hesabın var mı? giriş yap

  • an itibariyle ezhel olay şarkısının klibiyle tüm sisteme diss atmış bulunmaktadır ve bunun yanında da diss neden ve nasıl atılır dersi vermiştir.

    ezhel - olay

    sözleri

    hergün yeni olay
    dile kolay
    koal koal
    nerde ne anormal artık bana gelir doğal
    paranoya beynin vermez onay
    derler oha nasıl yaptım sorar
    olduk olay

    olays on me...
    tüm gözler bende etrafımda on bin insan sanki zombi
    kafa güzel, alkol fondip

    berlin-kotti
    istanbul bomonti
    başkent odtü
    gıtto-ostim

    tüm dünya mahallem dünya gecekondu
    çok mu yüksekteyiz zihnim kokpit

    her yer polis her yer zarbo hergün olay olay olay ohalde yapalım ohal halkım kobay bi piskopat olmamak için bi sebep yok o yüzden çal ve kopar bende kuruş sende tomar
    çıkar olay
    sıkar toma suyu işin suyu çıkar
    ölür memur ölür çocuklar yaşar çıkar
    isteseler biter ama sanma kimse çıkar
    bunla başa çünkü kazandırır para olay

    hergün hep aynı haber
    yine bi tecavüz taciz
    magazin olay ister
    ünlüler olur havadis
    herkes yanlız herkes birine düşman
    nereye baksam kavga
    nereye gitsem olay

    flaş flaş paparazzi
    like tweet sanalım alem
    ego tüm olayımız bu

    o yüzden nereye gitsek olay oluruz olay bizim de olayımız bu

    aramızda çıksın olay isterler işine yarar bi bok olmadığından dolayı
    biz kimiz nerden geldik her insan kafa yorar
    aslında bütün olay euro lira ve dolar

    çıkar olay
    kan dökmek anlaşmaktan daha kolay
    bir mermi kurşun bir çiçekten daha ucuza solar
    bi bomba sanki tüy gibi düşer ve yanmaz asla

    sokakta tayfalarla

    üçüncü sayfalarda

  • ben hiç panik yapmıyorum, kafam rahat. şu an keriz silkeleme yapılıyor bence. 1.5 dolar seviyelerinde birkaç gün dolaşıp tekrardan 150 dolar, ordan da 300 dolara kadar yolu var. grafik öyle görünüyor. grafik tasarım mezunuyum.

  • "fransa'da paranız olsa bile bu durumu saklamanız gerekir."

    işte kızın bu bakış açısı iki yüz küsur yıl önce gerçekleştirilen fransız devriminin sonuçlarının toplum tarafından çok iyi özümsenmiş olduğunun göstergesidir. zenginler toplumsal antipatiye karşı derslerini iyi almış görünüyor.

  • diyanet işleri başkanının açıklamasına göre o saatte orada tek bir türkün bile bulunmaması gerekiyormuş.

    o saatlerde çok kalabalık olduğu için yasaklanmış.

    ama bizim türkler durmuş mu? tabiki hayır. 2 acenta yasağı delmiş ve toplamda 18 türk olmaması gereken yerde bulunmuş.

    18 kişiden 2 si ölmüş, sanırım 5 kişiden de hala haber alınamıyor.

    yani aslında durum şu.

    ölen türk sayısı "sıfır" olması gerekirken yine ne yapmış etmişiz kendimizi öldürmeyi başarmışız. aferin.

  • ultrason odasında uzanmışsın. eşin ayağının dibinde. heyecan içinde ekrana bakıyorsunuz. doktor da çok umutlu. yüzü gülüyor. ve aleti karnına koyuyor. ekrana bakıyor. gözleriyle kısa bir arayış. birden yüzünde garip bir ifade. gözlerini kısarak bir kısa arayış daha. ve yutkunuyor. o yutkunmayı sen sanki ağır çekim izliyorsun. adem elması yavaşça aşağı iniyor, ardından daha da yavaş bir şekilde yukarı çıkıyor.

    eşinin yüzüne bakıyorsun. daha geçen hafta yine bu odada, yine şu an durduğu yerde, yine bu ekrana bakarken, gözleri dolmuştu mutluluktan. daha önce hiç ağlarken görmemiştin onu. "işte bu o anlardan biri" demiştin. "hafızana kazı bu anı, bu yüzü. en ince ayrıntısına kadar anlatacaksın yıllar sonra. sakın unutma bu yüzü."

    ama şimdi sadece endişe var gözlerinde. odada da bir ölüm sessizliği. kimse soru sormaya cesaret edemiyor. makinenin uğultusu. karanlık. sadece ekrandan doktorun ve eşinin yüzüne yansıyan ışık. hadi konuşun! biri bir şey söylesin! ya da hayır. susun. hiçbir şey söylemeyin. sessizlik devam etsin. makinenin uğultusu olsun sadece. kimse konuşmasa, zaman dursa burada. bu şekilde kalsak. biz sadece umutla ekrana baksak, kimse bir şey söylemese.

    ama doktor ölüm sessizliğini bozuyor. "maalesef yine kürtaj."

    ben o yüzü hala unutmadım. bir de doktorun yutkunduğu o anı. vücudumu yavaşça saran korku dalgasını. kollarımda ve bacaklarımda ılık ılık ilerleyişini. parmaklarımın buz kesişini. doktorun konuşmasını. o konuştukça benim boğulacak gibi olmamı. ve aklımdan geçenleri.

    "bir sussa. bir sussa. tamam. her şeye tamam lanet olsun. ne yapacaksan yap. ama sus şimdi. bir çıksak şurdan. şu kapıya bir ulaşsak. aynı acı tekrar içimde inanamıyorum. ben aynı şeyleri mi yaşıcam şimdi tekrar? yarım saat öncesine dönebilsem. umut dolu. elim karnımda. konuştum ben onunla. defalarca. bu sefer farklıydı çünkü. çok hissettim bu sefer. haksızlık. bu nasıl bir tokat? yarım saat önce bu kadar mutluyken, şimdi.. korkuyorum demiştim bir arkadaşıma. kendimi çok kaptırmak istemiyorum. ama dayanamıyorum da. bu sefer farklı çünkü. çok hissediyorum bu sefer. sıranızı savdınız siz demişti. boş ver. keyfini çıkar bu güzel anların. bu güzel anlar. tarih oldu bir saniye içinde. yıllar sonra anlatılacak bir anı oldular. nasıl olur? daha yarım saat önce yaşıyordum ben bunu. bir çıksak şu odadan. bir sussa. nasıl haber vericez millete? ne kadar aptalım. dayanamadım herkese söyledim. aptal! şimdi telefonlar. aynısı ayşeye, fatmaya da oldu şimdi üç çocukları varlar.. aptal! dayanamadın! tutamadın çeneni! ama bu sefer farklıydı. çok hissediyordum bu sefer. bir çıksak şurdan. bir sussa. yer ayaklarımın altından kaydı dedikleri bu muymuş?"

    edit: yeri ayaklarının altından kaydıran o günler tarih olur, bir de bakmışsın kucağında gülümsemene gülümseyerek karşılık veren minik bir yavru var. o zaman umut var, inadına umut var.