hesabın var mı? giriş yap

  • şeytan, atını mahmuzlamış giderken don kişot bağırdı;
    -“bir dakika bekle! sana son bir soru daha soracağım; ondan sonra ne cehenneme gidersen git!”
    şeytan, atının dizginlerini çekti;
    -“sor bakalım,” dedi alaycı bir sesle, “ama lafı uzatma işim acele...”
    -“ormanda savaş naraları atanlar senin adamların mıydı?”
    -“elbette… benim adamlarım çoktur!”
    -“iyi ama mağripliler gibi ‘allah, allah!’ diye bağırıyorlardı?”
    -“ne sandın ya!.. 'şeytan, şeytan!’ diye mi bağıracaklardı?
    bizim işimiz bu: "aldatmak, daima aldatmak!”
    (cervantes - don kişot)

    din ile aldatmak, allah ile aldatmak... en kahredici aldatma biçimidir. şeytan bile allah ile aldatanlardan daha temizdir... insanoğluna en büyük zararı allah ile aldatanlar verir. allah ile aldatanlar günümüzde şeytanı emekli etti... şeytan görevini bunlara devretti...

    debe edit: teşekkür ederim...

  • yer : isvicre alpleri

    zermatt yakinlarindaki "monte rosa" dagina yapilan , buzul üzerinde yürümeyi de kapsayan, bir trekking turundayiz. ilk gün yaklasik 8 saat süren yürüyüsün sonlarina dogru gruptan bir arkadas ayagini burkar. biraz toparladiktan sonra, "tamam sorun yok" diyip tura devam eder. ancak aksam 2800 metredeki dag evine vardigimizda, arkadasin ayagi siser ve üzerine basamaz hale gelir. ertesi gün de tirmandigimiz onca yolu geri dönmemiz gerekmektedir ama sakatlanan arkadas icin bu mümkün olmaz. ve geriye tek alternatif kalir : helikopter (helikopter masrafinin sigorta tarafindan karsilanmasi mevzuuna girmiyorum bile)

    ertesi sabah, grubumuzun lideri olan isvicreli arkadas, zermatt air isimli helikopter merkezini arar ve konusur. sonradan bize aralarinda aynen söyle bir diyalog gectigini anlatir:

    - monte rosa hütte'deyiz. bir arkadasimiz ayagini burktu ve asagi yürümesi mümkün degil. yardiminiza ihtiyacimiz var.
    - agrisi cok mu?
    - hayir. hatta hic agrisi yok, ama ayagi sisti ve üzerine basamiyor.o yüzden size ihtiyacimiz var.
    - yalniz biz sadece hayati tehlike olan durumlarda hemen müdahele ediyoruz. sizin durumunuzun aciliyeti yok, o yüzden daha sonra gelebiliriz.
    - peki, ne kadar sonra?
    - yarim saat sonra

    gercekten de helikopter yarim saat sonra gelir.

  • hic itiraf etmeseler de aptal insanların mutluluguna ozenirler.bir turlu tatmin olamazlar hicbirseyden,bu yuzden kendilerinden baska herkese faydaları dokunur.genelde anlashılmadıklarından anlayabilene hemen baglanma egilimindedirler.

  • jinekologun biri 'lanet olsun' der ve doktorluğu bırakır. arabalara merakı vardır.

    niyeti araba tamircisi olmaktır. gider ve sendikanın sınavına girer. sonuçta 100 üzerinden 150 alıp gecer.
    bunun üzerine bir soruşturma açılır. müfettişler sınav hocasına sorarlar,

    - "bu iş nasıl oldu" diye..
    hoca :
    - 'valla, yağı değiştir dedim, değiştirdi. filtreyi değiştir dedim, degiştirdi. bujileri temizle dedim, temizledi.'
    müfettiş :
    - 'iyi de neden 100 degil de 150?'
    hoca :
    - 'bunların hepsini arabanın egzoz deliğinden yaptı!'

  • "bisiklet yolu yaparlarsa binmeyen şerefsizdir" sözüyle cevap verilesi cümle. ha ama bisiklet yolu olmadan binin diyorsa en önce başta anası babası olmak üzere yakınlarını salabilir arabaların vızır vızır geçtiği yerlere...

