hesabın var mı? giriş yap

  • evde sevgiliyle oturulurken, siz ders çalışıp o kitap okurken internetten birşeye bakmak gerekir. benim laptopumu al der. google, wikipedia karıştırılırken çok kullanılanlarda bir blog görülür. sevgilinin bu kadar çok girdiği ve okuduğu blog merak edilir ve aklın bir köşesinde kalır.

    o gittikten ve siz ders çalışmaktan bezmişken, kafanızı dağıtmak için bir bölüm how i met your mother izleyeyim derken blog aklınıza gelir. o bloga girilir ve okunmaya başlanır.

    blogu yazan kişi sevgilinizle aynı müziği dinlemekte, aynı filmleri seyretmekte, aynı konulara ilgi duymakta ve aynı kitapları okumaktadır. cümle yapıları bile sevgilinizinkine benzemektedir. ama yazıların içeriklerini anlayamazsınız. çünkü onları yazan kişi birini çok sevmekte ve sevdiği kişiden çok uzaktadır. ama o yazılar o kişinin okunması için yazılmıştır bilirsiniz.

    derken taşlar yerine oturur. '4 yıldır birlikteyiz ve seni sadece yazları görmekten yoruldum' cümlesi akla sevgilinin yazlıktaki aşkını getirir. '2 yıldır nerede olduğumuzu bilmiyorum' derken son 2 yıllarında açık ilişki yaşadığı hatırlanır. 'eskiden senin istanbula taşındığında oturacağın evi düşünürken şu an onunla ev bakıyorum' yazısının tarihi sizin ev baktığınız tarihlerle aynıdır. 'artık seni unuttum, başkasını öpüyorum' yazmışken yukarıdaki tarih ilk öpüştüğünüz tarihtir. 'senin kot pantolonlarını, siyah tshirtlerini özledim' diye okurken aklınıza size hep renkli elbise giydiğiniz için sitem ettiği gelir. 'senin gülmeni isterdim sense hep somurturdun, o bana hep gülüyor ama senin somurtmanı tercih ederdim' dediğini gördüğünüzde içinizde birşeylerin kırıldığını hissedersiniz.

    ama bunların hiçbiri 'biz seninle bu yola birlikte çıktık, birbirimizi bulduk, kaybettik, kendimizi sınamak için başka yollara girdik, ara sokaklara daldık. durdum seni bekledim. ben seni bekledikçe sen uzağa gittin. bende yanıma başka bir misafir aldım, saptığım yollara onla devam ediyorum. birlikte devam edebilmemiz için başka yollar öğrenmemiz, başka misafirler tanımamız lazım biliyorum. tekrar ana yola çıktığında haber ver, yanında olmak istiyorum' diye yazdığını görmek kadar sizi incitmez, üzmez. siz onu anayolunuzda birlikte olduğunuz kişi olarak düşünürken siz onun için ara yollardaki misafirsinizdir.

    o anda anlarsınız. sevgilim dediğin sevgilin değildir. eski sevgilisi ise onun için eski değil her daim sevgilisidir.

    edit: yıllardır bu entry ile ilgili sonra ne oldu tarzından 100'den fazla mesaj aldım o yüzden editleme gereği duyuyorum.

    bu olaydan 1 hafta sonra ben en sonunda bunu köşeye sıkıştırdım ve itiraf ettirdim, sonra da ayrıldım. ayrıldıktan sonra biraz rahatladı bu hıyar, eski sevgilisine geri döndü. eski sevgilisiyle bir süre çıktıktan sonra kız bunu bundan daha iyi eğitimli, iyi maaşlı biri için terk etmiş. ayrıldıktan 1 yıl sonra bana tekrar deneyelim gibisinden yazdı, buluştuk, oturduk, konuştuk ve baktım bunun kafa hala o kızda, kızı sinir etmek için bana yazıyor gene reddettim. hoş o zamanlar yaptıklarıyla beni çok üzmüştü, o yüzden aklı o kızda olmasa bile reddederdim. son duyduğuma göre okyanus aşırı bir yerlere taşınmış, tüm arkadaşlarını hayatından silmiş. the end.

  • adama, kişilere, gruplara, cemaatlere ,vakıflara, derneklere hizmet işinin bitmesiyle bir çok şey güzel oldu, olmaya da devam ediyor.

