ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bayern münih'i yenmenin yolları
-
bayern münih eski gücünde değil. daha güçlü.
canan karatay'ın meslekten 15 gün men edilmesi
-
15 günlük men mi olurmuş, canan hoca yıllık izne çıkmıştır. yanında da bir sepet tereyağı ve yumurta.
nasa da kim biz onlardan iyiyiz
pompasının ping'i yüksek damacana
-
bardak taşırtır.
gecenin bi körü yerleri viledalatır.
letgo'da hiçbir şeyin satılamaması
-
60 liraya yazdığım ürüne pezeveng yazmış:
"merhaba 30 lira diyelim el sıkışalım inşallah yarın gelir alırım"
puşt herif sanki bende malı 30 liraya satacağım adamı dört gözle arıyordum.
bende yazdım "sana 120 tl"
16 kasım 2023 resmi gazete kararı
-
turk araplastigi icin bunlar basina geliyor,akillanmaz isen pas pas olursun,insanlik bir yere kadar,onceligim kendi milletimdir.
türk sinemasının temel sorunu
-
realist olamamalarıdır. toplumsal gerçekliği başrol karizmasına kurban ediyorlar.
örneğin rahmetli tarık akan'ın başrolünü oynadığı yol filmine bakalım. şu anda bu düzeyde bir film çekilemez, üstelik daha fazla imkan varken. çünkü senaristler ve yapımcılar artık bunun derdinde ve bunu düşünecek seviyede değil. modern hayat en çok onları sarmış zannedersem, direkt yap tüket tarzı sinema filmi çekiyorlar. bu filmde tarık akan'ın tırnağının içindeki kire kadar gösterilmişti ya şimdiki filmlerde peki? neyse daha fazla bir şey demek istemiyorum.
önemli not: bu dediklerim nuri bilge ceylan ve zeki demirkubuz için geçerli değildir.
amerikan filmlerinde özenilen şeyler
-
bulunduğum yeri 86 ve 78. caddenin kesiştiği köşedeyim ya da 82. otoyoldan kuzeye doğru ilerliyorum, yaklaşık 8 dakika sonra hedefe ulaşmış olacağım diye tarif etmek. nerdesin, beşiktaş iskelesindeyim. piii!
ankara'da köpekler tarafından parçalanan çocuk
-
en ön edit: çocuk yaşıyor arkadaşlar. bugünün en güzel haberi bu.
geceme kan doğrayan, parçalanmış minik bedeninden kan damlatan çocuktur.
--- spoiler ---
ankara’nın pursaklar ilçesinde okul sonrası eve dönen küçük çocuk, 10 köpeğin saldırısına uğradı. ağır yaralanan çocuk hastanede tedavi altına alındı. enes’i bulan amcası ali osman koca, "ben çocuğun yanına gittiğimde köpekler yanındaydı. çocuğun kafası komple paramparça. baldırlarında kasları gözüküyor. etleri gitmiş. köpekler çocuğu resmen parçalamışlar. çocuk yüzüstü yattığından dolayı yüzü hariç komple parçalamışlar." ifadelerini kullandı.
--- spoiler ---
vahşetin adresi
edit: hayvanları alıp sokağa salan, sokakta bırakan, başı boş köpeklerin itlaf edilmesine engel olan, yahut bu konuda gerekeni yapmayan herkes bu ölümlerden sorumludur.
edit: aşağıda bana hakaret eden ahmak. haberi ilk okuduğumda gece saat 02'den sonraydı. çocuğun yaşamadığı anlaşılıyordu. spoiler olarak verdiğim haber vardı. daha sonra haber tamamlanmış.
gelip "köpek" gibi saldıracağına, "insan" gibi varsa hatayı düzelt. ayrıca ben necip fazıl da okudum ama ahmed arif'e yakınım. sen ise zavallısın.
çocuğun yaşıyor olması senin dahi yaşadığın dünyayı katlanır kılan tesellilerden biridir.
iz bırakan kitap cümleleri
tüm dünyada aynı anda elektriklerin gitmesi
-
tüm dünyanın pencereye çıkıp "acaba öbür gezegende de kesildi mi" diye bakmasıyla devam eder.
kadınlar yüzme yarışını 8 saniye ile kazanan erkek
-
erkeklerle yarıştığında anca 462. olabilen lia thomas isimli adamdır. bu abimiz herhangi bir cinsiyet değişim operasyonu geçirmemiş hatta halen kadınlardan hoşlanıyormuş. bir sabah kalkıp "artık kadın gibi muamele görmek istiyorum" demiş, o kadar. yani o kadar kadının emeğini gaspetmiş. sjw, woke, political correctness akımlarının ne kadar salakça olduğuna dair güzel bir örnek
https://twitter.com/…?t=s3yn8sjz2aaijtbll9xwxa&s=19
hasan yağal'ın müslüme'nin babası çıkması
-
anadolu köylerinin çoğu pislik yuvasıdır... şaşırtmıyor artık. en çok ahlak bekçiliği yapıp en ahlaksız olmayı başarırlar.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
sene 92 daha çok küçüğüm. babam yurt dışında ama avrupa değil o zamanın garibanlarının gittiği bi afrika ülkesinde.
işsizlikten, ekonomik sıkıntılardan kurtulmak için başka çare bulamayıp gidiyor bu afrika ülkesine.
bi cumartesi günü annemin dişi çok ağrıyor. yerinde duramıyor ağrıdan sızıdan ağlıyor kadın. özel doktora verecek parayı bırak, devlet hastanesine gitmek için verecek araba parası yok.
öğrendik zaten doktor da yokmuş diş hastanesinde.
dayanamadım annemin ağlamasına.
telefonların yanında o dönem kesin altın rehber bulunurdu. kaygan sarı sayfaları olan işyerlerinin kurumlarının telefonlarının bulunduğu bi kitap.
kaptım o kitabı açtım diş hekimleri bölümünü a harfinden başladım sırayla telefon açmaya.
amca teyze herneysen "annem çok kötü, bizim paramız yok annemi tedavi eder misin?"
üç ya da dördüncü aramamda bi doktor tabi ki yavrum hemen çıkın gelin dedi. koşarak annemi aldım gittim doktora.
bir anısını anlatmıştı gittiğimiz doktor. onun da babası yurt dışındaymış çocukken. montunu kaybetmiş bir kış okula montsuz gitmiş.
annemin dişini yaptı sağolsun annemle sürekli konuşuruz bu olayı. ve annem her seferinde der ki " o doktorun yaptığı dişe hiçbir şey olmadı yıllardır" belki marifet belki minnet bilinmez...
her zaman bu hekimi, ahmet lengerli'yi anarım, takdir ederim. a harfinden başladım gittim belki b harfinde de bir doktor çıkardı yardım edecek ama kaderimizin benzeşmesi daha yakınlaştırdı.