hesabın var mı? giriş yap

  • gidemediğim maç. kuzey kale arkası biletimi bir renkdaşıma vermek zorundayım.

    para istemiyorum sadece 2 şartı yerine getirmesi yeter:

    1. passolig'i olması.
    2. lösev'in şuradaki linkinden ya da elden yaptığı 20 lira ve üzeri bir bağışın bu entry'den sonra yapıldığını bana gösteren bir fotoğraf veya ekran görüntüsünu bana yollaması.

    sonra bilet onundur.

    bu arada biletleri karaborsa olarak satan herkesin allah belasını versin. kendinize beşiktaşlı filan demeyin siz. şerefsiz herifler.

    edit: bilet gitti.

    debe editi: normalde hicbir zaman yapmam debe editini. yapana da genellikle kizarim. çogunlukla islevsiz ve konuyla alakasiz oluyor. ancak bu entry yazildiktan 2-3 saat sonra losev'in kapu spotu yasaklandi devlet tarafindan. icime mi dogdu da losev'e bagis istedim bilmiyorum ama bagis yapmak icin sadece boyle seyleri beklemeyin lutfen.

    girin losev'in internet sitesine onlarca bagis secenegi var. hic ugrasamam diyorsaniz 3406'ya bos sms atin. 10 tl karsiliginda bagis yapabiliyorsunuz.

    ya da yukarida verdigim linke tiklayin online bagis yapin.

    ya da neredeyse her atm'de bulunan sekilde atm'lerden, bankalardan elden bagis yapin.

    zira onlarca umut dolu cocugun hayata donmesini saglayacak bir hastaneye bile karsi cikabilen, aman doktorumu elimden almasin diyen bir hukumetle karsi karsiyayiz. yazik gunah. bu kadar kalpsiz olunmaz.

    http://www.losev.org.tr/…2/tr/content.asp?ctid=428#

    bu linkten girip istediniz turden bagisi yapabilirsiniz.

    0.

  • hali hazırda mevcut olan vampirlik mefhumunu silbaştan yaratmayı marifet sanan insan evlatları sağolsun, sürekli gözümüze gözümüze sokulan ve en azından beni feci uyuz eden bir zevzeklik.
    sanırsın her yönetmen francis ford coppola, sanırsın her senarist anne rice...

    "vampirler gün ışığında toza dönüşürler, kalplerine kazık çakılınca ölürler sanıyordun değil mi? yanlış!!! vampirler aslında boyunları kırıldığında geberirler...

    ...diye düşünmüş olabilirsin. alakası yok! vampir dediğin yaratık, kafası koptuğunda nalları diker. çok ileri seviyedekileri acil durumlarda yarasaya dönüşebilirler. gün ışığı onları öldürmese de güçlerini söndürür...

    ...gibi gelmiştir allah bilir sana!!! alakası yok... zaten vampir, kabil'in soyundan gelen, ve lanetlenmiş ölümsüz insanlardır aslında. sonsuza kadar yaşayacak ve bu cinayetin lekesini hep üzerlerinde taşıyacaklardır...

    ...diyorsundur şimdi sen! ahahaha... yok artık ya! vampir dediğin clublarda takılan, gün doğumunu ray banle izleyen, olsa olsa yüksek faktörlü krem kullanarak gündüz mündüz caddeye akan, bildiğin gececi havalı kimselerdir...

    ...diye kandırırlar milleti. aslında mısır zamanında yapılmış biyolojik bir deneyin yanlış gitmesi sonucunda........"

    (bkz: akar akar akar)

  • belki blackberry, iphone gibi akıllı telefon kullanmıyorum ama benim telefon da aptal sayılmaz. mesela otomatikman saati geri almış bugün.kafa zehir.

  • hiçbir şey. sen o öğrenciyi dövüp sövüp sınıfı mum gibi yapsan paşamızın ağırına gidip ertesi gün çıkışta karnına bıçağı takmayacağının garantisi yok. bir sınıf dolusu asayiş vakaya bir tane öğretmenin çıkıp eğitim vermesi bekleniyor. devlet önce öğretmeninin can güvenliğini sağlasın sonra eğitim beklesin. şu durumda öğretmenin yapacağı suya sabuna dokunmadan maaşını almaktır.

  • ya allahın vasıfsız ergeni nasıl sürekli gündem olabiliyor. takip etmiyoruz, görmek istemiyoruz ama her yerde karşımıza çıkıyor.

  • öğrencinin ne yaptığını anlayamamış olmalarından kaynaklı olabilir. seviye üstü demişler reddetme sebebine. tamam da, kimin seviyesinin üstü?

    sizin mi, çocuğun mu?

  • ömrüm çürüdü levent trafiğinde
    şimdi yola çıksam, varışım gecenin köründe
    zaten geri döneceğim on saat içinde
    ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste

    ya da gideyim bari lan
    benim evim bağdat caddesinde

    ne güzel otobüsümüzdün sen 500t
    güzergahının uzunluğu 62 kilometre
    oksijensiz solunumu öğrendim senin içinde
    ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste

    ya da gideyim bari lan
    benim evim bağdat caddesinde

  • çok sevdiğim arkadaşımın evine kahvaltıya gittiğimde, kahvaltının susam sokağı tadında işlenmesi beni dumurdan dumura sürüklemiştir. arkadaşım henüz uyanan ev halkı için annesine:
    - anne baba nerde
    - baba uyuyo yavrum
    -hmm peki ya abi ? abla?
    - abi kalktı abla yüzünü yıkıyor yavrum

    bu konuşmaların şokunu atlatamadan arkadaşımın işitme engelliler için kahvaltı yapışını izlemeye başladım, kendisi sofradaki herşey konuşuyor yemeden önce yüksek sesle isimlerini sayıyordu:

    -hmmm ekmeğimizi alalııım, önce bir parça tereyağı ve biraz balllll.....hani benim zeytiniiiim, iişte burdaaa hoop bi parça zeytin......bugün hiç reçel yemedim, hmmm çilek reçeli, bayılırım...

    bütün bunları arkadaşım komiklik yapıyor herhalde diyedüşünerek seyrettim ama sofrada kimse gülmüyordu, ve bu aile gerçekti.