hesabın var mı? giriş yap

  • çok ayıptır. zaten en müslüman firma pegasus'tur.

    bırak alkolü, su bile vermiyor adamlar.

    peşin edit: troll'le troll olduk sabah sabah.

  • 40 yıllık kedi izleyicisiyim, 1 milyon kedi videosu izlemişimdir bunun kadar ilgincini görmedim ahahasdohaskld

  • kullanmayı bilen için çok büyük bir tasarruf kaynağıdır.

    1- kartın tüm borcu her ay kesin olarak ödenecek, ödeyemiyorsan veya ödeyemeyeceksen en kısa sürede kullanmayı bırak.

    2- kampanyalar takip edilecek, alışverişler ona göre bekletilip kampanya çıkınca yapılacak.
    önemli not: şu anki gibi enflasyonist bir dönemde dikkatli uygulayınız.

    3- kampanyayı tamamlamak için ihtiyaç harici ürün -gelecek puanın/faydanın bedeli ürün bedelini geçmediği sürece- alınmayacak.

    4- harcama tutarımız kurtardığı ölçüde aidat ödenmediği ya da aidatı kurtardığı sürece farklı bankalardan kartlar kullanılacak ve aidat ödendiği sürece ek kart kullanılmayacak.
    bunu bir ara not ile açayım: çoğu banka aylık ortalama 1500 üstü harcama yapılıyorsa ufak bir blöfünüz ile kart aidatını geri ödüyor. bu nedenle maksimum fayda sağlamak için harcama tutarınıza göre kart sayısını artırınız.

    5- bunu herkes yapamayabilir ama mümkünse gecelik faiz/fon geliri veren bir hesap açılıp kredi kartına harcama yapıldıkça bu hesapta kredi kartına ödenecek tutarlar toplanacak.

    6- vade farkı aynı tutarın faiz gelirini geçiyorsa nakit/tek çekim alınacak.

    7- vade farkı/nakit indirimi olmadığı sürece kredi kartı ile ödenip maksimum taksit/erteleme yapılacak.

    8- bazen piyasa faizinin altında nakit avans kampanyası sağlanır, bunlardan yararlanılıp para gecelik faiz/fon geliri için kenara atılacak.

    9- x lira indirim x+%20 puandan her zaman daha avantajlıdır. benim gibi puanları market ve akaryakıt alışverişi gibi yüklü ve sabit giderlere harcıyorsanız bile indirimi tercih ediniz.

    10- borcu son ödeme gününde tamamını olacak şekilde ödeyin. bu ödeme kredi puanına yansımayacağından limit sorunu olmadıkça hesap kesimi öncesi ödeme asla yapmayın. mantık parayı mümkün olduğunca işletmek.

    tüm kart borcunu bir hesaba atıp biriktirmek hariç saydığım her şeyi tamamen uygulayabiliyorum. eşimle beraber 6 farklı bankadan 9 farklı kartımız var. her ay elektrik, doğalgaz, kyk ve hayat sigortası ödemelerini 3/6 taksite bölüyoruz her şeyi kartla alıyoruz ve kampanyaları mümkün olduğunca takip ediyoruz.
    borç ödeme ertelemenin karını tam hesaplayamıyorum ama aylık %1 civarı olması lazım.
    market, giyim, elektronik harcamalarında ise ortalama yüzde 5 puan getirisini kesin tutturuyorum. totalde senede yarım maaş kurtarsanız bile -ki azıcık dikkat ile rahatlıkla mümkün- bu çok büyük kazanç demektir.

    not: kartlar ve özellikleri ile ilgili de bir ek yapayım.

