ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları
-
şehirlerarası otobüste cam kenarı diye aldığın koltuğun, iki cam arasındaki plastiğin olduğu yere denk gelmesi.
3 adam
-
ulan abbas güçlü bunlardan daha komik. hem de tek başına.
debedit : teşekkürler
müge anlı ile tatlı sert
-
şimdi nevşehir'de 8 yıl önce kaybolmuş, muhtemelen öldürülmüş bir kadın var. kadıncağız kötü yola düşmüş ve kocasının para geldiği müddetçe itirazı olmamış.
sevgilisi diye çıkan miniçakal da uzun süre kadını satıp parasını yemiş.
eski kocası, kayınvalidesi, komşuları, hısım akrabaları günlerdir sırayla konuşuyor.
yapan eminim bulunacaktır ama benim canımı sıkan şey çok farklı.
bu insanların hiç birisi fiili olarak çalışmıyor ve birden fazla sosyal yardım alıyorlar. kaybolan kadının kocası %50 engelli maaşı alıyor ki engeli yok, artı annesine baktığı için vasi maaşı alıyor ki engelliyse nasıl alıyor? üztüne yaşlı annesi ayrıca bağırıp duruyor benim 5000 tl maaşım var diye.
yıllardır bu hazinenin paraları sosyal hizmet adı altında bu tip, hiç bir iş yapmayan insanlara dağıtılıyor deli gibi.
kovidli halimizle bile kucağımızda laptop kulağımızda telefon hala çalışıyoruz.
maaşlarımızdan çatır çatır kesilen ve bu tiplerin kursaklarından geçen her lokmada hakkım var ve zerre helal etmiyorum.
müziğin mp3 halini bedava zanneden zihniyet
-
mp3'ün müzik piyasasını öldürmediğini, aksine canlandırdığını düşünen zihniyettir.
aslında sanatçıların ticaretten pek anlamadığının ilk göstergesi 1990'lı yılların başlarında yaşanmıştı. başta orhan gencebay üzere birçok müzisyen, kravat takıp, takım elbise giyip koltukaltlarında klasörlerle özel radyolara savaş açtılar. oysa özel radyo televizyonlar sayesinde pazar büyüdü ve beylerin (çok özür dilerim ama) biti kanlandı. talk show'lar, özel programlar, diziler falan. özel radyo ve televizyonlara açılan aptalca savaşın bir benzeridir mp3'e açılan savaş. mp3 müzik pazarını büyütür ve sanatçıların doğrudan albüm gelirlerini azaltsa bile medya endüstrisinden aldıkları parayı artırır.
aslında gelişen teknolojinin kişilerin ekmeğini böleceği fikri yeni değildir. kökeni matbaa'ya karşı çıkan hattatlara, hezarfen ahmet çelebi'yi öldürmeye çalışan kayıkçılara, bir de metro yapılmasına karşı çıkan taksici dolmuşçulara kadar dayanır. "mevcut teknoloji ile nasıl para kazanırım" ın değil, "eskisi gibi nasıl para kazanırım" ın dışavurumudur.
ben 1 günde 10 cd'de alsam 10 yılda 1 cd'de alsam aynı fiyat tarifesini uygulayan ve bana herhangi bir sadakat veya saygı göstermeyen satıcıya ben neden karşılıksız sadakat göstereyim? hem pazarlama adına hiçbir girişimin olmasın, 50 sene önceki plak satış yöntemlerine aynen devam et, rafa cd'leri dizip manav gibi müşteri bekle, ondan sonra teknolojiye savaş aç. değirmenle kavga etmenin 2000 yılı versiyonu. (bkz: don quijote) daha önce radyoyla, televizyonla yapılan kavga şimdi de bilgisayarla yapılıyor.
bugün dünyanın en çok kopyalanan ürünleri microsoft ürünleridir ve ne ilginçtir ki dünyanın en zengin adamlarından biri bill gates'dir. biz kopyaladıkça adam zengin oluyor. çünkü dünyayı kendi ürününün bağımlısı yapıyor. o zengin olduğu için intikam duygusuyla kopyalamıyoruz. tam tersi biz kopyaladıkça adam zengin oluyor. yani beatles'ın mp3'ünü indirmeyen adam ertesi gün gidip beatles cd'simi alacaktır? tabii ki hayır. tam tersi mp3'ünü dinledikten sonra birçok albümün orijinal cd'sini aldığımı bilirim.
