hesabın var mı? giriş yap

  • 5 gün değil ama en azından 1 gün verilmesi gerçekten hak olan izindir. sadece karın ağrısıyla açıklanacak bir sıkıntı değil çünkü miden bulanıyor, başın ağrıyor tüm bağırsak sistemin çöküyor. işe giderken toplu taşıma falan da kullanıyorsan gerçek bir işkence. bunun az -çok tehlikeli iş grubuyla da alakası yok. ofis çalışanıyım yine olmuyor. ki acı eşiğim epey yüksektir. ayda 1 günden kimse batmaz bence. insanlık hakkı kadar doğal bir hak bu da.

  • "...her maça ülkenin milli takımını kaos içnde hazırlamayı vazife edinmiş, kendisi ile çekişen, hatta söylediklerinin anlamını çözemez hale gelen bir ombudsman izlenimi veren, ülke içinde tartışılır hale gelen, saygıyı, sevgiyle değil de korku ve tehditle almaya çalışan sayın fatih terim, son 3 yıldır hiçbir şey vermediğin türk futboluna belki de en iyi katkıyı emekli olarak verebilirsiniz..."

    http://sosyal.hurriyet.com.tr/…inanmiyoruz_40244230

  • akbank'ın ekrana sığmayan logosunu gördüğünde; bankanın işlem genişliğini, hizmet kalitesinin büyüklüğünü, uzun ömürlü kullanımını anlayan varsa gelsin beni siksin diyorum.

  • sınava girenin kazandığı denilen bölüme, 15bin doktorun aylarca çalışarak girdiği bir sınavda taş çatlasa 1500. girebiliyor.

    tus öyle devlet kadrolarına, kpsslere benzemiyor canlar, tüm uzmanlık dalları toplamında 400-500 kadro olursa öpüp başımıza koyuyor ve türkiyenin en inek popülasyonuyla birlikte sınava giriyoruz.

    tus'a yönelik özel olarak en az 1 ay sıkı çalışmadan, okul birincisi olsa barajı geçemez hiçbir tıbbiyeli. çünkü hekimlik sorulmuyor, ayrıntı bilgi soruluyor. istediğin bölümü kazanabilmen için de hayatının en az 6-7 ayını tamamen vermen ve 10-15 bin tl arası da dersaneye bayılman gerekiyor.

    tus puanına göre iyi doktor kötü doktor ayrımı yapmamamız gerektiğini öğrendiysek; konu doktorluk değil bilim adamlığı ile ilgili hale geliyor. okumayı en çok sevenler ve başarabilenler, ilgileri olan ve çok başarılı olabilecekleri alanı değil, rahat ve parası iyi branşı seçmek zorunda kalıyor. çünkü saçma politikalar neticesinde temel bilimler para kazanmıyor, cerrahi bilimler davalarla ve hayati tehlikelerle boğuşuyor, dahili branşlar ise hasta ve iş yoğunluğundan başını kaldıramıyor.

    doktor bulamayacaksınız derken ne dediğimizi sanıyordunuz kuzum? kritik alanlarda, kritik anlarda doktor bulamayacaksınız. çünkü kimse elini taşın altına koymacak kendinden vazgeçip.

    dövdüğünüz doktorlar, öldürdüğünüz sağlık çalışanları, saygınlığını yok ettiğiniz bu meslek, gözünüzü boyadıkları bu sağlık sistemi en çok halka zarar verecek, en başından bağırdığımız gibi.

    fakat siz hiç dinlemediniz.
    kendi düşen ağlamaz umarım.

  • evden bir görüntü. ne olursa olsun hayatta hep bir şeyleri beklediğimizin sembolü. yatak odasındaki dolabın üstündeki hurçlar türk ailesinin conatus'udur. hep yaşamayı düşünüyoruz, varolacağımızı varsayıyoruz, baharı, yazı, kışı bekliyoruz. hurç, bohça, elektrikli süpürgeyle hüüüp diye düzleşen poşetli garip şey... bunların yeri ekseriyetle yatak odasındaki dolabın üstüdür kardeşim. şu garip görüntünün huzurunu hiçbir şeyde almadım. hurçların yastık yüzü ve nevresimle uyumlu çiçekli desenleri, kahverengi, pembe, mavi ve yeşil tonların uyumu ve bozulan hurç fermuarları... aşağıda bekleyen anneye düşürmeden hurç indirmenin haklı gururu... patlayan kames topu kesip şapka yapmak bir, bu iki. bunları görmedikçe mutlu olamam, huzur dolamam.