hesabın var mı? giriş yap

  • en üzüldüğüm kısım, telefonu unutan hanım ama oradan oraya yürütüldüm diye adama trip atıp konuşmayan da hatun.

    bimiyorum iyi günde kötü günde diye akit yapıp, eşini herşeyden sorumlu tutmak çok içimi acıttı nedensiz…

  • tek ve gerçek nedeni kediler.

    her sokakta 3-5 kap mama var. kediler de korunmadığı için kontrolsüz çoğalıyorlar. ve serçe falan bırakmıyorlar.

    doğanın dengesiyle oynadınız.
    ben küçükken hiç bir sokakta mama falan yoktu. yer kabuğu soğumamış, kedi maması keşfedilmemişti.

    ama sokaklarda kediler yaşıyordu. çöpten buluyorlardı, fare yakalıyorlardı ama karınlarını doyuruyorlardı. güçsüz olan hayatta kalamıyordu bu da dengeyi sağlayan bir unsurdu.

    edit: kedileri sebep gösterdik diye hedefe koyulduk. kediler hayvan da serçeler değil sanki. kedilerin genlerinde avlanmak var. önceden bir kedi 8 yavru yaptıysa 1 tane bilemedin 2 tanesi hayatta kalıyordu. şimdi sokakta doğan her kedi yaşıyor ve onlar da çoğalıyor.

    serengeti deki bütün aslanlar yaşasa ne olur aslandan başka canlı kalmaz. besin zinciri diye bir şey var amk. küçükken belgesel izlerdim aslan antilopu boğarken kamera ekibi niye kurtarmıyor hayvanı diye kızardım. bazılarının aklı da benim o yaştaki aklım gibi çalışıyor.

  • açılın restoran işletmecisiyim.

    bu açıklama öncelikle gerçekten önemlidir. yemek kartı şirketleri için çok ciddi küçülme anlamına gelebileceğini düşünüyorum.

    paket servis restoranı işletiyorum ve ciromun %30'dan fazlası yemek kartları üzerinden geliyor. yemek kartlarına yatan paraların bir şekilde yemek siparişine dönme zorunluluğu nedeniyle müşterilerimin restoranımdan daha sık sipariş verdiklerini gözlemliyorum. bu para nakit olarak verilirse benim satışlarım ciddi oranda düşecektir. çünkü iş yerlerine değil evlere servis veriyorum ve insanlar evde yemek yapıp nakitlerini diğer ihtiyaçları için harcayacaklardır.

    fakat edeceğim bu ciro kaybı umurumda değil. çünkü yemek kartı sisteminin en başından beri yemek kartı şirketleri haricindeki paydaşlarına zararlı olduğunu düşünüyorum.

    2018 sonunda yapılan düzenlemeyle komisyon oranları yüzde altıya çekilen bu şirketlerin aldıkları bu komisyon gereksiz bir finansal yük oluşturuyor. bu yük ilk bakışta restoranlar üzerine binmiş gözükse de aslında günün sonunda nihai tüketiciye biniyor. çünkü restoranlar fiyatlarını belirlerken gider kalemleri içinde bu komisyonları da görüyorlar ve ona göre ürünlerin fiyatlarını olması gerekenin biraz daha üzerine çıkarıyorlar. benzer durum online sipariş platformları yemeksepeti, getir, trendyol vb.. için de geçerli. onların da aldığı yüzde 10-12 arası komisyonlar da aslında tüketici tarafından finanse edilmiş oluyor. daha önce bu konunun detaylarını yazmıştım (bkz: #99164497)

    özetle, restoranların ürün fiyatlarının düşmesi ile tüketicinin alım gücüne pozitif etki edecek bir gelişmedir. restoran sektörü için ise ciddi ciro kaybı demek olacaktır. olsun yine de doğru olan olmalı. bir muhalif olarak bu kararı olumlu buluyorum.

  • kaledeki boz ayısıyla, belinde silahla gezen çakma polatıyla, şikeci ve ırkçı kaptanıyla, tribal burak ve selçuk karakterleriyle, apaçi almancılarıyla, para için galatasaray düşmanı tüpçüyle evlenen ve camiasına ihanet eden çakma imparatoruyla, hizipçiliğiyle, kulüp taraftarılığından kurtulamayıp kendi futbolcularını yuhalayan ve ıslıklayan stadyum seyircisiyle, kendisini ıslıklayan taraftara ana avrat küfrederek cevap veren futbolcusuyla tam bir sevimlilik abidesi takım.

