hesabın var mı? giriş yap

  • yeni anne olmus annedir. benimki 37 senedir bana aliskin oldugundan midir nedir, birak bir seyimi koymayi, arkadasligi zor kabul etti.

  • sanırsın en-cinnu diyarından gelen kötü bir ruhu hapsediyor; kem alametlere nişan olmuş ruhani varlıklara pıranga vuruyor ki bir daha dünyaya hiç çıkmasınlar...

    ...kavanoz kapağı kapatıyor yaa! içinde salça, hadi bilemedin turşu olan cam bir kavanozun kapağını.

    bu ne hırstır, ne gözü dönmüşlüktür anlamıyorum. bir kavanoz kapağını kendine namus meselesi yapmayı ise hiç kavrayamıyorum; sanki acı çekmeden açılan kavanoz kapakları törelerimize ters, kan davasına gebe objeler.

    hayır bir de daha sıkı kapatınca değişen bir şey yok ki? alırsın kavanozu, sonuna dek çevirirsin... en sonunda da şöyle yarım saniye sıkarsın içine hava almasın diye.

    bunun için kafadaki kılcak damarları çatlatmanın, spartalılar gibi manyaklaşmanın anlamı nedir allahasen...

  • almadan önce gerekli mi diye çok araştırılan bir cihaz. ben araştırmaya başladığımda şu anki fiyatına ulaşmıştı bile. bu nedenle fiyat & performans açısından benzeri bir araştırmanın içinde olanlar için uzuuun bir inceleme yazısı yazmak istedim.

    ilk olarak herkesin kafasındaki tek soru; airwrap’in bu paraya değip değmeyeceği. işin komiği, avrupa’daki, amerika’daki kullanıcıların da tek derdi o. yani oradaki ortalama bir insan için de ciddi bir paraya karşılık geliyor kendisi.

    bu kritere cevap vermek çok güç. şöyle diyeyim; bence bu ürüne verdiği paraya asla acımayacak çok küçük bir grup insan var, onlar da ısıl işlem olmadan asla ama asla saçını kullanamayanlar.

    bunu biraz açalım.

    şimdi senin doğuştan düz saçın vardır ama dalgalı seviyorsundur. paran çoksa al ama değmez.
    saçın dalgalıdır ama yüzüne düz saç daha çok yakışıyordur. gene değmez.

    demek istediğim, saçını iyi kötü doğal haliyle kullanabilen kimsenin vereceği paraya değmez bence bu. bazen “saçım düz, kalın telli, airwrap’in dalgaları tutmuyor” gibi yorumlar okuyup üzülüyorum. mis gibi kalın telli, düz saçım olsa hayatta bu parayı vermem bir saç şekillendiriciye.

    peki, kimler verdiği paranın bir kuruşuna bile acımaz? işte benim de içinde olduğum bu grup, gerçekten cihaza aşık olacak olan kişilerden oluşuyor:

    - saçı ince telli,
    - kırılmaya yatkın,
    - ne yaparsa yapsın saçı elektriklenen,
    - ısı görmeyince ne düz ne dalgalı, her telden çalan bir saç ile başa çıkmaya çalışan,
    - duştan çıkıp saçını kurulayıp hazır olan herkesten nefret eden (opsiyonel, nefret olmasa da inceden bir uyuz olmak yeterli),
    - bu saçla dışarı çıkacağıma yatar uyurum diye planlarını iptal edesi gelen,
    - ulan saçı gene salamadık yaa, neyse baş ağrısından çatlatsa da topuz yapmak zorundayım diyen (true story),
    - …

    örnekler çoğalır gider. işte bu, ne idüğü belirsiz saçlara sahip kız kardeşler dyson airwrap ile yeniden doğmuşa dönebilir.

    (bu arada, böyle anlattım ama bu saç tipi %90 kıvırcık / kıvırcığa dönük dalgalı saçlı olduğunu anlamayan insanlara ait. curly girl method’u araştırıp bir airwrap parasının 10’da biriyle mükemmel dalgalı saçlara da yelken açabilirsiniz. benim bile ne düz ne dalgalı saçım bu yöntemlerle bir hayli günlük kullanılabilir bir hale geldi -aşırı güzel oldu demiyorum- ama süreç meşakkatli.)

