ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
takip edilesi instagram sayfaları
-
yolda aldiklari kucuk saksaganla dostluk kuran muthis bir avustralyali aile. takip edilesi....
https://instagram.com/penguinthemagpie/
logosunu görünce güvendeyim hissi veren markalar
-
(bkz: volvo)
türklere döve döve öğretilmesi gereken şeyler
-
millet devlet için değil, devlet millet için vardır.
kutsal olan devlet değil, kurucusu olan millettir.
ahmet kural
2 yılda bir iş değiştiren insan tipi
-
her iş değiştirdiğimde kıymetim arttı maaşım arttı neden daha uzun süre aynı maaşta çalışayım?
öyle isteseydim memur olurdum
türkiye'nin durumunu en iyi anlatan fıkra
-
pamuk prenses, süpermen ve pinokyo yürüyüşe çıkmışlar...
yürürlerken önlerine bir tabela çıkmış.
" dünyanın en güzel kadını" yarışması...yazıyormuş üstünde.
- bu yarışmaya katılıyorum, demiş pamuk prenses..
yarım saat sonra arkadaşlarının yanına dönen pamuk prenses'e sormuş
süpermen ve pinokyo.
- eeee, nasıl gitti?
- birinci oldum, demiş pamuk prenses.
yürüyüşlerine devam ederken önlerine bir tabela daha çıkmış.
"dünyanın en güçlü adamı" yarışması...yazıyormuş üstünde.
-bu yarışmaya katılıyorum, demiş süpermen.
yarım saat sonra arkadaşlarının yanına dönen süpermen'e sormuş
pinokyo ve pamuk prenses.
- eeee, nasıl gitti?
- şüpheniz mi vardı?, demiş süpermen.
yürüyüşlerine devam ederken önlerine bir tabela daha çıkmış.
"dünyanın en yalancı insanı" yarışması...yazıyormuş...
-bu yarışmaya katılıyorum, demiş pinokyo.
yarım saat sonra arkadaşlarının yanına gözyaşları içinde dönen pinokyo'ya sormuş süpermen ve pamuk prenses.
- ne oldu?
pinokyo sormuş bu defa " kim lan bu tayyip denen adam?!?
kız isteme söz nişan nikah düğün
-
(bkz: para tuzağı)
(bkz: tünelin ucu bombok bi yere çıktı)
bi kadın tanıyorum şu diyaloğu yaşayan;
gelin: adana set isterim.
kaynana: durumumuz yok kızım onu alacak.
gelin: durumunuz olduğu zaman evleniriz o zaman problem değil.
bu cümleden sonra ne mi oldu?
evlendiler bi de çocukları var şimdi :)
kafede yalnız oturan insanlar
-
sürekli saati kontrol edip birini bekliyormuş gibi yaparlar. sonra da sıkılıp giderler.
taksim'de kadını elle taciz eden göçmen
-
adli kontrol şartı ile serbest bırakılan göçmen. bu kararı alan hakimlerin karısına kızına taciz yapılsa yine bu şekilde serbest mi bırakılacak?
apple card
-
apple’ın bankacılık işlerine de el atmasının sonucu olarak piyasaya sunduğu yeni kredi kartı. goldman sachs ortaklığı ile ortaya çıkan bu bankacılık hizmetinin ciddi manada avantajları var gördüğüm kadarıyla. günlük harcamalarınızın %2’sini apple card hesabınıza iade ediyor ve bu bonus puan olarak değil, bu daily cash ile kredi kartı ekstrenizi bile ödeyebiliyorsunuz. hiçbir hizmet için ekstra masraf ödemiyorsunuz. apple pay hizmetinin olmadığı yerde titanyumdan yapılan fiziki kredi kartını kullanabiliyorsunuz.
keşke türkiye’ye gelse.
bülent kayabaş
-
bülent kayabaş'ın anılarından...
'pendik tiyatrosu' adlı bir girişimde bulunmuştuk genç arkadaşlarla beraber. 1967'de, kemal'le ilk kez orada tanışıp samimi olduk.
paramız yoktu beş kuruşsuz dönemlerimizdi. geceleri yemek yedikten sonra, parasızlıktan çay bahçesine filan da gidemiyoruz. sabahı bekliyoruz fırınlar açılsın diye. fırından ekmek alıyoruz. o zamanlar ortalık o kadar sakin ki; manav domatesini biberini yerinde bırakıp gidiyor geceleri. biz de o domateslerden alıp tuza banarak yiyoruz. öyle geçiyor günler.
provalar oldu, oyunlar başladı derken biz hâlâ, devamlı domates alıyoruz aynı tezgâhtan; ama bayağı alıyoruz yani. "alıyoruz" dediğim, düpedüz çalıyoruz! yıllar sonra o kemal sunal, ben bülent kayabaş olduktan sonra, bu anıyı anlattık birbirimize. çok güldük, hüzünlendik, derken düştük kemal'le pendik yollarına, domateslerini çaldığımız o adamı bulmaya. bulduk da. tabii bu arada bayağı ünlü olmuşuz artık.
"vaaay!" dedi adam, "ne arıyorsunuz siz burada?"
"yahu mehmet amca" dedik, "biz böyle böyle, aşağı yukarı iki günde bir senin kasalarından domatesleri çalar, tuza banar yerdik."
adam durdu durdu, bir ağlamaya başladı ki sorma. "ne oldu amca?" dedik. "siz," dedi. "nasıl bana söylemezsiniz? siz bana neden gelmezsiniz? ben size ne domatesi, her gün yemek verirdim!" diye ağlıyor. biz ağlıyoruz, adam ağlıyor.
o zamanki insanların değeri, havanın, suyun, deniz kenarının tadı, her şey bir başkaydı. beş kuruşsuz da olsak, başka hiçbir sorun aklımızda yer etmezdi o dönemlerde.