hesabın var mı? giriş yap

  • oransal olarak düşünüldüğü kadar tehlikeli olmayan durum (sektörün içinden bildiriyorum, evet evet pezevengim, şaka şaka pezevenk değilim yazmayın ayarla diye)
    en asarım keserim diyen müvekkilim demir çubukla dövdü adamı asliye cezada yargılandı haksız tahrik indiriminden faydalandı pişman değilim dediği halde. ama şehri de terk etti gururuna yediremeyip. bu sebeple boşanma davası açıp vazgeçen kocalar, hatta bi hışımla gelip vekalet verip sonrasında dava bile açmayanlar... yani bırakın adam öldürmeyi erkekler burda atılıp tutulduğu gibi boşanmıyorlar bile. karım değil mi elinin kiri de demiyorlar ama kurulu düzenlerini de bozmuyorlar. (evlilik çok bozdu eskisi gibi değil yeğenim ama kurulu düzenimiz var yoksa türkiye cennet) hatta biri bu olaylar yaşandıktan bir iki ay sonra sevgililer gününde karısıyla eşşek kadar buket ve tektaş eşliğinde mutluluk pozu verdi. whatsapp durumda gördüm, sevgililer günü etkinliklerimiz yazmış koçum benim.

    kadın için de öğrenildiği vakit değişik sonuçlar oluşabiliyor, yakalanan bi kadın müvekkilim boşanmak için geldi, kocası affetmiş, (ama kadın kendini affedememiş gurur yapmış diyecem sanıyosunuz değil mi ? :)) çok safsınız) kayınbabası kadına herkese verdin bana da vereceksin diye baskı yapıyormuş. mutlu yuvamı dağıtacak diye dert yanıyordu mahalle tren yapmış hani marjinal bizdik.. ( bu arada dört çocuğun sadece birisi kocasından olan müvekkilim de vardı diğer çocuklardan birinin babası aşırı zengin olmuş adama babalık davası açabilir miyiz diye sormaya gelmiş miras hesabı). bakmayın sözlükte adamlık dersi verenlere boynuz milli sporumuz olmuş sanki

    velhasıl kocalar en başta asıp kesse de birkaç gün içinde sakinleşiyor. aşırı pragmatik bi milletiz kâr zarar hesabını hemen yapıveriyoruz sanırım. bu arada demir çubukla döven yatakta basmıştı bunları, işte o an cidden tehlikeli, fazla düşünecek zaman olmuyor ciddi sonuçlar doğabiliyor, bu kadar yoğun şekil yaşanan aldatmalara oranla son derece az cinayet vakasına bakınca o üçüncü sayfa haberleri ancak bunun sonucu olsa gerek. ölmek için tam o ana denk gelmek lazım, çıkmaz demeyin şansınızı deneyin milli piyango.
    ytd.

  • şu an haber türk'te pek cok chp'linin söyleyemediği şeyleri çat çat söylemektedir:
    “ biz gerçekten cocukları eğitmek istiyor muyuz? ben hic sanmıyorum. mesela yangını gerçekten söndürmek istiyor muyuz? hayır onu da istemiyoruz.
    istesek en basitinden bir uçağımız olur, helikopterimiz olur. simdi gelmis türkiye 2023'te aya çıkmayı planlıyor diyoruz, çıkamaz.
    amerika 1890'da uzay yasası çıkarma vizyonunu gösteriyor ve pek cok mars filmi cekiyor, ben bizim televizyona bakıyorum; kuruluş ertuğrul tuğrul, osman. bizden böyle bir halt olmaz. bana online eğitim çocukları nasıl etkiledı diyorsunuz, sanki öncesinde cok parlak bir eğitim mi vardı, şahtık şahbaz olduk.”

  • theseus'un gemisi, felsefede bir paradoks.

    plutark'ın aktardığı yunan efsanesine göre, girit'ten muzaffer dönen theseus'un gemisi atina'da hatıra olarak uzun süre muhafaza edilir. zamanla geminin tahtaları çürüdükçe yenileriyle değiştirilir. öyle ki, bir gün geminin değiştirilmedik hiçbir parçası kalmaz. bu durumda gemi hala theseus'un gemisi sayılır mı, yoksa başka bir gemi haline mi gelmiştir? gemi, antik filozoflar için tartışma konusu olur.

    theseus'un gemisi, filozofları tarih boyunca uğraştıran bir konudur. paradoksun çözümü için çeşitli öneriler ortaya atılmıştır.

    heraklitos'a göre, varlıklar sürekli değişmektedir. bu nedenle yukarıdaki konu bir paradoks değildir, theseus'un gemisi daha atina'ya vardığı günün ertesinde farklı bir gemi olmuştur.

    aristo'ya göre bir varlığı tanımlayan dört neden vardır. şekilsel neden veya şekil, bir varlığın görünüşü, tasarımıdır. maddesel neden, maddesidir. aristo'ya göre bir şeyin neliğini şekilsel neden tanımlar, dolayısıyla theseus'un gemisi, aynı gemi olarak kalmıştır, zira şekli değişmemiştir. aristo'nun diğer bir nedeni nihai neden veya maksattır. theseus'un gemisinin tahtaları değişse de maksadı (theseus'u taşımak) değişmemiştir, hala aynı gemidir. son olarak etkin neden bir şeyin kim tarafından ve nasıl yapıldığıyla ilgilidir. örneğin, bir geminin hangi tür ustalarla, ne tür aletlerle yapıldığı. theseus'un gemisini ilk yapan ustalar ve onların aletleri, gemiyi onaranlarla aynı olduğu için, bu neden açısından da gemi aynı kalmıştır.