  • kendi çapımda online olarak yurtdışından görece uygun fiyata plak alabileceğiniz sitelerin ufak bir listesini yapmak istiyorum nacizane.

    http://www.hhv.de/ (%19 vat indirimi yapıyor öderken, 9.99 eur sabit kargo var, fedexle yolluyorlar ama 75 euroyu geçerse tr'de mng "hop gardaşım" diyor. 75 euro geçirmemek gerek)

    http://www.juno.co.uk/ (vat indirimi burada da var, ama ip'den ülke tespit edip ona göre fiyat gösteriyor sitede, öderken ekstra indirim yok. kargo fiyatları uygun sayılabilir ama 3 plak sonrası sigorta falan koyuyor uymuyor o da)

    http://www.recordstore.co.uk/ (çok tercih ettiğim bir site değil, bazı plakların özel vers. olabiliyor. kargo 3 küsür pound falan)

    http://www.normanrecords.com/ (arşivi genişlerden. kargosu biraz tuzlu diğerlerine göre, arada indirim falan yapıyorlar. ingiliz menşeili)

    http://shop.bilocationrecords.com/ (son dönemde keşfettim, harika rock/metal arşivi var tam aradığım şeyleri buldum. kargo fiks 19 eur. biraz tuzlu ama toplu alıp maliyeti düşürebilirsiniz, plaklar çok ucuz, kayıt olunca vat düşüyor)

    http://www.bandcamp.com/ (bandcamp biraz farklı kafada. amatöründen pro'suna milyor grubun sayfaları var, hemen hemen hepsi ürünlerini satıyor. kargo fiyatları bu yüzden gruptan gruba farklı, sepete ekleyip kargolarını görebilirsiniz bazen ciddi ucuz olabiliyor)

    https://www.grooves-inc.com/ (tek plağa bile kargo almadığını söyleyen bir site. ama fiyatlar tuzlu doğal olarak. hiç kullanmadım)

    http://www.jpc.de/ (son dönem yoğun kullandıklarımdan. bazı ürünler çok ucuz bazıları gereksiz pahalı, sepette vat düşüyor, en önemli özelliği kargo fiyat sabit ve 5,99 eur)

    http://www.piccadillyrecords.com/ (inceden sempati beslediğim bir site. bir keresinde bir ürünü ucuz ilerde satarım diye 3 tane sipariş verdim mail atıp "ya 3 tane sipariş vermişsiniz ama yanlış mı verdiniz bir teyit edelim dedik" diyerek benden tam not aldılar. site biraz kullanışsız ama ürün çeşidi yüksek, sipariş sistemi biraz kötü sipariş verdikten sonra adamlar vat düşüp shipping ekleyip mail order çekiyorlar sanırım. ama shipping fiyatı falan hepsi yazıyor sipariş verirken.)

    http://www.amazon.com/ (malumunuz, çoklu siparişte ürün başına kargo düşüyor, arada çok efsane indirimler denk gelebiliyor düzenli takip etmek gerek. canısı)

    http://www.amazon.co.uk/ (bunun amazon tarafından satılan ürünleri genelde tuzlu, ödeme yaparken vat düşer. en önemli kısmı da 3rd party sellerlar tabir edilen diğer satıcılar. ürünün diğer fiyatlarına bakın genelde uygun oluyorlar, kargo fiyatı da 1,87 gbp mi ne ürün başına. tekli alımda çok mantıklı. all your music denen gerizekalılardan uzak durun, aylarca gelmez, kötü paketleme vs. buradan dodax ve nagiry iyi satıcılar)

    http://www.amazon.de/ (fiyatlar çok dengesiz. bazen çok uygun şeyler denk gelebiliyor. fiyatları us-uk- de diye sırayla bakmak lazım. vat düşer, kargo fiyatı fena değil gene) (edit: sanıyorum 45 euro sonrası kargo ücreti almıyor artık, bu yönüyle bayağı hesaplı gelebilir. dikkat!)

    http://www.discogs.com/ (malum site. ebay'le birlikte en çok plak piyasası dönen yer. aradığınız hemen hemen her şey bulursunuz, pazarlık yapıp uygun fiyatlara satın alabilirsiniz. nadir ürünler genelde ebayde olmaz burada olur)

    not: vat hesabı genelde ürün fiyatı/6x5 şeklinde oluyor. %19 diyorlar ama tam değil sanki

    bazılar siteler için "ahah bunu da mı yazdın lan" demeyin ilk başlayanlar için hayati önem taşıyabilir bilmeyen birisi için. zaman içinde eklemeler, siteler hakkında bilgiler, öneriler vs. güncellenebilir bu entry.

    ek: ve illa "hacı ben plak alırken dokunmam gerek" diyorsanız şuraya bir göz atın: (bkz: velvet indieground)

  • --- spoiler ---
    17.bölümde; metin'i gören emrah, elindeki tesisat borusunu açarak naber santino demiştir, bilindiği üzere godfather'daki santionun malafatı normalden çok büyüktür, santino'nun malafatı hakkındaki durum ise filmde değil, kitapta net olarak ifade edilmektedir.