    öncelikle 2020'de kredi kartıyla aylık ortalama 1500 - 2000 lira gıda/temizlik, 500 lira giyim, 400 lira akaryakıt harcaması yaptım. bu yıla özel olarak ortalama 1500 lira da elektronik harcaması yaptım. (elektronik cihazların çok pahalanacağını düşünerek eskiyen ve yeni almayı düşündüğüm cihaz alımlarını gerçekleştirdim.)

    axess (akbank), bankkart (ziraat), enpara(qnb), doctors(qnb), sağlam kart(kuveyttürk), paraf(halkbank), world kart(yapı kredi) eşim ve bende var. babam ve annemde farklı olarak bonus (garanti) ve advantage (hsbc) da mevcut. maximum (iş bankası) 2 yıl önce kampanya miktarı çok azaldı diye kapattım sonra takip etmedim.

    sadece son yıl için konuşursak puan/indirim açısından benim için en avantajlılar sırayla paraf, axess ve daha geriden gelen world idi.

    üçü de mobil/qr kod ile ödemeyle birleşen; gıda, akaryakıt, giyim ve elektronik için güzel kampanyalar yaptı. puan/indirim oranı %5-10 arasını tutturdu.

    enpara kredi kartı ile fatura ödemelerine komisyon almaması ve her ay işlem sınırı olsa da hemen her şeye taksit yapabilmesi ile(kyk, aöf ödemeleri dahil) öne çıkıyor. bankkart her şeye taksit yapmasa da işlem sınırı olmadan taksit yapıyor.
    garanti akaryakıt, market ve giyim kampanyalarını çok sık yapıyor. özellikle money bonus varsa ve migrostan alışveriş yapıyorsanız öneririm. (garanti fi tarihinde benden hesap işletim ücreti kesip geri iade etmediği için kılım bu nedenle kullanmıyorum.)
    qnb doctors hem kampanyası kısıtlı hem de puanı harcayacak yeri bulmak ölüm bu nedenle pek kullanmıyorum, aidat olmadığı ve limiti enpara ile ortak olduğundan duruyor.
    sağlam kart aidatsız diye aldım, bir kere kullandım, düzgün kampanya yapmıyor, kart da öylece duruyor.

  • senesini hatırlamıyorum da deniz ülke arıboğan hanımefendiydi benim yanıma oturan.

    "bismillahirrahmanirrahim" deyince ben duymuş olacak ki;

    - uçak korkusu mu?

    diye sormuştu. diyemedim sizin güzelliğiniz için verilen bir ünlemdi aslında diye.

    ___________________________________________________________________________

    bir diğerinde yıldız tilbe.

    "ben bilmem koltuk numarası falan şu arkadaşın yanına oturcam ben" deyip en arkada tek başıma oturduğum koltuğa geldi. altında renkli bir şalvar vardı, kurdu bağdaşını oturdu ve anlattırdı bana, dinledi 45 dakika boyunca. kahve söyledi bana türk kahvesi. vakit olsa falıma da bakarmış...

    uçaktan inerken koluma girdi, kolumda yürüdü ardından. bir araca bindi ve "nereye gidiyorsun bırakalım" dedi. arkadaş geleceği için reddettim.

    uzun lafın kısası, gönlü güzeldi yıldız'ın da. kendisine hayran olmamak elde değil.

  • cd projekt bugün tüm oyuncuların severek takip ettiği bir oyun stüdyosu olduysa, bunun temellerinin ilk the witcher oyununda atıldığını söyleyebiliriz.

    cd project, 1994 yılında polonya’nın başkenti varşova’da kurulan bir oyun stüdyosudur. stüdyo daha sonra, yeni oyunlar çıkarmak için 2002 yılında cd projekt red adında bir oluşumu hayata geçirdi. baldur’s gate* oyununun pc sürümü üzerine çalışarak işe başlayan cd projekt red’in emek verdiği bu yapım, interplay’in ve black isle’ın yaşadığı mali sıkıntılar sebebiyle piyasaya sürülemedi. fakat o oyun için hazırlanan kodları ve oyun motorunu (aurora engine) başka bir fantastik evrenin oyun projesine aktarmayı seçti cd projekt red. o fantastik evren polonyalı yazar andrzej sapkowski’nin romanları ve öyküleriyle nakış gibi işlediği the witcher’ıydı.

