hesabın var mı? giriş yap

  • zombi saldırısı veya muhtemel bir nükleer holokost durumlarını tenzih ederek; halihazırda başvurulacak ilk teknolojidir. zira yapımı, seri üretimi ve parçalarının temini çok kolaydır * * . ayrıca am frekansları daha uzak mesafelere erişebilir. ayrıca uzun dalga bandı pek bilinmese de kıtalar arası radyo yayını ve iletişim aracı olarak kullanmak mümkündür. eski radyoları incelediyseniz, ki çoğu am bandında çalışır, dünyanın farklı şehirlerinin isimlerini kadranında görürsünüz.

    he birde felaket durumlarında ilk çöken şebeke gsm şebekesidir, ülkemiz doğal afet kuşağında olduğu için bu durumu halk olarak defalarca tecrübe edindik. en ufak bir deprem sonrasında bile gsm santralleri kilitlenmektedir. diğer bir deyişle am/fm radyo teknolojisinin henüz miadı dolmamıştır. gsm şebekesi olmadıktan sonra o akıllı telefonlarınız * telefonunuzda am/fm alıcı yoksa, o telefon oyun oynamak dışında bir işe yaramaz. tabi ona harcayacak elektriğiniz varsa.

    ha bu arada derseniz ki madem o lw ile am radyo bu kadar iyi neden kullanılmıyor? bunun sebebi günümüz multimedya taleplerinin * am bandına ayrılan band genişliğiyle karşılanamamasıdır. afet durumlarında yayını stereo dinlemesenizde olur. o yayını bulduğunuza dua edersiniz zaten.

    son olarak birçok kullanıcı am ile fm in farkını bile bilmezken frekans değişiminin sebebini anlamaması doğaldır. bunun nedeni ise doppler kayması olarak bilinir. onu açıklamayı da canım almıyor. birşey sıkmadan önce biraz okuyun öğrenin lütfen.

    edit: imla

  • biocremation adıyla da bilinen alkalin hidrolizine dayalı bertaraf etme yöntemi. hani ölüleri krematoryumda yakıp külleri kalıyordu ya geriye; ha işte bu yeni yöntemde ölüleri yakmayıp bir takım sıvıların bulunduğu sıcak suda eritip insan vücudundaki doku ve hücrelerin kemiklerinden ayırıp mikromoloküler sıvılara dönüştürüyorlar. ortada bir yanma işlemi olmadığından zehirli gaz çıkışı da olmuyor ve cesetten kalanlar sadece birazcık kemik tozundan ibaret. yani bir nevi çevre dostu bir yok oluş. zaten o yüzden diğer adı bio-cremation.

    ayrıca bkz http://www.muratarslanoglu.com.tr/…anatoloji/?p=309

  • 1. sismik izolator un sahtesi kalitesizi hatta fake i cikmasi ne kadar surer?
    2. nasilsa izolator var diye gerisini koyvermeleri ne kadar surer.?
    3. daire fiyatlari , kanun daha cikmadan biz izolator koyacagiz denilipte yuzde kac artar?
    4. yerli uretimi olmaz ise veya olsada , ithalati kim yapar kaymagini kim yer ? veya imalat yetkisi kime verilir?

    edit ; duzeltme

  • iğrenç pislikler, saf kötülükler adamlar kalkıp ülkene gelmiş vatandaşını enkazdan çıkartmış yardım etmiş teşekkür edeceğine dediği şeye bak yaratıkların. bunların cenazesine kefen dikeni de su vereni de arkalarından bir gram iyi şey diyeninde , bu tuvalet kağıdıyla kıçını silenin de yüzü gülmesin.

  • -follow uplarımız ne durumda. hala feedback alamıyorsak biraz daha push edelim. deadline yaklaşıyor. schedule'un çok gerisinde kaldık. updateler ile ilgili bi meeting set edip finalize edelim artık.

  • film, heath ledger' ın son filmi olması açısından önemli, izlerken karmaşık duygular yaşatıyor. ledger' ın sinema dünyası için büyük kayıp olduğunu, bu filmdeki performansıyla bir kez daha anlıyoruz. filmde heath ledger' ın canlandırdığı karakterin yerini belli bir sahneden sonra diğer aktörler almaya çalışıyor, bunlardan ise role en çok yakışanı, kuşkusuz johnny depp. jude law ve colin farrell ise tamamen hayal kırıklığı yaşattılar bende. şahsen, heath ledger' ın yerine sadece johnny depp devam etmeliydi diye düşünüyorum.
    neyse gelelim tom waits' e, yalnızca bu adamın sesini duymak için bile izlenebilir bu film. mr. nick rolüne ondan daha uygun birisinin olacağını zannetmiyorum. ayrıca, bir diğer karizmatik abimiz christopher plummer da bu filmde, hayal dünyasının kapılarını açan, doctor parnassus rolünde karşımıza çıkıyor. filmde karizmatik aktör bolluğu var, kötü bir senaryoya da sahip değil, izlenmesi tavsiye olunur.