    --- spoiler ---
    bu sahneyi kim yazdıysa, kendisine hürmet ve selam ediyorum, büyüksün reyiz!
    edit: twit attım, durgun onay, çağlar yurt'u işaret etti, çağlar da çok efendi çocukmuş, ben yazdım falan demedi.
    (bkz: durgun onay)
    (bkz: çağlar yurt)

  • 10 üzerinden 10 verdiğim süper oyundur.

    genellikle oyunları "gameplay" dediğimiz oynanışına göre değerlendiriyorum. grafikler, sesler, müzik ve hikaye gibi diğer öğeler ise benim için ikinci öncelikte.

    oynanış olarak, son zamanlarda oynadığım oyunlar arasında açık ara en iyisiydi. robotlarla savaşıp, farklı metotlarla öldürmek, veya etkisiz hale getirmek inanılmaz bir tatmin hissi yaratıyor. otlar arasında saklanma mekaniği çok gerçekçi gözükmeyebilir, ancak gizlilik mekaniği ve oyuna müthiş bir katkısı olmuş. robotları vurduğumuzda kırılıp dökülen parçaları, yere yuvarlanıp bağırmaları, gözlerinin kırmızı parlayıp üzerimize koşturmaları atmosferi süper yapmış ve oynayana büyük bir keyif veriyor.

    bu oynanış tarafını, örneğin witcher 3 ile karşılaştıracak olursam, rahatlıkla horizon zero dawn çok önde diyebilirim. witcher 3'de savaşlarda 2 farklı büyü atıp, tekrar dolmalarını beklerken etrafta koşup zıplayarak geçirmek zorunda kalıyordum genelde. yakın dövüşte de bir takım standart kombinasyonlar mevcut. bunları otomatik olarak yaptığımız için, kısa bir süre sonra çok sıradan geliyor. bomba, iksir gibi eşyalar ikişer veya en çok üçer adetle sınırlı olduğu için arada bir basılabiliyor, ama pek bir çeşit veya keyif vermiyor.

    horizon zero dawn'da ise, her robotu farklı yollarla öldürebildiğimiz gibi, robotlardan düşen parçalarla da oklarımızı, bombalarımızı ve tuzaklarımızı yenileyebiliyoruz. farklı tuzak, bomba ve ok seçeneklerimiz mevcut. istersek yakın dövüşle de girişebiliyoruz, veya bunların kombinasyonlarını istediğimiz gibi uygulayabiliyoruz. en güzel tarafı da, devasa robotları öldürdüğümüzde parçalanıp yıkılmalarının verdiği keyif.

    ikincil özelliklere geçecek olursak, grafikler konusunda ps4 pro ve 4k bir televizyonla mükemmel grafiklere sahip bir oyun. düz ps4 ve standart hd televizyonda da benzeri yüksek bir grafik kalitesi var. kulağımızdaki cihazı açtığımızda, veya yayımızı gerdiğimizde controller'dan gelen sesler çok hoşuma gitti.

    hikayesi ise gerçekten müthiş. her ne kadar standart bir konuyu işlemiş olsa da, işleyiş ve uygulama şekliyle oldukça kaliteli ve keyifli olmuş. cliffhanger'ıyla da gelecek oyunlara göz kırpması beni çok mutlu etti.

    çok nadiren oyunları platinum trophy'e kadar kovalıyorum. genelde bir yere gelip sıkılarak bırakıyorum, çok nadiren de bitirip bırakıyorum. bu oyun ikincisi oldu. ilki demon's souls'du, yıllar önce ilk ps3 aldığımda aşırı beğenip yapmıştım. sonraki dark souls oyunları da çok güzeldi, ama hiçbiri platinum yapacak kadar demon's souls tadı vermemişti.

  • fotoğrafı geçin geçin, dış görünüş bu, lisedeki haliyle mi kalacaktı. zaten biraz para ve zaman ayırırsanız herkesi ortalama bir güzellik seviyesine getirirsiniz.
    ama o yazılanlar nedir öyle? ne kadar çirkin ne kadar ayıp şeyler yazılmış. bu yıllık komitesinin editörü yok muymuş? ben bizim lisede bu işten sorumluydum, böyle bir yazı önüme gelse yazana bizzat kelime kelime yedirirdim.

    saçın düzelir, kilon azalır, dişlerin düzeltilir de bir genç kıza yazılan bu cümlelerin verdiği güvensizlik kolay kolay atlatılmaz. yine göksel iyi gelmiş buralara. kadın boşuna yapmamış o depresyon şarkılarını.
    tepem attı, sinirlerim bozuldu bak yine.