    the witcher’ı tanıyalım

    the witcher, yaratık avcısı geralt’ın hikayesini anlatan fantastik bir seridir. henüz bir çocukken türlü deneylere ve yıpratıcı testlere tabi tutulan geralt bu testlerden geçerek insan üstü yetenekler kazanmıştır. artık mutasyona uğramış ve insanlıktan çıkmıştır. kendisi gibi değişimlerden geçen bu kişilere halk arasında witcher denmektedir. geralt hayatını köylere dadanan yaratıkları ve kana susamış canavarları öldürerek kazanır. witcherlar kimse tarafından sevilmez ve taraf tutmazlar. çoğu zaman yaşanan olayların perde arkasındaki gerçeklere ilgi duymaz ve bilmek de istemezler. görevini yerine getirip ödemesini alma derdindedirler. fakat geralt’ın hayatında öyle anlar olur ki, kendini olayların girdabından kurtarmayı başaramaz ve çatışmanın tam ortasında belirleyici bir unsur olarak kalır.

    geralt’ın maceralarını anlatan the witcher kitapları polonya’da bir hayli popülerdir. serinin ünü kısa zamanda ülke sınırlarını aşmış ve geralt dünya çapında takipçiler edinmiştir.

    polonya menşeli bir firma olan cd projekt red için polonyalı bir yazarın hayat verdiği the witcher evreni üzerine bir oyun yapmak son derece mantıklı bir karar olarak yorumlanabilir. geralt’ın klişe iyi/kötü kavramlarından beslenmeyen ve kendi değer yargılarına göre hareket eden bir karakter oluşu da serinin başarısındaki önemli detaylardan birisidir. bu açıdan geralt oyuncuların yönetmekten, seçimler yapmaktan, birlikte yeni yerler keşfetmekten ve maceradan maceraya atlamaktan keyif alacağı bir karakterdir. işte cd projekt red’in the witcher oyunu da tüm bu katmanların üzerine kurulur ve ortaya inanılmaz detaylı bir yapım çıkar.

    geralt’ın oyun dünyasındaki macerasının başlangıcı

    the witcher 2007 yılında piyasaya çıkan bir rol yapma, aksiyon ve macera oyunudur. oyunda yaratık avcısı witcher geralt’ı kontrol ederiz. çizgisel bir oynanış yerine açık dünya bir oyun alanı vardır karşımızda. oyunun izlediği bir ana senaryo olmakla beraber the witcher’ın kitaplarda da karşımıza çıkan rastlantısal vakalara yönelme huyu oyunda da peşimizi bırakmaz. kapı kapıyı açar ve bozkırlarda ve şehir hayatında kaybolur gideriz.

    witcher’ı bitirdiğimde yaklaşık 60 saatlik bir oyun süresine ulaşmıştım. eğer bazı seçimleri farklı yapmış olsam bu süre rahat 65 ve hatta 70 saati bulabilirdi. sonlara doğru oyunu bitirme aşkıyla bazı görevleri boş verip hedefe doğru yönelmesem muhtemelen birkaç yan görev daha beni kendine çeker ve oyun süremi uzatırdı. fakat buralara dalmamak için geçerli sebeplerim var elbette. o sebeplere geçmeden önce önce şunu açıkça söyleyebilirim ki witcher’ın asıl başarısı sunduğu evrenin derinliği ve senaryosunun sürükleyiciliğiydi. oyunun hikâye anlatımı ve evren tasarımı gerçekten mükemmele yakın. teknik anlamda çok sorunlu bir yapım olmasına karşın bu kadar heyecan verici bir senaryo ortaya koymak gerçekten dikkate değer.

    ilk andan son ana kadar birbirine bağlı olaylar zinciri içerisinde bir sürü seçim yapıp kendi kader çizgimizde yürümemiz sağlanmış. evet, witcher’da verdiğimiz kararlar oyunun akışına etki ediyor. bu da diyalog seçenekleri arasında etkisiz gelişigüzel seçimler yapmaktansa tam bir rol yapma oyunu tecrübesi yaşamamıza olanak vermiş. witcher romanlarından tanıdığımız karakterlerin oyun evreninde tekrardan karşımıza çıkması ve oyunda önemli bir yere sahip olmaları bir diğer başarılı roman-oyun bağlantısını oluşturmuş.

