ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
müge anlı ile tatlı sert
-
programda evlatlık verdiği kızını arayan adam diyor ki; "eşlerimden ayrılma sebebim yemekleri yavaş hazırlamalarıydı. ben yemek yemeden duramıyorum. çok yiyorum."
bunun üzerine müge'nin çözümü: "aşçı bir kadınla evlenin siz o zaman."
şevki sözen hocanın çözümü: "ee o zaman yemek yapmayı öğrenin, istediğiniz gibi hazırlayın, yiyin."
aradaki zihniyet farkının net özeti bence. :)
debe editi: teşekkürler. :)
devletin açacağı markete isim önerileri
-
(bkz: recepsepeti.com)
beşli çeteye ödenecek 153 milyar dolar rezaleti
-
2045 yılına kadar "bu milletin a. koyacağız" diyen adamlara 153 milyar dolar ödenecek.
kaynak
milli gelirin %22 sine karşılık gelen bu borç şu an doğmamış çocuğun bile sırtına yüklenmiştir.
koca türkiye cumhuriyeti bir takım onun bunun çocuklarına 2045 yılına kadar ipotek edilmiştir..
"vatan hainliği nedir" in tanımı budur!
bu projeleri tanıtırken "cebimizden bir kuruş çıkmayacak" diyenler;
devran döndüğünde gözünüzün yaşına bakanın da amk.
tavuk dünyası
-
bu konuda bilir kişi olabilirim
istanbul'da zincir bir fast food şirketinde 10 yıl ofiste satın alma müdürlüğü yaptım
yiyecek içecek sektöründe değişmeyen tek şey kar marjidir.
üründen ürüne değişir %300 %500 arası olur genelde. tavuklu ve kaşarlı menüler en çok geçirilen üründür.
yani şöyle düşünün 10 tl ye mal edilen bir ürün
50 100 tl arası satılır.
yıllarca neden her sokakta bir büfe açıldığını anlayın artık.
şimdi ülkenin durumundan dolayı maliyet arttı.
ama işletmeler %300 %500 kardan vazgeçmiyor.
olay bundan ibaret.
almayın aldırmayın gitmeyin demekle olmaz.
kesin birileri gene gidecek
kapitalist sistem budur.
biz de bu sistemin kölesiyiz
edit: benim yazıma cevap veren kişiler olduğu için editlemek zorunda kaldım.
bana satın almacı diyerek zaten söze başlayanlar oldu. kamyonla gidip malı alan ben değilim.
ben bir ürünün belirlenmesini, kalitesini, maliyetini, satış raporlarını, ve son olarak tüketiminden sorumluydum.
şirketin büyüklüğüne göre alacağınız malzemede kiminle muhattab olacağınız belirlenir.
ben coca-cola'nin bayi müdürüyle değil
türkiye ve asya kıtasından sorumlu olan kişiyle görüşürdüm veya pınarın, sütaş' in plasiyeriyle değil genel müdürüyle anlaşma yapardim.
et ve tavuk ürünlerinin tüketimi inanılmaz fazla olduğu için ve de çok hassas ürünler olduğu için direk sahibiyle görüşürdüm. öncelikle bunu belirtmek istedim çünkü bilgi sahibi olmadan konu hakkında bilgi sahibi olanlara bok atmayın. açık konuşayım bunları yazarken bile ben utandım.
çok daha detaylı bilgi verebilirim fakat başınızı şişirmek istemiyorum.
bir yiyecek içecek işletmesinde 2 kalem maliyet hesaplanir
1.si ürünün ham maliyeti
2. si ürünün hazilanma ve sunum maliyeti
1.sini çıkartırken ürünün içine neler konulduğunu grami gramina hesaplanır.
buna ürün reçetelemek denir
yani her ürünün 1 reçetesi vardır.
100 gr tavuk
20 gr mantar
10 gr patates
20 gr makarna gibi
bu ürünleri alırken verdiğiniz fiyatı koydugunuz grama bölerek cikartirsiniz
2. maliyet "işletme maliyeti"
ama siz patatesi tavuğu alıp direkt müşteriye vermiyorsunuz
onu önce gidip alıyorsunuz "lojistik maliyet"
sonra bir dükkana koyuyorsunuz "kira maliyeti"
daha sonra onu pişiriyorsunuz " enerji maliyeti"
sonra bu ürünü biri yapıyor birileri servis ediyor
"personel maliyeti"
şimdi alt alta yazdım sakın çok maliyet diye düşünmeyin.
çünkü o dükkana 1 müşteri gelip 1 ürün satılmıyor
personel günde onlarca kişiye bakıyor.
kira hiç iş yapmasan veya 100 katı ciro yapsan aynı kalıyor ay içinde
kısaca kesiyorum
arkadaşlar iyi bir işletme öncelikle ürünün en kalitelisini alır
personeline iyi maaş verir bu yüzden müşteriye iyi davranılır. bunlar olduğu sürece biraz da matematik bilgisiyle hayatta kalırsınız.