  • fotoğraf resmen big band.
    arka sıra soldan sağa: bass gitar, elektro gitar, davul
    orta sıra soldan sağa: mahmut hekimoğlu, solist, trompet, obua
    ön sıra soldan sağa: billy (klavye), back vokal ablalar ve en sağda saksafon.

  • asteğmen inshroud, mesai bitiminde yorgun argın nizamiye kapısına doğru ilerlemekte, sampi'den pide mi yoksa domnos'tan pizza mı söylesem diye düşünmektedir. nizamiye kapısına yaklaşırken acı acı çalan üç düdük sesi* duyar. garnizon komutanı kışlayı terk etmektedir, esas duruşa geçer, selam layıkıyla çakılır lakin önünden geçip gitmesi gereken flamalı araç, tam önünde durur, asker iner, komutanın kapısını açar, komutan araçtan inmeden inshroud'u eliyle çağırır.

    + [caps] asteğmen inşorut eğmreğt gomtanığm! [/caps]
    - üçyüzyetimişsekiz artı ikiyüzotuzaltı? çabuk?
    + ...(2 saniye)... [caps] ağltıyüzondört gomtanığm! [/caps]
    - afferin
    + [scream vocal] soğal! [/scream vocal]

    diyaloğu gerçekleşir ve komutan basar gider, inshroud anlam veremez, anlam vermeye de çalışmaz, zaten pizza yemeye de karar vermiştir ve evine gider. ertesi gün olayın sebebi öğrenilmiştir. 40'dan fazla subay öğrencinin arasına giren komutan onlara bu toplama işlemini sormuştur ve adamlar (bir tane de bayan asker vardı) heyecandan cevap verememişlerdir. kendi halinde yalnız asteğmenin cevap vermesi çok hoşuna gitmiş olacak ki bu değerli komutan inshroud'a takdir belgesi vermiştir. 20 sene okullarda dirsek çürüten, difransiyel denklemlerle yıllarca uğraşan, 2 tane calculus kitabı yemiş olan inshroud kişisi bir toplama işlemiyle yüceltilmiştir.

    kıssadan hisse: pizza güzeldir

  • anneme ne fikirle gitsem, ki ufak çaplı bir mucittim küçükken, "amaaan max saçmalama" diyerek her seferinde beni terslemesiyle her söylediğimin saçma olduğu ve ciddiye alınacak bir insan olmadığım fikrini buna örnek verebilirim. bu yetişkinliğime de yansıdı ve hâlâ tam olarak aşamasam da büyük oranda ilerleme kaydetmek yıllarımı aldı.

    büyüyüp bu sorunu yüksek oranda aşınca konusunu anneme açtım. "napayım çalışıp işten gelmişim bir şey anlatmaya çalışıyorsun, vaktim yoktu seni dinlemeye" cevabını aldım.

    çok net arkadaşlar, zaman ayıramayacaksanız çocuk yapmayın.

  • 80'li yılların başında beşiktaş'a çok büyük bir miktarda nakit hibe ederek beşiktaş'ı ayağa kaldıran ve bunu yaparken yönetim kurulunda dahi olmayan büyük beşiktaşlı erdoğan demirören'in frankenstein'a benzettiğim oğlu, iyi bir beşiktaşlı.

    yıllar sonra gelen edit: iyi bir beşiktaşlı olduğu konusunda bizleri şüpheye düşürmüş insan.

    daha bi yıllar sonra gelen edit: ben de bu adama "iyi bir beşiktaşlı" demişim ya, ağzıma sıçsınlar benim. 19 yaşında yazıp da 26 yaşımda pişman olduğum çok şey var ama bu bi başka mına koyim. acı çekiyorum resmen.

    en son edit: olm adam fenerbahçeli çıktı lan?

    en bi son edit: erdoğan demirören için söylediklerim de içime kaçmış bulunmakta. hayırlı olsun.