hesabın var mı? giriş yap

  • televizyon mu kaldı?

    artık insanlar ekranlarını yanında taşıyor, ceplerinde, çantalarında. her türlü iletişim oradan akıyor. yayıncılar da buna geçiş yapıyor.

    tv'lerde herhalde sadece sabah programları ve kral tv, power tv gibi müzik kanalları kaldı.

    televizyon ekranları artık sadece bekleme odaları gibi mecburiyetten bakılan yerlerde kaldı. orada bile insanlar çıkarıyor, telefonuyla ilgileniyor.

    televizyon bir teknolojiydi, kaset gibi, walkman gibi, devri geçti. yine var olmaya devam eder de, işte pazarı çok daraldı.

    dev samsung firmasının 2017-2020 gelir tablosunda, tv satışları %5-6 arası bir pay alıyor. o da büyük ihtimal, led display ekran üretiyoruz, arkasına iki kart koyup tv olarak da satalım derdindendir, yoksa değecek iş değil.

    bu elektronik teknoloji trendleri çok ilginç, dalga dalga gelir ve giderler. bir teknoloji çıkar, diğerlerini silip süpürür, zirveye ulaşır, sonrasında doyum noktasında dalgalanırken yerine yeni bir teknoloji çıkar, önceki yok eder. dalganın yükselen trendini zamanında erken yakalamak mesele. yakalayınca da 5-10-15 yıl ömrün var, sonra adaptif olarak yeniliklere uymak zorundasın, yoksa batarsın

  • ben: baba bana elhamı öğret, öğretmen istiyor
    babam:
    elhamdürüsiyle
    kızlar sürüsiyle
    hergün birisiyle
    yarabbi şükür allahım

    ben: aman be baba
    babam: oğlum ne var, hocanız bile bilmez bunu, hem bir tutarsa duan, ehi ehi
    ben: ablam gibi dayak yiyeyim sonra değil mi* ? .. anneee , bana elhamı öğret...
    babam: dur ben sana elemtereyi de öğreteyim.
    elemtere ellipara
    babam gider kochisara.... nereye gidiyon, daha bitmediki
    annem: offf bey offf, cocukların hepisini göndereksin cehenneme, günaha giriyorsun
    babam: ehi ehi ehi he

    * ablam ilkokul birde "kuran kursuna gideceğim" diye tutturur, bizimkiler her zamanki kayıtsızlıkları ile aman gidersen git derler. ablam ilk gün gelir ve babama, "baba bana sübhanekeyi öğret, hoca istedi" der, ertesi gün kursa giden ablam biraz sonra yüzünde şamar iziyle kıpkırmızı şeklide eve döner. şimdi babamdan ablama öğretilen sübhanekeyi dinliyoruz:

    sübhaneke
    sümbülteke
    anam eke
    babam teke

    diye gidiyordu hatırladığım kadarıyla. bu arada babamın 9 yaşından beri beş vakit namazını kılan, orucunun birgünün bile kaçırmayan bir insan olduğunu belirteyim

    (bkz: niye benim babam herkesin babası gibi değil)

  • öyle bir espri ki anlayabilmek için pek çok farklı konuya hakim olmalısınız.

    bilmeniz gerekenler;

    fettah can diye bir şarkıcı olduğunu bilmek.
    onun boş bardak adında bir şarkısı olduğunu bilmek.
    caner diye bir adam olduğunu bilmek.
    canerin kafasında bardak kırmak gibi bir hobisi olduğunu bilmek.
    meleklere iman.
    ahirete iman.

    burada gülüyoruz.

    edit:
    başlığın başa kalması.

    4 yıl sonra gelen edit:
    bu entrynin sırrı nedir çözemedim. üzerinen kaç bahar geçti hala oyluyorsunuz. sürekli hayatımda sizin yüzünüzden bu yazı. sözlük açıldığında ana sayfada mı karşılıyor sizi nereden buluyorsunuz da oyluyorsunuz. başlığı açan kişi bile kaçıp gitti ben burada sırık gibi dikiliyorum. mazide kötü bir şaka olarak kalsın rica ediyorum artık bu konu.

    6 yıl sonra editi:
    ülkede mizah anlayışı değişti, kıtalar kaydı hala oyluyorsunuz. her şeyden önce ayıp, ayrıca komik de değil. buna gülen beni msn'den silsin.

  • hiç de bile aklımı yitirmediğim olay. gecede 20-30 kişi gelip kilot değiştiriyor bizim benzinlikte. alıştık yani artık. kapiş!