    gelelim çabuk yıpranan saç kısmına. zaten ince telli saçların kabusudur bu. benim saçlarım biraz içsel ve dışsal faktörler nedeniyle gerçekten çok ama çok güzel göründükleri zamanın gerisindeler şu an. sorun değil, yine toparlar. gel gelelim saçım azıcık düzgün görünsün isteyip düzleştirdiğim her seferde aşırı yıpranmalara maruz kalıyordum. ki düzleştirme dediğim de ayda 1-2 falandır. saçımın hassaslığını oradan anlayın.

    dyson’ın hava akımıyla şekillendirmesi falan biraz hikaye, sıcaklık maksimumdayken cayır cayır valla. o yüzden mümkün oldukça orta seviyede bir kurutma işlemi yapıyorum.

    düzleştiriciyle karşılaştırayım, bu kadar sık kullanımda düzleştirici 100 üzerinden 95 zarar verecekse dyson 20 falan veriyor. ama yine de biraz zarar veriyor.

    not: ben ısıdan koruyucu herhangi bir sprey kullanmadım, çünkü araştırdığım ürünlere pek güvenemedim. önerisi olan varsa ve mesaj atarsa çok memnum olurum. haliyle bu dediğim oranlar yıkanmış ve uygun bir saç ürünüyle saç şekillendirmeye hazırlanılmış versiyon için geçerli.

    diğer madde, peki dyson saçı gerçekten güzel şekillendiriyor mu?

    madde madde yazayım;

    - yumuşak düzleştirme fırçası: benim saçımı elektriklendirdi ama nazik bir düzleştirme etkisi var. ben verim alamadım çok. normal makineyle üstten ısı versem gene buna yakın düzleşirdi saçım.

    - sert düzleştirme fırçası: işte aşk yaşadığım icat. hem hacimli hem de neredeyse dümdüz bir saç yaratıyor. düzleştirici ya da fön düzlüğü arayanı tatmin etmez yalnız, doğal görünümlü bir düzleştirme bu. nasıl anlatsam bilemiyorum, açıp videolarını izlemek gerek. elimi saçlarımdan alamıyorum, tutup öpesim geliyor ahahah.

    - düzleştirici kurutma başlığı: valla yüzyılın icadı. saçı güzel kurutuyor hadi ok, bu paraya onu zaten yap da, elektriklenmeyi de gerçekten çok iyi alıyor bu aparat. tabii bu geçici bir etki, hele ki ben gibi nemli bir şehirde yaşıyorsanız ister istemez birkaç saat sonra nemden kabarıp elektriklenebiliyor saç. ama genel olarak etkisi bana yetti de arttı.

    - yuvarlak hacimlendirici fırça: klasik fön fırçasına benzeyen bu fırçayı sadece düz durmamakta aşırı inatçı katların ucunu şekillendirmek için kullanıyorum. iyidir.

    - 30 & 40 mm airwrap: 1 kere kullandım, dalga isteyeceksem saçımı doğal kullanıp kıvırcık kız uygulaması yapıp daha az güzel görünürüm ama en azından daha az uğraşmış olurum dedim. biraz üşendim ama alınacak verim el alışkanlığıyla da artınca belki düzenli kullanılır.

    beklediğimden de uzun bir yazı oldu. çok ciddi bir paradan bahsediyoruz, bu nedenle umarım birilerine faydası olur.

    sonuç; okuyun işte, o kadar yazdık. *

  • "babama maç kaçta diye sordum. 'ben nerden bileyim aç teletext'i bak' dedi teletext dedi amk... ilhan mansız sakat, oynayamayacakmış desen inanacak..."

  • hkg gerçek bir devrimcidir. bulunduğu çevreyi anlattıklarından az çok tahmin edebiliyoruz. televizyonsuz, telefonsuz dünyadan kopuk bir yaşam. radyodan kız çocuklarının evlendirilmesiyle ilgili şeyler duyup yaşadıklarının normal olmadığını o zaman anlayacak kadar beyinlerin yıkandığı, küçük yaşlardan itibaren sürekli cezalandırılma, cehennemde yanma baskılarıyla büyüyüp kafasını olduğu yerden kaldıramayan çocuklar. üstüne bu kadar acıyı yaşayan bir insanın sergilediği üstün cesaret karşısında saygıyla eğiliyorum. yaptıklarını yapabilmek, delil toplamak, o savcıya gidip, bu yaşadıklarını anlatabilmek, bunlar çok büyük işler. yaşın tüm yaşadıklarına rağmen hala küçücük sadece 24 yaşındasın şu anda ve cehennemi bu dünyada görmüşsün. umarım bundan sonra huzura kavuşur ve karabasanlarından uzakta mutlu bir hayat yaşarsın.