hesabın var mı? giriş yap

  • victor hugo benim şu halimi görseydi sefiller yerine buna da şükür adlı bir roman yazardı.

  • çok olumlu bir gelişme. vegan restoranlar da koyulacak mı oyuna acaba. eksikliğini hissediyoruz çünkü. silahlar da su tabancası olabilir. öyle bir fikrimiz var. bir de her yola ekstra bisiklet yolu da eklenirse çok daha güzel olur. tertemiz delirdiğimiz için... bu şekil taleplerimiz var rockstar'dan.

  • fener gol attıkça fenerbahçeliler "gs'lilere girsin" tarzı cümleler kullanıyor. arkadaşlar, bize girmesini istiyorsanız delikanlı gibi gs maçına çıkıp gol atacaktınız. olympiakos'a attıgınız gol neden bize girsin aq.

  • bununla dalga geçen ülkü ocağı kaçkınları hayatları boyunca bir kişinin karşısına tek başına çıkamamıştır.

  • son yıllardaki üzücü "maroon 5'laşma" süreçlerine rağmen favori ilk 5'imden bir türlü çıkaramadığım maymunlar, sheffieldlılar.

    madem son yıllarda "bozmaya başladılar" biz de alternatif mi alternatif, afacan mı afacan, sülalem rahat günlerinden bir anektod verelim.

    görsel

    arctic monkeys'in debut albümü olan 2006 çıkışlı whatever people say i am that's what i'm not albümünü dinlemiş olanlar, albümün kapağını es geçmemişlerdir diye tahmin ediyorum. kapaktaki dut gibi sarhoş şekilde sigara içen eleman, chris mcclure,
    o zamanlar manchester üniversitesinde sosyoloji okuyup, orada burada gitar tıngırdatan bir arkadaş. gittiği konserlerden birinde bizim maymunlara denk geliyor ve gel zaman git zaman arkadaş oluyorlar. hatta albüm çıkmadan önce yapılan bir turda da grubun "gitar akortlama sorumlusu" olarak onlarla beraber gidiyor.

    grup, ilk albümünü çıkarmaya hazırlandığı sıralarda ise chris, basçı andy nicholson'dan, sarhoş bir adamın fotoğrafını albüm kapağı yapma planlarından bahseden bir telefon alıyor ve kulağa saçma gelse de neden olmasın diyerek kabul ediyor. bunun üzerine albüm kapağı fotoğrafı çekimi için liverpool'a doğru birkaç arkadaşıyla beraber yola çıkıyorlar ve fotoğrafçıyla buluşuyor. fotoğrafçıyla aralarında geçen dialog ise çok net:

    chris: ne yapmamı istiyorsun?
    fotoğrafçı: şu parayı al ve hayvan gibi iç, gece 2'de de burada ol.

    chris de kendinden bekleneni layıkıyla yerine getirip, arkadaşlarıyla beraber hayvan gibi içiyor ve kör kütük sarhoş şekilde gece 2'de ilgili barda oluyor. hatta çekim sırasında da viskiye devam edip bir kez de kusmasına rağmen çekimi tamamlıyorlar. grup üyelerinin de fotoğraflar aşırı hoşuna gidince çıkan albümde yer alıyor.

    albüm, önce ingiltere sonra da global olarak patlayınca, chris de hiç beklemediği ve biraz da garip bir ünlülük halinin içinde kendini buluyor. gittiği evlerin yatak odalarında, bilumum barlarda, daha birçok yerde kendi fotoğrafına sürekli maruz kalıyor ve birçok da etkinlik/röportaj teklifi alıyor. düşünün ki 19 yaşındasınız, hem dolaylı hem direkt yoldan değişik bir ünlülüğün içinde buluyorsunuz kendinizi ki ünlü olduğunuz fotoğrafın hemen öncesinde kusmuşsunuz. neresinden bakarsanız bakın saçma olay.

    görsel

    hatta ünlülük olayı öyle bir seviyeye geliyor ki eskiden çalışmış olduğu bir konser alanında sahneye çıkan noel gallagher ile tanışmak üzere, eski çalışan olarak torpili kullanarak kulise gidiyor ve noel gallagher ile aralarında daha tanışamadan şöyle bir dialog geçiyor:

    noel: dostum, fotoğrafın evimde asılı.
    chris: seninki de bende!

    velhasıl, arctic monkeys'in solisti alex "yeni ikoncan" turner ile arkadaşlığı hala devam ediyor ve beraber futbol maçlarına gidiyorlar(umarım sheffield united maçlarıdır)
    kendisi de öğrenme zorluğu yaşayan yetişkinlerin geldiği özel bir klinikte çalışıyor ve the violet may adlı lokal bir grupta solistlik yapıyor. grubun spotify linki

    zamanında fotoğraf çekimi için sadece 750 pound ve o gece içtiği tüm içkilerin parasını alsa da her satılan albümden 10 penny istemediği için biraz hayıflanıyor*
    yine de harika bir "ortamlarda çok güzel satılacak" hikayeye sahip, çok üzülmesin.

    görsel

  • nazar meselesini ayrı tutarak söylüyorum, kendi kendine eline yüzüne bulaştırırsın ve biter mesela. bir meselenin ne kadar çok bileni olursa o kadar çok beklenti gelişir. fazla anlam yüklersin falan. söylemeden kimseye halledip olduktan sonra güzel birşeyin haberini vermek de daha tatlidir hem.