ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
optofobi
-
optofobi, kişinin gözlerini açmaya korkmasıdır. bu korkuya sahip kişilerin, gözlerini açmadan günlük aktivitelerini gerçekleştirmesi oldukça zor olduğu için fobiden oldukça etkilenirler. optofobisi olan kişiler, karanlık veya loş ışıklı alanlarda kalmayı tercih ederler. bu fobi genellikle yaygın bir anksiyete bozukluğu ile ilişkilidir. diğer pek çok nadir fobi gibi, bu fobi de genellikle travmatik bir olayın sonucunda ortaya çıkar.
aşk-ı memnu
-
--- spoiler ---
nihal (tekneden denize bakarak) : şimdi bu sakinliği bırak bir sürü işle uğraş.
--- spoiler ---
lan kızım sanki uğraştığın bi iş varmış gibi.össye bile tam girmedin lan.üniversite stresin bile olmadı.ekmek elden su gölden yaşıyosun.ulan sevgili bulmak için bile çabalamadın aynı evde yaşadığın herifle evleniyosun.ne işi çok pardon?
denizde 2 kilometre açılabilen esrarengiz amcalar
-
kıyıdan bakıldığında kafaları şamandıralardan ayırt edilemeyen amcalardır.
caz tarihinin en iyi performansları
-
muhteşem kenny garrett'ın da bulunduğu miles davis ekibinden human nature jam. özellikle on the road romanını okuduğum dönem ipin ucunu kaçırmış, sanırım bir 100 defa dinlemişimdir (öyle büyüleyici bir bütünleşme arz etti bende, bilmiyorum) ayrıca güneşin batmaya yakın saatlerde ortalama bir hızla yoldaysanız size çok iyi eşlik de eder.
-özellikle davis'in sahneyi garrett'a bıraktığı andan itibaren-
3. dakikadan itibaren
şener şen
-
bana dediler ki; zeki alasya'nın cenazesine gittik siz yoktunuz neden gelmediniz? bilmiyorlar ki ben aynı gün annemi uğurladım sonsuzluğa hem de aynı mezarlıkta.. zeki alasya benim kardeşim bir parçam gibiydi nasıl böyle bir şey düşünürler? ben oraya gelsem bile kemal'in cenazesindeki gibi kameralardan uzak kalmayı tercih ederdim yani beni yine göremezdiniz.. zeki'yi defnettikden sonra metin akpınar ve orhan gencebay'ın neden ortadan kaybolduğunu hiç merak ettiniz mi? etmediniz ben söyleyeyim bizim aile kabristanlığına geldiler hem de koşa koşa annemi toprağa verirken oradaydılar definden sonra zeki'nin mezarına gittik kimsecikler yoktu peki siz oraya zeki alasya için mi gittiniz? yoksa gelen ünlüleri görmek için mi? gözleriniz beni aramışsa belli ki gelen ünlüleri görmek için..
aklıma nejat uygur'un son şiirindeki ilk dizeler geldi birden:
biliyorum cami avlusundaki bu kalabalık bana değil
gelen ünlüleri görmek için
aa o da burda şu da burda deyip
beni musalla taşında unutanları görüyorum
hayatımda ilk defa katıla katıla gülüyorum...
çünkü kırkım dolmadan unutulacağımı biliyorum...
şener şen
konur sokak'taki dost kitabevi'nin kapanması
-
birer metre arayla 100 kitapçı olması gereken başkentte kapatılmasına sevinenler var. sizi dışkapı'ya alalım. orada 5'er metre arayla 100 pavyon var. sizi orası paklar.
sedaş'ın önüne 5 bin ölü civciv dökülmesi
ağda yaptıran erkekler cehennemde yağda kavrulacak
-
ulan lazer epilasyonda acıdan hopladık yandık bir de cehennemde mi yanacağız?
5 ekim 2020 ekşi sözlük boykotu
-
13 ekim 2020 editi:
"çaylaklık süreci bir olgunlaşma süreci değil, yazarlık çaylak olarak bekledikçe hak edilen bir şey değil. çaylaklık durumu, yazarların oluşturduğu ortalama moderasyon yüklerinin moderasyonel kapasitemizi aşması nedeniyle uzayabiliyor çünkü yazar alımlarını bu sebeple yavaşlatabiliyor hatta durdurabiliyoruz. kimi zaman da günde binden fazla kişiyi alabiliyoruz. moderasyonel kapasitemiz arttıkça alımı hızlandırıyor, kalabalıklaştıkça da alımları yavaşlatıyoruz. durum bundan ibaret."
(bkz: #114029926)
ve:
"henüz yazarlığı onaylanmamış çaylakların yazar olması laneti bitenlerin otomatik çaylaklıktan çıkarılmasına dair yapılan bir değişiklikteki hatadan kaynaklanmıştır. her ne kadar ekşi sözlük'te herkesin yıllarca beklemeden, onaylama gibi aşamalardan geçmeden yazmasını istesek de içerik kalitesini belli bir seviye üzerinde koruyacak değişiklikleri yapana kadar onay sistemiyle ilerlememiz gerekecek. anlayışınıza teşekkürler."