    geminin hala theseus'un gemisi olduğunu söyleyenlere karşı ikinci bir soru daha ortaya atılmıştır: değiştirilen tüm parçalar bir tarafta saklansa ve bunlar kullanılarak ikinci bir gemi yapılsa, bu theseus'un gemisi olur mu?

    theseus'un gemisi, modern hukuktaki bazı sorunlarla ilgilidir. örneğin, theseus'un bir gemisi yerine otomobili olsaydı, tüm parçaların değişmesi ruhsat ve sigortayla ilgili sorunlar doğuracaktı. araçların şasi numaraları en belirleyici unsur olarak ruhsatın üzerine kaydedildiğine göre, hukuksal açıdan şasi numarasının değişmesi, aracın değişmesi anlamına gelir mi? theseus'un şasi numarası değiştirerek yeni bir araca sahip olduğu öne sürülürse, yeniden alım-satım vergisi ödemesi gerekir mi? şasi değişiminden önceki sigorta poliçesi hala geçerli olur mu?

    paradoksun kişilik sorunuyla da ilgisi vardır. tüm organları zamanla nakledilerek yenilenmiş bir insan, başlangıçtakiyle aynı kişi midir? hayatımız boyunca vücudumuzdaki tüm atomlar doğal bir şekilde yenileriyle değişse, bu hayatı sürenin tek bir kişi olduğu söylenebilir mi?

  • henüz doğmadı, doğduysa da az sayıda doğdu ya da bizim eve henüz uğramadı. ben de istemez miydim böyle bir insan olayım. sabah ekmek almaya gitmek zulüm gibi bir şey. ama biliyorum var bir yerlerde bu tip insanlar, özlemle beklenen cinsten.

    bunu yapan insan alnından öpülesi bir insandır. böyle efendi efendi gidiyor, iki tane taze ata ekmeği alıp geliyor, hayal gibi. yıllardır bunun sorununu yaşamadan ağız tadıyla bir kahvaltı edemedik arkadaş. bak küçük erkek kardeşe verilen ekmek alma görevi denilmiş, kayıtlara bile geçmiş. sen daha neyin isyanındasın? bende var bir tane bu küçük erkek kardeşten. baya küçükken iyiydi bu, sessiz sedasız gidiyordu. ergen oldu eşitlikten ve haklarından bahsetmeye başladı. o gün bu gündür de pazar sabahlarına; ekmek almaya sen git, yok ben gitmem, hep ben gidiyorum, en son ben gitmiştim gibi kavgalarımız eşlik eder oldu. şimdi bir de çakallığa başladı iyiden iyiye, önceden kalkıyordu en azından kavga mavga bir şekilde biri gidiyordu. bizimki zamanla sabah ekmeği alındıktan sonra uyanan küçük kardeşe evrildi.

    gelmiş geçmiş en süper kahraman sabah ekmek almaya arıza çıkarmadan giden kahramandır; breadman.

  • sovyet sinemacı lev kuleshov'un adını taşıyan deney. deneyde birbiriyle ilgisiz çekimleri montajlayarak izleyicide bunların bir bütün olduğu izlenimini elde etmeye çalışmıştır kuleshov. örneğin 1918’de ivan mozhukhin adlı dönemin ünlü oyuncusunu oyuncak ayı, bir kase çorba vs gibi görüntülerle yan yana getirince kuleshov, bu görüntülerin farklı ifadeler meydana getirdiğini, oyuncunun aslında aynı olan yüz ifadesinin onun bu objelere olan duygusal tepkisini veriyormuş gibi göründüğünü fark etmiştir.

    (bkz: montaj)
    (bkz: sergei eisenstein)
    (bkz: pudovkin)

  • arkadaşın biri erasmus programıyla modena'ya gidip, ilk dönemi orada geçirip ikinci dönem tekrar aramıza dönmüştür. hep beraber politics dersine girmişizdir. hoca derse başlamadan önce kıza hoşgeldin der ve "evet x'cim, şimdi seni şöyle ortaya alalım. bize modena maceralarını anlat." der. kız da hiç itiraz etmeden çıkar orta meydana başlar heyecanlı heyecanlı anlatmaya..

    -ay işte hocam ilk önce roma'da indim uçaktan. ellerim kollarım her tarafım bavul dolu. benim kilo 45, bavullar en azından 150.
    -hahahahaha
    -neyse, alanda bi taksi bulabildim güç bela. atladım içine; amacım metroya gitmek..
    -eeee
    -zar zor bindim taksiye. allahın italyan'ı, bi yardım bile etmedi bavulları arabaya taşımama.
    -cık cık cıkk
    -yerleştim taksiye. git git yol bitmiyor! saat de zaten epey geç olmuş, her yer zifiri karanlık. birkaç saat sonra metronun önüne gelebildik nihayet. ben tam uzandım çantama, para çıkarmak için. bir de ne göreyim; yanıma hiç nakit almamışım!
    -eeee?
    -taksiciye sordum. ya işte nakit yok bende, kredi kartı geçer mi diye. italyancam da çat pat işte.. ne dese beğenirsiniz hocam??
    -valla bilmem?
    -"sorun değil. yatakta da ödeşebiliriz dedi banaaa!!!
    -oo çok güzel!! verdiniz mi?

    akabinde ders iptal olmuştu zaten...