  • abi bu adam son derece kibar davranan bir çocuğu dövmüş. ben şunu merak ediyorum, bunun sonrasından hiç mi korkmuyorlar. şimdi polis bu herifi bulacak. kimlik bilgileri mağdurun eline geçecek. adresi, telefonu, soy ağacı, osu busu... irisin, kalabalıksın falan. anladık orada güçlüsün. ama sonrası? ya intikam almak isterse?

    mesela benim karadenizli bi müvekkilim var. oğlu buna benzer bir şekilde haksız yere dayak yiyor. oğlan da kara kuru bişey, adamın kendisi de bu arada. tıfıl ailesi yani bunlar. ama adamı buldu. ağzına silahı sokup ateş de etti. ikisi de şanslıydı mermi adamın yanağından çıktı. tabi sağlam kalıcı hasar bıraktı, dişler-çene kemiği-yamuk bir surat... ama en azından öldürmedi. hapse girdi, çıktı. senin yüzünden hapse girdim diye bu defa da gitti 2 dizinden vurdu adamı. ardından yine hapse girdi. ama toplasan toplasan yattığı iki üç sene.

    nasıl şu işleri yaparken korkmuyorlar anlamıyorum amk. bu ülkede kim kendini psikopat sanıyosa çok yanılıyo. çünkü yanında süt kedisi sayılacağı insanlar herkesin çevresinde var. bi ricaya bakar. akrabası güvenliklerden dayak yedi diye bi kamyon adamı barı taramaya gönderen insan biliyorum ben. çocuğun babası zor durdurmuştu. ne şimdi bu. psikopat mı? adamı soğan cücüğüne çevirirler haberi yok. bu gün olmaz ama bi gün olur.

  • hiçbir şeyden hele de kendisinden hiç şüphesi olmayan, olması gerektiği gibi davranan beyefendi bir komşudur.

  • bir kız çocuğunun hayatında ne kadar önemli olabileceğini gözümle gördüm. görmesem hadi len oradan derdim.

    ilayda'ya(7) ufak tefek çok hediye aldım bugüne kadar. sebepsiz yere. sadece canım istiyor diye aldım çoğunlukla.
    geçenlerde ablası ile oyun oynarken ablasından barbie bebeğini istedi. ablası da vermedi. tabii bu paylaşmama durumu beni rahatsız etti ve ablasına minik bir örnek ile sadece oyuncağını değil her şeyini herkesle paylaşması gerektiğini açıkladık falan neyse...
    sonra ilayda'nın barbie bebeğinin olmaması takıldı kafama.
    evet aç değil açıkta değil. ondan zor durumda olan binlerce çocuk var ama bir kız çocuğu için barbie bebek bi şeydir yahu yani bi şey işte, önemlidir.
    benim yoktu mesela. ha dert ettim mi? annemin dediğine göre hiç etmemişim.
    ama barbie'si olan arkadaşlarıma gıpta ettiğimi çok net hatırlıyorum. bunu net hatırlıyor olmam bana yetti zaten ertesi akşam ilayda'ya barbi bebek almak için...

    ufacık çocuk, babasının öldüğü gün 5 yaşında olan çocuk, o güne dair hemen hemen her detayı hatırlıyor...
    istiyorum ki çocukluğuna dair tek kötü anısı bu olsun...
    istiyorum ki gülerek hatırladığı şeyler daha çok, çok çok olsun.

    aldım hediyeyi. geldim eve. nasıl heyecanlıyım ama anlatamam. sanki daha önce onca hediye alan ben değilim gibi heyecanlıyım.
    sürpriz var dedim, verdim hediyeyi.

    ve işte o an...
    bugüne kadar aldığım hediyeleri ona verdiğimde bana hiç teşekkür etmeyen çocuk, barbie'yi görünce nasıl kocaman gülümsedi ve nasıl kocaman teşekkür etti, size anlatamam sevgili okur.
    annesi de ben de şok olduk.
    ilayda teşekkür etmişti.
    "oha çocuğa daha teşekkür etmeyi bile öğretmemişsiniz" diyenleriniz olacaktır.
    açıklayayım.
    ilayda babasını kaybettikten sonra içine kapandı.
    iletişimi çok zayıf.
    korkuyor. utanıyor. vs...
    daha önceki hediye verişlerimde yüzündeki müteşekkir ve mutlu ifadeyi görüyor olmam yetiyordu bana.
    en azından ahlakı, maneviyatı yerinde çocuğun diyordum.
    sadece bunu kelimelere dökemiyor diyordum.
    ama barbie bebek ile o zinciri de kırmış olduk.

    teşekkürler barbie...

    dipnot: bilen bilir... en büyük hayallerimden birisi, çok param olsun ve edebildiğim kadar çok çocuğu mutlu edeyim istiyorum. imkanım el verdikçe yapıyorum ilayda'dan başka çocuklara da. ama yetmiyor işte... o kadar çok muhtaç çocuk var ki