunu verebiliyorsunuz. eğer koltuklarınız altı robotun girebileceği kadar yüksekse normalde sizin koltukları çekerek yapacağınız temizliği hiçbir şeyi yerinden oynatmadan yaptırabiliyorsunuz. ufak süpürgesi sayesinde duvar kenarlarındaki tozları da temizleyebiliyor.

    cihazda süpürme ve ıslak silme şeklinde iki fonksiyon var. ıslak silme özelliğini kullanabilmek için halıları kaldırmanız gerekiyor. bir süre sonra da bezin temizlenerek yeniden takılması gerekiyor. bu işlem için önerilen süre 30 dakika. 1,5 saatlik bir genel temizlik için bezin 3 kere temizlenerek takılması lazım. nihayetinde ıslak silme için her ne kadar işin yine büyük çoğunluğunu üstlense de yine de sizin evde olmanız gerekiyor.

    eğer doğrudan bölgesel bir leke/kirlilik söz konusuysa ıslak silme özelliğinin çok tatmin edici olmadığını söylemek lazım. sonuçta cihazda kirliliği algılama gibi bir özellik yok. sizin cihazı aynı bölgeye tekraren yönlendirmeniz söz konusu olabilir. ama bunu yapana kadar bezi alıp temizlemek daha pratik ve hızlı olacaktır.

    sonuç itibariyle özellikle süpürme fonksiyonuyla evin genel temizliğini yapma konusunda bence parasını fazlasıyla hak eden bir cihaz. siz evde yokken bir robotun tüm evinizi temizliyor olması günümüz teknolojisinin geldiği noktayı sadece uzaktan gözlemlemenizi değil, bizzat yaşamanızı sağlıyor.