(bkz: #42345484)
sakin bir dille, gerçekten haklıymış gibi güzel güzel açıklamak sıvamayı başarıya ulaştırmıyor. çaylak arkadaş s.'ye uyarı için teşekkürler.
7 ekim editi: tberk adlı yazar aşağıdaki eklentiyi sunduğu için uçuruldu. kendi entry'mizi silmek isterken bile keyfî yönetimden zarar görüyoruz.
https://chrome.google.com/…femlkoibogenkdijibpdjnpi
(bkz: ekşi sözlük entry silici)
6 ekim editi: yazdığım entry'ye sansür uygulandığı, entry'nin tarayıcıdan girişte gizlendiği söyleniyor.
ön edit: boykotun nedeni (bkz: kanzuk'un eşini torpille yazar yapması)
(bkz: yolun açık olsun paşam)
an itibarıyla başlattığım boykot.
londonphile kendisinden özür dilenerek sözlüğe geri alınana ve alexandraarzat tekrar çaylak yapılana kadar sözlüğe yeni bir şey yazmıyorum.
torpil yetmemiş, bir de keyfî yönetim devreye sokulmuş. benden şimdilik bu kadar.
edit: sözlüğe hiç yazılmaması değil de sadece bu konu ile ilgili başlıklara yazılması şeklinde bir boykot önerenler var. o da olumlu. ama ben bu mide bulandırıcı durum karşısında hiçbir başlığa yazmamayı tercih ediyorum.
3. edit: çok sayıda mesaj geliyor, hepsine cevap yazamadığım için özür dilerim.
entry silme fikrine çok sıcak bakmıyorum çünkü yazdıklarımız aynı zamanda bizim kişisel hafızamız.
adblock (reklam engelleyici) kullanabilirsiniz. belki bilmeyenler vardır diye androidde chrome için şunları bırakıyorum:
https://play.google.com/…spaceship.netprotect&hl=tr
https://play.google.com/…freeadblockerbrowser&hl=tr
ayrıca chrome yerine deebrowser kullanıyorum, öneririm. reklam engelleme özelliği var.
yazar arkadaşlar ublock origin, adguard ile nano adblocker'ın çok iyi olduğunu söyledi.
ayarlar kısmından entrilerinizin ekşi şeyler ve pena'da kullanılmasını engelleyebilirsiniz.
selam bebeksi sözlüğe uygulama üzerinden değil de tarayıcı ile girmenin daha iyi olacağını söyledi.
eleştirel beyanlarda bulunan `@s2min3u`'ın uçurulduğu söylendi. konu ile ilgili bilgim yok.
son edit: başka yazarların da uçurulduğu bilgisi geldi.
genel bir iki şey söylemek istiyorum:
arkadaşlar, bazılarınızın söylediği gibi sözlüğe gereğinden fazla anlam yüklemiyoruz. adalet duygusunun yer ve zamana göre değişen bir yapısı yok. ülke yönetimi ve küçük bir çocuk oyununda karşılaşılan haksızlık aynı duyguları uyandırır.
"benim şirketim benim kararım" düşüncesine sahip olabilirler. bu, onların tercihi. yazarlar olarak bizim (en azından bazılarımız) aksi yönde düşüncelerimiz var. kişisel olarak, keyfî yönetime tahammül edemiyorum. keyfî yönetimi umursamayanları da saygıyla karşılıyorum, bu da özgür bir tercih.
bugünkü son keyfî debe lisesinden sonra dünkü kararımı değiştirdim. entry'lerimi silmeye başlayacağım. bunun için özel yapılmış entry silici botlar varmış. ama ben ara ara sözlüğe girip öyle sileceğim, malum, dakikada 1 entry silmeye izin veriliyor.
benim açtığım başlıkta ilk sıraya kendi entry'sini koymuş kanzuk :) kimden izin aldın?
iz bırakan kitap cümleleri
-
"sana hiç bir zaman gül bahçesini vadetmedim ben. hiç bir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim ve hiç bir zaman huzur ve mutluluk vadetmedim. sana ancak bunlarla savaşma özgürlügüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. sana sunduğum tek gerceklik savaşım"
(bkz: i never promised you a rose garden)
(bkz: joanne greenberg)
31 aralık 2013 ekşi sözlük öpüşüyor zirvesi
-
"öpüşeceğimiz insanı da biz mi getiriyoruz yoksa içeride veriyorlar mı?"diye sorduran olay.
pompasının ping'i yüksek damacana
-
bardak taşırtır.
gecenin bi körü yerleri viledalatır.
nasuh mahruki'nin türk ordusunu hedef göstermesi
-
sonuna kadar haklı adam. bölgeye en iyi, en hızlı, en etkili, en disiplinli ve en organize şekilde müdahale edecek kurum türk silahlı kuvvetleridir. genelkurmay başkanlığı'nın serbest iradesi ile saatler öncesinde olaya müdahale etmesi gerekirdi fakat türk ordusu gitmiş yerine rte'nin ordusu gelmiş. ondan emir gelmeden ordu kendi milletine yardım edemiyor.