hesabın var mı? giriş yap

  • sean connery sean connery'dir. başka bir sıfata gerek olduğunu sanmıyorum.

    ilk ve en iyi bond'dur (kime göre neye göre demeyelim lütfen) ama bunu söylemek bile gereksiz olmalı. zira en iyi bond değil, bond'dur o. zaten ondan sonraki bond'ların başarısı, ona ne kadar benzedikleri ile ölçüldü hep. iddia o ki, ian fleming kendisinin bond'u oynamasına çok taraftar değilmiş, kafasındaki bond'a uymuyormuş. hayat ironik.

    bir çok kişi kendisini "centilmen" olarak tanımlasa, ve smokinli imaji adeta bu kelimenin sözlük karşılığında durması gereken resim olsa da, kendisi oldukça "maço" görüşlere sahip bir insandı. hatta kadınlara "tüm alternatifler denenip sonuç alınamazsa tokat atılmasında bir sıkıntı olmadığını" savunacak kadar da netti bu alanda. o zamanın insanları... allahtan günümüzün cancel culture'una kurban olmadan, kahraman olarak aramızdan ayrılabildi. "`you either die a hero or you live long enough to see yourself become the villain`".

    çok büyük oyuncu olmaktan öte, çok büyük film yıldızıydı. oynadığı filmde ekranı dolduran türden. insan "sadece bir tane yardımcı erkek oyuncu oscar'ı olması yazık" demek istiyor ama düşününce oscar'a aday olabileceği rolü zaten pek de yoktu. belki bir de the name of the rose... ama bu onun sinema dünyasındaki değerini bence zerre azaltmaz. zaten oscar nedir ki? oscar heykelciği mi sean connery mi deseniz, connery derim.

    2003 tarihli the league of extraordinary gentlemen son filmi oldu. rivayete göre bu film sırasında yönetmenle çok sıkıntı yaşamış. sinemanın bu "special effects" ve "science fiction" haline uyum sağlayamayacağı için de emekli olduğu iddia edilir. hatta lord of the rings'deki gandalf rolünün kendisine teklif edildiğinde reddettiği bilinen bir gerçektir. sonrasında şu yorumu da internette dolaşmaktadır:

    "ı read the book. ı read the script. ı saw the movie. ı still don’t understand it. ıan mckellen, ı believe, is marvellous in it."

    özetle kendisi daha sade, daha basit, daha eski zamanların oyuncusuydu. uyum sağlamayı da reddetti. oysa yakın arkadaşı michael caine bunu başardı ve kendisini yeni nesillere de sevdirdi. belki connery de bunu yapsa daha mı iyi olurdu? bugün daha çok entry olurdu herhalde. bilmiyorum.

    bundan çok uzun yılar önce öleceği gün ne kadar üzüleceğimi düşünmüştüm. aslında kendisini 20 yıla yakın zamandır yeni bir rolde görmediğim, başka bir ülkede yaşayan ve tanımadığım bir insanın ölümü bana birşey ifade etmemeli ama ediyor gene de. belki de hayatın "başarı" sayılması" bu demek. hiç tanımadığın insanların içinde bir iz bırakmış olmak.

    daha önce de çok ünlü isimler aramızdan ayrıldı, bundan sonra da daha kimlerin ayrıldığını göreceğim (zaten görmezsem daha kötü). ama sean connery'nin gidişinin burukluğuna dengi çok az olacak. "bunu mu dert ediyorsun?" diyenlere de gururla "evet" derim.

  • tıpkı kemal sunal'ın çoğu filmi gibi absürt komedi filmi olan gurbetçi şaban'ın aslında kendisini türlü hallerde komik duruma düşürerek bir nevi kara mizah yaptığını ve sahte çocuk parası alarak aslında gurbetçileri de eleştirdiğini anlayaman bir yazar tarafından ortaya atılan boş iddia.
    aynı at gözlüklerini takarak şu varsayımlara da ulaşabiliriz :
    1 -şaban'ın hızla zengin olması aslında filmin kapitalizm propagandası yapmasıdır.
    2 -şaban'ın almanya'ya gidip refaha kavuşması aslında filmin alman propagandası yapmasıdır.
    3 -şaban'ın filmde hitler'e ve almanlara sallaması aslında şaban'ın amerikan propagandası yapmasıdır.