    çatlayın amk

  • dünyada fransa’dan sonra en fazla yüz naklinin yapıldığı ülke türkiye. türkiye’nin yüz nakli macerası, 2012 yılında prof. dr. ömer özkan tarafından uğur acar’a yapılan ameliyat ile başlamıştı. türkiye’nin ikinci yüz nakli, hacettepe üniversitesinde cengiz gül’e, üçüncü yüz nakli gazi üniversitesinde hatice nergis’e, dördüncü yüz nakli akdeniz üniversitesinde turan çolak’a, beşinci yüz nakli akdeniz üniversitesi’nde recep sert’e, altıncı yüz nakli salih üslün’e ve yedinci yüz nakli akdeniz üniversitesi’nde recep kaya’ya gerçekleştirildi. bugüne kadar yapılan yüz nakil ameliyatından iki kişi, ameliyat sonrası kullanılan ilaçlar ve doku uyuşmazlığı sebebiyle hayatını kaybetti.

    türkiye’de ilk yüz nakli operasyonu, 21 ocak 2012’de, prof. dr. ömer özkan tarafından akdeniz üniversitesi’nde yapıldı. ilk yüz nakil hastası, bir aylıkken evinde çıkan yangında yüzü yanan uğur acar’dı. uğur acar, nakilden sonra beş yıl içerisinde yüz fonksiyonlarının neredeyse tamamını kullanmaya başladı. yüz nakli operasyonu hakkında konuşan prof. dr. özkan, eski yüzü çıkartıp tümörü temizleyip yeni yüzü yerleştirdiklerinde bambaşka bir insanla karşılaştıklarını anlattı, “tüm ekip o an birkaç saniye durakladık. kendimizi çok farklı hissettik. karşımızda başka bir insan vardı” dedi.

    türkiye’nin ikinci yüz nakil hastası, cengiz gül’dü. operasyon, 24 şubat 2012 tarihinde hacettepe üniversitesi hastanesi’nde doç. dr. serdar nasır tarafından, yaklaşık 6 saat süren ameliyatla gerçekleştirildi. cengiz gül, 2 yaşındayken evdeki televizyonun patlaması sonucu yüzünün yüzde 70'ini kaybetmişti.

    17 mart 2012’de, gazi üniversitesi tıp fakültesi hastanesi’nde türkiye’nin üçüncü yüz nakli operasyonu, hatice nergis’e yapıldı. nergis, türkiye’de yüz nakli yapılan ilk kadındı. yaklaşık 12 saat süren operasyonu, gazi üniversitesi hastanesi’nde prof. dr. selahattin özmen gerçekleştirmişti. ameliyattan 4,5 sene sonra, yüz ağrıları yaşayan ve hastaneye kaldırılan nergis, kısa süre içinde kalbinin durmasıyla hayatını kaybetti. 15 kasım 2016’da hayatını kaybeden nergis’in ölüm sebebi tam olarak bilmese de, ameliyat sonrası kullandığı ilaçların etkisinin büyük olduğu konuşuluyordu.

    türkiye’nin dördüncü yüz nakil hastası, 15 mayıs 2012’de operasyona giren turan çolak’tı. 9,5 saat süren ameliyat, prof. dr. ömer özkan tarafından akdeniz üniversitesi’nde gerçekleşti. çolak, türkiye’deki ilk yüz nakil hastası uğur acar’dan etkilenerek ameliyat olmaya karar verdiğini ifade etmişti. operasyon sonrası antalya’ya yerleşti ve akdeniz üniversitesi’nde işe başladı. hastanede tanıştığı eşiyle 2015 yılında evlendi. turan çolak bugün, organ nakli konusuna farkındalık kazandırmak için akdeniz organ nakli sosyal yardımlaşma derneği’nde aktif çalışmalar yürütüyor.

    beşinci yüz nakil operasyonu, yine akdeniz üniversitesi hastanesi’nde prof. dr. ömer özkan ve ekibi tarafından 18 temmuz 2013’de recep sert’e yapıldı. ameliyat 6,5 saat sürmüştü. recep sert, operasyon sonrası evlendi ve çocuk sahibi oldu. bugün, kısa süre önce bursa’da açtığı kafeyi işletiyor.

    türkiye’deki altıncı yüz nakil operasyonu, 23 ağustos 2013 tarihinde salih üslün’e yapıldı. 7,5 saat süren ameliyat akdeniz üniversitesi hastanesi’nde prof. dr. ömer özkan ve ekibi tarafından gerçekleşmişti. dünyanın üçüncü tam yüz nakli olan operasyon, türkiye’de saçlı deri ve dilin de nakledildiği ilk ameliyat olma özelliğini taşıyordu. ameliyattan on ay sonra, üslün’e nakledilen dokunun uyuşmazlığı sebebiyle yüzünün yüzde 60’ı geri alındı ve kısa bir süre sonra hayatını kaybetti.