son bir soru : futbolcular ile hentbolcuların kazandıkları paralar arasındaki uçurumun nedeni nedir? eğer cevabınız "stadların büyük, kapalı spor salonların küçük" olması ise zaten anlaşamayız. ancak cevabınız "ürün bağımlılığı" ise ortak bir zemine yaklaşıyoruz demektir. bu ürün bağımlılığını yaratmanın en kolay yolu ise bedava kullanımdır. insanlar futbola para vererek değil mahallede bedavaya oynarak, televizyonda bedavaya seyrederek alıştı çünkü. tıpkı kopya microsoft ürünlerine bedavaya alıştığı gibi.
sözün kısası: birkaç sözlük yazarının fikriyle bu iş değişmez. daha geniş vizyonlu, global ve teknolojiyi kabullenen çözümler üretilmeli.
hal böyleyken böyle..
not : "filanca suser şarkı söylüyor, nefis de saz çalıyor. ondan iyi mi bileceksin" tarzı eleştiriler var. söylemek istediğim şey tam da budur. para kavgası sanatçıyı küçültür ve toplumdan uzaklaştırır. metallica mp3 ile mücadeleyi abarttığında bir toplantı çıkışında eski bir metallica hayranı "hey james, here is a dollar, sing me a song" diyerek suratına para fırlatmıştır. ne oldu şimdi? metallica mı kazandı?
israil'deki covid-19 ağır vakalarının aşılı olması
-
lan olm aşı olmayacaksanız olmayın,sürekli kendinize neden güvenli liman arayıp duruyorsunuz?
cokta fifi sen olmuşsun olmamışsın.iki instagram postu okuyan oluyor sana gazi yaşargil.
düz dünyacı aydınlanması ile bu aşı lobisi ne pis şeymiş lan.
birde bunların atama bekleyen öğretmenlerle,eyt twittercıları var ki düşman g.ne.
deprem olur altına yazarlar,sel olur altına yazarlar,yangın olur altına yazarlar.
kime niye ikna etmeye çalısıyorsunuz.kendin ikna oldun mu oldun,bitti.
bi bitmediniz arkadaş.
23 ekim 2021 taksilerin kontak kapatması
-
sanırım bir taksiden alınabilecek en güzel hizmet olur
ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste
-
durdum kalktım diyerek debriyajım eskidi
nasır oldu mâbâdım, bacaklarım kaskatı
çürümesin gençliğim tekerlekli kafeste
ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste
modern çağın yalanları
hdp'nin soma ermenek gensorularını geri çekmesi
-
"kim tınlar işçiyi, bijimizin şartları iyileşsin de unuturuz kanka"dandır.
debe editi:
(bkz: akp hdp ve pkk isbirligi)
(bkz: 13 mayıs 2014 soma maden ocağı patlaması)
(bkz: 28 ekim 2014 ermenek kömür ocağı kazası)
(bkz: yırca köyü'nde 6 bin zeytin ağacının kesilmesi)
(bkz: 28 ağustos 2014 hdp'nin erdoğan'ı alkışlaması)
adliye diyalogları
-
bir çocuk mahkemesi'nde "kılıç ile yaralama" davası.
hakim : (sanık içeriye girer girmez) ooo muhteşem süleyman da gelmiş.
çocuk : ?!?!?!
deniz fenerinde korkunç 60 gün geçirecek olan adam
-
deneyimini filme çekmesini dilediğim adam. kim ne derse desin cesaret ister.
sözlükçülerin instagram sayfaları
-
bayan arkadaşlarımız linkin yanına parantez içinde şöyle (bayan) yazabiirmi hepsini açmakla uğraşmayalım
abdullah öcalan'ın okuduğu kitaplar
-
henüz öldürdüğü insan sayısını geçmemiştir.
24 mart 2015 odtü'de mescide gidene dayak atılması
-
ismet berkan bey yakın aile dostumuz. kendisine whatsapp'tan sordum. "ne diyorsun ismet, enteresan bir haber değil mi?" dedim. "görüntüleri izledim, çok vahim" dedi. "ya ismet bi yürü git allahını seversen" dedim. "ben de ekmeğimin peşindeyim abi :(" dedi. "seneye bir özür patlatırım olur biter :p" diye de ekledi. "kel kafandan sen suçlusun ismet" dedim. daha mavi tık çıkmadı, du bakalım.