çok ama çok daha detay var yazmayacağım
ama son olarak şunu söyleyeyim
şu anda yiyecek içecek sektöründe maliyetler arttı
fakat işletmeler pandemiden önceki dönemden daha çok para kazanıyor.
maliyet 2 arttiysa fiyatlar 10 zamlandi
edit2: o kadar çok mesaj geldi ki hepsine cevap vermeye çalıştım.
anlamadığınız çok nokta olmuş
size şunu söyleyeyim.
tavuk dünyası veya belirli bir ürünü alan zincir işletme sizin gibi fiyattan almaz
mesela pazarda 80 tl olan ürünü boyle işletmeler
30 40 tl ye alır yıllık anlaşma yapar
mesela bir keresinde kaşar firmasıyla anlaşma yaptım yıllık olarak 22 tl
siz o zaman kaşarı 55 tl den aliyordunuz.
daha fazla yazmayacağım
bir gün çok detaylı işletme maliyeti enrtysi gideceğim.
debe editi: bu bilgileri yazarken hiç bu kadar gündem olacağını tahmin etmemiştim.
burası (bkz: kutsal bilgi kaynağı) kim ne derse desin.
küçük bir bilgi kırıntısı sağlayabilmek bile insanı mutlu ediyor.
gizlice görüntüleri çekilip para istenen kız
-
ahlak bekçileri gelmeden önce yazayım.
önce direkt savcılığa yanında güvendiğin bir avukat (mümkünse feminist bir kadın) ile git.
siteye mesaj at ve dava açacağını söyle. ve davanı da aç ciddi ciddi.
pezevenklere yer sağlamanın bedelini ödesin ibneler.
ondan sonra o bilgim yok diyen ibneye de ayrı bir dava aç.
çok genişlemeden sadece savcılık ve bir avukat ile yaptıkları şantajları bir taraflarına sokarsın onların.
korkma. ciddiyim korkma.
burada gelip sana ahlak dersi verecek ibneler geceleri o sitelerde ezik ezik gezen piçler. kim kime ahlak dersi verecekmiş herkes kendine baksın.
dediğim gibi çok duyurmadan ve korkmadan savcıya git.
edit: ülkemizde görme engelli insanlarımız için rehber köpek uygulaması için lütfen destek olalım.
bir lisede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
sınıfta anıl var. anıl'ın cyborg olduğunu düşünüyoruz. anıl bir anadolu lisesinden bizim okula bizim bilmediğimiz bir puanı yükseltmek için gelmiş. anıl odasının duvarına güneş saati çizmiş.
sınıfta gülcan var. matematik hocası gülcan'ı seviyor. bu dünyada belki de bir tek gülcan'ı seviyor. hatta gülcan'ın karnesine "unutma unutulanlar unutanları asla unutmaz" yazmış. (bkz: ibrahim erkal)
hocanın sorduğu bütün sorulara ya anıl parmak kaldırıyor ya gülcan. biz de not tutmak zorunlu olduğu için deftere çizdiğimiz şekillere not süsü vermeye çalışıyoruz. figüranız biz.
bir gün hoca tahtaya bir soru yazdı. yabancı bir ses "30 derece" dedi.
hoca sınıfı bakışlarıyla taradıktan sonra sordu "kim dedi onu?"
alper, anıl ve gülcan'ın sultasını kırmanın verdiği sevinçle "ben" dedi.
hoca alper'in sırasına doğru ilerledi. hoca yaklaştıkça alper'in suratındaki zafer ifadesi yerini endişeye bıraktı. gelen bir aferinse şimdiye kadar gelmiş olmalıydı...
hoca kendisinden beklenmedik bir çeviklikle alper'e dalıverdi. hem de ne dalmak... sağlı sollu. duvar tarafında oturan alper'in kafa lambrilerden sekip tekrar tekrar hocanın yumruklarıyla buluştu.
alper büyük bir şok ve küçük bir beyin sarsıntısı yaşarken hocanın soluk soluğa sesini duyduk:
"parmak kaldırmadan konuşma!"
türkiye'ye gelmiş en efendi yabancı futbolcu
-
(bkz: claudio taffarel)
18 temmuz 2022 kyk faizlerinin silinmesi
-
neyse biz çalışan eşeklerin üzerine biraz daha yük bindi.
euro 2020'de 0 çekip istifa etmeyen hoca
-
yüksek maaşlıdır
başarısızdır
kabadır
laf ebesidir
doğu karadenizlidir
asla istifa etmez görevden affedilir
son 20 yılın özetidir.
bir zamanlar anadoluda'daki muhtar sahnesi
-
diyalogların yanı sıra diğer bir dikkat çekici olanı da, kenan'a bakmakla yükümlü polis izzet tıkınmakla meşgulken kenan'a yemek verenin doktor olmasıdır. böylesi de başarılı detayları barındıran sahnedir.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"national geographic'de 2 saatte anlatılan kuşu ,yaban tv'de 2 dakikada vurdular,ülkemi seviyorum :)"