hesabın var mı? giriş yap

  • gece gece okurken beni sinir krizine sokan başlık. ortaokuldayken voleybol takımına girmiştim, gerçi girmemle çıkmam bir olmuştu çünkü babam şort giymemiz gerektiğini öğrenmişti. tayta bile ikna edememiştim ve bırakmak zorunda kalmıştım. sonra da dışarı çıkmam yasaklanmıştı :) sırf voleybol oynamak istedim diye. ha oynamaya devam etsem vargas mı olacaktım hayır. ama belki kızları izlerken içim bu kadar buruk olmazdı. olabilecekleri bu kadar düşünüp kendimi üzmezdim.
    burada atıp tutanlara sesleniyorum: bu ülkenin kızlarının yaşadıkları bunlar. yardımcı olmuyorsunuz bari çenenizi kapatın ve sevinenlere karışmayın.

    bu ülkenin ağ tutmuş zihniyetiyle hiçbir şey yapılmaz.

  • 10 üzerinden 10 verdiğim süper oyundur.

    genellikle oyunları "gameplay" dediğimiz oynanışına göre değerlendiriyorum. grafikler, sesler, müzik ve hikaye gibi diğer öğeler ise benim için ikinci öncelikte.

    oynanış olarak, son zamanlarda oynadığım oyunlar arasında açık ara en iyisiydi. robotlarla savaşıp, farklı metotlarla öldürmek, veya etkisiz hale getirmek inanılmaz bir tatmin hissi yaratıyor. otlar arasında saklanma mekaniği çok gerçekçi gözükmeyebilir, ancak gizlilik mekaniği ve oyuna müthiş bir katkısı olmuş. robotları vurduğumuzda kırılıp dökülen parçaları, yere yuvarlanıp bağırmaları, gözlerinin kırmızı parlayıp üzerimize koşturmaları atmosferi süper yapmış ve oynayana büyük bir keyif veriyor.

    bu oynanış tarafını, örneğin witcher 3 ile karşılaştıracak olursam, rahatlıkla horizon zero dawn çok önde diyebilirim. witcher 3'de savaşlarda 2 farklı büyü atıp, tekrar dolmalarını beklerken etrafta koşup zıplayarak geçirmek zorunda kalıyordum genelde. yakın dövüşte de bir takım standart kombinasyonlar mevcut. bunları otomatik olarak yaptığımız için, kısa bir süre sonra çok sıradan geliyor. bomba, iksir gibi eşyalar ikişer veya en çok üçer adetle sınırlı olduğu için arada bir basılabiliyor, ama pek bir çeşit veya keyif vermiyor.

    horizon zero dawn'da ise, her robotu farklı yollarla öldürebildiğimiz gibi, robotlardan düşen parçalarla da oklarımızı, bombalarımızı ve tuzaklarımızı yenileyebiliyoruz. farklı tuzak, bomba ve ok seçeneklerimiz mevcut. istersek yakın dövüşle de girişebiliyoruz, veya bunların kombinasyonlarını istediğimiz gibi uygulayabiliyoruz. en güzel tarafı da, devasa robotları öldürdüğümüzde parçalanıp yıkılmalarının verdiği keyif.

    ikincil özelliklere geçecek olursak, grafikler konusunda ps4 pro ve 4k bir televizyonla mükemmel grafiklere sahip bir oyun. düz ps4 ve standart hd televizyonda da benzeri yüksek bir grafik kalitesi var. kulağımızdaki cihazı açtığımızda, veya yayımızı gerdiğimizde controller'dan gelen sesler çok hoşuma gitti.

    hikayesi ise gerçekten müthiş. her ne kadar standart bir konuyu işlemiş olsa da, işleyiş ve uygulama şekliyle oldukça kaliteli ve keyifli olmuş. cliffhanger'ıyla da gelecek oyunlara göz kırpması beni çok mutlu etti.

    çok nadiren oyunları platinum trophy'e kadar kovalıyorum. genelde bir yere gelip sıkılarak bırakıyorum, çok nadiren de bitirip bırakıyorum. bu oyun ikincisi oldu. ilki demon's souls'du, yıllar önce ilk ps3 aldığımda aşırı beğenip yapmıştım. sonraki dark souls oyunları da çok güzeldi, ama hiçbiri platinum yapacak kadar demon's souls tadı vermemişti.

  • ben bedava bir şey istemiyorum. hele sus payı hiç istemiyorum. sadece ödediğim paranın hakkını istiyorum. bir daha deprem olursa benim hattım kesilecek mi kesilmeyecek mi? enkaz altında kalırsam birilerine ulaşabilecek miyim yoksa öyle kurbanlık koyun gibi ölmeyi mi bekleyeceğim? bunların cevabını istiyorum.

  • alternatif olarak turkiye de yaya geçidinde beklerseniz önünüzde dolmuş durur, karşıya geçemezsiniz.

  • bir galatasaraylı olarak bu sene şampiyon olmayı hak ettiğine inandığım ve olmasını istediğim kulüp.

    hak ediyorlar çünkü; koca sezon bir maç bile iç sahada oynamadan buralara geldiler ve tüm takımlardan daha çok maç oynadılar.bir de arada liverpool'u elediler.

    istiyorum çünkü; gezi olaylarında delikanlılığın kitabını yazan çarşı mutlu olsun istiyorum.

    yemişim 4. yıldızı, yürü be kara kartal!