  • bir fenerbahceli olarak oldukca ezik buldugum eylemdir. her anlamda yerin dibine soktu bizi sagolsun aziz baba. bu vesileyle fenere veya fenerlilere kufer etsin etmesin, tum galatasaraylilarin 4. yildizini kutlarim.

    buyukluk, kaybettigin zaman dahi kazanini tebrik edebilmektir. dunyada kimse herzaman ve surekli kazanamaz. cikar bir t-shirt, ezeli rakibimiz ama her daim dostumuz galataray'in 4. yildizini kutlariz. ama 5. yildizi ilk biz alcaz kusra bakmasin :)

    en azindan bir gerilimi azaltir, bir olgunluk gostermis olur, biraz da anlamli ve olma ihtimali olan mizah iceren bir espri yapmis olursun. cok mu zor anasini satayim. herkeste bir egolar, bir gerilim. cok mu zor lan soyle bir ortami tahsis etmek!?

  • pek ilginç şeyler çıkabilir aralarından. benim babam mesela okul yıllarında saçı bi tuhaf uzatmış böyle ense ağırlıklı ;tam ankaragücü kalecisi modeli gibi değil ama, yani kaleci-beatles arası tuhaf bi tarz, neyse hadi bunu anlarım. ispanyol paça pantolonlar giymiş,bunu da anlarım. o dönem öyleymiş derim geçerim.

    ama be adam sen o "daldığı denizden aniden çıkan adam" pozunu nasıl verdin? neye güvendin anlamadım ki?? belli ki bi arkadaşına çektirdin bunu, allahını seversen ne dedin ya "kardeş bak şimdi ben dalıyorum,böyle birden ayaklarımla kuma vurup fırlatacam kendimi, kafayı geriye atıcam saçlar savrulsun diye,tam yarı belime kadar sudan çıkınca çekicen beni" mi dedin,nasıl ikna ettin bilmiyorum.

    ayrıca daldığın yerin boyu geçmediği belli oluyo, arkada çocuk var ahahahah.

  • başka bir mülakat sırasında, bir danışmanlık şirketinin işe alım uzmanı ile gelişen bir diyalog;

    +: şirketin işe alım uzmanı
    - : ben

    + müşteriniz sizden bir konuda acil bir sunum istedi. müdürünüz 1 saat içinde bu sunumu hazırlamanızı ve müşteriniz gelince onlara sunmanızı bekliyor. ama konuyu hiç bilmiyorsunuz, en ufak bir fikriniz bile yok, ne yaparsınız?
    - bu konuda bilgi sahibi olan takım arkadaşlarıma danışırım.
    +bu konuda bilgi sahibi olan kimse yok ekipte.
    - o zaman müdürüme sorarım, nasıl bir yol izlemem gerektiğini.
    + müdürünüz de bu konu hakkında bilgi sahibi olmadığını, müşteriden acil istenen bir sunum olduğunu ve sizin halletmeniz gerektiğini söyledi.
    - konuya bağlı olarak şirket içi belgelerden, eğitimlerden veya internet üzerinden araştırma yaparım. en kısa sürede bulabildiklerimi derleyip sunumu hazırlarım.
    + bu konuyla ilgili şirketinizde bir bilgi veya doküman bulunmuyorsa?
    - o zaman bu sunumu yapmak için doğru adres değiliz demektir. belki de müşteri yanlış bir şirketten yanlış birşey istemiştir, karıştırmıştır. en önce bunu kontrol ederim.
    +... (gülümseme ve sessizlik)

    hayır nasıl profesyonel bir şirketsek artık, sahip olduğumuz hiç birşey yok. sadece müdür, müşteri ve ben varız sanırım. insanın çalışası gelmiyor zaten bu sorulardan sonra.

  • oyle kullanmaya calistim su cikti:

    "oljkdkvsdkvj ikvsjhvpùkls vùlskvh sfùv hsffùlkvhsfvohefùvlk nfscvôiif hvsfivh zdùoivjhsdùlv zdivpjdkùlv jdivpj dkùvjzpivjhz ùlkvjzùipjùflkj zrfzjzekrpjfzipgzrpgzrpilmk jzdgzrfzùfpkhzr$pf zrefihzr"

    yukardakilerden biri pentagon'a giris sifresi ama hangisi bilemiyorum, deneyin bulun.