hesabın var mı? giriş yap

  • nuh peygamber o iki yavşak sivri sineği takunyayla güverteye yapıştırsaydı şimdi herkes rahat rahat uyuyordu!!!

  • bir film yalnızca netflix üzerinden gösterilmiş ve oscar ödülüne aday olmuşsa spielberg haklı ama adı geçen filmler los angeles'ta gösterime giren filmler ve netflix bu filmlerin yapımcısı değil dağıtıcısı. belgesel kategorisinde oscar alan filmlerin ise sinemalarda gösterilme zorunluluğu zaten yok. konunun bu yıla ve bu isimlere özel yanında spielberg haksız.

    ama daha geniş açıdan bakıp sinema sanatının kendine özgülüğü ve dijital geleceği unsurları üzerinden yapılacak bir değerlendirmede spielberg gibi geleneksel kuşak üyeleri sonuna kadar haklı. müzikte spotify, fizy gibi platformlar, sinemada netflix gibi platformlar müzik ve sinemanın asli unsuruymuş gibi değerlendirildiği müddetçe kalite gittikçe aşağı düşecek. nasıl ki müzikte sanatçılar yeniden single çağına döndü ve tematik albüm uğraşı gibi dev eserler artık üretilmemeye başlandı sinemada da netflix gibi ortamlar film yapımcılarını tamamen televizyon izleyicisine yönelik filmler çekmeye sevk edecektir. epik sinema, drama ve içinden bilgisayar efekti geçmeyen filmlerin sayısı zaten yeterince azalmışken bu alanlarda sinema sanatı tamamen yok olacaktır. 2000'li yılların ergence dizi çılgınlığı insanların filmleri de dizilerle aynı parametrelerle değerlendirmesi yanlışına sevk etti. netflix ya da spotify zararlı demiyorum, ben de kullanıyorum ama müzik sanatı ve sinema sanatı her zaman kendi dinamikleriyle sunulmalı. yoksa her iki sanatta da nostaljik bir tüketici olmaktan başka çareniz olmamasıyla filmleri dizi izler gibi izleyen (dolayısıyla izlemeyen) bir seyirci olmak arasında seçim yapmak zorunda kalırsınız.

  • ayar değildir. bir doktora yakışmayan cevaptır. doktorluk bu riske rağmen seçilmiş bir meslektir. aids'li hastadan aids kapma, hepatitli hastadan hepatit kapma gibi ağır riskleri de vardır.

    burada arkalarından atıp tutan ergenleri saymazsak bir çoğumuz için tam da bu yüzden kutsaldır.

    bu cevap ise tıp 1. sınıf öğrencisi cevabıdır.

    çin'de, italya'da maske takmaktan yüzleri mosmor olan, ailelerini göremeyen hemşireler dahi böyle saçma bir cevap vermez canından endişe eden bir insana.

  • asla öldüğüne inanmadığım kişi. ölü süsü verilerek başka bir ülkede başka bir kimlikle yasadığına inanıyor kalbim.

  • ahmet çakarın kulakları çınlasın zamanında;
    "arda turan barcelonada oynayacak kalitede bir futbolcu değil" demişti..

    şimdi anladık seni hoca..

  • bu adam canlı yayında "ne demek kardeşim prime time'a başörtülü koyamassın, günümüz gerçeğiyse koyacağım, istemiyosan sen kırp dizinin o bölümlerini" demiş adam.

    dindar insanların hakkını da savunmasını bilir yani. akepeli arkadaşlar söylenmeden önce düşünsün kendileri 10 yıldır kaç kere başörtüsü hakkını bu şekilde savunmuşlar?

    pis tırsaklar.

  • adı bilinmeyen kahramanlar listesinde ilk sıradadır heralde kendisi. genelde atv sıkça filmlerini yayınlamasına rağmen adı bilinmez, şişko adamın maceraları tadında izlenip gülünürdü. "muz co"* adlı mükemmel filmini babamla beraber izleyip her sahnesinde yerlere yatışımızı hatırlarım da, bu filmin babamla ortak beğenimizi kazanan tek komedi filmi olması adamın kendisi kadar geniş bi çevreye hitap ettiğini gösterir kanımca.

  • kavimler göçü

    mangeçur kağan seni davet etti. [paylaş] herkese açık etkinlik.

    zaman: m.s. 356
    yer: avrupa'ya doğru
    oluşturan: hunlar
    daha fazla bilgi: bütün kavimleri bekliyoruz. oturmaya mı geldik orta asyaya :)

    [katılacağım] [belki] [hayır]

  • sosyal medya olmaktan çıkıp, ana haber bültenine dönüşen insanlardır. dün 18.15 eskişehir-ankara yüksek hızlı treninde ben de gerçekleştirdim bu eylemi. başlarken bi tedirgin oldum, kavga çıksa, linç edilsem kaçacak yerim yok, 250 km hızla giden trenden de atlanmaz ki diye. bu tedirginlikle başlattım kaydı. herkes sus pus oldu, dinledi. yaklaşık on dakika boyunca kimseden ses çıkmadı. kayıt bitti, bir dakika geçti, hala çıt yok. sonra çözüldü insanlar, kimisi kendi arasında muhabbetine döndü, kimisi ses kaydını konuşmaya başladı. bir sonraki vagona geçtim, orada da açtım kaydı son ses. bir teyze ne olduğunu anladıktan sonra "dinlemek istemiyoruz biz bunları, montaj bunlar montaajjj" dedi. ben cevap veremeden birkaç kişi "kendi adına konuş, dinliyoruz biz" diye susturdular teyzeyi. bitince bir sonraki vagona geçtim, orada bir abla ben dinletirken bir yandan düşmanca gözlerle bakıp bir yandan yüksek sesle oflayıp pufluyordu, karşısındaki yolcu kendisini "şşşşt" diye susturup dinlemeye devam etti. toplam beş vagon boyunca karşılaştığım yegane kötü tepkiler bunlardı. bunun dışında insanlar kaydın trende dinletilmesine şaşırdılar ama tepki vermediler. bilal'in sesini duyunca yanındakine kafasını sallayıp "bak işte bu" diye işaret eden de vardı, "ne dinlio ki bu kız" diye şaşkın şaşkın bakan da. şaşkınlıkla bakanlara "başbakanımızla oğlunun ses kaydı çıkmış da, dinlememiştim, şimdi dinliyorum" diye açıklama yaptım. kimisinden bir karşılık aldım, kimisi anında kafasını çevirdi, karşılık alamadım. sonuç olarak 25 şubat 2014 günü 18.15 treniyle eskişehir'den ankara'ya dönen insanlar arasında bu kaydı duymayan neredeyse kalmadı. gururla bildiririm.*

  • kainatın en varoş galaksisinde olmamızla alakalı. adı bile samanyolu düşün.