ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
evi yansa sadece kedisi öldü diye üzülecek kız
-
kedi bir candır. bir can ölünce her insan üzülür.
bu kime acayip geliyorsa önce insanlığının yerinde olup olmadığına bakmalıdır.
polisi turist sanıp yüksek fiyat veren taksici
-
ekşi nefret ekibini kararsız bırakacak olaydır. bir tarafta taksici, diğer tarafta arap turist. daha kötü olan kaybetsin diyelim.
kaz dağları provokasyonu
-
bir islamcının kanada / amerikan ortak bir şirketi canla başla savunması islamcılığın şanındandır ama nefes almak istiyoruz diyen halk provokatördür.
edit ; başlık başa.
mansur yavaş benim belediye başkanım değildir
-
milli iradeyi tanımama yorumudur.
ssg'nin yazarların aklı ile alay eden tweet'i
-
esesci tipi demagoji. oglum iki gunde yazar yaptiginiz troll degil de ne oluyor sozluk muhtari mi?
yaran entry'ler neyi yarıyor
-
(bkz: su icsem yariyor abi)
askerlikteki x bilen var mı sorusu
-
+mesleğin nedir asker?
- kepçe operatörüyüm komutanım
+geç gazinonun lokantasına aşçı yardımcısısin kepçeyle yemek karıştır
-emredersiniz komutanım
elektrik kesilince hortlayan edebiyat sevgisi
-
sadece bende mi var emin değilim ama çok büyük bir ruh hastalığı belirtisi olabilir bu. lan ne zaman elektrik kesilse kitaptı dergiydi bir şeyler okumak, çılgıncasına edebiyatla yoğrulmak istiyorum. öpesim geliyor o koca koca ciltleri, klasikleri. mum ışığında ya da aynı zamanda radyo da çalan pilli büyük ışıldağın ışığı altında kitap okumak... aman yarabbim. sanki bir dostoyevski oluyorum, romalı perihan oluyorum.
mum ışığı ve o ışıkta yazıp okuma çabasında olan ben.... elektirik kesilmeden önce de bir şeyler okuyor olsam neyse de... kesintiden önce hep öküz gibi meheheheh diye diye camış keyfiyle en güzel dizileri, üst bitmesine dua ettiğim la liga maçlarını seyrediyor olmam ilginç. ama elektrik kesildi mi... mum ışığı ve edebiyat... o ince stabilo kalemle kitabın altını çizmeler, akla gelen şiirler "yalnızlık vurdu bu akşam kapımı sözsüz soluğunun gri rüzgarlarında" derken elektriğin gelmesi ve ayı gibi mumu üfleyip tv'ye koşmak "anaa malaga üçüncüyü de yemiş la" şeklindeki isyanım. az önce proust olmuştum oysa ki, balzac'tım goriot baba'yı yeniden yazan...
bizim ailede bir sorun olabilir gerçi. normal tv izleyen aile elektrik kesilince adams ailesi gibi oluyor. annenin duygulanıp "yıllar geçiyor, ömür de geçiyor be" diye iç çekmeleri, babanın "televizyonun fişini çekin de elektirik gider gelir yanmasın alet" hassasiyeti, kardeşin içe kapanıp dertli dertli şarkı söylemesi... ve mum ışığında ben ve edebiyat... ama yine de elektiriksizlik kötü be.
not: bu entry'imi elektrik kesintisinde evde olduğu zamanlarda sürekli "elektriksiz yaşamak mı zor susuz yaşamak mı?" isimli söylev ve demeçlerini bizlerle paylaşan dayıma ithaf ediyorum. ve yıllardır içimde bir volkan gibi büyüyen şu cevabı veriyorum buradan ona: bence susuzluk. ama elektrik de ekmek su gibi artık çağımızda.