    yedinci ve şimdilik türkiye’nin son yüz nakil operasyonu 28 aralık 2013’te akdeniz üniversitesi hastanesi’nde prof. dr. ömer özkan tarafından recep kaya’ya yapıldı ve ameliyat 4 saat sürdü. recep kaya, 2004 yılında babasının av tüfeğiyle oynadığı sırada silahın ateş alması nedeniyle yüzünden yaralanmıştı.

    ardı ardına devam eden yüz nakli operasyonlarının bugün askıya alınmış olmasının en geçerli sebebi, ameliyat sonrası verilen bağışıklık baskılayıcı ilaçlar. teorik olarak uygun olduğu saptanan yüz nakil ameliyatları ve sonrasında verilen yüklü miktardaki ilaçlar, hastaların bağışıklık sistemi için risk taşıyor. ameliyat sonrası bağışıklığın uzun süre baskılanması, hastaların hayatını tehdit eden enfeksiyonlara, böbrek hasarına ve kansere sebep olabiliyor. türkiye ve dünyada da görüldüğü gibi; yüz nakli operasyonları, nakledilen yüze zarar verebilecek enfeksiyon gibi komplikasyonlarla sonuçlanabiliyor.

    kaynak

  • dün gece tekrar aradılar. artık eskisi gibi meşgule atmıyor ya da açıp suratlarına kapatmıyorum.

    çünkü bunu yapınca illaki hemen başkalarına yöneliyorlar.

    açtım telefonu. evet yeni dükkan açtım internet bağlatacağım dedim. il sordu. farklı bir il söyledim. cadde sordu. google'la hemen girip o ilden bir cadde söyledim. numara sordu. salladım tuttu. isim sordu kemal muktedir dedim.

    o sırada tabi en az 20 dakika sesiniz gelmiyor, kesik kesik geliyor dedim. orada bir şeylerle sürekli uğraştı. şimdi geliyor mu dedi evet dedim. tam paketi anlattı fiyat diyecekken sesiniz gelmiyor paketi duyamadım dedim. tekrar anlattı.

    neredeyse tüm paketleri tekrar tekrar saydırdım. şu paket kaç cikaboyttu sordum. modem sordu. modem olmadan internete bağlanamıyor muyum ? dedim. olmayan kişilere seslendim. onlarla konuşur gibi yaptım ve onu hatta beklettim. tekrar ona dönüp kaldığı paketten tekrar sordum. 50tl'lik paket hangisiydi sordum. 1500 cikaboytlu paketiniz var mı diye sordum.

    sonra neyse vazgeçtim dedim kapattım. tekrar arasınlar yine işi gücü, yemeği, cenazeyi ortada bırakıp yine açacağım. bütün cikaboytları burunlarından fitil fitil getireceğim.

    ben kemal. geliyorum.

  • karabiberin toz değil de cam öğütücü içindeki top karabiberden olması yeterli olabilir.

  • adamlar haklı bence çanakkale'de zafer kazanan bu uğurda silah arkadaşlarını kaybeden askerlerini şehit veren mustafa kemal bile diyor ki sizin evlatlarınız artık bize emanettir..
    düşmanını bile bu şekilde sahiplenen bir liderden evinde oturup diriliş izleyen gruptan oy toplamak için bu sözleri söyleyen bir lidere sahip olmak zor bir durum malesef...

  • "lunaparktan geliyorum. ne dolaplar dönüyor inanamazsınız. işin içinde çocuklar bile var."

    komik lan.

  • gurur duyulması gerek olay. fakat burda konuşulması gereken şey bu insanların neden çalışmalarını türkiye’de değil de yurtdışında sürdürdükleri/sürdürmek zorunda oldukları. bu da bizim utancımız olsun. hükümet utanacak değil ya.

  • bir abim anlatır. birgün pazarda kıyafet satıyorken koşa koşa bir kız gelip, etek stantının arkasına girer. "abi, peşimdeler burda olduğumu anlarlarsa, nişanlısıyım yada erkek arkadaşıyım gibi bişey de" der, çömelir.
    neyse bir iki dakika içerisinde iki delikanlı gelip burdaymış derler.

    a: abi
    o: onlar

    o: burdaymış burayı gösterdiler.
    a: hop hop n'oluyor.
    o: *
    a:dağalın lan rahat bırakın kızı
    o: sen kimsin
    a: ben onun erkek nişanlısıyım.

  • örneğin: yolda biriyle karşılaşıldığında, varsa, güneş gözlüğünü çıkararak konuşmak

    böyle bir görgü kuralı var mı bilinmez, ama gözlükle konuşmak ayıpmış gibi geliyor bünyeye.