hesabın var mı? giriş yap

  • - en son kiminle çıktınız peki?
    - semra ile efendim, okulda tanışmıştık.
    - ezgi ile çıkmadınız mı?
    - hayır efendim.
    - açıkcası ben en az bir ay ezgi tecrübesi olmayan insana kız verme taraftarı değilim.
    - aslında tam çıkmak üzereydik, araya askerlik girdi malumunuz...
    - peki beş sene sonra kendini nerede görüyorsun delikanlı?
    - sizlerle birlikte yazlıkta okey masasının başında görüyorum efendim, hatta siz okeye dönüyorsunuz.
    - güzeeel, hanım benim kanım kaynadı bu çocuğa.

  • depresif değilim, evlatlık da değilim, çok romantik de sayılmam. ama kapalı hava ve yağmur bana serinlik, güzel kokular, sessizlik, temizlik, derin ve sağlıklı uykuyu çağrıştırırken sıcak hava ter kokusu, sivrisinek ve bilumum haşerat, derinleşemeyen terli uykular, miskinlik çağrıştırıyor.

  • travma sebebi: yerli mallari haftasinda meyve olmak

    85' sonrasi dogumlular dalga geçtigimizi zannediyor olabilir. bilakis, biz elma, seftali, muz, kestane ve hatta karpuz olmus bir nesiliz. bu meyveleri içsellestirmis, bu meyveler için sapka yapmis, o sapkalari basimiza takmis, yine bu meyveler için maniler ve siirler ezberlemis, ve hatta bu becerilerimizi bir ton yetiskinin önünde sergilemek zorunda kalmis bir nesiliz. armut oldugumuz için alkis toplamis bir nesil.

    sonuç: olunan meyveye karsi anlamsiz bir antipati beslemek. o meyvenin renginden illet etmek*. anamur muzunun iyi, diger muzlarin kötü olduguna inanmak. yerli mallari haftasi kutlamayan genç nesillere killanmak.

  • 50 milyar tl bağışladı...

    bence yanlış anlaşıldı, eski parayla söyledi milyarı ya da dünyayı yöneten 4 aileden biri çamoluk ailesi.

    edit: canlı yayında düzeltme yapıldı. 50 milyon tl bağışlamış.

    edit 2: kendileri açıklama yapmışlar. tahmin edildiği üzere miktar 50.000 tl

    birazdan yapılacak açıklamada biz sms atamadık onu soracaktık, 50 lira bağışlıyoruz yani diyebilirler.

    edit 3: elbette bu durumda espri yapmak doğru değil fakat kaç gün sonra azıcık tebessüm ettik hep beraber. insanların ne halde olduğunu unutmadık elbette kafamız birazcık dağıldı diye.

  • silahlanmasınlar demiyorum, hobi olarak yine silahlansınlar ama...

    bu adamların süper güç olduğu dünyada çok kan akar. kapalı, içe dönük ve "uzak" bir toplum oldukları için mevzu anlaşılamıyor ancak, hitler, stalin falan bunların kafa yapısı yanında amatör eğlendirir. batı her ne kadar bi sürü insani suç işlemiş olsa da, çin'in yanında gerçekten insan hakları aktivisti bir melek gibi kalır. çin yeterince güçlenirse, hepimizin boynuna zincir vurup madenlerde çalıştırır ben söyleyeyim. uncle sam'i falan çok aratır yani. insanlık için en büyük tehdit bu olabilir şu anda.

    kendi vatandaşlarına ne vaat ediyorlar ki, dünyaya ne sunabilirler? 2019 yılında bildiğin toplama kamplarında aileleri parçalayan, insanlara zulmeden, her türlü bireysel özgürlük alanını sonuna kadar daraltan, vatandaşın bakkala giriş çıkışını bile takip eden, 1984 tarzı yönetilen bir ülke. yok ulusalcılıkmış, avrasyacılıkmış, otmuş bokmuş gibi uyduruk fikirlerin arkasına saklanıp, bütün mesaisini dünyayı bu yamyamlara teslim etmeye harcayan dingiller var. ülkemizde de var bunlardan. inanılmaz bi şey gerçekten.

  • "arda turan denen bu herif hastaneye silahla girip ateş ettiği gün hukuk işleseydi; sağlık bakanlığı bu olaydan ders alıp x-ray cihazı kullanmaya başlasaydı.....

    konya şehir hastanesinde kardiyoloji uzmanı doktor ekrem karakaya bir ruh hastası tarafından silahla vurulup şehit edilmeyecekti..."

    bu da tarihe bu şekilde not düşülsün.

  • kendi içmez,içeni kınamaya bayılır
    yüzünden aldatmaca,sahtekarlık yayılır
    şarap içmiyor diye kasılıp gezer ama
    yedikleri yanında şarap meze sayılır

    diyerek acaba yıllar evvelden hangi ülkenin başbakanını işaret etmiş merak ettiğim ileri görüşlü büyük adam.

  • şöyle bakın isterseniz
    o dönem asgari ücret 78 milyon lira imiş. yani asgari ücretin 512 kat fazlasını alıyormuş
    yani şimdiye kıyaslandığında aşağı yukarı 5.8 milyon lira kazanıyormuş.
    dipnot: kadının en prime olduğu dönemdi bu arada.

  • her iş çıkışı sonrası, illa bi a101’e uğrar; öyle eve giderim. bugün de perşembe olduğundan uğrayayım dedim. bilgisayar kampanyasını biliyorum ve bana yâr olmayacağını bildiğimden, alma düşüncesine bile girmedim.

    neyse, salına salına yürürken, bizim çengelköy şubesinin depo kapısı, hemen arka taraftadır. şube müdürü, battaniyeye sarılmış iki kutu ile çıktı depodan. şöyle takip ettim çıkışını ve örtüyü açınca hooop iki adet lenovo bilgisayar :)

    şaşırdım mı? tabii ki hayır... sistem böyle maalesef. adalet, hak, görgü, ahlak, erdem... bunları “ucuzluk” markette bekleyip de üzmeyin kendinizi...

    tanım: müşteri alsın diye numunelik gönderilen kampanya ürününü, battaniye ile dükkandan çıkartan müdürlere sahip marketler zinciridir... fazlası var; eksiği yok...

  • selin: ali beni anladı.
    emre: anlatsaydın ben de anlardım.
    selin: anlatsaydım herkes anlardı...

    vay be... ne yazmış senaristler.