    the witcher – sıkıntılı kısımlar

    oyunun en öne çıkan olumlu yönlerini bu şekilde sıraladıktan sonra gelelim işin sıkıntılı kısımlarına. maalesef the witcher pozitif yönleri kadar negatif yönleriyle de kendinden söz ettiren bir oyun olmuş.

    en büyük sıkıntılar; oyun motoru, kontroller, dövüş mekaniği, envanter yönetimi ve optimizasyon olarak karşımıza çıkıyor. ilkinden başlayalım: kontroller.

    çok zor, the witcher’ı yönetmek, bir yerden bir yere gitmek, gerek animasyonların sıkıntılı oluşundan gerekse de oyun motorunun hareket ve kontrol konusunda fazla eski kafalı kalmış olmasından dolayı son derece sıkıntılı. benim açımdan en büyük eksikliklerin başında oyunda zıplama olmaması geliyor mesela. ufak bir kalasın bile üzerinden atlayamayan ama kendi boyunun iki katı bir canavarı kesmekte zorlanmayan bir avcı bana pek mantıklı gelmiyor ve oyundan aldığım zevki baltalıyor. bunu kabullenmekte nedense zorlanıyorum. o kalası geçemediğim için etrafından dolaşmak ve bir sürü yaratıkla tekrar uğraşmak zorunda kalmak bir noktadan sonra sinir bozucu olabiliyor.

    dövüş mekaniğinin tuhaflığı da cabası. doğru rakibe doğru teknik ile (güçlü, hızlı ve grup adı altında üç farklı vuruş tekniği var) saldırmak ve doğru zamanda fare tuşuna basmak üzerine kurulu bir kombinasyon ile yaratık kesmek oyunun özgürlükçü açık dünya teması ile hiç uyuşmuyor. neyse ki bu dövüş mekaniğini ikinci oyunda rafa kaldırıp oyunun atmosferine daha fazla uyan bir sisteme geçiş yapmış cd projekt red. bu kombo ve dövüş tekniği kompleksliği yüzünden karmaşa anlarında yanlış kişiye yanlış teknik ile tıklayıp tahtalı köyü boyladığım çok sayıda sahne oldu. bu noktada oyunun yeterince aydınlatıcı ve öğretici olmadığını düşünüyorum. günümüz souls oyunları elbette dövüş mekaniği zorluğunu bir üst seviyeye çıkartmış durumda ama o oyunların ana fikri bu zorluk üzerine kurulu. the witcher’da ise dövüş bir araç aslında.

    envanter yönetiminin sığlığı ve modifikasyondan uzak hali de bu ebattaki bir rol yapma oyununa yakışmamış açıkçası. farkında olmadan sattığınız değerli görev eşyaları, ne yapacağınızı bilmediğiniz sayısız ıvır zıvır ile saçınızı başınız yolmanız işten bile değil. allah’tan ikinci oyunda bu konuda da bir iyileştirmeye gidilmiş ve bu lanet bir son bulmuş.

    the witcher evrenine giriş 101

    toparlarsam, son derece sürükleyici bir senaryo üzerine yerleştirilmiş bir açık dünya rol yapma oyunu the witcher. eğlenceli ve merak uyandırıcı karakterleri ve başarılı atmosferi ile sizi içine çekmeyi başarıyor. fakat o envanter yönetimi, oyun motorunun limitleri ve sıkıntılı dövüş mekanikleri bir şaheser olmasının önüne geçiyor.

    witcher 2’de görüşmek üzere!

    ----

    kaynak: https://duslerdengercege.com/…1/the-witcher-1-oyun/

    medium: https://medium.com/…na-genel-bir-bakış-e725b685662b

    ----

    edit: güzide stüdyomuz cd projekt'i yazı boyunca yanlışlıkla cd project diye yazmışım. uyaranlara teşekkürler.